İklim komiseri, Avrupa’nın karbon emisyonlarını azaltmak yerine diğer ülkelere ödeme yapma stratejisini savundu. Euronews’e verdiği röportajda Wopke Hoekstra, bunu Afrika ve Latin Amerika ile “köprüler kurma” fırsatı olarak açıkladı.
Avrupa Komisyonu İklim Komiseri Wopke Hoekstra, AB’nin sera gazı emisyonlarını 2040 yılına kadar yüzde 90 azaltma planının, Afrika ve Latin Amerika ile iş birliği yapma fırsatı sunduğunu söyledi.
Planın bir bölümü, Brüksel’in diğer ülkelere kirliliklerini azaltmaları için ödeme yapmasını, yani AB içinde doğrudan karbon azaltmak yerine “karbon kredileri” kullanılmasını içeriyor.
Karbon kredileri, emisyon azaltımlarının yüzde 3’üne katkı yapacak. Ancak planın karşıtları, bu fikrin kısa vadeli olduğunu ve etkisinin kanıtlanmasının zor olduğunu söylüyor.
Ayrıca, karbon kredileri için ödeme yapılan ülkelerin Paris Anlaşması’ndaki kendi iklim hedeflerine ulaşmakta zorlanabileceği ve ekonomik büyümelerinin yavaşlayabileceği endişesi var.
Hoekstra Euronews’e verdiği demeçte, “Bu çok karmaşık jeopolitik dünyada, Afrika ve Latin Amerika’daki dostlarımızla daha fazla köprü kurmak bizim için de büyük değer taşıyor,” dedi.
“Genel olarak ekonomik büyüme ile iklim eylemi arasında bir uyumsuzluk olduğu varsayılıyor ve bizim görevimiz iklim eylemine devam etmek ama bunu halkımız, şirketlerimiz ve ekonomimiz için işe yarayacak şekilde yapmak,” diye ekledi.
Hoekstra, küresel ısınmanın “insan kaynaklı” bir sorun olduğunu ve Avrupa’da durumun önce kötüleşeceğini, sonra düzeleceğini belirtti.
“Sel, orman yangınları gibi olayların toplumlarımız, insanlarımız, işletmelerimiz ve topluluklarımız üzerindeki etkisi çok büyük,” dedi.
Ayrıca, Avrupa’nın küresel ortalamadan iki kat daha fazla ısındığını, yani dünya ortalaması yüzde 1.5 iken Avrupa’da bunun yaklaşık yüzde 3 olduğunu söyledi.
Hoekstra, eski bir Hollanda dışişleri bakanı olarak, Trump yönetiminin Paris Anlaşması gibi önemli çok taraflı iklim anlaşmalarından çekilmesini talihsiz bulduğunu söyledi.
Fakat bu karara rağmen, ABD'den önemli yatırımcıların temiz teknoloji sektörüne ilgi göstermeye devam edeceğini söyledi.
“Dünyanın en büyük ikinci sera gazı yayıcısı, jeopolitik anlamda en güçlü güç ve en büyük ekonomi, artık bu oyuna katılmayacağını söylüyor, bu elbette çok önemli sonuçlar doğuruyor,” dedi.
“Aynı zamanda, ABD’de temiz teknolojiye yapılan yatırımlar kazanç sağladığı ve iklime de iyi geldiği sürece, girişimciler bu eğilimden vazgeçmeyecek.”