AB yetkilileri, kadın haklarındaki ilerlemenin önemini koruduğunu ancak erkeklerin sorunlarının göz ardı edilmesinin genç seçmenler arasında cinsiyet uçurumunu büyütebileceğini söylüyor. Bu durumun, blok genelinde anti-feminist hareketleri güçlendirme riski taşıdığına dikkat çekiliyor.
Danimarka Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Bakanı Magnus Heunicke, Euronews’e yaptığı açıklamada modern AB eşitlik politikalarının erkeklerin ve erkek çocuklarının yaşadığı sorunları da ele alması gerektiğini, bunun kutuplaşmayı ve toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik tepkiyi önlemek açısından hayati olduğunu belirtti.
Bakan Heunicke, “Toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmalarımıza erkekleri ve oğlan çocuklarını da dahil etmeliyiz. Sadece kadınların ve kız çocuklarının hakları ve güçlenmesi için değil, kendi hakları çerçevesinde de müttefik olacak şekilde,” dedi.
Bakan, sağlık, yalnızlık ya da toplumsal dışlanma gibi alanlarda erkeklerin aşırı temsil edildiğini ya da cinsiyete özgü zorluklar yaşadığını, AB’nin bu konulara daha fazla odaklanması gerektiğini vurguladı.
Bazı erkeklerin kadın haklarını kendi haklarına tehdit olarak görmesi, özellikle genç kuşaklarda ekonomik kaygılar ve toplumsal değişimle bağlantılı belgelenmiş bir olgu.
İrlandalı AP milletvekili Maria Walsh (Avrupa Halk Partisi), “Kadın haklarının güçlenmesi, erkeklerin haklarının elinden alınması anlamına geliyormuş gibi yanlış bir algı var. Bu, cinsiyetçi influencerların yükselişiyle körüklendi. Ancak internet ve televizyonda gördüklerimizin sahadaki durumu doğru yansıttığına inanmıyorum,” dedi.
2025’te 30 ülkede 24 binden fazla kişiyle yapılan bir ankete göre, Z kuşağı erkeklerinin yüzde 57’si ve milenyum kuşağı erkeklerinin yüzde 56’sı ülkelerinin “kadınların eşitliğini teşvik etme konusunda fazla ileri gittiğini” düşündüğünü söyledi.
Bu derinleşen cinsiyet uçurumu, son Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de görüldü: 25 yaş altı erkeklerin yüzde 17,2’si aşırı sağ partilere oy verdi. Aynı yaş grubundaki kadınlarda bu oran yüzde 9,5’te kaldı.
Anti-gender (cinsiyet karşıtı) söylemi, Avrupa Parlamentosu’nda 85 sandalye ile üçüncü büyük grup olan “Avrupa için Vatanseverler”in de aralarında bulunduğu aşırı sağ siyasetçiler tarafından tekrarlanıyor.
Danimarkalı AP milletvekili Anders Vistisen (Avrupa için Vatanseverler-PfE), “Feminizm son yıllarda o kadar ilerledi ki artık erkeklerin ve babaların aile hukukundaki hakları unutuldu ya da görmezden gelindi” dedi. Vistisen, kapanan Kimlik ve Demokrasi (ID) grubunun da eski baş adayıydı.
Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Avrupa Politika Merkezi’nin (EPC) analizine göre toplumsal cinsiyet, genç seçmenler için yeni bir siyasi ayrım çizgisi haline geldi. Geçmiş kuşakların tercihlerini sınıf ya da coğrafya nasıl şekillendirdiyse, günümüzde de toplumsal cinsiyet benzer bir etki yaratıyor.
EPC raporu, genç kadınların giderek daha ilerici, genç erkeklerin ise daha muhafazakâr eğilim gösterdiğini ortaya koyuyor. Bu ayrışma, anti-feminist hareketlerin seçim ağırlığını artırabilir ve bu partilerin iktidara gelmesi halinde eşitlik politikalarını riske atabilir.
İsveçli Avrupa Parlamentosu milletvekili Abir Al-Sahlani (Avrupa'yı Yenile - Renew Europe) Euronews’e yaptığı açıklamada, “Toplumsal cinsiyet eşitliği için çalışırken resmin tamamını görmek zorundayız. Aksi takdirde kadın haklarını erkekler için tehdit gibi gösteren aşırı sağ söylemlere malzeme veririz. Eşitlik mücadelesi herkes için ve herkes adına verilmelidir,” dedi.
Danimarka, 2024 yılında erkekler ve erkek çocukları için ilk toplumsal cinsiyet eşitliği eylem planını başlattı.
Plan kapsamında gençler arasında cinsel taciz konusunda farkındalık artırmaya yönelik bir kampanya, dezavantajlı babalara destek önlemleri ve erkekler ile erkek çocuklarının sağlık, eğitim ve aile yaşamında karşılaştığı sorunlara yönelik bir eylem planı bulunuyor.
İrlandalı AP milletvekili Maria Walsh (Avrupa Halk Partisi - EPP), “Özellikle genç erkekler intihar ve zayıf ruh sağlığı konusunda savunmasız. Toplumumuzda oğlan çocukları ve genç erkeklere orantısız şekilde zarar veren etkenleri görmezden gelemeyiz – bu durum hem tartışmalarımızda hem de politikalarımızda kabul edilmelidir,” dedi.
AB genelinde intihar sonucu ölümlerin yaklaşık yüzde 77’sini erkekler oluşturuyor. Erkekler, kadınlara kıyasla okulu erken bırakma oranında sürekli daha yüksek seviyelerde ve madde bağımlılığı, suç ya da evsizlikten etkilenme ihtimalleri daha fazla.
Danimarka Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Bakanı Magnus Heunicke, toplumsal cinsiyet eşitliğinin bir “sıfır toplamlı oyun” olmadığını vurgulayarak, AB genelinde kadınlar ve kız çocuklarının hâlâ çok sayıda engelle karşılaştığını söyledi.
Heunicke, “Ama elbette erkeklerin de cinsiyetlerinden dolayı sorun yaşadığı alanlara bakmalıyız ve AB Komisyonu’nu, yaklaşan AB toplumsal cinsiyet eşitliği stratejisine bu odağı da dahil etmeye çağırıyoruz” diye ekledi.
AB Komisyonu: 'Erkekler de toplumsal cinsiyet eşitliğinden faydalanıyor'
Avrupa Komisyonu, önümüzdeki aylarda açıklanması beklenen yeni eşitlik stratejileri hazırlıyor. Bunlar arasında LGBTQ+ hakları ve ırkçılık karşıtı girişimler de yer alıyor ve toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini ele alması öngörülüyor.
Komisyonun amiral gemisi girişimi, mevcut 2020–2025 çerçevesi üzerine inşa edilecek olan AB Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Stratejisi 2026–2030 olacak.
Bir Komisyon sözcüsü Euronews’e yaptığı açıklamada, “Kadınlar ve erkekler, kız ve erkek çocuklar hayatlarını tam anlamıyla, kendi özel ve mesleki tercihleri doğrultusunda, kalıplaşmış toplumsal cinsiyet normlarından bağımsız şekilde yaşayabilmelidir,” dedi ve yeni stratejinin hazırlık çalışmalarının bu vizyon doğrultusunda yürütüldüğünü belirtti.
Sözcü ayrıca, “Kadınların kazanımları erkeklerin aleyhine değil. Aksine, toplumsal cinsiyet eşitliğinden erkekler de fayda sağlar; çünkü toplumsal cinsiyet kalıpları ve eşitsizlikler hem kadınlara hem erkeklere zarar verir,” ifadelerini kullandı.
Ancak Komisyon, erkekler ve erkek çocuklarının özel rolünün yaklaşan politikalarda nasıl yansıtılacağı konusunda henüz net bir açıklama yapmadı.
Şimdilik cinsiyetler arası uçurum belirginliğini koruyor. AB genelinde kadınlar erkeklere kıyasla daha az saat çalışıyor, ücretsiz bakım ve ev işlerinin çoğunu üstleniyor ve sağlık, eğitim, sosyal hizmetler gibi düşük ücretli sektörlerde yoğunlaşıyor.
Erkekler ise teknoloji, mühendislik ve finans gibi yüksek ücretli alanlarda baskın konumda.
AB’de kadınlar ortalama olarak hâlâ erkeklerden yüzde 12 daha az kazanıyor. İstihdamdaki cinsiyet uçurumu ise AB’ye her yıl tahmini 370 milyar euro (yaklaşık 18 trilyon TL) mal oluyor.