Sergi, malzeme ve mekanın tarihsel, kültürel ve duyusal ilişkilerini gözler önüne seriyor.
İsveçli sanatçı Asa Jungnelius’un Türkiye’deki ilk kişisel sergisi, 20. yılını kutlayan Pera Müzesi'nde açıldı.
Camı doğa, tarih ve toplumsal bellekle ilişkilendiren çalışmalarıyla tanınan Jungnelius’un pratiğini Elif Kamışlı küratörlüğünde bir araya getiren 'Toprak, Ateş, Su ve Havayla Yazılmış Bir Dize,' dört elementi başlığına taşıyarak doğanın gücüne atıfta bulunurken, her şeyin birbirine bağlı olduğu bir evren fikrine yaslanıyor. Sergi, sanatçının yolculuğunu tarihin izinde, malzemenin öyküsünde ve yapma eyleminin duyularla ilişkisinde bulmamıza alan açan bir manzaralar bütünü sunuyor.
18 yaşında gördüğü bir cam kolye ile sanat yolculuğuna başlayan Jungnelius için bu başlangıç, hem kişisel hem de kavramsal bir keşif sürecini tetiklemiş.
Euronews Türkçe'ye konuşan Jungnelius: "Türkiye’de zaman geçirmem çok önemliydi. Biliyorsunuz, burada haftalarca kaldım. Geçen yıl Türkiye’ye yedi kez gittim. Gerçekten, çalışmayı geliştirmek için sahayı keşfetmem ve orada bulunmam gerekiyordu; çünkü bilinmeyen bir şeye adım atıyorsunuz ve bu, bir sanatçı olarak içimde bir yolculuğu ve macerayı başlatıyor. İşte eserler böyle ortaya çıkıyor. Başından beri çalışmanın böyle görüneceğini planlayamazdım veya bilemezdim."
"Gittiğim yerler ve tanıştığım insanlar birlikte şekillendirdi çalışmayı. Bu, malzemeyi dinleme ve belirli bir durumun bana ne anlatabileceğine, ardından başkalarına ne verebileceğime açık olma şeklimi oluşturdu," dedi.
Basın toplantısında konuşan İsveç Başkonsolosu Karin Hernmarck ise Jungnelius'un çalışmalarının modernite, kimlik ve kültürlerarası diyalog bağlamında okunabileceğini; sanat aracılığıyla farklı zamanlar, kültürler ve deneyimler arasında köprüler kurduğunu söyledi.
Jungnelius, Pera Müzesi’ne yabancı bir isim değil. Sanatçının işleri 2014 yılında düzenlenen 'Aurora: Kuzey Ülkelerinden Çağdaş Cam Sanatı' sergisinde İstanbul’daki izleyicilerle buluşmuştu.
Jungnelius, bu kez Pera Müzesi’nde Türkiye’deki ilk kişisel sergisiyle yer alıyor ve süreç bazlı üretimin yanı sıra iş birliklerine dayalı kapsamlı bir kurguyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. Sergi, üfleme cam ve mermer heykeller aracılığıyla sanatçının yolculuğunu tarihin izinde, malzemenin öyküsünde ve yapma eyleminin duyularla ilişkisinde bulmamıza alan açan bir manzaralar bütünü sunuyor.
Asa Jungnelius’un üretim pratiğini küratör Elif Kamışlı, katalog metninde şu sözlerle değerlendiriyor: “Önce bir his ya da fikirle başlıyor, sonra acele etmeden o çıkış noktasının açtığı yolları izliyor. Ara ara toprağın ya da malzemenin ona diyeceklerini duymak için durup bulunduğu ortamın kendine nüfuz etmesine izin veriyor. Bilinmeyene adım atmaktan -zihinsel veyahut fiziksel- korkmuyor. Süreçte kaybolurken, birçok kişinin aksine içine düştüğü belirsizliği ve karanlığı kucaklamaktan çekinmiyor.”
Sergide iki yolculuğun izleri
Serginin çerçevesini iki yolculuk çiziyor. İlki Nemrut Gölü kıyılarından Kars’a, lavın yeryüzüne çıkıp aniden soğumasıyla oluşan, doğal cam diye tanımlanan obsidyen kaynaklarına uzanıyor. Üç farklı bölgeden toplanan taşlar, Jungnelius’un burada geçirdiği zamanı imleyen koleksiyonunun bir parçası olarak vitrinlerde sunuluyor. Doğu Anadolu’daki obsidyen yataklarına yapılan yolculuk, taşın izlerinin coğrafya boyunca takip edildiği bir okuma sunuyor.
Şişecam’ın el yapımı cam fabrikası için Denizli’ye yapılan yolculuklarsa ikinci rotayı oluşturuyor. Sergideki dört eser, yetenekli ustaların üretimdeki nesneleri son aşamada serbest üfleyerek nefesleriyle nihai formu vermeleriyle vücut buldu. Ustalıkla bilinmeyen arasındaki gerilimi ve kusurları kucaklayan bu işler, ömrünü bir malzemeye adayanların ruhunu mekâna taşıyor.
Malzemeler arasında köprüler
Sergilenen cam ve mermer heykeller, tarihi cam nesneler, arkeolojik buluntular ve göçebe geleneklerin el dokuması ipleriyle oluşan diyalog sayesinde farklı dönem ve kültürler arasında bağlar kuruyor. Sergi kurgusundaki ana ögelerden yapı iskelesi, ören yerlerinde bir dönemin görkemli binalarını destekleyerek geçmişin bugüne taşınmasını mümkün kılarken, bilinmeyen bir gelecek inşasının unsuru olarak da gündelik hayatta karşımıza çıkıyor. Buradaysa barındırdığı çeşitli eserlerle zaman algımızı esnetmeyi amaçlıyor.
Fotoğrafın tanıklığı
İsveçli fotoğrafçı Peo Olsson, sanatçının üretim süreçlerine ve arazi çalışmalarına eşlik eden fotoğraf serileriyle serginin araştırma damarını görünür kılıyor. Bu eşlik, doğal camın oluşumundan fırının içindeki dönüşüme kadar malzemenin coğrafi ve kültürel izlerini belgeliyor; sergideki heykelsi formlarla görsel bir diyalog kuruyor.
Şişecam’ın eser üretim, Orrefors Kosta Boda’nın nakliye sponsorluğu, İsveç Konsolosluğu ve Araştırma Enstitüsü’nün katkılarıyla gerçekleşen Asa Jungnelius: Toprak, Ateş, Su ve Havayla Yazılmış Bir Dize, 16 Eylül – 18 Ocak arasında Pera Müzesi’nde görülebilir.