İmar affı: Depremlerdeki rolü nedir, uzmanlar imar barışı konusunda nelere dikkat çekiyor?

Kahramanmaraş merkezi deprem sonrası Hatay'da yaşanan yıkım
Kahramanmaraş merkezi deprem sonrası Hatay'da yaşanan yıkım © AP/IHA
© AP/IHA
By Aylin Elçi
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Ruhsata aykırı yapılara 'yapı kayıt belgesi' verilmesi anlamına gelen imar affı en son Haziran 2018 genel seçimlerinden önce yürürlüğe girdi.

REKLAM

İmar affı ya da kamuoyunda imar barışı olarak bilinen uygulama, Türkiye'yi etkileyen her deprem sonrası yeniden tartışmaya açılan bir konu. Türkiye'de meydana gelen en yıkıcı depremleren biri olarak kayıtlara geçen Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası bu konu yine gündemde.

Ruhsata aykırı yapılara 'yapı kayıt belgesi' verilmesi anlamına gelen imar affı en son Haziran 2018 genel seçimlerinden önce yürürlüğe girdi.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, imar barışından yaklaşık 7 milyon 400 bin kişinin istifade ettiğini açıklamıştı.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Şehir Plancıları Odası Genel Sekreteri Gencay Serter, imar affı tartışmalarıyla ilgili euronews Türkçe'nin sorularını yanıtladı.

Neden bu kadar çok sayıda bina yıkıldı?

"Öncelikle şunu açık şekilde ifade etmek gerekir ki yaşadığımız afetin boyutu çok büyük. Yaklaşık 350 km'lik bir hat boyunca 10 ilimizi etkisine alan 7.7 ve 7.6 gibi iki büyük deprem ve artçıları neticesinde oldukça geniş bir coğrafyada binlerce bina yıkıldı. Yaşanan yıkım neticesinde de binlerce vatandaşımız maalesef hayatını kaybetti ve yaralandı. 

Yaşanan depremlerin büyüklüğü gerçekten yüksek ve iki büyük depremin art arda yaşanması da bölgede yaşanan yıkımın boyutunu artırdı. Ancak elbette depremlerin büyüklüğü yaşanan yıkımın boyutunu açıklamak noktasında tek neden olamaz.

Ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu bilinen ve acı tecrübelerle kendini kanıtlamış bir gerçeklik. Dolayısıyla yaşam alanlarının bu gerçeklik göz önünde bulundurularak inşa edilmesi ve kurgulanması gerekiyor.

Deprem bölgesinde bulunan kırılgan yapı stokunun depreme dayanıklılık noktasında envanterinin çıkarılarak bu yapıların dönüşümüne ilişkin iş ve işlemler zamanında yapılmış olsaydı bunca bina elbette ki yıkılmazdı.

Ülkemizde sağlam zeminde sağlam yapı yapmaya yönelik mevzuat ve denetim 1999 Marmara Depreminden sonra işlerlik kazandı. 2001 yılı öncesi yapılan yapıların depreme karşı dayanıklığı konusunda günümüzde dahi büyük bir belirsizlik bulunmaktadır."

Bu binalar ne şekilde ruhsatlandırıldı?

"Yıkılan binaların büyük bölümü yerel yönetimlerin ruhsatlandırmasıyla inşa edilmiştir. Coğrafyamızda izin almadan inşa edilmiş ancak çeşitli imar aflarıyla yasallaşıp varlığını sürdüren çok sayıda çürük yapı bulunmaktadır.

Diğer taraftan yine ülkemizde inşaat ruhsatı almış ancak inşaatı projesine göre tamamlayamamış ve iskan ruhsatı (yerleşme izni) alamamış çok sayıda yapıda milyonlarla ifade edebileceğimiz vatandaşımız ikamet etmektedir.

Bunun nedenleri noktasında çok boyutlu bir durum söz konusu. 2001 yılı öncesi yapılan düzenlemeler o günün yasal koşulları uyarınca inşa edildiği için esasen hukuken bir sorunu yok. Ancak önceden dediğimiz gibi bu yapıların büyük çoğunluğu yeni yönetmelikler yürürlüğe girdikten sonra hukuki açıdan sorunlu olmayan iskanı vs. alınmış yapılar olsa da afet yönetimi ve afetlere hazırlık noktasında sorunlu ve dönüştürülmesi gereken yapılardır. Bu noktada bu yapıların dönüşümü noktasında yerel ve merkezi idarelerin yükümlülükleri kanunlarla ortaya konulmuştur. 

2001 sonrası yeni yönetmelik uyarınca yapılıp yıkılan binalarda yaşanan yıkım ise uygulama ve denetim noktasında zafiyetin ve ihmalin olduğunu bizlere gösteriyor. Bu süreçte yaşanan zafiyet ve ihmaller yani denetim eksikliği, yanlış uygulamalardan kaynaklı yıkımlar konusu daha sonrasında yürütülecek adli süreçlerle netleşecektir."

Yıkımın bu kadar büyük olmasında 2018 yılındaki imar barışının rolü var mı?

"Depreme dayanıklı yapıların denetimi ve inşası noktasında 1999 Depremleri sonrası yeni hukuki düzenlemeler yürürlüğe girmiş ve bu düzenlemeler 2018 yılında da güncellenmiştir. Her ne kadar tekniğe ve bilime dayanan mevzuat geliştirilmiş olsa da belirli aralıklarla gündeme getirilen imar affı uygulamaları; risk azaltmayı hedefleyen mevzuatı ve idari işleyişleri işlevsiz kılmaktadır.

1999 Marmara Depremi sonrasında kentlerin planlanmasından başlayarak yapıların projelendirilmesi, ruhsatlandırılması, inşa edilmesi ve tüm bu süreçlerin denetlenmesine yönelik elde edilen kazanımlar "imar barışı" ile bir anda zarar görmüş ve dayanıksız yapı stokunun dönüştürülmesi beklenirken yasallaştırılarak kullanılmasına devam edilmesi teşvik edilmiştir."

REKLAM

Kahramanmaraş merkezli depremler inşaatlarda ve şehir planlamasında ne gibi değişikliklere yol açar?

"Bu deprem yerleşimlerimizin başta deprem olmak üzere çeşitli doğa olayları karşısındaki kırılgan durumunu tekrar ortaya koymuştur. Yüksek düzeyde afete maruz yerleşimler öncelikli olmak üzere kentlerdeki imar planlarının risk azaltma ve sakınım önlemi alma esaslarına göre revize edilmesi zorunluluk arz etmektedir. Bu noktada yapı kalitesiyle birlikte kentsel dokunun ve altyapının (ulaşım, enerji, su, kanalizasyon, haberleşme hepsini içine alacak biçimde) toptan iyileştirilmesi gerekmektedir. Daha öz bir ifade ile planlamanın ülkemizde artık en önemli sorunsalı yıkım yaşadığımız kentlerimizin daha sonrasında afete dayanıklı ve yaşanabilir kentsel mekanlar haline getirilmesi ve risk altındaki kentlerimizin ise depreme hazırlıklı hale getirilmesi olacaktır."

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Deprem bölgesinde binalar kaç yaşındaydı?

New York'ta 4.7 büyüklüğünde deprem

Tayvan depreme nasıl bu kadar hazırlıklı olabildi?