Çeteyle bağlantılı olduğu belirtilen hastanelerde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kayyum olarak görevlendirildi.
Büyükçekmece 1. Sulh Ceza Hakimliği'nin kararıyla Cuma günü, yenidoğan çetesiyle ilişkilendirilen 13 hastane ve üç şirkete, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) kayyum olarak atanması kararlaştırıldı.
Kayyumlar, kamu sağlığı hizmetlerinde aksama olmaması amacıyla Fon Kurulu kararıyla görevlendirildi.
Ticaret Sicil Gazetesi'nde yayınlanan karar kapsamında 13 hastane ve üç şirketin 'Kayyum Olunan Şirketler' listesinde yer aldığı görüldü.
Ne oldu?
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Soruşturma Bürosu'nun yürüttüğü, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı 494 sayfalık iddianamede, şüphelilerin, Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan (SGK) fazla para kazanabilmek için bebek hastaların yatış süresini uzattığı, bazılarının sağlık durumunun normalden daha kötü gösterildiği, bazı hasta yakınlarından para alındığı, gelirlerin sağlık çalışanı olan örgüt üyeleriyle paylaşıldığı iddia edildi.
Anadolu Ajansı'nın (AA) ulaştığı iddianamede, "şüphelilerin yaptıkları bu işlemlerle yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde elde edilen kazancı 3-4 katı artırdıkları" belirtildi.
Bebekler, uygun sağlık hizmeti alacakları hastanelere değil, 112 Acil Servisi ile ortak çalışan şüphelilerin seçtiği ve "örgüt adına kârlı görünen" hastanelere gönderiliyordu. İddianameye göre, çetenin asıl amacı bebeklerin iyileştirilmesinden ziyade daha çok para kazanmaktı.
Fakat enfeksiyona açık bir ortam olan yenidoğan ünitelerine yatırılan bebeklerden bazıları, normalden daha uzun süre yatılı kaldıkları veya hiç gereksinim yokken bu bölüme yönlendirildikleri için hayatını kaybetti. Şüpheliler ayrıca, usulsüz bir şekilde hastanedeki ilaçları satarak maddi kazanç elde ediyordu.
Milliyet gazetesinden Damla Güler, soruşturma kapsamında ifadesi alınmış, yenidoğan ünitesinde hayatını kaybeden bir bebeğin annesi olan B.N.'nin sözlerini aktardı:
“Kızım yoğun bakımda 3 gece kaldı. Sonrasında doktor bana, ‘Burası 1 aylık bebekler için bir yer. Sizin bebeğiniz burada kalırsa ölür. Başka hastaneye gidin’ dedi. Biz hastane bulamadık. Yoğun bakımdan sorumlu doktor bize bir hastane söyledi. Yoğun bakım ücretinin gecelik 7.000 lira olduğunu, kızımın 2 hafta tedavi görmesi gerektiğini anlattı. Kabul ettik.”
İfadesinde "35.000 lira ödeme yaptığını" söyleyen B.N., "Bana medikal bir çok şey aldırdılar. Sonrasında hastaneden çıktım. Ertesi gün beni arayarak hastaneye gitmem gerektiğini söylediler. Hastaneye gittiğimde doktor kızımın sabaha karşı öldüğünü söyledi. Bebeğim diğer hastanede 4 gün kaldı. Bu hastanede 1 gece kaldı. Sabah saatlerinde ölüsünü aldım” diyor.
Acil durumdaki hasta bebekler, anlaşmalı hastanelere, yeterli kapasite ve donanıma sahip olup olmadığına bakılmaksızın yönlendiriliyordu. Kayıtlarda Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi'nin sahibi olarak görülen F.S., İstanbul'daki bazı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerini bu yapıyı daha da genişletebilmek için kiralamış, bu ünitelerde kendisini "doktor" olarak tanıtan hemşirelere görev vermişti.
İddianamede bahsi geçen hastaneler şu şekilde sıralanıyor: "Akabe Sağlık Tesisleri AŞ'ye ait özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri AŞ'ye ait Özel Avrupa Şafak Hastanesi ve Özel İstanbul Şafak Hastanesi, Medilife Sağlık Hizmetleri ve Yonca Sağlık Hizmetlerine bağlı Özel Bağcılar Medilife Hastanesi ve Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Refik Arslan AŞ'ye bağlı Özel Bağcılar Şafak Hastanesi, Beymed AŞ'ye ait Özel Birinci Hastanesi, Doğamed AŞ'ye ait Özel Doğa Hospital Hastanesi, Reyap AŞ'ye ait Özel Reyap İstanbul Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi, Ekip Sağlık AŞ'ye ait Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Esenler Güney Hastanesi ve Silivri Kolan Hastanesi'nin yenidoğan yoğun bakım ünitesi."
Bu hastanelerden biri (Özel Avcılar Hospital), 2013-2016 yıllarında Sağlık Bakanlığı yapmış olan Mehmet Müezzinoğlu'na aitti.
Euronews Türkçe'nin konuyla ilgili olarak ulaştığı Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyesi milletvekilleri, soruları cevapsız bıraktı.
Çetenin yönetim şeması
Şüpheli doktor F.S.'nin kurduğu ve kendi dahil 47 kişinin yer aldığı yapıda, kendi firması olan Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi'nin bir çalışanı olan İ.Ö. ile hareket ediyordu.
112 Acil Servisi'nden bir ambulans şoförü bebekleri hastanelere taşıyor, F.A. ve S.Y. adındaki diğer şüpheliler, İstanbul içi ve il dışındaki sevkleri yönetiyordu.
Hastanelerdeki yoğunluktan ötürü başka sağlık kuruluşlarına gönderilmesine onay verilen bebeklerin tespitini ise, İstanbul Esenyurt Belediye Başkanlığı Sağlık Hizmetleri biriminin eski çalışanı R.K. yürütüyordu.
Yine G.M.Ö. adlı bir başka şüpheli, şehir hastanesinde kabulünü yaptığı bebekleri "maddi menfaat" karşılığında F.S. ile İ.Ö.'nün idaresindeki hastanelere yolluyordu.
Şüpheliler, iddianamede yer aldığı şekliyle, hastanenin donanımına bakılmaksızın sevkleri gerçekleştiriyor, bazı durumlarda "hayatın olağan akışına aykırı olacak düzeyde" hastanelerde bekletiyor uygun olmayan tedavi yöntemleriyle bebeklerin ölümüne sebebiyet veriyordu. Tüm bunlar SGK'dan daha fazla para alabilmek için planlanmıştı.
Yine iddianamede 6 aylık bir bebeğin, çocuk yoğun bakım ünitesi yerine doktoru olmayan yenidoğan ünitesine gönderildiği, doktordan habersiz bir hemşirenin bebeğe müdahalede bulunduğu, hayatını kaybeden bebeğe kalp masajı yapıldığı, olayın örtbas edilmesi için ölüm saatinin değiştirildiği, epikriz yazdırıldığı belirtiliyor.
Tıbbi bir terim olan epikriz, bir hastanın hastaneye yatışı, tedavi süreci ve taburcu olma durumunu özetleyen bir raporu kast ediyor.
Gazeteci Seyhan Avşar, X üzerinden yayınladığı bir gönderide, olayın tespitinin eski Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın döneminde yapıldığını iddia etti.