1998'den bu yana Louvre'da gerçekleşen ilk önemli soygun olan bu hırsızlık olayı, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekti ve Fransa'nın kültürel mirasının korunmasını sağlamak üzere alınan güvenlik önlemlerine ilişkin tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Paris’teki Louvre Müzesi, sadece yedi dakika içinde sekiz paha biçilmez kraliyet mücevherinin çalındığı cüretkâr bir soygunun ardından Pazartesi günü kapalı kaldı.
Polis, son yıllarda dünya çapında görülen en cesur sanat soygunlarından birinden sorumlu dört kişilik komando birliğini hala arıyor.
Soygun, Pazar sabahı saat 09:30 civarında, müzenin kapılarını açmasından yarım saat sonra gerçekleşti.
Hırsızlar, Fransa’nın en tarihi hazinelerinden bazılarına ev sahipliği yapan Galerie d’Apollon’a girmek için asansörle donatılmış bir kamyon kullandı.
Müfettişler daha sonra aletleri, eldivenleri ve aralarında İmparatoriçe Eugenie'nin hasarlı tacının da bulunduğu çalınan parçalardan ikisini ele geçirdi. Altından yapılmış olan taçta 1.300'den fazla elmas bulunuyor. İkinci parçanın kimliği henüz tespit edilemedi.
Fransa İçişleri Bakanı Laurent Nunez'e göre hırsızlar son derece yetenekli ve muhtemelen organize bir suç şebekesiyle bağlantılı.
Paris'teki çete karşıtı birimden ve Kültür Varlıkları Kaçakçılığıyla Mücadele Ofisi'nden yaklaşık 60 kişilik bir müfettiş ekibi şu anda avı yönetiyor.
Çalınan mücevherlerin açık piyasada satılması neredeyse imkansız. Yetkililer soygunun üçüncü bir şahıs tarafından mı yaptırıldığını yoksa hırsızların taşları kara para aklamak için mi kullandığını araştırıyor.
Şok ve dehşet
Soygun, hem politikacıların hem de ziyaretçilerin sert tepkilerine yol açtı.
Pazartesi sabahı kapalı müzenin önünde uzun bir kuyruk oluşurken turistler hayal kırıklığına uğradı.
İspanya'dan gelen Rodrigo ve Alicia çifti Euronews'e biletlerini bir ay önce aldıklarını söyledi.
"Bu çok sinir bozucu, Louvre'u ilk kez ziyaret etmeyi gerçekten dört gözle bekliyorduk" dediler.
İrlandalı iki kız kardeş olan Elaine ve Christina, bu cüretkâr soyguna duydukları hayranlığı gizlemediler.
"Tarihin bir parçasıymışız gibi hissediyoruz, buna inanamıyoruz bile. Aynı anda hem şaşırtıcı hem de şok edici. Üzücü ve tabii ki umarım bunu yapanları yakalarlar ama bu benim için deneyimimi arttıran bir şey" dedi.
Fransa Adalet Bakanı Gerald Darmanin soygunu, Fransa'nın dünyaya çok olumsuz bir imaj çizmesi olarak nitelendirdi ve halkın hırsızlık nedeniyle kendisini "kişisel olarak gasp edilmiş" hissettiğini söyledi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hırsızlığı "değer verdiğimiz bir mirasa saldırı" olarak nitelendirdi.
Aşırı sağcı Ulusal Ralli ise soygunu bir "aşağılanma" ve "Fransız ruhunda bir yara" olarak nitelendirdi. Partinin önde gelen isimlerinden Marine Le Pen X'te yaptığı açıklamada "Müzelerimiz ve tarihi binalarımız, üzerlerindeki tehditlerin seviyesine göre güvence altına alınmamıştır. Tepki göstermeliyiz," dedi.
Solda ise eski Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande yetkilileri siyasi tartışmaları alevlendirmek yerine hırsızların izini sürmeye odaklanmaya çağırdı.
Louvre'daki güvenlik endişeleri geçtiğimiz birkaç yıl içinde birçok kez gündeme gelmişti.
Haziran ayında müze çalışanları, güvenliği tehlikeye atan personel eksikliğini protesto etmek için greve gitmiş ve Fransa'nın en yüksek denetim kurumu olan Cour des comptes (Sayıştay) tarafından yakın zamanda yapılan bir anketle teyit edilen güvenlik açıklarını vurgulamıştı.
Rapor, Galerie d'Apollon ve Mona Lisa'nın bulunduğu Denon kanadında her üç odadan birinde güvenlik kamerası bulunmadığını ortaya koydu.
Yılda sekiz milyondan fazla ziyaretçiyi ağırlayan Louvre, uzun süredir devam eden altyapı sorunlarıyla da karşı karşıya.
Sızıntılar, kötü yalıtım ve aşırı kalabalık yenileme çağrılarına neden oldu ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron bu yılın başlarında büyük bir revizyon planlarını açıkladı.
On yıl sürecek 700 milyon euroluk (34,26 milyar Türk lirası) bir proje olan "Louvre Yeni Rönesans" planı, müzenin altyapısını modernleştirmeyi, kalabalığı azaltmayı ve 2031 yılına kadar Mona Lisa'ya özel bir galeri kazandırmayı amaçlıyor.