Kazakistan'da hoşgörü ekonominin kapılarını açtı

Kazakistan'da hoşgörü ekonominin kapılarını açtı
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Önde gelen Müslüman ülkeler düşünüldüğünde, Kazakistan genellikle akla gelmez. Yıldızı parlayan Orta Asya ülkesi, her geçen gün İslam dünyasında daha da önemli hale geliyor.

7’inci Dünya İslami Ekonomik Forumu’na (WIEF)Kazakistan, ev sahipliği yaptı ve İslam Konferansı Örgütü’nün (İKÖ) prestijli başkanlığını da devralmak üzere.

Bu forum bütün gözleri, dini hoşgörüye sahip ve ekonomik başarısından gurur duyan bir ülkeye, Kazakistan’a çevirdi. Kazakistan’ın ekonomisi 1991 yılından bu yana on iki kat büyüdü.

Kazakistan Dışişleri Bakanı Yerzhan Kazykhanov, diğer Müslüman ülkelerin de Kazakistan’ın ilerlediği yoldan gittiklerini görmek istiyor: “Ekonomik kalkınmaya, halklarına, kendi vatandaşlarına, daha iyi yaşam standartları sunmak için gerekli yollara odaklanmış ılımlı ülkeler daha çok seslerini yükseltmeli, hatta aşırı uç görüştekilerin ve onların hırslarını savunanlardan daha fazla yükseltmeli.”

İslami aşırılık, iş dünyasında başarı getirmez. Bu yüzden de, Dünya İslami Ekonomik Forumu İslam dünyasında piyasa ekonomisiyle, hoşgörülü bir sivil toplum ve demokratik ilkeler ile ilgilenenleri biraraya getirmeyi hedefliyor.

Forumun Genel Sekreteri Tuna Musa Hitami, Müslümanların, zamanlarını ve enerjilerini, anlamsız bir dini hoşgörüsüzlükle boşa harcamamaları gerektiğini belirtti: “Dünya İslami Ekonomik Forumu’nda (WIEF) tartışmalarımızda hiçbir siyasete, hiçbir ideolojiye, hiçbir dine, hiçbir maneviyata girilmemesi konusunda ısrar ettim. Eğer bunlar hakkında konuşmak istiyorsanız, başka bir yere giderseniz. Eğer bizimle beraberseniz, biz sadece gelişim hakkında konuşuyoruz.”

Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev forumda yaptığı açılış konuşmasında, kritik konularla ilgili de sözünü esirgemedi.

Nazarbayev, ironik bir şekilde, “Uluslararası arenada ilk 100’e giren İslam dünyasındaki üniversiteler nerede?” diye sordu. İslam Nobel Ödülü nerede? Müslüman bir ülkeden gelen araştırma ve teknolojideki yenilikler nerede? Çünkü bunların hiçbiri yok. Bu yüzden de, Müslüman ülkelerin, halklarının yararları için İslam’ı modernize edecek bir strateji benimsemeleri gerekiyor.

Müslüman dünyasının ilerlemesini sağlayacak bir husus da, kadınlara yeterli olanaklar sunulmasının gerekliliği.

İslam dünyasının dört bir yanından bu foruma gelen iş kadınları, tecrübelerini paylaşmak için ve kadınlara iş dünyasında ve sivil toplumda, daha rekabetçi ve daha iddialı olmaları çağrısında bulunmak için bir araya geldiler.

Malezya’nın Kadın Aile ve Toplumsal Kalkınma Bakanı’na göre, nüfusunun yarısının gelişimini ve yaratıcılığını kısıtlayan ülkeler asla başarılı olamazlar: “Eğer birçok Müslüman ülkenin gelişim sürecini takip ederseniz, bunun hükümetlerine, liderlerine ve halklarına bağlı olduğunu görürsünüz. Eğer kadınlarınızı güçlendirmeyi seçerseniz, İslamiyet bunun için harika bir silahtır. Ancak eğer kadınlarınızı güçlendirmemeyi seçerseniz, o zaman da dini, bir engel olarak kullanabilirsiniz.”

Hollanda eski Başbakanı Wim Kok, Avrupalı bakış açısıyla, daha açık fikirli olmak ve hoşgörüyle ilgili İslam dünyasından öğrenecek çok şey olduğunu söyledi. Başarılı bir kalkınma, kültürel farklılıkların önemsiz hale geldiği bir duruma yol açabilir.

Wim Kok, kültürler arası işbirliğinin önemine vurgu yaptı: “İleriye gitmenin en iyi yolu; açık bir diyaloğa sahip olmak, gerçekten birbirine ilgi göstermek ve işbirliğinden ortak bir çıkar sağlamaya çalışmaktır. Çünkü bugün ve yarın içinde yaşadığımız küresel toplumda, hiçbirimiz bütün bunları tek başımıza başarabilecek güçte değiliz. Beğenseniz de beğenmeseniz de, güçlerimizi birleştirmeli ve birbirimizi anlamalıyız ve ben bunu seviyorum.”

Astana’daki tartışmalar, Müslüman ülkelerin, İslami bankacılık sistemi gibi toplumlarını daha ileriye taşıyacak araçları olduğunu gösterdi. Şimdi bunları kullanmalarının zamanı.

Stefan Grobe, euronews: “Dünya İslami Ekonomik Forumu’nun katılımcıları birşeyin altını çizdiler; 21.yüzyılın geleceğini sadece Amerika Birleşik Devletleri’ne, Çin’e ve Hindistan’a bırakmak istemiyorlar. Bu yüzden de, modernleşmeye ciddi bir yatırım yapma konusunda kararlılar. Kazakistan, bunun mükemmel bir örneği. Siyasi ve dini aşırılıklara mahal vermiyorlar. Kazakistan’ın başkenti Astana, Stefan Grobe, euronews.”

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Japonya, Ukrayna'nın toparlanması için uzmanlığını nasıl kullanıyor?

Özbekistan'ın pamuk endüstrisi boykotun ardından yeniden yükseliyor

Japonya’nın Tohoku bölgesinde geyikler ve kediler turizmi nasıl canlandırıyor?