Esad yönetiminin düşüşü sonrası Suriyeli Aleviler tedirgin
Beşar Esad'ın düşüşüyle HTŞ yönetimiyle baş başa kalan Suriyeli Aleviler gelecekleri konusunda daha tedirgin bir haldeler. Diğer yandan 'kapsayıcı bir yönetim' çağrıları da gelmeye devam ediyor.
Suriye'de Beşar Esad'ın düşüşü sonrası binlerce kişi her gün başkent Şam'daki Emevi Meydanı'nda kutlamalara devam etse de pek çok Suriyeli Alevi ülkelerinin geleceğine ilişkin kaygılı ve tedirgin.
8 Aralık'ta kuzeydeki İdlib'ten bir yıldırım operasyonu başlatan Heyet Tahrir Şam (HTŞ) liderliğindeki isyancı grupların başkent Şam'ı ele geçirmesinin ardından Esad Rusya'ya kaçmış ve 13 yılı aşkın bir süredir devam eden acımasız iç savaş sona ermişti.
Ülkede kutlamalar sürüyor ancak herkes için durum aynı değil. Örneğin orta yaşlı bir resepsiyonist olan Ahmed* bunun ailesi için yeni bir baskı döneminin başlangıcı olabileceğinden korkuyor.
Muhammed Colani olarak bilinen Ahmet Hüseyin El Şara liderliğindeki HTŞ'ye değinen Ahmed "Lazkiye'den HTŞ'nin insanları topladığı videolar görüyoruz" diyor.
Ardından fısıldayarak "Karım her gün ağlıyor ve gitmek istiyor" diye de ekliyor.
El Kaide'nin eski bir kolu olan HTŞ, İngiltere, ABD ve Avrupa Birliği'nin terör örgütleri listesinde yer alıyor. Grup 2016 yılında El Kaide ile bağlarını kopardığını açıkladı ancak yine de 'dine hakaret' ve 'zina' suçlarından infazlar da dahil olmak üzere çeşitli insan hakları ihlalleriyle ilgili suçlamalar devam ediyor.
Geçmişte Colani'ye ulaşılmasını sağlayacak herhangi bir bilgi için 10 milyon dolarlık bir ödül bile konmuştu.
Terörist grup olarak tanımlanması, silah satışı ve petrol ithalatı yasakları da dahil olmak üzere ağır yaptırımlar da getiriyor. Ancak bazı devletlerin örgüte yönelik 'terörist' tanımını gözden geçireceği anlaşılıyor.
Hatta ABD, İngiltere, Fransa ve Türkiye gibi ülkeler örgütle üst düzey resmi temas kurmak için kolları sıvamış durumda.
Esad'ın düşüşü sonrası Colani de sivil kıyafetlerle açıklamalar yapmaya başladı ve hatta sakalını kısalttı. Bu hareketlerin 'daha ılımlı' görünme çabası olduğu biliniyor. Ancak bu Ahmed ve ailesinin endişelerini gidermesine yardımcı olmadı.
Ahmed 'eski' cihatçı örgütle ilgili endişesinin Esad'ı tercih ettiği anlamına gelmediğini de söylüyor. Çünkü on binlerce insan kaybolup yüz binlercesinin öldürülürken ve milyonlarcasının da dünyanın dört bir yanında sığınmacı durumuna düştüğü bir ortamda kendisi gibilerin de yoksulluk içinde acı çektiğini belirtiyor.
HTŞ'nin kurduğu geçiş hükümeti bakanlarının fotoğraflarını gösterirken de endişeyle "Bize hiç benzemiyorlar" diyor.
Çünkü HTŞ'nin 2017'den beri hüküm sürdüğü İdlib, kadınların çoğunun küçük yaşlardan itibaren saçlarını, ellerini ve bazen de yüzlerini örttüğü ve erkeklerin çoğunun uzun sakallı olduğu muhafazakar bir yaşam tarzını tasvir ediyor.
Dışarıdan bakanlara göre bu yaşam tarzı, aşırı dinciler tarafından yönetilen diğer yerleri anımsatabilir. HTŞ'nin İdlib'de kurduğu 'kurtuluş hükümeti,' kentteki okullarda cinsiyet ayrımını dayatmıştı.
Bu politikayla HTŞ 'dinimizin öğretileri ve geleneklerimizden farklı olan moda akımlardan uzak durulmasını' ve 'şeriata uygun kıyafetlerin' giyilmesini istiyordu.
İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne göre il genelinde şeriat mahkemeleri bulunuyor.
HTŞ tarafından Muhammed El Beşir başbakanlığında kurulan geçiş hükümetinin marta kadar görevde kalması bekleniyor. Bu hükümette içişleri, ekonomi, sağlık ve yargı bakanları yer alıyor.
Sayısız medeniyetin kalbi olarak muazzam bir çeşitliliğe sahip olan Suriye için kurulan bu hükümetin üyelerinin tamamı Sünni erkeklerden oluşuyor.
Kürtler, Hıristiyanlar, Dürzilerin de yaşadığı Suriye'nin 24 milyonluk nüfusunun çoğunluğunu Sünniler oluşturuyor. Alevilerin ise nüfusu yüzde 10-13 arasında.
Beşar Esad ve babası eski Devlet Başkanı Hafız Esad da Lazkiye kökenli Alevilerden. Esad ailesinin iktidara geldiği 1970'lerden bu yana ordu ve hükümette üst düzey görevlere Alevileri getirdiği biliniyor.
Ancak genç bir Suriyeli, Lazkiye ve Tartus gibi kıyı illerde nüfusun çoğunluğunu oluşturan ancak önemli bir kısmı Şam ve Humus'ta yaşayan Alevilerin de Esad döneminde özgürlükler açısından pek de avantajlı olmadıklarını söylüyor.
21 yaşındaki mühendislik öğrencisi Hüseyin*, Şam'da Alevilerin yoğun olarak yaşadığı Mezzah 86 mahallesinde bir pazarın önünde "Esad döneminde benim için her şey daha kötüydü. Esad'dan memnun değildim ama bunu söyleseydim vatan haini sayılırdım. Yani benim için iki kat kötü olurdu'' diyor.
Şimdi geleceğe baktığında ise HTŞ'nin 8 Aralık'tan bu yana verdiği sözlere inanmak istediğini belirtiyor. Azınlık olarak haklarını korumak ve bir baskıdan diğerine geçmemek de buna dahil...
HTŞ lideri Colani isyancıların zaferi sonrası televizyonda "Hiç kimsenin başka bir grubu ortadan kaldırmaya hakkı yok. Bu mezhepler yüzlerce yıldır bu bölgede bir arada yaşıyorlar ve kimsenin onları ortadan kaldırmaya hakkı yok" demişti.
Çarşamba günü de kız çocuklarının eğitimi konusunda Suriye'nin 'Afganistan' olmayacağı sözünü verdi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Ortadoğu-Kuzey Afrika bölümü direktör yardımcısı Adam Coogle bu vaatlerin önemli olduğunu ancak çok yakından izlenmesi gerektiğini söylüyor.
Coogle "Suriye'nin geçiş dönemi yetkilileri tüm Suriyelilerin haklarını eşit şekilde korumalı ve hukukun üstünlüğü dışında intikam eylemlerine müsamaha gösterilmeyeceğini açıkça belirtmelidir" dedi.
Bu arada Alevi askerlerin HTŞ'nin elindeki hapishanelerde tutulduğuna dair haberler var. Ancak Euronews bu iddiaları bağımsız olarak şimdilik doğrulayamıyor.
HTŞ ile iyi ilişkilere sahip olan Türkiye'deyse Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığındaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), örgütün oluşturacağı modelin 'inanç özgürlüğüne saygılı' olması gerektiğinin altını çizdi.
AK Parti sözcüsü Ömer Çelik geçtiğimiz günlerde verdiği bir röportajda "Sünniler Şiilere, Şiiler Sünnilere saygı duyacak... Bütün etnik ve dini grupların bir arada yaşadığı bir model. Biz 'Suriye Suriyelilerindir' diyoruz" dedi.
Ayrıca şunun da altını çizdi: "Eğer kapsayıcı bir yönetim modeli olmazsa maalesef kazanımlar kaybediliyor ve daha büyük çatışmalar ortaya çıkıyor. Ortak bir irade modeline ihtiyaç var."
Geçen perşembe Suriye'nin yeni hükümeti anayasayı ve parlamentoyu üç aylık bir süre için dondurdu.
Şu anda yeni Suriye'nin farklı kökenlerden gelen herkese eşit mesafede duran sivil bir anayasaya sahip olup olmayacağı henüz belli değil.
Euronews'e konuşan Suriyeli Alevilerin böylesine bir anayasayı ve tüm Suriyelilere ait bir Suriye'yi tercih edeceklerini söyledi.
* Euronews'e konuşan Suriyelilerin isimleri, kimliklerini korumak için değiştirilmiştir.