Uluslararası Adalet Divanı'nın (ICJ) İsrail'i 'yasa dışı devlet' olarak ilan etmesiyle ilgili iddialar geçtiğimiz birkaç ay boyunca birçok defa sosyal medyada paylaşıldı.
Birleşmiş Milletler'in (BM) en yüksek mahkemesi olan Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD-ICJ) İsrail'i yasa dışı bir devlet olarak ilan ettiğine dair eski ve yanlış iddialar internette yeniden gündeme geldi.
Son haftalarda sosyal medyada dolaşan çeşitli paylaşımlarda, eski Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki'nin "İsrail'in Filistin'i işgalinin hukuk dışı ilan edildiğini" söylediği bir konuşma videosu yer alıyor.
Maliki, mahkemenin işgalin BM İnsan Hakları Sözleşmesi'ni ihlal ettiğini ilan ettiğini, ICJ'nin İsrail'e işgali mümkün olan en kısa sürede sona erdirmesini emrettiğini ve işgal altındaki Filistin topraklarındaki İsrail yerleşimlerinin yasa dışı olduğunu ve kaldırılması gerektiğini ekliyor.
Sosyal medyadaki paylaşımlar videoyu son dakika haberi olarak sunmakta ve bunun İsrail'in yasa dışı bir devlet olarak ilan edildiği ve egemen bir ulus olarak tanınmaması gerektiği anlamına geldiğini belirtmektedir.
Ancak iddialar sadece yanlış değil, aynı zamanda eski de.
Öncelikle, mahkemenin son haftalarda böyle bir karar verdiğine dair ne ICJ'nin kendisinden gelen bir duyuru ne de sözde kararla ilgili herhangi bir haber var.
X'te yapılan bir arama, El Maliki'yi gösteren videonun ilk kez 19 Temmuz 2024'te yayınlanmasından bu yana, bu yanlış iddianın geçtiğimiz yıl boyunca defalarca paylaşıldığını gösteriyor.
El Maliki konuşmasını, mahkemenin gerçekten de İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarındaki varlığını "hukuka aykırı" olarak nitelendirdiği, bağlayıcı olmayan gerçek bir ICJ kararına cevaben yapmıştır.
Ayrıca Yahudi yerleşim birimlerinin derhal durdurulması çağrısında bulunmuş ve İsrail'in yaklaşık altmış yıl önce ele geçirdiği topraklar üzerindeki kontrolünü kınamıştır.
Ancak ICJ hiçbir noktada İsrail'i yasa dışı bir ulus ilan etmediği gibi diğer ülkelere de İsrail'i egemen bir devlet olarak tanımayı bırakmalarını emretmedi.
Karara tepki gösteren İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, bunun tarihi gerçeklerin çarpıtılması olduğunu ve Batı Şeria ile Doğu Kudüs'ün Yahudi halkının tarihi anavatanının bir parçası olduğunu söyledi.
İsrail 1967'deki Altı Gün Savaşı'nda Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi'ni ele geçirmişti. Filistinliler bu bölgelerde bağımsız bir devlet kurmayı hedefliyor.
İsrail, Batı Şeria'yı tartışmalı topraklar olarak görüyor ve hakimiyetini sağlamlaştırmak için yerleşim birimleri kurmaya devam ediyor.
İsrail, uluslararası alanda tanınmayan bir hareketle Doğu Kudüs'ü ilhak etti ve 2005 yılında Gazze'den çekilirken, 2007 yılında Hamas'ın kontrolü ele geçirmesinden bu yana ablukayı sürdürdü.
Yerleşim birimleri karşıtı bir izleme grubu olan Peace Now'a göre İsrail Batı Şeria'da 100'den fazla yerleşim yeri inşa etti ve yerleşimci nüfusu son yıllarda yüzde 15'ten fazla artarak 500 binin İsraillinin üzerine çıktı.
İsrail'in başkentinin mahalleleri olarak gördüğü Doğu Kudüs'te yaklaşık 200 bin İsrailli yaşamaktadır. Şehirdeki Filistinliler sistematik ayrımcılığa maruz kalmakta ve ev inşa etme ya da evlerini genişletme imkânları engellenmektedir.
Uluslararası toplum genel olarak her üç bölgeyi de işgal altındaki topraklar olarak kabul ediyor.