Türkiye gündemine ilişkin önemli gelişmeleri aktardığımız canlı blog sayfası.
Türkiye gündemine ilişkin önemli gelişmeleri aktardığımız canlı blog sayfası.
${title}
Canlı anlatım sona erdi
Erdoğan: Yeni bir hamleyle ülkemizi küresel ligin en üst sıralarına çıkarmanın hazırlığını yapıyoruz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi yeni bir hamleyle ülkemizi küresel ligin en üst sıralarına çıkarmanın hazırlığını yapıyoruz. Bunun için önümüzdeki en önemli sınav 2023 seçimleridir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin Muğla Gençlik Buluşması'nda, Fethiye ilçesinde gençlerle bir araya geldi.
Erdoğan'ın konuşmalarından öne çıkan ifadeleri:
- "(Karadeniz tahılı) Yüzde 44 Avrupa'ya gitmiş bugüne kadar. Afrika'ya yüzde 14 gibi bir oranda gönderilmiş. Şimdi biz bunu dengeleyip o fakir fukara, garip gureba Afrika ülkelerine göndererek onların beklentilerine en güzel cevabı vermiş olacağız"
- "Şimdi yeni bir hamleyle ülkemizi küresel ligin en üst sıralarına çıkarmanın hazırlığını yapıyoruz. Bunun için önümüzdeki en önemli sınav 2023 seçimleridir"
- "Millet olarak bu seçimlerde sadece adaylar arasında bir tercihte bulunmayacağız. Vereceğimiz oyla aynı zamanda eski Türkiye ile yeni Türkiye arasında çok önemli bir tercih yapacağız"
- "Onca toplantı yaptılar, ortaya vizyon, proje namına hiçbir şey koyamadılar. Ajans mahsulü üçüncü sınıf sokak tiyatroları dışında gençlerimizin dikkatini çekecek hiçbir adım atamadılar"
- "(Altılı masa) Cumhurbaşkanı adayı olarak iradesi olmayan, kendi başına karar alamayan, talimatla hareket edecek güdümlü bir figür tarifi yapıyorlar. Kendilerinin bile güvenmediği birine milletimizin güvenmesini istiyorlar"
- "Kendilerinin itibar etmediği bir siyasetçiye, Amerika'sından Rusya'sına, Çin'inden Avrupa'sına dünya liderlerinin itibar göstermesini bekliyorlar. Trajikomik bu tabloyu da yüzleri hiç kızarmadan, gençlerimize 'eşitlikçi demokrasi' diye yutturmaya kalkıyorlar"
- "(Muhalefete) Dürüstsen, samimiysen Anayasa değişikliği yapalım ki ikide bir önümüze bunu çıkarma. Randevu bile vermediler"
- - "Türkiye'de maalesef muhalefetin siyasetle hiçbir zaman dürüst ilişkisi olmamıştır. Hep yalan. Bizi dünyaya şikayet edecek kadar Türkiye'deki muhalefetin kalibresi maalesef kayıptır"
- - "Gençlik eğer bu sandıkları inşallah şöyle patlatacak olursa, hele hele bize bir de anayasal noktada bir değişim gücü verecek olursa o zaman bizim ülkemizi yönetme noktasındaki gücümüz çok daha farklı olacaktır"
- "(Terör örgütü PKK provokasyonu) Bu duruma karşı eğer bir el koymazlarsa İsveç ile münasebetlerimizi çok daha gerebilir"
- "Bunların caddelerinde sık sık zaten PKK'nın gösterilerini izliyoruz ve kendilerini de uyarıyoruz. Ama bütün bu uyarılara rağmen ne yazık ki PKK'nın PYD'nin bu gösterilerde durdurulması filan falan diye bir şey söz konusu olmadı"
- "(İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği) Meclis'ten bunun geçmesi için her şeyden önce 100'ü aşkın 130 civarında, listeleri de verip, bu teröristleri bize vermeniz lazım dedik. Bunlar maalesef bunu yapamadılar"
Bahçeli: Altılı masa darmadağındır
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Gelin Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın etrafında tek yumruk olalım, onu sahiplenelim, yeni bir sayfa açalım." dedi.
Bahçeli, milletvekilleri, Merkez Disiplin Kurulu (MDK) ve Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyeleriyle seçim çalışmalarını değerlendirmek üzere bir araya geldiği Kızılcahamam kampının ardından basın toplantısı düzenledi.
Konuşmasında "Altılı masa darmadağındır. Her bir parti kendi çıkarının, kendi ikbalinin, kendi gizli gündeminin peşine düşmüştür" diyen Bahçeli, "altılı masaya zimmetlenmiş, bağlanmış, vesayet ve esaret altına girmiş bir Cumhurbaşkanı hüviyetinin arzu ve arayışının deşifre edildiğini" söyledi.
"Gelin bu şerefe siz de ortak olun"
Bahçeli, "Kızılcahamam'dan zillet partilerine bir çağrıda bulunmak istiyorum" diyerek, şöyle devam etti:
"Sözlerime kulak vermelerini tavsiye ve tembih ediyorum. Cumhurbaşkanı adayı konusu aranızdaki ufunetli ve uçurum temelli bir açmazdır. Ne siz meşgul olun ne de milletimizi meşgul edin. Anlaşılan bu yükün altından kalkamayacaksınız. Zira aranızda siyaset cingözleri suyu devamlı bulandıracaktır. Gelin vazgeçin bu sevdadan. Gelin siz de Türkiye'ye destek verin, Türk milletinin sesini dinleyin. Dünyaya, Türk ve Türkiye mucizesini hep birlikte gösterelim. Milletvekili Genel Seçimine her zaman olduğu gibi adaylarınızı göstererek girin ve TBMM'de milletin tercih ve seçimiyle kazandığınız kadar sandalyeyle temsil görevini üstlenin. Ancak Cumhurbaşkanı adayı konusunda hep birlikte Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın etrafında tek yumruk olalım, onu sahiplenelim, yeni bir sayfa açalım. Cumhuriyet'in yeni yüzyılına Türk milletinin gücünü ve kudretini birlikte taşıyalım. Gelin bu şerefe siz de ortak olun. Ey CHP, ey İYİ Parti, ey diğer altılı masa mensubu parti başkanları, kazanamayacağınız ve hazır olmadığınız demokratik bir müsabakaya girmekten henüz vakit varken dönün, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yanında el ele verelim, güç birliği yapalım, bu başarının mükafatı da sizde olsun."
29 Ekim 1923'ün, milli birliğin, milli şuurun, kökeni, mezhebi, yöresi ne olursa olsun tüm millet evlatlarının eseri olduğuna işaret eden Bahçeli, "29 Ekim 2023'te neden aynısı olmasın? Niye yeni bir Türk destanına omuz vermeyelim? Haydi buyurun, zaman kucaklaşma ve birlikte hareket etme zamanıdır. Zaman, farklılıkları zenginliğimiz ve çoğulculuğumuz görme zamanıdır." dedi.
Uğur Dündar, Kılıçdaroğlu, TV100 ve SADAT'tan reklam açıklaması
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TV100’de konuk olduğu ‘Haftanın Panoraması’ programında Uluslararası Savunma Danışmanlık A.Ş. (SADAT) reklamının yayınlanmasına tepki gösterdi.
TV100 kanalında gazeteci Uğur Dündar’ın Kılıçdaroğlu’nu konuk ettiği programda birkaç kez SADAT reklamı yer aldı.
Sosyal medyada gelen tepkiler üzerine bir açıklama yapan gazeteci Uğur Dündar, SADAT reklamının sadece bir kez yayınlandığını belirterek şu açıklamayı yaptı: "Programın içine alınan reklâmlar konusunda hiçbir bilgim, ilgim yok. Reklâm bölümü bir aydır kullanılan Sadat reklamını, yaklaşık üç saati bulan bizim programın yayınında sadece sekiz saniye kullanmış. Televizyon yönetiminin müdahalesiyle kaldırılmış. Ve tekrar ekrana getirilmemiş"
Ancak reklamın birkaç kez yayınlandığı ortaya çıkmıştı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu da SADAT reklamına tepki gösterdi. "Aklınızı alırım" diyen Kılıçdaroğlu, “O az kalmış aklınızı alırım sizin, paramiliter artıkları, siz kimi tehdit ediyorsunuz!” dedi.

Konunun gündem olması sonrası (SADAT) CEO’su Melih Tanrıverdi Twitter hesabından bir açıklama yaptı ve Kılıçdaroğlu'nu etiketleyerek, "Bazen evdeki hesap çarşıya uymuyor. Değil mi Kılıçdaroğlu” dedi.
Tanrıverdi ayrıca, verdikleri reklam için 1,500 TL ödediklerini belirtti.
TV100'den yapılan açıklamada ise reklamın 'politik bir hata' olduğu savunuldu.
Kanal yönetiminden yapılan açıklamada, "SADAT geçtiğimiz ay bizim de içinde bulunduğumuz bazı kanallara 8 saniye uzunluğunda sınırlı sayıda alt bant reklam yollamış idi. Böylesine politik göndermeleri ve entrikal incelikleri bilmeyen reklam servisimiz Sadat reklamını zaman zaman programların içerisine koyarak görevini yapıyordu" denildi.
SADAT nedir, neden kuruldu ve hakkındaki iddialar neler?
Deniz Kayadelen'den Dünya Buz Yüzme Şampiyonası’nda altın madalya

Dünya Buz Yüzme Şampiyonası’nda mücadele eden Deniz Kayadelen, 100 metre kelebekte altın madalya kazandı.
Uluslararası Buz Yüzme Birliği (IISA) tarafından Fransa’nın Samoens bölgesinde düzenlenen şampiyonada, 100 metre kadınlar kelebekte mücadele eden milli sporcu, 1.26.42'lik derecesiyle 35-39 yaş kategorisinde birinci oldu.
Kayadelen, şampiyonada 50 metre kelebek ile 100 metre serbestte de yarışacak.
Milli sporcu, Polonya’da geçen yıl düzenlenen dünya şampiyonasında, 500 metre serbestte altın madalya kazanmıştı.
Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a yanıt: "Benimle ilgili iftiralarını askerlere alkışlattın; sen artık Evren kafasısın"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Muğla'da toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef alarak, "Ordumuzun komutanlarıyla yaşadığımız sevince tahammül edemedi" açıklamasına CHP liderinden yanıt geldi. Kılıçdaroğlu Twitter'dan paylaştığı mesajında şöyle dedi:
"Erdoğan bırak palavrayı. Benimle ilgili iftiralarını askerlere alkışlattın. Sen artık Kenan Evren kafasısın, biz özgürlükçüyüz, reformcuyuz. Komuta kademesine tekrar sesleniyorum; siyaset istiyorsanız, o kutsal üniforma ile yapamazsınız. İzin vermem. Türkiye'nin askerisiniz siz" dedi.
Erdoğan'dan Altılı Masa'ya eleştiri: Herkesten ayrı ses çıkıyor, daha seçilmemişsin, nasıl oluyor da hemen seçime gideriz diyorsun?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Muğla'da toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef alarak, "Ordumuzun komutanlarıyla yaşadığımız sevince tahammül edemedi" dedi.
Cumhurbaşkanının konuşmasında öne çıkan satır başları şöyle:
- "TSK'nın gücüne güç katacak bir savunma sanayi projemizin açılışında, ordumuzun komutanlarıyla yaşadığımız sevince tahammül edemediklerini gördük."
- "Türkiye düşmanlarına gösteremediği tepkiyi ordumuzun komutanlarına sergileyen, seviyesizce hakaret eden bir kişi bu ülkenin siyasetçisi olabilir mi?"
- "İhanet kampanyasında başarılı olamayan habis zihniyet, bu defa doğrudan kahraman ordumuzu ve şerefli komutanlarımızı hedef alarak asıl niyetini gösterdi."
- "(Altılı masa) Herkesten ayrı ses çıkıyor. Bunlar Anayasa'yı da hiç okumamışlar, daha seçilmemişsin, nasıl oluyor da hemen seçime gideriz diyorsun?"
- "Daha büyük hedeflerle, özgüven ve güçle yönümüzü geleceğe dönmüş durumdayız"
Kıdem tazminatı tavanı ve bedelli askerlik ücreti belli oldu
Hazine ve Maliye Bakanlığının "2023 Yılı Ocak Ayına Ait Mali ve Sosyal Haklara İlişkin Genelgesi" kapsamında bu yılın ocak-haziran dönemi için kıdem tazminatı tavanı ve kullanılacak katsayılar belirlendi.
Buna göre, söz konusu dönem için kıdem tazminatı tavanı 19 bin 982 lira 83 kuruş oldu.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 154'üncü maddesi uyarınca aylık gösterge tablosunda yer alan rakamlarla ek gösterge ve kıdem aylığı gösterge rakamlarının aylık tutarlara çevrilmesinde uygulanacak aylık katsayı da güncellendi.
Böylece ocak-haziran dönemi için bedelli askerlik ücreti 104 bin 84 lira 16 kuruş oldu.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu'ndan 'kapsamlı af' açıklaması: Borç, sicil, Bağkur, ehliyet
Kişisel sosyal medya hesabından bir mesaj paylaşan CHP lideri, “Altı ay sonra geniş kapsamlı afların gündemimizde olduğu doğrudur." dedi. Kılıçdaroğlu mesajının devamında "Bunlardan bazıları; ehliyet afları, sicil ve borç afları, eğitim ve denklik afları, Bağkur tescil afları vs. Liste uzun. Cumhuriyetin İkinci Yüzyılına vatandaş ticari ve mesleki olarak temiz bir başlangıç yapacak.” ifadelerini kullandı.
Diyader davasında tutuklu sanık kalmadı
PKK ile iltisaklı olduğu belirtilen Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğine (DİAYDER) yönelik soruşturma kapsamında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) çalışanlarının da aralarında bulunduğu 23 sanığın yargılandığı davada, DİAYDER Başkanı tutuklu sanık Ekrem Baran tahliye edildi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, dernek başkanı tutuklu sanık Ekrem Baran'a, cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlanıldı. Duruşmada 13 tutuksuz sanık ile avukatları hazır bulundu.
Talepleri sorulan sanıklardan Baran tahliyesini, bazı sanıklar ise haklarındaki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasını istedi.
Mahkeme heyeti, savunmasının alınmış olması, tutuklu kaldığı süre, delillerin büyük oranda toplanmış olması ve mevcut delil durumunu dikkate alarak sanık Ekrem Baran'ın tahliyesine hükmetti.
Baran hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulmasına ve haftada bir gün evine en yakın karakola giderek imza atmasına karar veren heyet, tüm sanıklar hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin devamını kararlaştırdı. Duruşma ertelendi.
İddianame
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca 23 sanık hakkında hazırlanan 335 sayfalık iddianamede, İstanbul Şirinevler'de faaliyet gösteren DİAYDER'in, KCK sözleşmesinde "Azınlıklar ve İnanç Grupları Komitesi" adı altında örgütlenen ve PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın telkin ve yönlendirmeleriyle alternatif sözde "Kürt Diyanet İşleri" olarak kurulduğu belirtiliyor.
İddianamede, derneğin örgütün kırsal alanında faaliyet yürüten ya da faaliyet sırasında etkisiz hale getirilen kişilerin ailelerinin örgüte bağlılığının artması ve kopmaması adına kamu kurum ve kuruluşlarından elde edilen yardım kartlarının sistemli bir şekilde şahıslara ulaştırıldığı kaydediliyor.
İBB tarafından derneğe verilen market yardım kartlarının örgüt sempatizanlarınca ailelere dağıtıldığının tespit edildiği belirtilen iddianamede, 23 sanığın "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etme" ve "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 3,5 ile 15'er yıl arasında değişen oranlarda hapisle cezalandırılması isteniyor.
Davutoğlu: Asla düşük profilli bir cumhurbaşkanı olmaz
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, kamuoyunda tartışmalara yol açan "imza yetkisi" sözlerine açıklık getirdi. Sözlerinin yanlış anlaşıldığını belirten Davutoğlu "Asla düşük profilli bir cumhurbaşkanı olamaz" dedi.
Davutoğlu, Altılı Masa'nın Cumhurbaşkanı adayının kendi başına bir karar alması durumunda 'kriz çıkacağını ve ülkenin seçime gideceğini' belirtmesi bazı kesimlerin tepkisini çekmişti.
TELE 1’e konuşan Davutoğlu, konuyla ilgili şunları söyledi:
"Benim ağzımdan Cumhurbaşkanlığı makamını vesayet altında bırakacak bir şey çıkmaz, peki altı liderin ağzından böyle bir şey çıkar mı, asla çıkmaz."
"İmzadan kastım cumhurbaşkanlığı kabinesi aynı bakanlar kurulu gibi karar alırken kurumsal aklı harekete geçirecek. Bu, cumhurbaşkanı üzerinde bir vesayet oluşturulacak anlamına gelmez. Bizim tanımladığımız sistemde asla cumhurbaşkanına bir vesayet söz konusu değil. Cumhurbaşkanımız en önde olacak, içerde ve dışarda başı dik olacak. Demokrasi bir denge ve denetleme mekanizması, cumhurbaşkanını bu mekanizma ile Meclis kontrol eder. Bir kriz çıkacağından değil, çıkmayacak. Bugünkü yönetimin yaşadığı krizleri görmeyenler bizim ileride olabilecek muhayyel bir krizimiz üzerinden iklim oluşturmaya çalışıyorlar, bu psikolojik bir operasyon. Seçtiğimiz 13’üncü cumhurbaşkanımızın arkasında hem yetki hem sorumluluklarla dimdik duracağız. Asla düşük profilli bir cumhurbaşkanı olamaz, her şeyden önce biz reddederiz. Cumhurbaşkanının yüksek profilli olması için bütün liderler onun yanında omuz omuza duracağız.”
TBMM Başkanı Şentop, İsveç Meclis Başkanı Norlen'in Türkiye'ye yapacağı ziyareti iptal etti
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, PKK taraftarlarının Stockholm'de yaptıkları eylem nedeniyle İsveç Meclis Başkanı Andreas Norlen'in 17 Ocak'ta Türkiye'ye yapmayı planladığı resmi ziyareti iptal etti.
Meclis Başkanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, "İsveç'in başkenti Stockholm'de terör örgütü PKK/YPG'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ve Türkiye'yi hedef alan terör eylemi" üzerine, İsveç Meclis Başkanı Norlen'in 17 Ocak'ta Türkiye'ye yapmayı planladığı resmi ziyaret, Meclis Başkanı Şentop tarafından iptal edildi.
Bakan Çavuşoğlu: Türkiye-Rusya-Suriye dışişleri bakanları toplantısı şubat başında olabilir
Çavuşoğlu, Afrika turunun son durağı Ruanda'da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Çavuşoğlu, Türkiye, Rusya ve Suriye Dışişleri Bakanları arasında gerçekleştirilmesi planlanan görüşmeye ilişkin soruyu yanıtlayarak toplantının gelecek hafta yapılacağı iddiasını yalanladı.
Gelecek haftayla ilgili tarih tekliflerinin programına uymadığını ve yeni tarih teklifleri ilettiklerini kaydeden Çavuşoğlu, "Henüz netleşen bir tarih yok ama bu üçlü görüşmeyi en kısa zamanda gerçekleştireceğiz. Belki şubat ayının başında olabilir. Rusya'ya bazı tarih önerilerimiz de oldu. Gelecek hafta için bazı tarih önerileri yazıldı, çizildi bunlar doğru değil ama üçlü görüşmeyi önümüzdeki süreçte gerçekleştireceğiz, bu da bir gerçek." dedi.
Çavuşoğlu, yarın İtalya, haftaya Bosna Hersek ve İran, ay sonunda Portekiz Dışişleri Bakanlarının Türkiye'ye ziyaret planladıklarını sözlerine ekledi.
Sanatçı Burhan Çaçan hayatını kaybetti
"Çakmak Çakmağa Geldik", "Ayaz Geceler" ve "Neden Geldim İstanbul'a" adlı eserlerin de aralarında olduğu çok sayıda unutulmaz albüme imza atan Türk halk müziği sanatçısı ve oyuncu Burhan Çaçan 63 yaşında vefat etti.
Sanatçı Seher Dilovan, Çaçan'ın vefatını, sosyal medyada yaptığı, "Değerli meslektaşım, halk müziği sanatçısı Burhan Çaçan hayata gözlerini yummuş. Kendisine Allah'tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı dilerim." sözleriyle duyurdu.
TRT Erzurum Radyosunun 1978'de açtığı amatör sesler yarışmasını kazanarak müzik dünyasına adım atan sanatçı, 1981'de "Sefa Geldin" adlı ilk albümünü çıkardı. Sanatçı daha sonra "Kızlar Çıktı Çayıra", "Deh Deyin Kızlar", "Ben Yarime Neler Alayım", "İpek Mendil", "Memik Oğlan", "Ayaz Geceler", "Yağ Yağmur", "Vurun Dalgalar", "Sen Nerdesin- Kış", "Damla Damla", "Senden Sonra", "Çakmak Çakmağa Geldik", "Mevlüt ve İlahiler", "Neden Geldim İstanbul'a", "Beni Anneme Götürün", "Unutulmayanlar 1", "Namussuz Ayrılık", "İlahiler 99", "Alınyazım", "Türküleri Özledim", "Gecenin Yarısı", "Sus Dinle", "Yalan", "Sabaha Kadar", "Zor Akşamlar", "Bu Gece" ve "Bu da mı Yalan" adlı albümleri müzikseverlerle buluşturdu.
Burhan Çaçan ayrıca "Makber", "Ağlama Yavrum", "Yetim Cemo", "Her Yer Karanlık", "Ayaz Geceler" ve "Yağ Yağmur" adlı filmlerde de rol aldı.
"Yurt dışı erken rezervasyonda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 23 artış"
Türkiye Otelciler Federasyonu Başkan Yardımcısı Mehmet İşler, yurt dışı erken rezervasyonda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 23 artış görüldüğünü, bunun turizmde parlak bir yıl geçirileceğinin göstergesi olduğunu belirtti.
Tatilcilerin daha uygun fiyata tatil yapmasını sağlayan erken rezervasyon dönemi devam ediyor. Geçen kasımda başlayan ve nisana kadar sürecek bu dönem, turizmci için "düşük sezon" diye adlandırılan kış aylarında adeta can suyu oluyor.
Türkiye Otelciler Federasyonu Başkan Yardımcısı İşler, AA'ya yaptığı açıklamada erken rezervasyonun tatilcilere istedikleri oteli daha ekonomik fiyatlarla kış sezonundan satın alma avantajı sağladığını söyledi.
Sezona göre yüzde 40-50 civarında bir indirimin mümkün olabildiğini aktaran İşler, otelcilerin de düşük sezonda nakit akış sağlaması nedeniyle erken rezervasyon sürecinden kazanç elde ettiğini vurguladı.
İşler, 50 milyon civarında turist ve yaklaşık 46 milyar dolar turizm getirisi ile 2022'nin tüm zamanların en iyi yılı olduğunu dile getirerek, yurt dışı erken rezervasyonlardaki talep artışı nedeniyle 2023 yılının çok daha güzel olacağını değerlendirdiklerini söyledi.
"Bu seneki yurt dışı erken rezervasyonlarımız geçen seneye göre yüzde 23 daha iyi." diyen İşler, şöyle konuştu:
"Bu da Türkiye'ye ilginin artarak devam ettiğini gösteriyor. Türkiye'nin yine parlak bir yıl geçireceğini ve rakiplerini geride bırakacağını öngörüyoruz. Biz 2023 yılında da bu rezervasyon akışıyla 60 milyon turiste yaklaşırız. Türk turizmi, pandemi engellemesine rağmen, Rusya-Ukrayna çatışmasına rağmen, hedefinden şaşmadan 60 milyona yaklaşır diye öngörüyoruz. Kişi başı gelirlerimizde 850-900 doların üzerine, yani 1000 dolar ortalamasına geliriz diye öngörüyoruz yabancı turist açısından. 12 olan 2022'deki geceleme ortalamasında 14 veya 15'e yaklaşır hale geleceğiz. Erken rezervasyonla beraber Türk turizmi, 2023 yılında ciddi bir rezervasyon akışı almaya başladı. Bu da 2023 yılının 2022 yılından daha iyi olacağının en büyük göstergesi."
Turizmde ana hedef pazarların Almanya ve Rusya olduğuna değinen İşler, şöyle devam etti:
"2023 yılında da bu böyle devam edecek gibi gözüküyor. Birinci ve ikinci sırada devam edecekler, hemen arkasında İngiltere ve Hollanda'yı görüyoruz. İran'dan girişlerimiz arttı. Orta Avrupa'dan özellikle Polonya'dan iyi girişler görüyoruz. Bu sene Fransa pazarında bir nebze olsa hareketlilik görüyoruz. Fransa pazarını kaybetmiştik. Fakat 2022'de bir kıpırdanma oldu. 2023'te de Türkiye'ye ilgileri olduğunu görüyoruz.
İmamoğlu'ndan 'ihaleye fesat karıştırma' davasına ilişkin açıklama: Yine malum müfettiş
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında 'ihaleye fesat karıştırma' suçlamasıyla açılan yeni dava hakkında sosyal medya hesabından açıklama yaptı. İmamoğlu, 8 yıl önce yapılan ihalede imzası olmadığını Danıştay'ın da süreçte sorun görmediğini öne sürdü.
Kişisel sosyal medya hesabından açıklama yapan İmamoğlu şu ifadeleri kullandı:
"Yaklaşık 8 yıl evvel Beylikdüzü Belediyesi’nde gerçekleşmiş bir ihale nedeniyle yeni bir yargı süreci başladığını öğrendim. Oysa bu dosya yıllar önce müfettişlerce incelenmiş ve Danıştay’a gönderilmişti. Danıştay idari açıdan incelemesini tamamladı ve sorun görmedi.
İhale işlemlerinde imzam dahi mevcut değil. Ayrıca gerek İçişleri Bakanlığı gerek Danıştay 1. Dairesi kararında hakkımda herhangi bir tespit, suçlama ya da değerlendirme yapılmadı. Buna rağmen, zorlama bir suç yaratılmaya çalışılmakta.
Hakkımızda illa bir şey bulmak isteyenler şimdi konuyu yargıya taşımış. Her ne hikmetse 2 yıldır savcılıkta bekleyen dosya, bir anda davaya dönüşmüş. Bu kötülüklerin nerelerde planlandığını artık 86 milyon çok iyi biliyor.
Not: Bu oyunun görünen imzası yine malum müfettişe ait."
Davaya konu ihalede nel olmuştu
Yargı süreci İçişleri Bakanlığı’nın, Ekrem İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde ilişkin yaptığı bir inceleme ile başladı. İnceleme konusu 29 Aralık 2015’te gerçekleştirilen bir ihaleydi. Beylikdüzü Belediyesi, Kültür Merkezleri'nde Personel Çalıştırılması ve Kültür Sanat Organizasyonları Hizmet Alım İşi ihalesine çıktı. İhaleyi E., firması kazandı. Ancak; firmanın yeterliliğinin bulunmadığını öne süren ikinci firma olan B., şirketi itirazda bulundu. Ancak bu itiraz belediye yetkililerince reddedildi.
İmamoğlu hakkında yeni dava: 'İhaleye fesat karıştırma' suçlaması yöneltildi
Habertürk TV Ankara Temsilcisi Fevzi Çakır'ın haberine göre; dava konusu süreç, İçişleri Bakanlığı’nın, Ekrem İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde ilişkin yaptığı bir inceleme ile başladı. İnceleme konusu 29 Aralık 2015’te gerçekleştirilen bir ihaleydi. Beylikdüzü Belediyesi, Kültür Merkezleri'nde Personel Çalıştırılması ve Kültür Sanat Organizasyonları Hizmet Alım İşi ihalesine çıktı. İhaleyi E., firması kazandı. Ancak; firmanın yeterliliğinin bulunmadığını öne süren ikinci firma olan B., şirketi itirazda bulundu. Ancak bu itiraz belediye yetkililerince reddedildi.
İçişleri Bakanlığı inceleme başlattı
Konunun gündemine geldiği İçişleri Bakanlığı, ihale süreciyle ilgili inceleme başlattı. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği, inceleme sonucunda; hazırladığı raporu Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Başsavcılık; Başkan İmamoğlu ile birlikte ihalede sorumlu olduğu belirtilen isim hakkında soruşturma izni istedi. Bakanlık izin vermesi üzerine itiraz edilince dosya Danıştay’a taşındı. Danıştay, 20 Ekim 2020’de soruşturma izni verilmesini yerinde buldu.
"İmamoğlu'na cezai sorumluluk yüklenemeyeceği açıktır"
Danıştay kararı sonrası Savcılık soruşturmasına devam etti. Savcılık, bilirkişi raporu aldı. Raporda; söz konusu firmanın ihale şartlarını taşımadığı belirtildi. Savcılık; İmamoğlu ile 7 ismin ifadesini de aldı. İmamoğlu’nun avukatı savcılığa yazılı ifade sundu. İmamoğlu’nun söz konusu ihale sürecinin hiçbir aşamasına dahil olmadığı ve talimat veya yönlendirme yapmadığı vurgulanan ifadede, “Müvekkilim Belediye Başkanı olarak gerek 5393 sayılı Belediye Kanunu, gerek 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve gerekse 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine göre 'Harcama Yetkilisi' ve 'İhale Yetkilisi' olmadığı gibi üst yönetici olarak ihale iş ve işlemlerini onaylama yetkisini de haiz değildir. Müvekkile cezai sorumluluk yüklenemeyeceği açıktır” denildi.
Savcılık soruşturmasını tamamladı
Savcılık savunmaların alınmasının ardından soruşturmasını tamamladı. İmamoğlu dahil 7 isim hakkında “ihaleye fesat karıştırma” suçlamasıyla üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame düzenlendi. Savcılık; İmamoğlu ve 7 isim hakkında kamuoyunda “siyasi yasak” olarak bilinen Türk Ceza Kanunu’nun “Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” başlıklı 53. Maddenin uygulanmasını da talep etti.
"250 bin lira kamu zararı"
İddianamede; “Beylikdüzü Belediye Başkanlığı tarafından 2015/166031 ihale kayıt numarası yapılan Kültür Merkezlerinde Personel Çalıştırılması ve Kültür Sanat Organizasyonları Hizmet Alım İşi ihalesinde, şüphelilerin fikir ve eylem birliği içerisinde hareket etmek suretiyle ve ihale alıcısı E., şirketi lehine ancak kamu zararına neden olacak şekilde, ihaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olmayan kişilerin ihaleye katılmasını sağlamak ve teklif edilen malları, şartnamesinde belirtilen niteliklere sahip olmadığı halde, sahip olduğundan bahisle değerlendirmeye almak eylemlerinde bulunarak kamu kurumu statüsüne haiz Beylikdüzü Belediye Başkanlığı'nın 250.086,50-TL fazladan para ödemesine ve neticede 250.086,50-TL tutarında kamu zararına neden olan şüphelilerin üzerlerine atılı ihaleye fesat karıştırma suçunu işledikleri anlaşılmıştır” denildi.
Dava 15 Haziran'da görülecek
İddianame Büyükçekmece Asliye Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. İmamoğlu ve 7 ismin “ihaleye fesat karıştırma” suçundan yargılanacakları dava 15 Haziran 2023’te Büyükçekmece Adliyesi’nde görülecek.
Adalet Bakanı Bozdağ'dan 'hükümlülerin sosyal medya kullanımı' ile ilgili açıklama
Adalet Bakanı Bozdağ, hükümlülerin sosyal medya kullanamayacağını ancak adlarına açılan hesaplardan avukat ve aileleri aracılığıyla paylaşım yapılabildiğini söyledi.
Bu konuda çalışma yapıldığını bildiren Bozdağ, dünyadaki örneklerin incelendiğini, değerlendirme yapılmasının ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
Bozdağ, gazete, televizyon ve ajansların Ankara temsilcileriyle Dikmen Hakimevi'nde, 2022 Yılı Değerlendirme Toplantısı gerçekleştirdi, soruları cevapladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adaylığıyla ilgili bir soruya Bozdağ "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın adaylığı Anayasa'ya da yasalara da uygundur. Adaylık konusunda hukuken bir şüphe yoktur. Adaylık Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanı'mızın anayasal hakkıdır." dedi.
Başörtüsü teklifi konusunda da bazı muhalefet partilerinin randevu vermediği hatırlatılarak, Cumhur İttifakı'nın süreci nasıl işleteceğine dair soruyu cevaplayan Bozdağ, bunun kamuoyuna yansıyan gerekçesinin Anayasa teklifinin içeriğine ilişkin bir reddi içermediğini belirtti. Bozdağ, "Bu konu, Meclisten büyük bir uzlaşmayla geçmesi için tam uygun bir zeminde ve zamanda gelmiş durumda. Gündeme getiren de biz değiliz, Sayın Kılıçdaroğlu'dur." cevabını verdi.
Bakan Nebati, Kredi Garanti Fonu desteklerini açıkladı
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Kredi Garanti Fonu desteklerine ilişkin, “Tüm bankaların içsel derecelendirme sistemlerini dikkate alan standart bir derecelendirme sistematiğini oluşturduk. Bu çerçevede firmaları, finansal sağlamlıklarına, geçmiş borç ödeme davranışlarına ve teminat ihtiyaçlarına göre 5 grup halinde sınıflandırıyoruz.” dedi.
Nebati, Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde Kredi Garanti Fonu (KGF) desteklerine ilişkin düzenlediği basın toplantısında yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 19 Aralık 2022’de açıkladığı 200 milyar liralık Hazine destekli kefalet karşılığı 250 milyar liralık kredi paketinin ayrıntılarını paylaşmak üzere bugün bir araya gelindiğini belirtti.
Türkiye’nin, Türkiye Yüzyılı’nda emin adımlarla ilerlemesine vesile olacak yeni KGF paketinin tüm iş dünyasına ve müteşebbislere hayırlı olmasını dileyen Bakan Nebati, paketlerin detaylarını açıklamadan önce kısa bir ekonomi değerlendirmesi yapmak istediğini söyledi.
Nebati, küresel salgında tüm dünyaya örnek olacak bir performans gösteren Türkiye’nin, küresel şoklar karşısında makroekonomik temellerinin ne denli kuvvetli olduğunu bir kez daha kanıtladığını ifade ederek, “Bu durumun temelinde 20 yıldır elde edilen kazanımlar ile yatırım, istihdam, üretim ve ihracata dayanan Türkiye Ekonomi Modelimiz yer almaktadır. Türkiye Ekonomi Modelimiz sayesinde enflasyon haricindeki enflasyon artık kontrol altında ve inşallah bu yıl üstesinden gelmiş olarak yılı tamamlamış olacağız. Tüm makro ekonomik göstergelerde önemli iyileşmeler sağladık. Enflasyon da son 2 aydır düşüş eğilimine girdi, malum. Yılı yüzde 64,27’lik bir oran ile OVP tahminlerimizin altında kapattık. Bundan sonra da düşüş eğilimi devam edecektir.” diye konuştu.
Reel sektöre enflasyon ile mücadele çağrısında da bulunduklarını aktaran Nebati, şunları kaydetti:
“Onlar da sağ olsunlar bu çağrımıza kuvvetli bir şekilde destek vererek yardımcı oluyorlar. Bu çağrımıza daha geniş kesimlerin destek olmasını da arzulamaktayız. Bizler yüksek enflasyonun oluşturduğu sorunların farkındayız ve enflasyonla mücadeleyi en önemli önceliğimiz olarak görüyoruz. Küresel enerji fiyatlarında yaşanan önemli artıştan vatandaşlarımızın asgari seviyede etkilenmesi için dünyada eşine az rastlanır oranlarda doğal gazda yüzde 80, elektrikte ise birinci kademede yüzde 60 sübvansiyon sağlıyoruz. Piyasa denetimini güçlendirmek suretiyle ekonominin doğasına aykırı fiyatlamalara izin vermeyerek fahiş fiyat artışlarına müsaade etmiyoruz. 2022 yılında enflasyonun olumsuz etkilerinden vatandaşımızı korumak için 278,7 milyar TL vergi gelirinden vazgeçtik. Ayrıca, vatandaşlarımızın alım güçlerini korumak için hükûmet olarak ücret politikalarında da destekleyici bir duruş sergiliyoruz.”
“Vatandaşımızın alım gücünü koruyan politikalarımızı bundan sonra da sürdüreceğiz”
Bakan Nebati, geçen temmuz ayında 5 bin 500 TL’ye yükselttikleri net asgari ücreti yüzde 54,7 artışla 2023 yılı için 8 bin 506 TL olarak belirlediklerini, ayrıca asgari ücretten alınan gelir ve damga vergisi kesintisini kaldırdıklarını ve bu uygulamayı tüm ücret gelirleri için geçerli kıldıklarını anımsatarak, böylece çalışanların maaş ve ücretlerinde ilave artış sağlamış olduklarını, asgari ücret desteğini 400 TL’ye çıkararak işverenlerin üzerindeki yükü de hafiflettiklerini dile getirdi.
Kamu çalışanlarını da enflasyona karşı ezdirmediklerini vurgulayan Nebati, “2023 yılının ilk 6 ayı için refah artışıyla birlikte memur ve emekli maaşlarını yüzde 30 artırdık. İlaveten, en düşük emekli maaşını 3 bin 500 TL’den 5 bin 500 TL’ye çıkardık. Temmuz ayında da yine aynı şekilde toplu sözleşmeden gelen artış da otomatik olarak gelecek. Bir yandan enflasyonla mücadele konusundaki kararlılığımızı korurken diğer yandan vatandaşımızın alım gücünü koruyan politikalarımızı bundan sonra da sürdüreceğiz.” şeklinde konuştu.
Nebati, diğer makro ekonomik göstergelerden büyümede 2022 yılını yüzde 5 civarında bir oran ile kapatıp, OECD ve G-20 ülkeleri arasında en üst sıralarda yer alacaklarını belirterek, büyüyen ekonominin işgücü piyasasına olumlu etkilerinin devam ettiğini anlattı.
2022 yılı ilk 11 bir ayında istihdamın 1 milyon 618 bin kişi arttığını, kasım itibarıyla toplam istihdamın 31,6 milyon kişi ile tarihi yüksek seviyeye ulaştığını ve bunun artmaya devam ettiğini aktaran Nebati, 2022 yılının Türkiye için turizmde de altın değerinde bir yıl olduğunu, 2022 yılında 51,5 milyon ziyaretçi ve 46 milyar dolar gelir beklediklerini dile getirdi.
Hükümetleri döneminde mali disiplinden de hiç feragat etmediklerini vurgulayan Bakan Nebati, “2022 yılında uygulanan sübvansiyonlara, enflasyonla mücadele kapsamında vazgeçilen vergilere ve sosyal kesimlere sağladığımız ilave desteklere rağmen bütçe açığının GSYH’ye oranının OVP’de öngördüğümüz yüzde 3,4’ün oldukça altında gerçekleşmesini bekliyoruz. Böylece, son 20 yılın en iyi bütçe performanslarından birine ulaşacağız.” diye konuştu.
Nebati, AB tanımlı borç stokunun GSYH’ye oranını da 2022 yılı üçüncü çeyrekte yüzde 34,8’e kadar indirdiklerini, bu oranın yüzde 60 olan Maastricht Kriteri’nin ve yüzde 86 olan AB ortalamasının oldukça oldukça altında olduğunu bildirdi.
“Firmaları, 5 grup halinde sınıflandırıyoruz*
Bakan Nebati, küresel çapta tedarik zincirinde önemli kırılmaların yaşandığı salgın döneminde Hazine Destekli Kefalet Sistemini Türkiye’de hem bireysel hem ticari ihtiyaçların karşılanması noktasında önemli bir enstrüman olarak etkili bir şekilde kullandıklarını anımsattı.
Yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı önceleyen Türkiye Ekonomi Modeli kapsamında selektif bir yaklaşımla uygulamaya aldıkları kefalet paketleri ile işletmelerin finansmana erişiminde önemli bir misyon üstlendiklerini belirten Nebati, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugüne kadar oluşturduğumuz 876 milyar liralık kredi hacmi ile 701 milyar liralık kullandırım sağladık. Şimdi ise Hazine Destekli Kefalet Sistemi kapsamında önemli bir çalışmayı daha sivil toplum kuruluşları ve birliklerin yanı sıra reel sektör ve finansal sektör temsilcileri ile istişare ederek tamamlamış durumdayız. Bu çalışmamızın sonucu olarak firmalarımızın sektörel düzeyde ihtiyaçlarını tespit ettik. Bu ihtiyaçların etkin bir şekilde finanse edilerek ülkemizin üretim ve istihdam kapasitesinin geliştirilmesini, Türkiye Ekonomi Modeli’nde öngördüğümüz şekilde yüksek düzeyde katma değer üretilmesini ve istikrarlı ihracat artışının sürdürülmesini amaçlıyoruz. Selektif kredi politikamız ile uyumlu olacak şekilde Sayın Cumhurbaşkanımız önce çiftçilerimize, dün de esnafımıza müjdeler açıkladı. Bugün de firmalarımızın kullanımına sunmayı amaçladığımız 200 milyar TL kefalet imkanı karşılığında yaklaşık 250 milyar TL kredi hacmi ile KOBİ’lerimiz başta olmak üzere birçok alanda faaliyet gösteren işletmelerimize önemli miktarda finansman imkânını açıklıyoruz.”
Nebati, bu imkânı oluştururken tüm paketlerde 4 temel unsura yer verecek şekilde bir yaklaşım sergilediklerini belirterek, yaklaşımlarını şöyle aktardı:
“Teminat ihtiyacına bağlı olarak bankaların içsel derecelendirme sistemine göre kefalet dağılımının gruplandırılması, Faturaya Dayalı ve Fatura Kayıt Sistemleri üzerinden kontrol edilen kefaletlendirme yaklaşımı, Amaç Dışı Kullanımın Engellenmesi İçin İzleme Listesi Uygulaması, birazdan detaylarını paylaşacağım Bölgesel Odaklı KOBİ Destek Paketi ve Girişimci Paketlerinden yararlanacaklar hariç olmak üzere kredi vadesi boyunca mevcut istihdamlarını azaltmayacağına dair taahhütte bulunmaları isteyeceğiz.”
Bu yaklaşım kapsamında öncelikli olarak, başta KOBİ’ler olmak üzere firmaların finansmana erişimini büyük ölçüde kolaylaştıran kefalet imkânını daha etkin bir tahsis politikası çerçevesinde kullandırmak istediklerini vurgulayan Nebati, bunun için yeni bir yaklaşım ortaya koyduklarını söyledi.
Bakan Nebati, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tüm bankaların içsel derecelendirme sistemlerini dikkate alan standart bir derecelendirme sistematiğini oluşturduk. Bu çerçevede firmaları, finansal sağlamlıklarına, geçmiş borç ödeme davranışlarına ve teminat ihtiyaçlarına göre 5 grup halinde sınıflandırıyoruz. Buna göre firmalarımızı en yükseği 1. grup, en düşüğü 5. grup olmak üzere 5 grup şeklinde değerlendirmeye tabii tutuyoruz. Önümüzdeki dönemde sistem kapsamında kullandırmak istediğimiz kefaletleri kredibilitesi olan ancak teminat yetersizliği bulunan üçüncü grup ağırlıklı olmak üzere; 2. ve 4. gruba kullandırmayı planlıyoruz.
Kredibilitesi çok yüksek olan, teminat sorunu yaşamayan 1. grup firmalar ile kredibilitesi çok çok düşük olan 5. gruba ise kesinlikle kullandırım yapmayacağız. Bu doğrultuda kefalet imkânımızın yüzde 60’ını 3. grup, yüzde 30’unu 2. grup, yüzde 10’unu ise 4 grupta yer alan firmalara kullandırmayı planlıyoruz ve uzun süredir vermiş olduğumuz sözü de yerine getirmiş oluyoruz. Bu kapsamda kullandırılan kredilere ilişkin tüm harcamaların, Finansal Kurumlar Birliği Merkezi Fatura Kayıt Sistemi ve Katılım Bankaları Birliği Katılım Bankaları Fatura Kayıt Sistemi ile entegre edilmesi sayesinde ödemelerin doğrudan satıcılara yapılmasını sağlayacağız. Bu sistem sayesinde fatura takipleri tamamen elektronik ortamda yapılacak, kredilerin amaç dışı kullanımı önemli düzeyde engellenecek, iptal edilen faturalar takip edilebilecek ve aynı faturanın birden fazla krediye konu edilmesinin önüne geçilecek.”
Bakan Bozdağ: Sinan Ateş cinayeti bütün boyutlarıyla soruşturuluyor
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı Sinan Ateş cinayetinin bütün boyutlarıyla soruşturulduğunu belirterek, "Karanlıkta kalan hiçbir yön olmayacak, her yönüyle aydınlatılacak. Kimsenin şüphesi olmamalı, yargı işliyor." dedi.
Bozdağ, gazete, televizyon ve ajansların Ankara temsilcileriyle Dikmen Hakimevi'nde 2022 Yılı Değerlendirme Toplantısı düzenledi, soruları yanıtladı.
Bozdağ, eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin soru üzerine, soruşturma kapsamında 13 kişi hakkında tutuklama kararı verildiğini, 3 kişi için adli kontrol tedbiri uygulandığını söyledi.
Olayla ilgili bir kişinin ise halen arandığını aktaran Bozdağ, "Şu an tetiği çektiği belirtilen kişi aranıyor ama kimlik bilgileri net. Onunla ilgili kolluk kuvvetleri ve Cumhuriyet Başsavcılığı birlikte çalışıyorlar. İnşallah yakın bir zamanda o da kolluk güçlerimiz tarafından yakalanıp adalete teslim edilecek. Yani bu konuda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve kolluk güçleri, büyük bir titizlik ve itinayla soruşturmayı yürütmektedir." dedi.
Bozdağ, şöyle devam etti:
"Bu konu, bütün boyutlarıyla soruşturuluyor. Karanlıkta kalan hiçbir yön olmayacaktır ve konu her yönüyle aydınlatılacaktır. Bundan da kimsenin şüphesi olmamalıdır. Yargı işliyor, burada yargının ilk günden beri yaptıklarına bakılırsa kolluğun yaptıklarına bakılırsa meselenin üzerine ciddiyetle gidildiği çok açık ortada. Ama buna rağmen bu konu üzerinden de bir istismar siyaseti üretiliyor. Bu da fevkalade yanlış bir şey. Yani burada kolluğun yapması gerekir. Veyahut da yargının yapması gerekir. Yapmadığı bir şeyi kimse iddia edemez. Çünkü araştırılması gereken her konu araştırılır ve elde edilen delillere göre de soruşturma yürüyor."
Bakan Bozdağ, tetikçi olduğu iddia edilen kişinin yurt dışına çıkıp çıkmadığına ilişkin soruyu ise "Yani şu anda bir bilgi yok bu yönde elimizde. Resmi yollardan çıkması mümkün değil, hakkında yakalama kararı olduğu için resmi yollardan çıktığına dair hiçbir veri yok. Ama kaçak yollardan çıkmış olabilir mi? Ona dair de şu anda elimizde bir bilgi yok. Arama tarama titizlikle yürütülüyor." diye cevapladı.
'Kenan Deniz ve İlhan Kılıç hakkında rapor çıkmış durumda'
Bekir Bozdağ, soru üzerine, Anayasa'nın 104. maddesine göre, cumhurbaşkanının sürekli hastalık, sakatlık ve engellilik halinde hükümlülerin cezasını hafifletme ve kaldırma yetkisi bulunduğunu hatırlattı.
Adalet Bakanlığının bu konudaki genelgesine de değinen Bozdağ, şunları söyledi:
"Genelgenin yazımında birtakım yanlışlıklar vardı. Adli tıbbın uygulamalarında yanlışlıklar vardı. Adli tıp raporlarında, adeta cumhurbaşkanı yetkisini kullanır gibi şu ifadeleri kullanıyorlardı, '104. madde kapsamına girmez, 104. madde kapsamına girer.' Halbuki bu konuda kanun ve cumhurbaşkanlığı kararnamesi var, yasalarımız var. 'Adli Tıp Kurumuna sadece bilimsel ve teknik görüş sorulur' diyor. Ama onlar öyle bir yetki kullanıyorlar ki 104. madde kapsamına girip girmeyeceğine karar veriyorlar. Bu kararı verme yetkisi Sayın Cumhurbaşkanı'mıza aittir. O yüzden biz genelgemizi güncelledik. İnfaz kanununun 16. maddesine göre infaz tehiri de bu genelge içinde düzenleniyordu. İkisi bir gidince de daha çok infaz tehiri yönünde karar veriyorlardı. 'İkisi varken ondan yararlansın' diyorlardı. Şimdi biz ayırdık. Cezasının infazını tek başına cezaevinde yapamayacak kişiler hakkında ayrı rapor ama cumhurbaşkanı özel yetkisini kullanmak istediğinde de ayrı rapor verecek. İki konu tek raporda görüşülmeyecek. Bir defa bunu ayırdık. Çok net yazdık, Adli Tıp Kurumu, sadece sürekli hastalık, sakatlık ve kocama hali olup olmadığına dair teşhis ve tespit yapacak. Derecesini de yazmayacak. 'Kocama vardır' o kadar. 'Sakatlık vardır' o kadar. 'Sürekli hastalık vardır' o kadar. Onun dışında geri kalan konu cumhurbaşkanının takdirine aittir. Affeder, etmez veya cezasını azaltır, azaltmaz. Onun takdirinde. Şimdi bizim yayınladığımız yeni genelge, bu konudaki kargaşayı ortadan kaldıracaktır. Biz genelgeyi değiştirdik. Şimdi bir bahane kalmamış oldu. Şu anda iki kişiyle ilgili kocama haline ilişkin raporlar çıktı. Süreç devam ediyor."
Bu kişilerin isimlerinin sorulması üzerine Bozdağ, 28 Şubat davası hükümlüleri Kenan Deniz ve İlhan Kılıç hakkında Adli Tıp Kurumunun 'kocama hali'ne ilişkin rapor düzenlediğini söyledi.
Bozdağ, "Tabii o ceza işlerine gelecek, ceza işlerinden Cumhurbaşkanı'na iletilecek. Bu bir süreç tabii. Yani o yüzden henüz daha tekamül etmiş değil. Süreç işliyor." dedi.
AK Partili Zengin: "Anayasa meselesi Türkiye'de asli bir mesele"
AK Parti TBMM Grup Başkanvekili Özlem Zengin, CHP, HDP ve İYİ Parti'nin, AK Parti'nin, başörtüsüne anayasal güvence teklifine ilişkin randevu talebine olumsuz yanıt vermesine ilişkin, "Anayasa meselesi Türkiye'de asli bir mesele, özellikle başörtüsüne dair düzenleme bizim için hayati, 40 yılı aşkın devam eden soruna ilişkin bir düzenleme." dedi.
Zengin, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki "Seçim Strateji Toplantısı"nın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
CHP, HDP ve İYİ Parti'nin, AK Parti'nin, başörtüsüne anayasal güvence teklifine ilişkin randevu talebine olumsuz yanıt vermesiyle ilgili görüşleri sorulan Zengin, şunları kaydetti:
"Ben onları ilk aradığımda 3 parti de daha makuldüler ama daha sonrasında önce HDP, Anayasa Mahkemesi'nin kararı üzerine, sonrada CHP ve İYİ Parti yarınki komisyon çalışmaları sebebiyle buna 'hayır' demek durumunda kaldıklarını söylediler. Ben de bunların farklı konular olduğunu söyledim. Yani bir tanesi yarın kalkabilir, Türkiye'de bambaşka bir siyasi gündem olabilir. Anayasa meselesi, Türkiye'de asli bir mesele, özellikle başörtüsüne dair düzenleme bizim için hayati, 40 yılı aşkın devam eden soruna ilişkin bir düzenleme. Bunların böyle yaklaşmaları, bir terazi düşünün bunlar birbiriyle tartılamaz şeyler. O teraziye bunu koymak aslında tamamen siyaseten bir pazarlığa dönüyor. Bu bir pazarlık konusu değil yani görüşülür, itirazları söylenir, hatta biz gittiğimizde yarınki toplantıyla ilgili de görüşülebilir, fakat yaklaşım olarak biraz böyle pazarlıkvari bir tarz oluştu."
Bir gazetecinin "Kesinlikle artık bir görüşme olmayacak diyebilir miyiz" sorusu üzerine de Zengin, "Ben sordum, 'nedir buna dair yaklaşımınız' diye, 'bir daha böyle bir teklif olursa ilgili kurullarla görüşeceğiz' dediler. Biz yarın MHP'yi ziyaret edeceğiz, ondan sonrada bir basın açıklaması yapacağız, saat 12.00'de." açıklamasında bulundu.
Zengin, muhalefetin, teklif Meclis'e geldiğinde de "ret" oyu verip vermeyeceğine ilişkin soruya, "Ben normal şartlar altında şimdiye kadar hep 'evet' olacağını düşünmüştüm. Fakat altılı masada yapılan tartışmalar, özellikle DEVA Partisinin açıklamalarını gördüm. 'Anayasaya aykırı anayasa değişikliği' diye bir şey uydurulmuş, çok absürt bir açıklama. Bizim kendi anayasa teklifimiz olacak o da bence mümkündür. Şu anki kanaatim, bunun 'hayır' demek için bir altyapı hazırlığına doğru gittiğini bana tecrübem söylüyor." cevabını verdi.
Soylu: "Gabar dağında 7 terörist vardı 4'ü gitti şimdi 3 kaldı"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Gabar'da 2'si gri kategoride olmak üzere 4 terörist etkisiz hale getirildi. Gabar dağında 7 terörist vardı 4'ü gitti şimdi 3 kaldı."dedi.
Bakan Soylu, Türk İdareciler Derneği tarafından Gölbaşı Vilayetler Evi'nde düzenlenen "10 Ocak İdareciler Günü Kutlama Programı"nda yaptığı konuşmada, İdareciler Günü'nü kutlayarak salondakilere Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın selamını iletti.
Soylu, Cudi Dağı Tuşimiya Deresi bölgesinin kısa süre önce teröristlerden temizlendiğini ve Gabar Dağı'ndan petrol çıkarılmaya başlandığını anlatarak şunları söyledi:
"Gabar'da çıkan petrolün kalitesi, bilenlerin tarifiyle söylüyorum, Körfez'de çıkan petrolün kalitesiyle hemen hemen aynı. İşlemeden koyduğunuz zaman bile sonuç elde edebileceğiniz bir kaliteye sahip. Türkiye bambaşka bir tabloya geldi. Şu anda Diyarbakır Birinci Organize Sanayi Sitesi, Tekstil Sanayi Sitesi ve Karacadağ Sanayi Sitesi'nde yaklaşık 450 yatırımcı sıra bekliyor. Bunu 20'nci yüzyılın sonunda hayal etmiş olsaydık, sadece hayallerimizle baş başa kalırdık." dedi.
CHP Lideri Kılıçdraoğlu'ndan HDP kapatma davasına tepki: Siyasal partilerin kapatılması, askeri dönemlere ait bir gelenektir
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, her zaman demokrasiyi savunduklarını, herkesin inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygı gösterdiklerini, vatandaşlar arasında asla ayrım yapmadıklarını söyledi.
Demokrasinin olmazsa olmazları bulunduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, bu nedenle temel sloganlarının, Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci yüzyılında Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak olduğunu vurguladı.
Kılıçdaroğlu, Türkiye'de geçmiş yüzyılın acıları bulunduğunu, demokrasiye yapılan askeri ve sivil darbelerin olduğunu, Türkiye'nin artık bunlardan kurtulması gerektiğini vurguladı.
"Demokrasiye inanıyorsak, düşünce özgürlüğüne de inanacağız." diyen Kılıçdaroğlu, "Siyasal partilerin kapatılması, askeri dönemlere ait bir gelenektir. Artık demokrasilerde siyasal partiler kapatılmaz. Çünkü hangi siyasi partinin iktidar olup olmayacağına egemen güçler değil, bizzat 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı karar verecektir. O nedenle demokrasi vazgeçilmezimizdir. Partileri kapatıp Hazine yardımını kesmek gibi demokrasi dışı uygulamaları asla kabul etmiyoruz ve doğru da bulmuyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"Bizi dokunulmazlıklarla tehdit edeceklerini sanıyorlar"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, artık gücü elinde tutanın tehdit etmeye başladığını ileri sürerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"CHP'li Ali Mahir Başarır ve İYİ Partili Lütfü Türkkan'ın dokunulmazlıklarını kaldırmak için komisyonu topluyorlar. Açık ve net söylüyorum; CHP'li milletvekillerinin, ben dahil dokunulmazlıklarını kaldırmazsanız namertsiniz. Biz kul hakkı yemedik ki korkalım. Düşüncelerimizden ötürü mü yargılamak istiyorsunuz, yargılayın. Yolsuzluk yapmadık ki korkalım, sizler gibi değiliz. Sizlere de benzemek istemiyoruz. Biz alnı ak, tertemiz annemizin sütünü içtik. Bu ülkeye hesap verilecekse hesap vermekten de korkmayız. Bizi dokunulmazlıklarla tehdit edeceklerini sanıyorlar. Parlamentonun geleneklerini ayaklar altına alıyorlar. Korkmuyoruz, korkmayacağız, inandığımız yolda kararlılıkta yürüyeceğiz, yürüyeceğiz, yürüyeceğiz."
Kılıçdaroğlu, TÜİK verilerine göre, Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçildiğinde Türkiye'de kişi başına gelirin 12 bin 582 dolar olduğunu, 2022'de ise bu rakamın 9 bin 485 dolara düştüğünü iddia ederek, "Yani her kişiden 3 bin 97 dolar çalındı. Geçmişte AK Parti'ye veya MHP'ye oy veren vatandaşlarımın kendi vicdanlarına, ailesine, çocuğuna, kasabına, bakkalına sormasını isterim; 12 bin 582 dolardan 9 bin 485 dolara kim indirdi? Eğer bu soruyu soramazsanız, çocuklarınızın hakkını savunamazsınız." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 6 kaptan 1 gemiyi batırır. Tek kaptanla gemi gider
Cumhurbaşkanı Erdoğan 'Yüz Yüze Türkiye Esnaf Buluşması' programında yaptığı konuşmada Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu'nun "Cumhurbaşkanı içeriden veya dışarıdan olsun, genel başkanlar her stratejik kararda imza yetkisine sahip olacak" açıklamasına tepki gösterdi.
Erdoğan, "Herkes bir aday ismi beklerken masadan çıka çıka ülkeyi 6 kişi yönetecekleri kararı çıktı. Kardeşlerim, 6 kaptan 1 gemiyi batırır. Tek kaptanla bir gemi gider. İki şoförle arabaya kaza yaptırır. Oyu millet verecek, ülkeyi 6 kayyum yönetecek" ifadelerini kullandı. "Uzaktan kumandayla hareket edecek bir cumhurbaşkanı adayına oy verin demek milletin aklıyla alay etmek demektir. 85 milyon yerine altılı masadaki genel başkanlara hizmet edecek bir kuklayı aday diye millete dayatmak kibrin ve bencilliğin dik alasıdır" diyen Erdoğan, "Mutabakata vardık dedikleri bu sistem mevcut anayasamıza alenen aykırıdır. Anayasanın vermediği bir yetkiyi kullanmaya çalışmanın adı demokrasi değil sivil darbe teşebbüsüdür" dedi.
Erdoğan ayrıca esnafa da yeni destek paketi müjdesi verdi. Erdoğan, "Esnafımızın çok büyük teveccüh gösterdiği bu destek paketinin limitini 50 milyar lira ilave ile toplamda 150 milyar liraya çıkarıyoruz. Ayrıca 1. Ve 2. risk durumunda bulunan ve hali hazırda esnaf başına 500 bin lira olan kredi üst limitinden diğer risk gruplarındaki esnaflara da haziran ayı sonuna kadar yararlanma imkanı getiriyoruz. Halk Bank'tan Paraf, Troy, Esnaf kredi kartı bulunan esnafımız kredi kartı harcamalarına 3 ay ödemesiz olmak üzere toplam 12 ay vadeli ve yüzde 9,75 gibi düşük faiz oranı ile taksitlendirme yapabileceklerdir. Ayrıca Paraf Troy kartlı esnafımızın hammadde, malzeme ve benzeri alımlarında kullandığı kredi kartı üst limitini de 100 bin liradan 150 bin liraya yükseltiyoruz. Yeni müjdelerimizin esnaf kardeşlerimize hayırlı olmasını diliyoruz” ifadelerini kullandı.
"Oyu millet verecek, ülkeyi altı tane kayyum yönetecek"
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“Gerçi haklarını yemeyelim, bir masa kurmuşlar etrafına 6 kişi koymuşlar, bir de masa dışından var 7. Tabii bunun dışında kimler var bilmiyoruz. Ha bire toplanıp duruyorlar. Her defasında millet bekliyor ki aday çıkarsınlar da ülke ve millet için hayırlı bir yarış başlasın. Herkes bir aday ismi beklerken masadan çıka çıka ülkeyi 6 kişi yönetecekleri kararı çıktı. Kardeşlerim, 6 kaptan 1 gemiyi batırır. Tek kaptanla bir gemi gider. Yedekler ayrı. İki şoförle arabaya kaza yaptırır. Parlamenter sisteme tekrar geçeceğiz diyerek çıktıkları yolda döndüler dolaştılar sonunda dünyada eşi benzeri olmayan bir sistem icat ettiler. Biliyorsunuz ülkemizde Cumhurbaşkanı seçilebilmek için en az her iki kişiden birinin oyunu almak gerekiyor. Ama bunların seçtiği cumhurbaşkanı oyunu aldığı en az iki kişiden birine değil masadaki altı kişiye karşı sorumlu olacakmış. Ülkenin ve halkın hiçbir hayati meselesinde kendi özgür iradesi ile karar alamayacak birini millet niye cumhurbaşkanı diye başına geçirsin ki! Oyu millet verecek, ülkeyi altı tane kayyum yönetecek! Bırakın davulun başkasının tokmağın başkasının elinde olmasını, bir tane davula altı tane tokmak birden inecek.
"Bu millet bu oyunu bozar arkadaş"
Bu modeldeki cumhurbaşkanının Anadolu’daki insanımızın kargaları uzak tutsun diye tarlasına koyduğu bostan korkuluğundan daha fazla iradesi, daha fazla şahsiyeti, daha fazla iktidarı olabilmesi mümkün mü! Millet ülkeyi yönetecek cumhurbaşkanı arıyor, bunlar cumhurbaşkanını yönetecek altı kişinin derdine düşmüş. Bu akıl tutulmasının bedelini de millet ödeyecek. Yok öyle yama. Bu millet bu oyunu bozar arkadaş.
Mutabakata vardık dedikleri bu sistem mevcut anayasamıza alenen aykırıdır. Anayasanın vermediği bir yetkiyi kullanmaya çalışmanın adı demokrasi değil sivil darbe teşebbüsüdür. Bizim milletimiz nasıl bürokratik vesayete, sokak vesayetine, terör örgütleri eliyle kotarılmak istenen silah vesayetine boyun eğmediyse, altılı masadaki muhterislerin sivil vesayetine karşı da dimdik duracaktır. Uzaktan kumandayla hareket edecek bir Cumhurbaşkanı adayına ‘oy verin’ demek milletin aklıyla alay etmektir. 85 milyon yerine altılı masadaki genel başkanlara hizmet edecek bir kuklayı aday diye millete dayatmak kibrin ve bencilliğin dik alasıdır. Milletimiz ne böyle bir adaya oy verir ne de bu adayın iradesine ipotek koyan vasilerine itibar eder. Horozun çok olduğu yerde sabah olmazmış derler. Bu kadar çok cumhurbaşkanı siluetinin olduğu yerde eser de olmaz hizmet de olmaz."
Yargıtay Başsavcısı Şahin, HDP'nin kapatılması istemli davada AYM'de sözlü açıklamalarını tamamladı
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Halkların Demokratik Partisinin (HDP) terör örgütüyle bağının bilinen bir gerçek olduğunu belirterek, "Davalı partinin devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline geldiğini tüm delillerle ortaya koyduğumuzu bildirdik." dedi.
Şahin, HDP'nin kapatılması istemiyle açtığı davada, Anayasa Mahkemesi (AYM) heyetine yaptığı sözlü açıklamalarını tamamladı.
Yüce Divan Salonundaki sözlü açıklaması 45 dakika süren Başsavcı Şahin, buradan ayrılırken gazetecilere açıklama yaptı.
Basın mensuplarının 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutlayan Şahin, AYM heyetine, kapatma davası talepli hazırladıkları iddianameyi, esasa ilişkin görüşlerini ve partinin Hazine yardımı bulunan hesaplarına bloke konulması yazılı talepleriyle ilgili konuları tekrar ettiğini bildirdi.
Başsavcı Şahin, "Davalı partinin, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline geldiğini tüm delillerle ortaya koyduğumuzu bildirdik. Davalı partinin terör örgütüyle bağı, bilinen bir gerçek, tüm toplumca da biliniyor. 85 milyon neredeyse davalı partinin PKK'dan ayrı, bağımsız olmadığını, onun güdümünde, onun bir organı olduğunu kabul ediyor." diye konuştu.
Davalı partililerin de terör örgütü PKK'yı kınadığını kimsenin duymadığını belirten Başsavcı Bekir Şahin, davalı parti yöneticilerinin PKK'yı terör örgütü olarak görmeyip, "silahlı halk hareketi" olarak tanıdıklarını ifade ettiklerini, bu konuların televizyonlara yansıdığını, kayıtlarının da bulunduğunu aktardı.
Başsavcı Şahin, şöyle konuştu:
"Davalı parti, terör örgütünün sözde askere alma dairesi gibi faaliyet göstermektedir. Bunun en önemli delili olarak yıllardır zorla ya da kandırılarak örgüte götürülen çocukların ve gençlerin annelerinin 3 yılı aşkın süredir Diyarbakır il binası ve bazı illerde tuttukları evlat nöbetleri gösterilebilir. Sanki bu parti terörist örgütün asker alma şubesi gibi çalışıyor. Benzetmek gibi olmasın, askerlik dairemize haksızlık yapmayalım, ama adeta asker alma dairesi gibi faaliyet gösteriyorlar."
Partinin, bu eylemlerine dava açıldıktan sonra da devam ettiğini kaydeden Bekir Şahin, "Dava açıldıktan sonra 287 aile bu nöbete katılmıştır. Bu durum davalı partinin terör örgütüyle bağını koparmadığının bir ispatıdır." dedi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, "Seçime kadar süreç tamamlanır mı?" sorusuna da "Yüksek mahkemenin takdiri. Bizim görevimiz bugün itibarıyla bitti. Tüm delilerimizi ortaya koyduk, dosyayı da sunduk. Bizim açımızdan süreç tamamlandı. Artık takdir Yüksek Mahkemenin." yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı'na hakaret içeren tezahürat yapan 5 kişi hakkında hapis istemi
Kadıköy'de geçen yıl oynanan Fenerbahçe - Ümraniyespor maçı öncesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik hakaret içerikli tezahüratta bulunduğu iddia edilen 5 şüpheli hakkında, 4 yıl 8'er aya kadar hapis cezası istemiyle iddianame düzenlendi.
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 8 Ağustos 2022'de bir grup taraftarın Cumhurbaşkanı'na yönelik küfürlü sözlerle tezahüratta bulunduğu görüntülerin bazı haber sitelerinde yayımlanmasının ardından soruşturma başlatıldığı belirtildi.
Suça konu olan videoyu çeken şüpheli Berkan O'nun bunu sosyal medya hesabından da paylaştığı aktarılan iddianamede, 5 şüphelinin maçın oynanacağı gün Kadıköy Osmanağa Mahallesi Ziya Bey Sokak'taki bir restoranın içerisinde ve önünde Cumhurbaşkanı'na yönelik hakaret içerikli tezahüratta bulundukları kaydedildi.
İfadesinde hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen şüphelilerden Berkan O, taraftarların ve ortamın ambiyansını göstermek için o videoyu paylaştığını öne sürdü.
Polis memuru olduğu öğrenilen şüphelilerden İsa C. ise olay günü alkollü olduğunu ve yoldan geçen taraftarların Fenerbahçe lehine, diğer takımların aleyhine ettiği tezahüratlara katıldığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik hakaret içeren tezahüratta bulunmadığını savundu.
İddianamede dosyaya giren ve çözümü yapılan görüntülerle suçun sabit olduğunun anlaşıldığına vurgu yapılarak 5 şüphelinin, "Cumhurbaşkanı'na alenen hakaret" suçunu işledikleri gerekçesiyle ayrı ayrı 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya kadar hapisle cezalandırılması istendi.
AK Parti'nin 'anayasa değişikliği randevu' talebine CHP ve İYİ Parti'den ret
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun başörtüsüne kanuni güvece çıkışının ardından Ak Parti'nin anayasa değişikliğine yönelmesi sonrası süreç devam ediyor. Anayasa değişikliği için CHP ve İYİ Parti'den görüşme talebinde bulunan Ak Parti'ye olumsuz yanıt verildi.
CHP ile İYİ Parti‘nin istişare sonucunda aldığı ve AK Parti Grubuna iletildiği belirtilen karara gerekçe olarak, İYİ Partili Lütfü Türkkan ile CHP Mersin Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır'ın dokunulmazlık dosyalarının gündeme alınması gösterildi.
HDP de devam eden parti kapatma davası ve hesaplarına bloke konulması gerekçesiyle Ak Parti'den gelen görüşme talebine olumsuz yanıt vermişti.
CHP lideri Kılıçdaroğlu: Yabancıya konut satışını yasaklayacağız
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medyadan paylaştığı iletisinde yaşanan konut sıkıntısına dikkat çekerek, beş yıllığına yabancıya konut satışını yasaklayacaklarını açıkladı.
Kılıçdaroğlı Twitter'dan paylaştığı mesajında şu ifadeleri kullandı:
"Sarayın zalim düzeni yüzünden insanlarımızın ev sahibi olması hayal oldu. Kiralar da şiştikçe şişiyor. Vatandaşımıza öz vatanında zulüm var. 6 ay sonra, beş yıllığına yabancıya konut satışı yasağı getireceğiz. Fiyat dengesi oluşmadan yasak kalkmayacak. Öncelik kendi insanımızdır."
Türkiye'de 250 bin dolar değerinde konut alan yabancılara vatandaşlık edinme hakkı da tanınıyor. Kanada hükümeti de geçtiğimiz günlerde benzer bir karar alarak yabancılara konut satışını yasaklamıştı.
'Büyüme rakamları düşük gelince daire başkanı değiştirildi' iddiasına TÜİK'ten açıklama
TÜİK'ten yapılan açıklamada, bazı basın organları ve sosyal medyada yer alan "TÜİK'te, üçüncü çeyrek büyüme oranının beklenti altında kalması üzerine ilgili daire başkanı görevden alındı" şeklindeki haberlerin gerçeği yansıtmadığı belirtildi.
TÜİK'teki teknik iş ve işlemlerin yoğunluğuna ve Kurum için bilgi yönetiminin ve tecrübenin gerekliliğine işaret edilen açıklamada, "Dönemsel olarak Kurum içerisinde rotasyon ihtiyacı oluşmaktadır. Bu ihtiyaç doğrultusunda Kurumun istatistik üretici daireleri arası rotasyon gerçekleşmiştir. Bu kapsamda, milli gelir hesabını yapan Ulusal Hesaplar Dairesinin Başkanı, turizm gelir revizyonu gibi çok önemli çalışmaların yapıldığı Uluslararası Ticaret İstatistikleri Dairesi Başkanlığına getirilmiştir." değerlendirmesinde bulunuldu.
Açıklamada, ilgili kişinin Kültür ve Turizm Bakanlığında geçmiş dönemlerde çalışmış olması ve kendisine diğer dairede daha fazla ihtiyaç bulunması nedeniyle değişikliğin yapıldığı ifade edilerek, şunlar kaydedildi:
"İddia edildiği gibi bir görevden alma veya büyüme rakamlarından kaynaklı bir görev değişikliği söz konusu değildir. Köklü bir kurum olan TÜİK'teki yönetimsel tasarruflar üzerinden, iftira ve yalanlar ile kamuoyunda olumsuz algı oluşturma çabaları hakkında yasal yollar da dahil olmak üzere gereken işlemler yapılacaktır."
Erdoğan: "Otoyol ve köprü hizmetlerinin fiyatlarında yıl boyu herhangi bir artışa gidilmeyecektir"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın sonrasında açıklamalarda bulundu.
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan önemli başlıklar:
- Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) olarak bilinen sorunu herhangi bir sınırlamaya gitmeksizin çözüme kavuşturacak çalışmayı yakında TBMM'nin takdirine sunuyoruz.
- Cuma günü İstanbul'da meşhur Rami Kışlamızı İstanbul'un millet kütüphanesi olacak. Muhalefeti de davet ediyoruz.
- "Otoyol ve köprü hizmetlerinin fiyatlarında yıl boyu herhangi bir artışa gidilmeyecektir."
- Ek gösterge ve emeklilikte yaş düzenlemis işlemlerini süratle tamamlayarak çalışanlarımızı haklarına kavuşturuyoruz.
- Elektronik devlet üzerinden yapılan işlemleri sadeleştiriyoruz.
- 'Sinemaya gitmeye kalmasın' projesiyle 1 milyon kişiyi sinemayla tanıştırdık. Kültür sanat faaliyetlerini toplam 510 milyon kaynakla destekledik.
- İstanbul'un dünyaca ünlü Michelin rehberine dahil olmasını temin ettik"
- Kurumlarımızla birlikte 2022 yılında yaptığmız sosyal yardım miktarı 578 milyar lirayı buldu.
Engeli istihdamda kamuda istihdam edilenlerin sayısı 65 bin 700 oldu.
Kadın konuk evlerinde kadın ve çocuk 65 binden fazla mağdura destek verdik.
Bu yıl aile ve sosyal hizmetlerde ilave olarak eşi vefat etmiş kadınlarımız gibi ihtiyaç kesime sosyal konut projesi başlatacağız.
Brezilya'da yapılan seçimlerde meşru olarak devlet başkanlığını üstlenen sayın Lula'ya yönelik şiddet hadiselerini kınıyoruz. Ulusal Meclis'in, Yüksek Mahkeme binasının basılmasına kadar varan eylemlerin demokraside yeri olmadığına inanıyoruz. Lula'ya desteğimizi ve Brezilya halkının iradesine saygımızı tekrar ifade ediyoruz.
TOGG'u desteklemek için gerekirse kamu alım garantisi vereceğiz.
"En ciddi sıkıntımız enflasyonu yıllık yüzde 64,27 ile geride bıraktık. Önümüzdeki aylarda bu oranın giderek daha aşağıya indiğini hep birlikte göreceğiz."
"Enflasyonda yüzde 20'li rakamları yakalayacağımız bir program uygulayacağız."
DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan, partisinin 500 maddelik Eğitim Eylem Planı'nı açıkladı
Babacan, Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında, 500 maddeden oluşan Eğitim Eylem Planı'nın, tüm eğitim kademelerini kapsadığını söyledi.
Eylem planını, merkezinde insan, zemininde ise özgürlük ve eşitliğin yer aldığı bir model olarak hazırladıklarını anlatan Babacan, çocukları ve gençleri bir kalıba sığdıran politikalara karşı çıktıklarını belirtti.
Eğitim modellerinin, yorumlayıcı, hümanist, eleştirel ve problem çözme odaklı olduğunu vurgulayan Babacan, bu kapsamda 25 yıllık bir master eğitim planı ilan edeceklerini aktardı.
Örgün eğitim sistemine ilişkin de değerlendirmede bulunan Babacan, "Örgün eğitim sistemini 3 yaşında başlatacağız. Böylece temel eğitim sürecini, 3 yaşında başlatıp 4+5+3 olarak yeniden yapılandıracağız. Bazı ailelerin çocuklarının 3 yaşında okula gitmesinde tereddütleri varsa diyeceğimiz bir şey yok. Bu kapsamda 3-4 yaşta zorlayıcı bir bakış açımız olmayacak. Okul öncesi eğitimin ilk 2 yılı isteğe bağlı ama şu anda ana sınıfı denilen son bir yılını zorunlu yapmak istiyoruz. Ardından 12 yıllık eğitim süreci 4+5+3 olarak devam edecek." dedi.
Eğitimin sisteminin temel amacının "sınav" olmayacağını kaydeden Babacan, okullarda yabancı dil eğitimi konusunda öğrencileri en az iki dille yetiştireceklerini, ayrıca bilgisayar programlama eğitimi de vereceklerini dile getirdi.
YÖK'ü kaldıracaklarını belirten Babacan, Eylem Planı kapsamında, eğitim destek banka kartı çıkartacaklarını, ihtiyaç sahibi öğrencilerin, eğitim harcamalarını bu karttan yapmalarının sağlanacağını ifade etti.
Ali Babacan, özel okullarda ücretsiz okul kontenjanını düzenleyerek, başarılı çocukların yanı sıra şehit ve gazi çocuklarının da eğitimini kolaylaştıracaklarına dikkati çekti.
Babacan, zaman zaman "İmam Hatip Liseleri kapatılsın" diye bazı konuların gündeme geldiğini hatırlatarak, "Kapatmak falan yok ama ne var, talep konusunda dikkatli olmak var. Biz, imam hatip liselerini sürdürürken, gerçek talebi dikkate alacağız." değerlendirmesinde bulundu.
Babacan'ın konuşmasının ardından partinin Eğitim Politikaları Başkanı Mustafa Ergen, Eğitim Eylem Planı'nın detaylarını açıkladı.
HDP ile görüşme
Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtlayan Babacan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, cumhurbaşkanı adayı olması halinde destek verip vermeyecekleri sorusu üzerine, şunları kaydetti:
"Altılı masa olarak geldiğimiz nokta, ortak aday konusunda istişare sürecini başlatmak. Parti olarak biz açık fikirlilikle bu konuya yaklaşıyoruz ve diyoruz ki teorik olarak aday altı genel başkandan biri de olabilir, bu isimler dışında da birisi olabilir. Her parti ne düşünüyorsa, ne öneriyorsa, çalışsın ve masaya getirsin, konuşalım. Bunun da kararını vermiş durumdayız."
Babacan, bir gazetecinin, "HDP ile cumhurbaşkanı ismi üzerinde müzakereniz olur mu" sorusuna ise "HDP ile diyaloğu olan siyasi partiler var, dolayısıyla bizim de HDP ile diyaloğumuz var. Bu diyalog çerçevesinde bugüne kadar gündeme gelen bir konu olmadı ama bundan sonraki süreçte gündeme gelmeyecek anlamına gelmiyor. Sadece HDP bağlamında bunu söylemiyorum." yanıtını verdi.
HDP, Anayasa teklifi için randevu isteyen AKP ile görüşmeyi reddetti
AKP, anayasa değişikliği teklifi için muhalefet partilerini ikinci tur ziyaretini bu hafta yapacak. AKP yönetimi bugun başörtüsü için anayasa değişikliği teklifini görüşmek üzere HDP'den randevu istedi.
HDP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç, "Hazine yardımının kesilmesi bir hak gaspıydı, AK Parti grubuyla görüşmeme kararı aldık" açıklamasını yaptı.
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: "HDP’ye yönelik bir intikam davası olan kapatma davasının bütün hızıyla devam ettirilmesi, en son partimizin anayasal hakkı olan hazine yardımının iktidar blokunun baskısı sonucu bir hak gaspı olarak AYM tarafından ve Anayasa’ya aykırı bir şekilde bloke edilmesi ve bunun gerçekleşmesi için Cumhur İttifakı bileşenlerinin ağır baskısının AYM üzerinde yaşanması nedeniyle, AKP Grup Yönetimi ile anayasa değişikliği teklifi hakkında görüşmeme kararı aldık. Randevu taleplerine olumlu cevap vermedik bu nedenle. Elbette AKP Grup Yönetiminin diyalog çabalarını olumsuz görmüyoruz. Ancak iktidarın bizlere yönelik politikaları nedeniyle böyle bir görüşme zemininin ortadan kalktığını düşünüyoruz."
AK Parti, başörtüsüne anayasal güvence teklifine destek için 11 Ocak Çarşamba günü MHP ve İyi Parti ile görüşecek.
AK Parti, teklifin 400'ün üzerinde oyla referandumsuz kabul edilmesi amacıyla muhalefetin desteğini arıyor.
HDP, Ak Parti grubu ile daha önce anayasa değişikliği görüşmeleri kapsamında bir araya gelmişti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Şahin, HDP'nin kapatılması istemli davada yarın sözlü açıklama yapacak
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Halkların Demokratik Partisinin (HDP) kapatılması istemiyle açtığı davada, Anayasa Mahkemesi heyetine yarın sözlü açıklama yapacak.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, HDP'nin temelli kapatılması talebiyle açılan davada süreç işliyor.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Anayasa Mahkemesi heyetine yarın saat 10.00'da sözlü açıklamalarda bulunacak.
Ceza yargılaması davası prosedürü işlenen süreçte, Başsavcı Şahin'in sözlü açıklamasının ardından belirlenecek günde HDP yetkilileri sözlü savunmasını yapacak.
HDP'nin hazine yardımı hesabına tedbiren bloke konuldu
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, HDP'ye ödenen devlet yardımının bulunduğu banka hesabına, ödenen veya ödenecek devlet yardımı yönünden tedbiren bloke konulmasını kararlaştırmış, davalı partiye bu yöndeki savunması için 30 gün süre vermişti.
Bundan sonra süreç nasıl işleyecek?
HDP yetkililerinin, sözlü savunma yapmasının ve partinin Hazine yardımına bloke konulmasına ilişkin savunmasını da vermesinin ardından davaya ilişkin bilgi, belgeleri toplayacak raportör, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak.
Raporun, Yüksek Mahkeme üyelerine dağıtılmasının ardından Başkan Zühtü Arslan toplantı için bir gün belirleyecek, üyeler belirlenen günde bir araya gelerek kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacak.
15 üyenin 10'unun oy çokluğuyla karar verilebilecek
HDP hakkındaki kapatma davasını 15 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi heyeti karara bağlayacak. Anayasa'nın 69. maddesinde sayılan hallerden ötürü partinin kapatılmasına veya dava konusu fiillerin ağırlığına göre devlet yardımından kısmen ya da tamamen yoksun bırakılmasına, toplantıya katılan üyelerin 3'te 2 oy çokluğuyla, yani 15 üyenin 10'unun oyuyla karar verilebilecek.
Siyasi parti kapatma davası sonucunda verilen karar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ile HDP'ye tebliğ edilecek ve Resmi Gazete'de yayımlanacak.
Anayasa Mahkemesinin, siyasi yasak istenen partililerin beyan ve eylemleriyle partinin kapatılmasına neden olduğunu belirlemesi halinde bu kişiler, kesin kararın Resmi Gazete'de gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak 5 yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamayacak.