Orkestra şefi Rengim Gökmen, 'Cumhuriyet’i çocuklarla kutlamak ve onların yeteneklerini paylaşmak her yıl yeniden büyük bir gurur kaynağı,' dedi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 102. yılı için özel bir konser hazırlığında olan Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası (DÇSO), şef Rengim Gökmen yönetiminde Galataport İstanbul’da gelenekselleşen 29 Ekim konserleriyle bir kez daha sahneye çıkmaya hazırlanıyor.
Gökmen, bu konserleri Cumhuriyet’i çocuklarla birlikte kutlamanın en anlamlı yollarından biri olarak görüyor. “Cumhuriyet’i ileride emanet edeceğimiz çocuklarımızın üstün yeteneklerini dinleyicilerimizle paylaşmak her zaman büyük bir heyecan kaynağı” diyen sanatçı, bu yılki konserin kendisi için ayrı bir önemi olduğunu vurguluyor. Çünkü sahnede, DÇSO çatısı altında ilk orkestra deneyimlerini kazanmış, bugünse Avrupa’daki önemli orkestralarda kariyerlerine devam eden dört genç keman sanatçısı; Alican Süner, Hasan Gökçe Yorgun, İdil Yunkuş ve Sesim Bezdüz yer alacak. Gökmen, “Çok küçük yaşlarda orkestramıza katılmış bu gençlerle aynı sahneyi paylaşmak bambaşka bir heyecan kaynağı” diyor.
Cumhuriyet Bayramı konserlerinin temasını her yıl “kardeşlik” ve “umut” duyguları üzerine inşa ettiklerini söyleyen Gökmen, bu yılın programında da vatanseverliği ve Cumhuriyet’e olan bağlılığı ifade eden, enerjisi yüksek eserlerin yer aldığını belirtiyor. Ona göre, bu konserlerin ana hedefi “bağımsızlık ve Cumhuriyet ilkeleri doğrultusunda Türk gençliğinin yüksek potansiyelini ortaya çıkarmak.”
Rengim Gökmen, sanatla Cumhuriyet arasındaki bağı da güçlü bir biçimde vurguluyor. Sanat ve demokrasinin insanlık değerleri olarak birlikte geliştiğini hatırlatarak, Atatürk’ün kültür ve sanatı Cumhuriyet’in temel harcı olarak gördüğünü söylüyor. Gökmen’e göre, Cumhuriyet’in Türk toplumuna kazandırdığı en önemli değer, “eşitlikçi bir eğitim anlayışıyla, bilimsel yöntemlerle çalışarak hem bilimde hem sanatta çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma inancıdır.”
'Yalnızca bir orkestra değil, aynı zamanda müzik eğitim kurumu'
DÇSO’nun yalnızca bir orkestra değil, aynı zamanda bir müzik eğitim kurumu niteliği taşıdığını ifade eden Gökmen, orkestranın çocuklara erken yaşta birlikte müzik yapma deneyimi kazandırmasının büyük bir önem taşıdığını belirtiyor. Türkiye’nin farklı şehirlerinden gelen çocuklara ilk orkestra deneyimlerini yaşama fırsatı sunan bu oluşumun, aynı zamanda sosyalleşme ve empati becerilerini geliştiren bir grup çalışması olduğunu söylüyor. “Bu bakımdan DÇSO, gençlerimizin müzik eğitiminde son derece değerli bir yere sahip,” diyor.
Müzik eğitiminin gelişmesi için önce doğru tanımlanması gerektiğini vurgulayan Gökmen, Türkiye’de müzisyen yetiştirmeden önce toplumsal bir müzik bilinci oluşturulması gerektiğini düşünüyor. Ona göre, “İlk ve ortaöğretim çağındaki gençlere nitelikli müzikleri dinletmek, açıklayıcı programlarla müzik kültürlerini geliştirmek ve doğru bir müzik seçiciliği kazandırmak” temel bir gereklilik. Gökmen, “Müzikal beğenisi gelişmiş bir toplumda profesyonel müzisyenlerin düzeyi de doğal olarak yükselir” diyerek bu sürecin uzun yıllara yayılan bir gelişim olduğunu hatırlatıyor ve Konfüçyüs’ün “Bir toplumun müziğini söyleyin, ben size o toplumun düzeyini söyleyeyim” sözünü anımsatıyor.
DÇSO’nun artık genç müzisyenler için bir hedef haline geldiğini söyleyen Rengim Gökmen, 10–15 yaş aralığındaki pek çok konservatuvar öğrencisinin bu orkestrada yer almayı arzuladığını dile getiriyor. Yaz kampları, eğitim buluşmaları ve atölyeler aracılığıyla çocukların bir araya gelmesinin, onların müzikal gelişiminde belirleyici rol oynadığını ifade ediyor. “Bu dönem, çocukların müziği yeni keşfettikleri, büyük sanat müziği okyanusuna yelken açtıkları yıllardır,” diyen Gökmen, DÇSO konserlerinin yalnız sahnedeki değil, izleyici olarak gelen çocuklarda da büyük bir ilham yarattığını söylüyor. Bu konserlerin birçok çocukta müzik yapma arzusunu tetiklediğini ve nitelikli müziğin hem duygusal hem bilişsel gelişimi desteklediğinin bilimsel olarak kanıtlandığını vurguluyor.
“Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’nın 20 yıl önceki çıkış amacı da tam olarak buydu,” diyen Rengim Gökmen, sözlerini şu düşünceyle noktalıyor: “Çocuklara nitelikli müzik sevgisini aşılamak, onların iç dünyalarını zenginleştirmek ve Cumhuriyet’in sanatla iç içe var olduğu bir geleceğe katkıda bulunmak.”