Kırım'da ABD-AB ittifakı zorlu testten geçiyor

Kırım'da ABD-AB ittifakı zorlu testten geçiyor
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Amerikan ajanı Edward Snowden’ın ortaya çıkardığı dinleme skandalından, Kırım’daki gelişmelere kadar ABD Başkanı Barack Obama’nın Avrupa ziyaretinde gündemi çok yoğun olacak. Rusya ile Kırım’da yaşanan anlaşmazlık Avrupa ile ABD ittifakını yeni bir zorlu sınava tabi tuttu.

11 Eylül saldırılarından sonra Amerika’yı terörist saldırılardan uzak tutmak Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) için açık bir öncelik haline geldi. Ancak ajans Dünya gündeminde Avrupa ülkeleriyle ilişkileri geren dinleme skandallarıyla büyük yer edindi. Ajans dinleme faaliyetleri için 52 milyar Dolar harcamıştı.

2013 yılı yaz aylarında NSA ajanı Edward Snowden’ın iddiaları büyük ölçekli gizli dinleme faaliyetleriyle ilgili önemli tartışmalar başlattı. Snowden’ın ifşaatları arasında Avrupa ülkeleri liderlerinin de dinlenmesi bulunuyor. Obama bazı reforların yapılmasını vaad etmekle birlikte NSA’in hem ABD hem de müttefiklerinin teröre karşı korıunması için faaliyet gösterdiğini savunuyor. Mart ayı sonunda bu savunmayı Avrupa ziyaretinde de ikna edici bir şekilde yapması gerekecek.

Bir diğer eski NSA ajanı Thomas Drake, NSA dinlemelerinin Amerikan anayasasına aykırı olduğunu iddia edince casuslukla suçlandı ve 35 yıl hapis cezasıyla tehdit edildi. Drake 2013 sonbaharında, Rusya’ya sığınan Snowden ile görüştü, Avrupa Parlamentosu’nda da tanıklıklarını anlattı. Ona göre 11 Eylül korkusu istihbarat kurumlarına sınırsız hareket izni verilmesini sağlamıştı:

“Birleşik Devletler’in bütünlüğüne, uluslararası sisteme, global düzene karşı elbette ki tehditler var. Ancak siz de bütün bir gezegeni dinlememelisiniz. Eski bir Stasi çalışanıyla görüşmüşlerdi. “Bu bilgilerin başka amaçlı kullanılmayacağını düşünmek saflık olur” diyordu. Bunu bir kılıf olarak kullanıp dinlemeleri yaptıktan sonra ulaştıklarınızla endüstriyel casusluk, finansal anlaşmalar ve şantaj da yapabiliyorsunuz. Demek istediğim elde edilenler korkunç bir hacimde. Ben Stasi şablonu temel alınarak 11 Eylül’den sonra değişerek daha da devleşen böylesi bir dinleme devleti olacağını hiçbir zaman düşünmemiştim.”

On dört yıl boyunca The Economist dergisi Moskova bürosu şefi konumunda bulunan Edward Lucas “The Snowden Operation” adlı kitabı kaleme aldı. Snowden’ı Batı’nın istihbarattaki en büyük çuvallayışı olarak nitelendiren Lucas onun uluslararası sisteme faydadan çok zarar verdiğini iddia ediyor:

“Bence Obama Batılı müttefiklerinden özür dilememeli asıl o müttefikler kendi yaptıklarına rağmen, saf bir ikiyüzlülükle davrandıklarından dolayı özür dilemeliler. Gizli servislerin işi istihbarat toplamaktır. Büyük devletler de birbirleri hakkında istihbarat toplarlar. Halklar tepki gösterdi, politikacılar da… Fakat büyük bölümünün sahte tepkiler olduğunu söyleyebilirim. Obama’nın gerçek hatası NSA’i güçlü bir şekilde savunmaması oldu. Hatta NSA de kendisini iyi bir şekilde savunmadı.”

“NSA’i savunmak” Obama’nın Avrupa seyahatinde ajandasında altı çizili maddelerden biri olacak. Lahey’de nükleer enerji görüşmeleri ve Brüksel’de de AB ile ABD arasındaki ticareti konuşmak planlanmış olmasına karşın, Rusya’nın Ukrayna’ya gittikçe güçlenen dozdaki müdahalesi ve buna karşı takınılacak tavır, AB-ABD ilişkilerindeki diğer tüm konuları gölgede bıraktı.

Snowden skandalıyla arada soğuk rüzgarlar esmiş olsa da Putin’in genişlemek isteyeceği endişesi Avrupa ve Amerika’yı güçlü bir şekilde birlikte davranmaya itiyor.

Ulusal güvenlik uzmanı ve Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın eski danışmanlarından Julianne Smith ise Obama’nın ziyaretinin Putin’e karşı güçlü bir cevap ortaya koyacağını düşünüyor:

“Washington’da Atlantik ötesi müttefiklere karşı bir tepki var. Bitmek bilmeyen tartışmalar yapıp bir türlü icraata geçmiyorlar. Burada bizim başkentimizde de bir anlaşmazlık var, yönetimle kongre arasında. Avrupa’nın ve Amerika Birleşik Devletleri’nin Rusya ile olan ilişkileri birbirinden çok farklı. Avrupa devletleri hem tek tek hem de birlik olarak Rusya ile Amerika’nınkinden çok daha güçlü ticari ilişkilere sahipler. Bu da okyanusun o yakasında Rusya’ya ekonomik yaptırım uygulama fikrine karşı tereddüde sebep oluyor. Amerikadakiler ise buna çok daha fazla gönüllü bakıyor.”

Kırım politikası Batı’da büyük tepki toplayan Putin ise sürecin tamamen hukuki bir şekilde işlediğini savunuyor. Referandumda kullanılan oyların ezici bir çoğunluğu Rusya’ya bağlanma yönündeydi.

Hem Washington hem de Brüksel bazı Ukraynalı ve Rus bürokratlara dönük mal varlığı dondurma kararı almış ve ülkelerine giriş yasağı getirmiş olmalarına karşın, her iki güç de Rusya’ya karşı bir ekonomik hamle için kararlı görünmüyor.

Edward Lucas Rusya’nın muhtemel sert karşılığının endişe sebebi olduğu görüşünde:

“Şunu iyi biliyoruz ki ekonomik yaptırım olursa Rusya’nın buna cevabı çok sert olur. Amerika bir ajanın ölümüne karıştığı tesbit edilen az sayıda kişi için mal varlığı dondurna ve sayahat yasağı getirme kararı aldı. Buna Magnitsky listesi dediler, Rusya da Amerikalıların Rus yetimhanelerinden evlat edinmesini yasakladı. Ekonomik yaptırım halinde de tepki gelecektir. Batı şirketlerine, bankalarına zarar verecek bir tepki verirler ve onlar da “karımız azaldı, hisselerimiz düştü, işsizlik arttı” diyerek kendi hükümetlerine yüklenirler. Benim endişem Batılı hükümetlerin Rusya’ya hiç dokunmayacak bazı kararlar almaları.

Nükleer silahlanma üzerine çalışan bir sivil toplumu kuruluşu yöneticisi olan Joseph Ciricione de Lahey’deki nükleer enerji toplantılarına katılacak. Ciricione Rusya ile yükselen gerilimin bu konuda tutum değişikliğine yol açmayacağını ve nükleer tehdide karşı duruşun devam edeceğini düşünüyor. Ona göre Atlantik ittifakı da hiç olmadığı kadar güçlenecek:

“Daha geçen yıl Snowden’ın ortaya çıkardıkları sebebiyle ABD ve Avrupa arasındaki ilişkilerde bazı çatlaklar oluştu. Amerika’nın yaklaşımı ise üstten bir bakışla bir ölçüde yok sayıcı şekilde oldu. Ancak temelde şu var ki; ABD ve Avrupa Birliği dünyanın en büyük iki ekonomik gücü ve birbirlerine tarihin en başarılı ittifakıyla bağlılar. Bu temel bağ devam ediyor ve tartışmalar çok daha düşük bir ölçekte kalıyor. Benim ilk günlerimde Amerika’nın Avrupa’ya nükleer silah yerleştirmesi ya da Orta Amerika’daki Nikaragua ve El Salvador gibi ülkelere dönük politikalarıyla ilgili tartışmalar oluyordu. Bugün bizim içinde bulunduğumuz durum bunlarla karşılaştırıldığında gerçekten küçük kalıyor.

Tüm dikkatleri toplayan Kırım ile ilgili olarak hem Washington hem de Brüksel’den gelen açıklamalar diplomatik çözümün mümkün olduğunu vurguluyor. Kırım üzerinden Batı ittifakı zorlu bir testten daha geçiyor.

Thomas Drake – personal story about being a whistleblower
Thomas Drake – USA obsession with getting data
Thomas Drake on Snowden and Transatlantic relation damage
Joe Cirincione talks about nuclear security summit
Edward Lucas interview on Russian sanctions

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Görünmez işçiler: Düşük ücretlerle Avrupa çiftliklerinde sömürülen ve tehlikeye atılan insanlar

İklim değişikliği, hava kirliliği ve ekonomik zorluk üçgeninde Polonya

Kaçak göçmenler AB'ye hangi yollardan giriyor?