Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

Teğmenlerin ihraç edileceği iddiası: 'Kınama olabilir ama ihraç abartı'

Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) bağlı askerler Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılı kutlamalarında İstanbul'da geçit töreni düzenliyor, 29 Ekim 2023
Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) bağlı askerler Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılı kutlamalarında İstanbul'da geçit töreni düzenliyor, 29 Ekim 2023 ©  Emrah Gurel/Copyright 2023 The AP. All rights reserved
© Emrah Gurel/Copyright 2023 The AP. All rights reserved
By Ramazan Dengiz
Yayınlanma Tarihi
Haberi paylaşın Yorumlar
Haberi paylaşın Close Button

Ergenekon davaları kapsamında tutuklanıp iki yıl hapis yatan eski Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Euronews Türkçe'ye yaptığı açıklamada, bazı teğmenlerin mezuniyet töreni sırasında okuduğu metinde 'suç unsuru olmadığını' söyledi.

REKLAM

Başkent Ankara'da 30-31 Ağustos tarihlerinde düzenlenen harp okulları mezuniyet törenlerinde Kara Harp Okulu'ndan bazı teğmenlerin kılıçlarıyla 'Subay Yemini' etmeleri sonrası ihraç edileceklerine yönelik iddialar kamuoyundaki sıcaklığını koruyor.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, 13 Kasım Çarşamba günü TV100'de katıldığı bir programda 25 Kasım'ı işaret etti ve kararın Yüksek Disiplin Kurulu'nda verileceğini söyledi.

Güler, "Türk Silahlı Kuvvetleri olarak bu tip olaylara bakışımızda daima disiplin anlayışımız birinci plandadır. Şu anda disiplin süreci devam ediyor" dedi.

Euronews Türkçe, Ergenekon davaları kapsamında 2011'de tutuklanıp iki yıl hapis yatan ve 2013'te tahliye edilen eski Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı Korgeneral İsmail Hakkı Pekin'e 'ihraç' iddiasını sordu.

Pekin, "Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'nda savunmalarını yapacak ve nihai karar verilecek," dedi.

"Metinde suç unsuru yok, gayet açık ve net. Teğmenlerin ettikleri yeminden kimse kimseye ceza veremez. Gereken işlem yapılır. Bir disiplinsizlik varsa bunun kınaması olabilir, belki sicillerine eklenebilir ama ihraç abartılı bir yoldur," diye ekledi.

'Subay Yemini' töreninin 'disiplinsizlik' kapsamında değerlendirilebileceğini belirten Pekin şu şekilde konuştu:

"Törenler üç aşağı beş yukarı bellidir. Hangi marşın, hangi yeminin okunacağını oradaki herkes bilir. Yine tören sırasında yapılacak konuşmalar günler öncesinden belirlenir. Kara Kuvvetleri Komutanlığı veya Genelkurmay Başkanlığı tarafından 'Subay Yemini' gibi bir etkinlik öngörülmemiş olabilir. Protokol orada olsun veya olmasın, olay 'disiplinsizlik' suçu kapsamında değerlendirilir ve bununla ilgili bir soruşturma yürütülür."

Gelişmeleri, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne 'karşıtlık' bağlamında değerlendiren Pekin, "Üzüldüğüm konulardan bir tanesi, düşünülmeden konuşma yapılması, öğrencilerin Gülen yapılanması ile kıyaslanması, çeşitli suçlamalar vesaire. Türk Silahlı Kuvvetleri yıllar içinde çok fazla hırpalandı ve tasfiyelere maruz kaldı. Bu son olaya daha farklı yaklaşılabilirdi. Eğer bir disiplinsizlik varsa bunun önü alınabilirdi," diyor.

Subay adaylarının dört yıllık eğitim sürecinde "Atatürk'ü rol model almalarının doğal bir durum olduğunu" belirten Pekin, "Harp Okulu'nda herkes Atatürk'ü sevip lider olarak kabul eder. Ne yaparsanız yapın bunu önleyemezsiniz. Gençlerin idol aldıkları, Atatürk'e döndükleri, aynı okulu okudukları göz önünde bulundurulduğunda, Atatürk sevgisinin oluşması normal karşılanmalı," dedi.

Pekin son olarak, mezun olan teğmenlerin aynı görev yerlerine düşmelerinin disiplin cezası ve olası kınama kararı ile "imkansıza yakın olacağını" söyledi.

Ne olmuştu?

Bu yıl 102.'si kutlanan 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımı ile Milli Savunma Üniversitesi'ne bağlı Kara Harp Okulu'nun mezuniyet töreni düzenlenmişti.

Tören sonrası Erdoğan ve beraberindeki devlet erkanının ayrılmasıyla beraber alanda toplanan bir grup yeni mezun teğmenin kılıçlarını havaya kaldırarak "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" dediği görülmüştü.

Bu, Kara Harp Okulu'nda rutin olmayan, daha çok 'Subay Yemini' olarak bilinen ve tamamen gönüllü katılımla gerçekleştirilmiş bir gösteriydi.

Amatör bir kamerayla çekilip sosyal medyaya servis edilen görüntüler, toplumun bazı kesimleri arasında yıllardır devam eden "askeri vesayet" tartışmalarını tekrar gündeme taşımıştı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 7 Eylül Cumartesi günü düzenlenen 21. İmam Hatipliler Kurultayı'nda "Oradaki birkaç tane kendini bilmez bunlar da evelallah temizlenecek biz buralara durup dururken gelmedik. Bu 30 kişi olabilir 50 kişi olabilir. Kim olursa olsun bunların ordumuzun içinde bulunması mümkün değil. Bunları temizleyeceğiz" demişti.

İktidar Cumhur İttifakı bileşenlerinden Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti) Sözcüsü Ömer Çelik, bir basın toplantısında Harp Okulu mezunu teğmenlerin kılıçlı yeminine dair "Bunlar milletin evlatlarıdır" ifadelerini kullanırken, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli "ikinci yemin hadisesinin her bakımdan netliğe kavuşması zorunludur" demişti.

Son olarak, pek çok haber organında teğmenlerin TSK'dan ihraç istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk edildiği iddia edilmişti. Odatv'nin aynı gün yayınlanan bir haberinde ise dönem birincisi Teğmen Ebru Eroğlu ve Alay Kıdemlisi Teğmen İzzet Talip Akarsu'nun sevk edildiği, ve bu iki isim haricinde diğer teğmenlerin de sevk edileceği belirtilmişti.

Haberler üzerine X hesabından bir paylaşımda bulunan Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, "Atatürk’e bağlılık bir suç değildir, asla da olamaz!" ifadelerini kullandı.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ise "Cumhuriyetin ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün askerlerinin her zaman tüm desteğimle yanında olacağım" vurgusu yaptı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel de iddialara tepki gösterenler arasındaydı.

Özel, "Bu ülkede Atatürk’e bağlılık sunmak ne zamandan beri suç sayılıyor? O teğmenler Atatürk’ün askeridir" ifadelerini kullandı.

Ergenekon davaları, 2007'de başlayan ve "devleti yıkmaya yönelik bir darbe planı yaptığı" iddia edilen "Ergenekon" adlı örgütle bağlantılı yüzlerce kişinin yargılandığı bir süreçti.

2013'te mahkûmiyet kararları verildi ancak 2016'da Yargıtay bu kararları bozdu ve 2019'da sanıklar beraat etti.

2019'daki kararda, "Ergenekon diye bir örgütün varlığına dair yeterli delil bulunamadığı" ifade edildi. Davalardan ötürü 'Gülen yapılanmasına' sıkça atıfta bulunuldu.

Gülen yapılanması, 1999 yılından öldüğü 20 Ekim 2024 tarihine kadar Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) yaşamış olan Fetullah Gülen tarafından kuruldu ve Türkiye'de "Fetullahçı Terör Örgütü / Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)" olarak tanımlanıyor.

Şeffaflık konusunda ilk günden beri pek çok eleştirinin hedefinde olan Gülen yapılanması, Türk hükümeti içinde bir "paralel yapı" kurmakla, sınav sorularını çalmakla, yapılanmaya sert eleştiriler yönelten Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nu öldürmekle, Yarbay Ali Tatar'ın intihar etmesine neden olan Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy ve Askeri Casusluk gibi "kumpas davaları" düzenlemekle, Hrant Dink suikastini gerçekleştirmekle, 15 Temmuz 2016 darbe girişimini organize etmekle ve pek çok diğer kriminal eylemle suçlanıyor.

Grubun lideri Gülen, ölümüne kadar bütün bu suçlamaları reddetti. Bununla beraber, uzun yıllar kendisinin "sağ kolu" olarak bilinen Nurettin Veren'den Gülen'in öz yeğeni Ebuseleme Gülen'e kadar pek çok itirafçı yapılanmayı eleştiriyor ve bu suçlamalarda doğruluk payı olduğunu belirtiyor.

Yapılanma hakkındaki ilk dava 1999 yılında açılmıştı. Savcı, hazırladığı iddianamede mensupların ve yapılanmanın lideri konumundaki Gülen'in "anayasal sistemi değiştirerek yerine İslami esaslara dayalı devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup, bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunduğu" gerekçesiyle hapis istemi ile dava açmıştı.

2013 yılında AK Parti'nin Gülen yapılanmasıyla ilişkilerinin bozulmasının ve bilhassa 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından yapıya karşı açılan davalarda çok sayıda kişi cezaevine gönderildi.

Gülen yapılanmasına yakınlığı ile bilinen bazı milyarder iş insanlarının cezaevine girmemesine karşılık alt düzey mensupların cezaevine girmesi ve olağanüstü hal döneminde Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) yoluyla işlerinden edilmesi de sıkça eleştirilere konu oldu.

Konuyla alakalı eski AK Parti milletvekili Şamil Tayyar, bir "FETÖ borsası" olduğunu ve yeterli miktarda rüşveti veren iş insanlarının cezaevine girmediğini iddia etmişti.

Tayyar, "Milyon dolarlar dönüyor. Ben bunu söylüyorum. Evet. İtirafçı adı altında işadamlarını serbest bırakıyorlar. Türkiye’nin birçok yerinde var bu," demişti.

Erişilebilirlik kısayollarına git
Haberi paylaşın Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Teğmen Ebru Eroğlu'na 'tecavüz' tehdidi ve küfrü 'ifade hürriyeti' sayan karar kaldırıldı

Erdoğan'dan Kıbrıs mesajı: Federasyon defteri bizim için kapanmıştır

İmamoğlu, The Guardian'a yazdı: Demokrasimiz ciddi tehdit altında