Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

Ursula von der Leyen, AB-Çin ilişkilerinde diplomatik 'sıfırlama' umutlarını sona erdirdi

Ursula von der Leyen "yeni bir Çin şahini" konusunda uyarıda bulundu.
Ursula von der Leyen "yeni bir Çin şahini" konusunda uyarıda bulundu. ©  Euronews.
© Euronews.
By Jorge Liboreiro
Yayınlanma Tarihi
Haberi paylaşın Yorumlar
Haberi paylaşın Close Button

Von der Leyen'in G7 zirvesindeki şahin müdahalesi, AB ile Çin arasında diplomatik 'sıfırlama' (reset) umutlarını azalttı.

REKLAM

Yaz Brüksel'e yeni bir trendle geldi: Güvercinler dışarıda, şahinler içeride.

Haftalardır Çin ile diplomatik bir yakınlaşmanın ya da en azından bir yumuşamanın işaretlerini veren Ursula von der Leyen, G7 zirvesinde Pekin'in Avrupa Birliği ve ABD de dahil olmak üzere ticaret ortaklarına yönelik "hakimiyet, bağımlılık ve şantaj modeline" karşı sert bir çıkış yaptı.

Von der Leyen konuşmasında, "Çin, kurallara dayalı uluslararası sistemin kısıtlamaları dahilinde yaşama konusundaki isteksizliğini büyük ölçüde göstermiştir," dedi.

"Diğerleri pazarlarını açarken, Çin fikri mülkiyet korumalarının altını oymaya, küresel üretim ve tedarik zincirlerine hakim olmak amacıyla büyük sübvansiyonlara odaklandı," dedi ve şöyle devam etti: "Bu piyasa rekabeti değil, kasıtlı bir çarpıtmadır."

Avrupa Komisyonu Başkanı, küresel ticaret sistemindeki "en büyük kolektif sorunun" kaynağının Çin'in 2001 yılında Dünya Ticaret Örgütü'ne (DTÖ-WTO) katılmasında yattığını açıkça beyan etti.

Pekin'in DTÖ'ye girişi, uluslararası piyasaları düşük maliyetli ihracat dalgasına açtığı için oldukça tartışmalı oldu. Bu kabul, "Çin şoku" olarak adlandırılan durumla ve hem AB hem de ABD'de imalat sektöründeki istihdamın azalmasıyla ilişkilendiriliyor.

G7 zirvesinde von der Leyen "yeni bir Çin şoku" yaşanmakta olduğu uyarısında bulundu.

Bu, Komisyon başkanının ruh halini, artan hoşnutsuzluğunu ve bıkkınlığını ortaya koyan bir kınamaydı. Birçok açıdan, Çin'in istismar edebileceği savunmasız bağımlılıkları azaltmak için "riskten arındırma" kavramını teşvik ettiği ilk görevindeki şahin duruşuna bir geri dönüştü.

Pekin, von der Leyen'in hakaretlerine karşılık vermekte gecikmedi. Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Guo Jiakun, von der Leyen'in sözlerini "temelsiz" ve "önyargılı" olarak nitelendirdi.

Ancak Guo yeni bir zeytin dalı uzatma fırsatını da kaçırmadı.

"Çin, AB ile iletişim ve koordinasyonu arttırmaya, ticari farklılıkları uygun şekilde ele almaya ve kazan-kazan ve ortak refahı sağlamaya hazırdır," dedi.

"Bununla birlikte, Çin'in kalkınma hakkına zarar verecek ya da Çin'in zararına kendi çıkarlarını savunacak her türlü girişime kesinlikle karşıyız."

Asla gerçekleşmeyen sıfırlama

Bu uzlaşmacı girişim, hem müttefiklerine hem de düşmanlarına karşı cezalandırıcı gümrük vergileri uygulayan ABD Başkanı Donald Trump'ın yıkıcı politikalarına karşılık olarak Pekin'in, diplomatların deyimiyle, bloğa yönelik "cazibe saldırısına" uyuyor.

Batı ittifakında yaklaşan bir kırılmayı hisseden Çin, Temmuz ayı sonunda yapılması beklenen AB-Çin zirvesi öncesinde, milletvekillerine yönelik tartışmalı yaptırımların kaldırılması da dahil olmak üzere Brüksel'in gözüne girmek için çeşitli girişimlerde bulundu.

Geçtiğimiz ay Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, ikili ilişkilerin 50. yıl dönümünü diplomaside "daha parlak bir gelecek açmak" için bir fırsat olarak nitelendirdi.

Von der Leyen, "Çin ile ortaklığımızı derinleştirme kararlılığımızı sürdürüyoruz. Adalet ve mütekabiliyet üzerine inşa edilmiş dengeli bir ilişki ortak menfaatimizedir," diyerek cevap verdi.

Ancak Trump'ın da hazır bulunduğu G7 konuşmasında bu taahhüdün yokluğu dikkat çekiciydi.

Konuşmasının merkezinde Pekin'in yakın zamanda aldığı ve ticareti "silahlandırmak" anlamına geldiğini söylediği yedi nadir toprak malzemesinin satışını kısıtlama kararı vardı.

Çin, en ileri teknolojilerin inşası için gerekli olan 17 metalik element olan nadir toprak elementleri üzerinde yarı tekelci bir konuma sahip. Ülke, dünya arzının yaklaşık yüzde 60'ına ve işleme ve rafine etme kapasitesinin yüzde 90'ına sahip.

Kısıtlamalar son günlerde hafiflemiş olsa da von der Leyen "tehdit devam ediyor" uyarısında bulundu ve G7'yi Çin üzerinde daha fazla baskı kurmak için safları sıklaştırmaya çağırdı.

Ursula von der Leyen, Kanada'da düzenlenen G7 zirvesine katıldı.
Ursula von der Leyen, Kanada'da düzenlenen G7 zirvesine katıldı. European Union, 2025.

Nadir topraklar, Brüksel ile Pekin'in arasını açan ticari anlaşmazlıklardan oluşan buzdağının sadece görünen kısmı. Geçtiğimiz birkaç yıl içinde blok, Çin yapımı elektrikli araçlara yüksek vergiler uyguladı, Çinli şirketleri tıbbi cihazların kamu ihalelerinden dışladı, Huawei ve ZTE'yi 5G ağlarının "yüksek riskli tedarikçileri" olarak etiketledi ve endüstriyel sübvansiyonların şüpheli kullanımlarına ilişkin soruşturmalar başlattı.

Brüksel ayrıca Pekin'i geniş çaplı yabancı bilgi manipülasyonu ve müdahalesi (FIMI olarak bilinir) kampanyaları yürütmek, devlet kurumlarını hacklemek, Tayvan Boğazı'nda askeri gerilimi körüklemek, Uygur nüfusunun insan haklarını ihlal etmek ve Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin "kilit destekçisi" olarak hareket etmekle suçladı.

Avrupalıların yüksek sesle itiraz etmelerine rağmen Xi Jinping, Vladimir Putin ile "sınır tanımayan" ortaklığını iki katına çıkararak kıta genelinde dehşet ve öfkeye neden oldu.

German Marshall Fund'da kıdemli araştırmacı olarak görev yapan Noah Barkin, Çin'in önemli bir taviz vermeyerek ve uzun süredir devam eden uygulamalarına bağlı kalarak, Trump'ın göreve başlamasının ardından von der Leyen tarafından sunulan fırsatı kaçırdığını söylüyor.

"Von der Leyen'in G7 zirvesinde Çin'e yönelik açık eleştirileri Pekin'in uzlaşmazlığına bir yanıt niteliğinde. Çin, Avrupa'nın kaygılarını giderme konusunda istekli olduğunu göstermediği sürece, Temmuz ayındaki zirveden önemli bir sonuç çıkması pek olası değil," dedi.

"AB ile Çin arasındaki gerilimin artmaya devam etmesi muhtemel. ABD pazarının Çin ürünlerine kapanması, ihracatın Avrupa'ya yönelmesine yol açarak Avrupa sanayisine yönelik tehdidi arttıracaktır. ABD'nin Ukrayna'dan desteğini çekmesi, Çin'in Rusya'ya verdiği desteği Avrupa için daha da büyük bir soruna dönüştürecektir."

Gerçekçilik

Her ne kadar von der Leyen AB-Çin ilişkilerine dair net ve gerçekçi değerlendirmeleriyle takdir toplasa da, görüşleri siyasi gücün gerçek koruyucuları olan üye devletler tarafından genel kabul görmedi.

Nisan ayında İspanya Başbakanı Pedro Sanchez Pekin'e uçtu, Başkan Xi ile ikili bir görüşme yaptı ve çatışmacı yaklaşımı bir kenara bırakma çağrısında bulundu.

Sanchez, "İspanya, Avrupa Birliği ve Çin arasında daha dengeli ilişkilerden, sahip olduğumuz farklılıklara müzakere yoluyla çözüm bulunmasından ve ortak çıkar alanlarında daha fazla iş birliğinden yanadır," dedi.

İspanyol Başbakan'ın sözleri Brüksel'in hemen dikkatini çekti ve diplomatik 'sıfırlama' spekülasyonlarına yol açtı. Ancak Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nde (ECFR) politika araştırmacısı olan Alicja Bachulska, bu heyecanlı söylemin hiçbir zaman inandırıcı olmadığını söylüyor.

Euronews'e konuşan Bachulska, "Olası bir sıfırlama umudu, eğer varsa, çoğunlukla von der Leyen'in Komisyonu ile aynı görüşte olmayanlar tarafından yansıtıldı," dedi.

"Komisyon, Çin'e yönelik yaklaşımını ve mevcut koşullar altında Çin ile iş birliği için tehditleri, zorlukları ve çok sınırlı fırsatları nasıl gördüğünü açıklarken oldukça tutarlı görünüyor."

Ursula von der Leyen Temmuz ayında AB-Çin zirvesine katılacak.
Ursula von der Leyen Temmuz ayında AB-Çin zirvesine katılacak. Ludovic Marin/AP

Siyaset elbette ekonomiyi de beraberinde getiriyor.

Birçok ülke için, özellikle de ihracat odaklı olanlar için Çin, Avrupalı şirketlerin iş yaparken karşılaştıkları çok sayıda engellere rağmen, 1,4 milyar nüfuslu olağanüstü değerli bir pazar olmaya devam ediyor. Trump'ın ticaret görüşmelerinin başarısız olması halinde bloğa yüzde 50 gümrük vergisi uygulayacağı tehdidini savurmasıyla birlikte, potansiyel yıkıcı etkiden kaçınmak ya da en azından bu etkiyi hafifletmek için bir dayanak noktasına sahip olmak vazgeçilmez bir unsur olarak görülüyor.

Ticaret, AB-Çin zirvesinde gündemin en üst sırasında yer alacak ve her iki taraf da duyuracak bir şeyleri olmasını dört gözle bekliyor. Brüksel, Çin'in konyak, domuz eti ve süt ürünlerine yönelik haksız olduğunu düşündüğü soruşturmalarına bir son vermek istiyor.

Ancak tarih yaklaştıkça, von der Leyen'in G7'deki sert tonunun da gösterdiği gibi, sahada somut bir fark yaratabilecek ve gerginliklerin bir kısmını azaltabilecek bir ticaret atılımına dair umutlar azalıyor.

Adının açıklanmaması kaydıyla konuşan üst düzey bir diplomat, "Bu gerçekçi olmakla ilgili: Çin'i hâlâ bir ortak ve rakip olarak görüyoruz," dedi. "Çıkarlarımız ve bunları daha iyi takip etmek için neler yapabileceğimiz konusunda belki de kendimize daha fazla güvenmeliyiz ama aynı zamanda kıtamızın istikrarını tehdit eden eylemlerde bulunulduğunda da harekete geçmeliyiz."

Başka bir ülkeden bir diplomat ise zirve öncesinde beklentileri düşürmek için soğukkanlılığını korudu ve Çin'in Rusya ile ittifakının ve dış müdahale kampanyalarının "ciddi" ve "rahatsız edici" faktörler olmaya devam ettiğini ve hiçbir iyileşme belirtisi göstermediğini savundu.

Diplomat, "Eğer bizimle ilişkilerinizi gerçekten derinleştirmek istiyorsanız, aynı zamanda bu şekilde davranırsanız bu mümkün değil," dedi.

"AB, Beyaz Saray'da kim olursa olsun kendi çıkarlarını savunmalıdır."

Erişilebilirlik kısayollarına git
Haberi paylaşın Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

AB liderleri Pekin’de: Ticaret, iklim ve küresel gerilimler masada

Trump, TikTok yasağını bir kez daha erteledi

Trump: ABD, Çin'e yüzde 55, Çin ise karşılık olarak yüzde 10 gümrük vergisi uygulayacak