Macaristan'ın göçmen referandumu ve politik oyunlar

Macaristan'ın göçmen referandumu ve politik oyunlar
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Macaristan, Avrupa Birliği’nin mülteci kota uygulamasını 2 Ekim Pazar günü referanduma götürüyor.

REKLAM

Macaristan, Avrupa Birliği’nin mülteci kota uygulamasını 2 Ekim Pazar günü referanduma götürüyor. Macar halkına “Ulusal Meclis’in onayı dışında Avrupa Birliği’nin Macaristan vatandaşı olmayanları ülkeye yerleştirme yetkisi verilmesini istiyor musunuz?” diye sorulacak.

Referanduma nasıl gelindi?

Referandumun kökleri 1 milyon mültecinin Avrupa’ya akın ettiği 2015 yılına dayanıyor. Macaristan göçmen krizinden en çok etkilenen ülkelerin başında geliyor. Brüksel krizin çözümü için Macaristan, İtalya ve Yunanistan’da bulunan 160 bin göçmenin Avrupa’da başka yerlere yerleştirilmesini teklif etti. Macaristan Başbakanı Viktor Orban bu teklifin bir parçası olmayı reddederek, kararı mahkemeye taşıyacağını açıkladı.

Referandum, orantısız şekilde fazla sığınma başvurusu yapılan ülkelerdeki mültecilerin, başka yerlere kalıcı şekilde dağıtılması planına dayanıyor. Plan ayrıca mültecileri kabul etmeyen üye ülkelerin her bir kişi için 250 bin Euro para cezası ödemesini de öngörüyor.

Macaristan’a geçen yıl 175 bin sığınma başvurusu yapıldı. 100 bin yerel nüfus baz alınarak yapılan hesaplamada Macaristan Avrupa Birliği’nde en çok başvuru yapılan ülke oldu. Ancak Macar makamlar 2015 yılında sadece 3 bin 420 başvuruyu karara bağladı. Yüzde 15’lik onay, AB’deki en düşük oran oldu.

Oy seçenekleri

Hayır
Macaristan hükümeti (Fidesz-KDNP) ve muhalefetteki aşırı sağ Jobbik Partisi hayır için kampanya yürütüyor.

Evet
199 koltuklu mecliste sadece 1 sandalyesi bulunan Macaristan Liberal Partisi ‘evet’ kampanyası yürütüyor. Parti ‘evet’ oylarının AB’ye onay olacağını savunuyor.

Sandığa gitmeyin
Sosyalist Parti ve sol muhalif partilerden oluşan Demokratik Koalisyon sandığa gidilmemesi için halkı ikna etmeye çalışıyor. Sosyalistler referandum sorusunun bir anlamı olmadığını iddia ediyor.

Macaristan Sosyalist Partisi Lideri Gyula Molnar, “Haklı bir politika olarak bu referandumun geçerli olmayacağını düşünüyoruz. Bu herkese; ‘insanlar bu tür popülist oyunların farkında ve bu da tansiyona neden oluyor’ mesajını gönderir.” dedi.

Geçersiz oylar
22 Macar sivil toplum kuruluşu ve hicivci tavrıyla bilinen İki Kuyruklu Köpek Partisi geçersiz oy verilmesi için bir araya geldi. Bu ekip, hükümetten sonra referandum için en fazla bütçe ayıran taraf oldu. 4 bin kişiden gelen bağışlar hükümetin mesajları ile dalga geçmek için harcanıyor.

Parti Lideri Gergo Kovacs, “Macaristan’ın hükümetle aynı olmadığını göstermenin önemli olduğunu düşünüyorum. Hükümet Macaristan’ın bu tarafını göstermese de ülke hoş, dost canlısı ve normal insanlarla dolu” dedi.

Referandumun olası sonucu ne olur?

Siyasi analist Peter Kreko, muhalefetin zayıflığı nedeniyle hükümet tarafının desteklediği ‘Hayır’ın kazanmasının daha büyük olasılık olduğunu düşünüyor. Macar yasalarına göre, referandumun geçerli olabilmesi için halkın en az yüzde 50’sinin sandık başına gitmesi gerekiyor. Son anketler bu sayıya ulaşılacağını ortaya koyuyor.

Fakat her durumda referandumun herhangi bir hukuki yaptırımı olmayacak. Çünkü AB anlaşmaları mülteci kotası gibi konularda yetkiyi Brüksel’e veriyor.

Geçerli ‘Hayır’ sonucunun ne etkisi olacak?

Analist Kreko, Brüksel’in AB üyesi ülkelerde mülteci kotası uygulaması olasılığının giderek zayıfladığını, bu nedenle referandumun çok az bir etkisi olacağını vurguluyor. Peki hükümet neden kamu kaynaklarını kampanya sürecinde harcıyor? Kreko, Başbakan Orban’ın 2018’de yapılacak genel seçim öncesi referandumla bölünen muhalefeti iyice zayıflatmak istediğini düşünüyor. Orban’ın ayrıca referandumu kullanarak AB’de etkin konuma gelmek istediği belirtiliyor.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

İrlanda: Leo Varadkar başbakanlık ve parti liderliğinden istifa etti

İrlanda'da cinsiyetçi ifadelerin anayasadan kaldırılması için referandum yapılacak

Fransa, kürtaj hakkını anayasal güvence altına alan ilk ülke oldu