Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

İsrail 'birden fazla cephede' savaşırken, Netanyahu ülke içinde desteği koruyabilecek mi?

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 79. oturumunda yaptığı konuşmanın ardından dinleyicilerin alkışlarını kabul ederken, 27 Eylül 2024
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 79. oturumunda yaptığı konuşmanın ardından dinleyicilerin alkışlarını kabul ederken, 27 Eylül 2024 ©  AP Photo/Richard Drew
© AP Photo/Richard Drew
By Sergio Cantone
Yayınlanma Tarihi
Haberi paylaşın Yorumlar
Haberi paylaşın Close Button

Netanyahu'nun koalisyonu, İsrail'in İran'ın vekilleriyle çatışması şiddetlenirken ve ABD ile AB'den Gazze'de ateşkes çağrıları gelirken artan bir baskıyla karşı karşıya.

REKLAM

İsrail, İran destekli vekillere karşı askeri gücünü arttırırken, Başbakan Binyamin Netanyahu geleneksel Batılı ortaklarını kendi stratejisinin İsrail'i kıyametten kurtaracak tek seçenek olduğuna ikna etmekte zorlanıyor.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği'nin (AB) Gazze'de ateşkes talepleri giderek artarken, savaş, Lübnan cephesine de sıçramış durumda.

Kendisi de saldırı altında olan İsrail, İran'ın vekillerine karşı savaşıyor ki bu da Tahran'daki rejimle nihai bir hesaplaşmaya yol açabilir.

Bu arada, 20 yılı aşkın deneyime sahip popülist Likud politikacısı Netanyahu liderliğindeki muhafazakar-sağcı hükümet, sayısız skandal ve çıkar çatışması suçlamalarından Hamas'a karşı savaşı ve Gazze'deki İsrailli rehineleri kurtarma amacını kötü yönettiği iddialarına kadar giderek artan baskılarla karşı karşıya.

Netanyahu yine de iktidarı elinde tutmayı ve İsrail, Hizbullah'a karşı yeni bir cephe açarken konumunu korumayı başardı. Peki, bunu nasıl başardı ve İsrail Başbakanı'nın elinde öne sürebileceği başka hangi kozlar kaldı?

Son çağrı

29 Aralık 2022'de baskı altındaki Netanyahu, İsrail'in aşırı muhafazakarlarıyla bir koalisyon kabinesi kurdu.

Yeni yönetim, İsrail toplumunun daha ılımlı kesimleri tarafından kuşkuyla karşılandı ve bu kesimler, hükümetin adalet sisteminin elden geçirilmesi gibi reformlarını protesto etmek için giderek daha fazla sokaklara döküldü. Ancak geçen yıl 7 Ekim'de yaşanan olaylar her şeyi değiştirdi.

Başlangıçta 7 Ekim katliamı, İsrail halkı tarafından güvenlik güçlerinin bir başarısızlığı ve kendisini "Bay Güvenlik" olarak tanımlayarak seçim kampanyasını yürüten Netanyahu'nun kişisel bir gafı olarak görüldü. Ancak uzmanlar, sonunda acil durum hissinin siyasi tartışmalara galip geldiğini belirtiyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich başbakanlık ofisinde bir kabine toplantısında.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich başbakanlık ofisinde bir kabine toplantısında. Ronen Zvulun/AP

İtalya'nın başkenti Roma'daki Luiss Üniversitesi'nden siyaset profesörü Gregory Alegi Euronews'e yaptığı açıklamada, "7 Ekim katliamları durumu değiştirdi ve bir ulusal birlik hükümeti kurulmasını sağladı," dedi.

"Her İsrailli ülkeyi koruma, savunma ve güvenli hale getirme ihtiyacı konusunda hemfikir. Bazı insanların genel hedefe karşı olduğunu düşünmek bence bir hata," diyen Alegi, hükümetin stratejik tercihleri hakkında süregelen tartışmalara rağmen İsraillilerin hala ülkelerinin bekası için savaştıkları hissiyatına sahip olduklarını belirtti.

"İsrail'in hem bir devlet hem de bir yer olarak, Yahudiler için güvenli bir bölge ve dünyadaki Yahudiler için bir sembol olarak savunulması ve korunması temel noktasında hemfikir olan bir ulusal birlik hükümeti olduğuna dair çok az şüphe var. Bu durum değişmedi ve değişebileceğini düşünmek de hata olur."

"Farklı partileri nasıl ayırabilirler ve hükümeti nasıl düşürebilirler?" diye sordu.

Liberal merkezcilerin görev çağrısı

İsrail'e yönelik saldırıların ardından ılımlı liberal-merkezci Ulusal Birlik ya da "Home Camp" ittifakı savaş kabinesine katılarak daha önce sert sağcı hükümete karşı çıkan İsrail nüfusunun ilgili bir kesiminin desteğini aldı.

Ulusal Birlik, son derece saygın iki eski İsrail Silahlı Kuvvetleri (IDF) Genelkurmay Başkanı Benny Gantz ve Gadi Eisenkot tarafından yönetiliyor. Ancak haziran ayı itibariyle ikisi de Netanyahu'nun kabinesinden ayrıldı.

Ganz, Gazze'nin geleceği ve savaşın nasıl sona erdirileceği konusunda Washington tarafından desteklenen "altı maddelik planının" Netanyahu tarafından reddedilmesinin ardından istifa etti.

Hamas'ın saldırısının yarattığı şoktan aylar sonra, özellikle de birçok ılımlı İsraillinin gözünde iki önemli ortak olan ABD ve AB'den gelen baskıların ardından siyasi muhalefet yeniden üstün geldi.

Dahası, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail tarihinde ilk kez Başbakan Netanyahu ve Savunma Bakanı Gallant hakkında dava açtı.

Eski Savaş Kabinesi üyesi Benny Gantz
Eski Savaş Kabinesi üyesi Benny Gantz Sebastian Scheiner/Copyright 2019 The AP. All rights reserved.

Dahası, İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir gibi aşırı muhafazakar politikacılarla aynı kabinede bulunmak Gantz için imkansız hale geldi.

Merkezci liberallerin 9 Haziran'daki istifasının nedenleri sistemik ve bu nedenler dört ay sonra hala olduğu gibi duruyor: iki devletli çözüm ve Batı Şeria'daki yasadışı yerleşimler konusundaki geniş çaplı görüş ayrılıkları etrafında dönüyor.

Smotrich ve Ben-Gvir'in partileri iki devletli çözüme radikal bir şekilde karşı çıkıyor ve yasadışı yerleşimcilerin üzerine gidilmesine de kesinkes karşı.

Alegi, "Batı Şeria uzun zamandır bir mesele, uluslararası bir konu. Ve sözde de olsa, Filistin Yönetimi'nin kontrolü altında olan tek bölge. Dolayısıyla pek çok açıdan aynı anda hem olumlu hem de olumsuz bir sembol," dedi.

"Hamas gibi aşırılık yanlılarının Batı Şeria'yı da ele geçirebileceği korkusunun bir işareti var. Açıkçası cevap, İsrail'in ayrım gözetmeksizin yerleşmesi, açıkça mülkleri elinden alması ya da evleri yıkması da değil."

"Yasal zeminin yanı sıra, bir anlayış ortamı yaratmak da çözüme ulaşılmasına yardımcı olabilir. Dolayısıyla Batı Şeria da bir diğer önemli sorun."

'Bibi' için sırada ne var?

Netanyahu aşırılık yanlılarının rehinesi mi, yoksa müttefikleri kim olursa olsun büyük bir stratejik planı var mı?

Geleceğe yönelik planları İran'da bir rejim değişikliği gerçekleştirmek kadar iddialı olabilir. Zira İsrail Başbakanı daha geçen hafta bir video mesajıyla İran halkına seslenerek, "İran nihayet özgür olduğunda, ki bu an insanların düşündüğünden çok daha erken gelecek, her şey farklı olacak ... İki ülke, İsrail ve İran barış içinde olacak," dedi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İsrail'e silah sevkiyatının durdurulması çağrısında bulunurken, Gazze ve Lübnan üzerindeki askeri baskı artıyor ve her gün daha fazla sivil hayatını kaybediyor.

Bir İsrail askeri, Batı Şeria'daki Beit El Yahudi yerleşim biriminin yakınındaki bir otobüs durağında nöbet tutuyor.
Bir İsrail askeri, Batı Şeria'daki Beit El Yahudi yerleşim biriminin yakınındaki bir otobüs durağında nöbet tutuyor. Ohad Zwigenberg/Copyright 2024 The AP. All rights reserved.

ABD'li demokratlar, İsrail'in jeopolitik stratejisinin siyasi maliyetleri karşısında giderek daha fazla şaşkınlık yaşıyor. Bunun İsrail iç siyaseti üzerinde büyük bir etkisi olabilir.

Netanyahu ABD tarafından terk edilebilir mi?

Alegi, "Sonuçta, daha üç gün önce ABD Donanması'nın İsrail'e atılan roket ve füzelerin düşürülmesine her zaman yardımcı olacağını gördük," dedi.

"Hiç kuşkunuz olmasın, bu değişmeyecek. Değişebilecek olan şey dış destek, diyelim ki tiyatro, ama öz değişmeyecek. İsrail'i kim yönetirse yönetsin, ABD'yi kim yönetirse yönetsin değişmeyecek," diyerek sözlerini tamamladı.

Erişilebilirlik kısayollarına git
Haberi paylaşın Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Amsterdam'da polis, 7 Ekim anma törenleri sırasında Filistin destekçileriyle çatıştı

İsrail genelinde Hamas’ın 7 Ekim'de gerçekleştirdiği saldırıların 700. günü için anma törenleri düzenlenecek

Hamas, yeni ateşkes önerisini kabul etti