Macron, temmuz ayında Fas'ın egemenliğini destekleyeceklerini açıklamasının ardından ticari ilişkileri ve yasa dışı göç konularını görüşmek üzere ülkenin başkenti Rabat'a vardı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, iki ülke arasındaki diplomatik ve ticari ilişkileri görüşmek üzere merakla beklenen bir ziyaret için Pazartesi günü Fas'a gitti.
Üç günlük ziyareti kapsamında Kral 6. Muhammed ve Başbakan Aziz Ahnuş ile görüşmesi ve ülke parlamentosuna hitap etmesi planlanıyor.
Bu, Macron'un temmuz ayında Batı Sahra'ya yönelik tutumunu değiştirerek BM'nin "özerk olmayan bölge" olarak tanımladığı tartışmalı yerde, Fas'a karşı savaşan milliyetçi isyancı grup Polisario Cephesi'ne karşı hükümeti desteklemesinden bu yana Fas'a yaptığı ilk ziyaretti.
BM'nin "özerk olmayan bölge" olarak tanımladığı havzada Fas'ın hak iddia etmesine ilişkin tartışmalar yıllarca diplomatik bir ip üzerinde yürürken, Macron, Rabat'ın tutumunu onaylayarak eski İspanyol kolonisinde "Fas egemenliği çerçevesinde" kurulacak yarı özerk bir yapıyı makul buldu.
Bu hamle Fransa'yı, konuyla ilgili olarak Faslı yetkililerle aynı çizgiye gelen ve sayıları giderek artan ülkeler listesine ekledi. 2020 yılında ABD, Rabat'ın Abraham Anlaşmaları'nın bir parçası olarak İsrail ile diplomatik ilişkileri normalleştirmesinin ardından Fas'ın tartışmalı bölge üzerindeki iddialarını tanıyacağını açıkladı.
Bir yıl sonra, Fas ve Fransa, yetkililerin Macron da dahil olmak üzere Fransız politikacıları izlemek için İsrail menşeli casus yazılımı kullandığına dair raporların ortaya çıkmasının ardından anlaşmazlığa düştü. Rabat ise bu iddiaları şiddetle reddetti.
Macron'un temmuz ayındaki açıklamaları, Polisario Cephesi'nin en büyük uluslararası destekçisi olan Cezayir'in diplomatik tepkisine yol açtı. Grubun siyasi merkezi Cezayir'de bulunuyor.
Cezayir daha sonra Fransa'daki büyükelçisini geri çağırdı ve Macron'un yorumlarını "Batı Sahra'ya dayatılan sömürge yönetimine açık destek" olarak nitelendirdi.
Fas 1912'den 1956'ya kadar Fransa'nın himayesindeyken, Cezayir 1830'dan 1848'e kadar Fransa'nın sömürgesi, 1962'ye kadar da bir parçasıydı.
Stratejik müttefikler arasında 'sıcak buluşma'
Fas basını ise iki ülke arasındaki "sıcak buluşmayı" memnuniyetle karşıladı. Macron'un gelişinden önce kraliyet kabinesi tarafından yayınlanan bir bildiride, Rabat'taki yetkililer, "iki ülkeyi birleştiren bağları güçlendirme ortak iradesiyle köklü ve güçlü bir ortaklığa dayanan ikili ilişkilerin derinliğini" övdü.
Fas, Kuzey Afrika'da Fransa'nın en yakın müttefiklerinden biri olmaya devam ediyor ve iş, iklim ve terörle mücadelede güçlü bağlar sürüyor. Fransa, Fas'ın en önemli ticaret ortağı ve Fas, Afrika'daki Fransız yatırımları için en önemli destinasyon.
Fas, Fransa'dan tahıl, yenilenebilir enerji altyapısı ve silah ithal ederken, Fransa'ya domates, araba ve uçak parçaları gibi ürünler ihraç etmektedir. İki ülke arasındaki ticaret son 10 yılda iki katına çıktı ve 2023 yılında 14 milyar euroluk (519 milyar Türk Lirası) rekor bir seviyeye ulaştı.
Macron'un 2018'de ülkeye yaptığı son ziyaret sırasında, Kral 6. Muhammed ile birlikte Fransa'nın SNCF ve Fas'ın ONCF şirketlerinin ortak çalışması olan Afrika'nın ilk yüksek hızlı demiryolunun açılışı yapıldı. Trenler Fransa'da Alstrom tarafından inşa edildi.
Göçmenlik çetrefilli bir mesele olmaya devam ediyor
Faslılar, 836.000'i aşan nüfuslarıyla Fransa'daki en büyük ikinci yabancı kökenli topluluk. Göçmenler, son dönemde Fransız toplumunda İslam ve göçün rolüne ilişkin tartışmaların odak noktası halinde.
Fransa'da bu yılın başlarında yapılan ve aşırı sağın önemli kazanımlar elde ettiği parlamento seçimlerinin ardından, Paris'teki yetkililer ülkenin göç konusunda sert bir yaklaşım benimsemesi için bastırdı.
Fransa'daki yasa koyucular, geçen ay 19 yaşındaki bir Fransız öğrenciyi öldürdüğü şüphesiyle bir Faslı göçmenin tutuklanmasının ardından daha sıkı kontroller için tekrar baskı yaptı. Şüphelinin daha önce tecavüz suçundan hüküm giymesi nedeniyle sınır dışı edilmesi gerekiyordu, ancak bürokratik sorunlar nedeniyle ertelendi.
2021'de, Fransa'nın Fas da dahil olmak üzere birçok ülkenin vatandaşlarına verdiği vize sayısını önemli ölçüde azaltmasının ardından iki ülke arasındaki ilişkiler bozuldu. Rabat buna yanıt olarak diplomatik ilişkileri askıya almıştı.