Araştırma | Önlem alınmazsa 2070 yılında dünya nüfusunun üçte biri Sahra sıcağıyla karşılaşacak

Önlem alınmaması halinde 2070 yılında öngörülen sıcaklık seviyeleri
Önlem alınmaması halinde 2070 yılında öngörülen sıcaklık seviyeleri © Ulusal Bilimler Akademisi
© Ulusal Bilimler Akademisi
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Sera gazı emisyonlarının azaltılmadığı durumda, 50 yıl sonra sıcaklıklar insanlığın üçte biri için ‘yaşanamayacak seviyede’ olacak

REKLAM

Sera gazı emisyonlarında azaltım gerçekleşmediği durumda, gezegendeki insanların üçte birine ev sahipliği yapan coğrafyanın, Sahra Çölü’nün en sıcak kesimlerinin şartlarına ulaşması öngörülüyor.

Çin, ABD ve Avrupa'daki bilim insanları tarafından gerçekleştirilen çalışmaya göre hızlı ısınma, 3,5 milyar insanın 6 bin yıldır yaşadığı gerçeklikten farklı şekilde yaşayacağı anlamına geliyor.

Amerika Birleşik Devletleri merkezli Ulusal Bilimler Akademisi’nin bilimsel dergisinde yayınlanan araştırmada elde edilen sonuçlar karbon salınımındaki artışın devam etmesi durumunda, dünyanın daha önce görülmemiş bir krizle karşı karşıya kalma riskine dair önemli bir uyarı niteliği taşıyor

İnsan nüfusunun büyük bölümü ortalama yıllık sıcaklığın yaklaşık 11 ila 15°C olduğu yerlerde yaşarken, daha az kısmı ortalama sıcaklığın yaklaşık 20 ila 25°C olduğu bölgelerde bulunuyor.

Wageningen Üniversitesi, Nanjing Üniversitesi, Exeter Üniversitesi, Aarhus Üniversitesi, Washington Eyalet Üniversitesi ve Santa Fe Enstitüsü’ndeki arkeologlar, ekologlar ve iklim bilimcileri tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre tarihteki teknolojik yenilikler ve göçlere rağmen, insanların birkaç bin yıldır çoğunlukla bu iklim koşullarında yaşıyor.

Araştırmanın eş kordinatörü Wageningen Üniversitesi'nden Prof. Marten Scheffer ““Koronavirüs, dünyayı birkaç ay önce hayal edemeyeceğimiz şekilde değiştirdi. Araştırmamızın sonuçları, iklim değişikliğinin de benzer şekilde sonuçlanabileceğini gösteriyor," ifadelerini kullandı.

Ulusal Bilimler Akademisi
Yaşama elverişli bölgelerin değişimiUlusal Bilimler Akademisi

'İklim krizi salgından daha yavaş ilerliyor ama sonuçları daha kalıcı'

İklim krizinin salgından daha yavaş ilerlediğini kabul eden Schefer "ancak küresel salgından farklı olarak, gezegenin büyük bölümünün hayatta kalmanın zor olduğu seviyelerde ısınması ve tekrar soğuyamayacak olması nedeniyle" krizin geri dönüşü mümkün olmayan sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekiyor.

Schefer bu konudaki tek çözümün emisyonların azaltılması olduğunun altını çiziyor.

Çalışmaya göre; karbon salınım artış hızının değişmediği senaryoda, ortalama bir kişinin yaşadığı sıcaklık 2070 yılına gelindiğinde 7,5°C artmış olacak. Bu durum, kara ekosistemlerinin okyanuslara kıyasla daha hızlı ısınması ve nüfus artışının sıcak yerlerde daha hızlı olması sebebiyle, 3°C'nin biraz üzerinde gerçekleşmesi öngörülen küresel ortalama sıcaklık artışından daha fazla.

Sera gazı emisyonlarındaki artışın devam etmesi durumunda küresel nüfus değişiklikleri öngörülüyor. Bu değişiklikler, 50 yıl sonra dünyadaki tahmini nüfusun yaklaşık %30'unun, ortalama sıcaklıkların 29°C'nin üzerinde olan bölgelerde yaşaması anlamına geliyor.

Bu iklim koşullarına sahip günümüzdeki tek yer, küresel kara yüzeyinin yalnızca %0,8'ini oluşturan Sahra Çölü'nün en sıcak bölgeleri. Ancak 2070 yılına gelindiğinde, gezegenin kara yüzeyinin %19'u, bu iklim koşullarında yaşıyor olabilir.

Aarhus Üniversitesi'nden Jens-Christian Svenning'e göre “bu durum, 3,5 milyar insanı, yaşanmaz koşullara maruz bırakacak.’’

Öte yandan küresel ısınmanın engellenmesi halinde bu etkilerin büyük ölçüde azalacağını vurgulayan Exeter Üniversitesi'nden Tim Lenton "günümüzde, sera gazı emisyonlarının önüne geçmeyi yalnızca parasal terimlerle değil, insani değerlerle ifade edebilmemiz önem arz ediyor,” ifadelerini kullandı.

Göç krizi kapıda

Araştırmada iklim değişikliğinin etkileri sebebiyle aşırı sıcaklık seviyelerine maruz kalan 3,5 milyar insanın bir bölümünün göç etmek isteyebileceğini belirtiliyor.

Ancak göç etme kararları, iklim dışındaki birçok faktörden etkileniyor ve olası göçün bir kısmı iklim değişikliğine uyum kapsamında oluşturulan mekanizmalar yoluyla azalabileceğini vurgulanıyor.

Öte yandan Scheffer iklim değişikliğine bağlı göçlerin gerçek büyüklüğünü öngörmenin zor olacağına vurgu yapıyor.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

İklim değişikliği, Avrupa tarımını önümüzdeki yıllarda nasıl değiştirecek?

Dünya Günü nedir? 5 maddede 22 Nisan Dünya Günü

Kar fırtınası Alman otoyollarında hasara yol açtı