Türkiye Kalkınma Bankası’nın BDDK denetiminden çıkmasını sağlayan yasa teklifi verildi. Bunun ne anlama geldiğini Ekonomist-Yazar Mustafa Sönmez Euronews Türkçe'ye değerlendirdi.
REKLAMTürkiye Kalkınma Bankası’nın Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) denetiminden çıkmasını sağlayacak yasa teklifi büyük tartışma yarattı.
İki AK Partili milletvekili tarafından verilen teklifin yasalaşması halinde bu banka uluslararası kredi kurallarının dışına çıkacak ve mevduat yerine kamu kaynaklarını Cumhurbaşkanlığınca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde istenilen kişi ya da şirketlere kredi olarak verecek. Üstelik batık krediler için teminat düzenleyen Bankacılık Kanunu'nun 53'ncü maddesinin birinci fıkrasına tabi olmayacak.
Geçtiğimiz hafta Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edilen ve bu hafta da Meclis Genel Kurulu'nun önüne gelecek olan yasa teklifinin ne anlama geldiğini Ekonomist-Yazar Mustafa Sönmez Euronews Türkçe'ye değerlendirdi:
"Bu Türkiye Kalkınma Bankası'nı banka olmaktan çıkarıp Türkiye'ye özgü bir kamu kuruluşu haline dönüştürülmesidir. Amacın kamu kaynaklarını sarayın dilediği yere dilediği gibi tahsis etmesini sağlamaksa bunu yapabilirsiniz. Herşeye bir yasal kılıf uydurmak mümkündür, bir kararnameye bakar. Ne var ki, bunu muhtaç olduğunuz para piyasalarına nasıl anlatacaksınız?"
Tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde uluslararası yükümlülükler gereği kullandırılan kredilerin sermaye ile ilişkilendirildiğini anlatan Sönmez, aşırı kredi kullanımı durumunda sermaye eklemesi yapılmasını beklendiğini ve işsizlik fonundan aktarılan 11 milyar TL'lik paranın da bununla ilgili olduğunu belirterek üç bankanın bu şekilde takviye edilmek zorunda kaldığını hatırlattı.
'Bunlar yurtdışında çalışmayacak Türk icatları'
"Neyi nereden aldığı nereye ne kadar verdiği konusunda esneklik içinde hesap vermeyen ve banka kanunlarına tabi olmayan bir araç oluşturduğunuzda bu dışarıda anlatamayacağınız bir icattır." diyen Sönmez, dışardaki piyasa otoritelerinin Türkiye'yi şaşkınlık içinde izlediğini ileri sürüyor ve olayların gelişimini şöyle izah ediyor:
'Varlık fonundaki yetki devri veya BDDK denetimi dışında kamu bankası oluşturulması gibi şeyler hiçbiri bir işe yaramaz. Bir odada otururken 'Şöyle birşey yapsak' deniyor, öbürü diyor ki 'Ama orada öyle bir mevzuat var buna uymaz'. Sonra diğeri de diyor ki 'Canım bırakın mevzuatı biz gerekli kanunu çıkartırız'. Hiçbir şekilde hesap sorulamayacağını bilince basit şekilde icatlar türüyor. Türkiye'nin oynadığı ligde bunların bir örneği yok.'
AB hedefinin sorgulanması dahi ekonomik sonuçlara yol açar
En son McKinsey konusunda bir ileri bir geri atılan adımların ve Avrupa Birliği (AB) müzakerelerini referanduma götürmek konusunda yapılan açıklamaların durumu daha da dengesiz bir hale getirdiğini ifade eden Sönmez AB hedefini tartışmaya açmanın bile başlı başına ekonomik sonuçları olacağını kaydederek şunları söylüyor:
"Bu kadar gel-git nasıl yaşanıyor? Bir hafta öne ABD ve Avrupa ile ilgili olumlu ve iyi şeyler konuşulurken bir anda şemsiye ters dönüyor. Türkiye'deki doğrudan yabancı yatırımların yüzde 90'ı Avrupalı. Dış borçların yarısı Avrupa'nın. İhracatımızın yarısı Avrupa'ya. İthalatımızın yüzde 34'ü Avrupa'ya. Turizmin yine yüzde 40'a yakını Avrupa'dan. Bu kadar Avrupa üstüne kurgulu bir ekonomiyi referanduma sokarsanız siz bilirsiniz."
Bu haberler de ilginizi çekebilir
Ülkesindeki yolsuzluğu araştıran Bulgar gazeteci tecavüze uğrayıp öldürüldü
ABD ile Rusya arasında yeni gerginlik: Nükleer füze anlaşması tehlikede