Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

Yenidoğan skandalında ruhsatı iptal edilen hastane sayısı 10'a çıktı: Gece boyunca yaşananlar

Temsili görsel: Unsplash
Temsili görsel: Unsplash ©  Cleared
© Cleared
By Euronews
Yayınlanma Tarihi
Haberi paylaşın Yorumlar
Haberi paylaşın Close Button

İddianamede yer alan 19 hastanenin henüz sadece 10'unun faaliyetlerine son verilmiş olması, gazetecilerin ve kamuoyunun tepkisini çekti.

REKLAM

Türkiye'nin gündemindeki 10 bebeğin ölümüne neden olan "yenidoğan bebek çetesi" skandalıyla ilgili soruşturma kapsamında ruhsatı iptal edilen hastane sayısı 10'a çıktı.

Bağcılar Özel Şafak Hastanesi ve Medilife Sağlık Hizmetleri Hastanesi'nin ardından aralarında eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun hastanesinin de bulunduğu Özel Avcılar Hastanesi'nin ruhsatı da iptal edildi.

Özel Avcılar Hastanesi'nde yoğun bakım servisinde tedavi altında olan sekiz bebeğin, özel ambulanslarla çeşitli hastanelere nakledildiği öğrenildi.

Kararın tebliğ edilmesinin ardından Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nden İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü'ne hastanelerin kapatılması ve hastaların sevk edilmesine dair yazı gönderildi. Bunun üzerine İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü görevlileri polis eşliğinde ilgili hastanelere gitti. 

T24'te yer alan habere göre ruhsatı iptal edilen hastanelerde tedavisi süren hastaların sevk işlemleri gece boyunca devam etti. Bazı hasta yakınlarının ise durumu ağır olmayan hastalarını kendi imkanlarıyla hastanelerden alarak evlerine götürdüğü öğrenildi.

Mağdurlar hastane önlerine geldi

Ruhsatları iptal edilen hastanelerde daha önce tedavi gören ya da hayatını kaybeden çocukların aileleri de hastane önlerinde toplandı.

DHA'nın haberine göre Beylükdüzü'nde faaliyetine son verilen hastaneyle ilgili iddialarda bulunan Cemil Imrak adlı bir hasta yakını, gazetecilere bebeğini nasıl kaybettiğini anlattı.

"Ben ne gerekiyorsa yapın, gerekirse bebeğimi alıp başka hastaneye götüreyim dedim. 'Sen götürürsen bebeği yolda ambulansta kaybedebiliriz, öyle bir şansımız da var çünkü bebeğin durumu kritik' dedi", ifadelerini kullanan acılı baba, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bizim içimize korku verdikleri için bebeği burada tuttular. Beşinci gün arayıp, 'Başınız sağ olsun bebeği kaybettik' dediler."

Özel Güney Hastanesi önüne gelen Nazlı ve Mesut Ahi çifti ise 2023'te bebeklerinin üç gün boyunca hastanede tutulduğunu, daha sonra Bağcılar Medilife Hastanesine sevk edildiğini aktardı. Gözyaşlarını tutamayan anne Nazlı Ahi, tedavinin altıncı gününde bebeğinin öldüğü haberini aldıklarını belirterek, "24 Nisan 2023'te doğum yapmıştım. Çocuğumu kaybettim, mağdurum. Bunun sonuçlanmasını istiyorum," diye konuştu.

Özel Avcılar Hospital'da torunu daha önce tedavi gören bir kadın da hastane önüne gelerek tepki gösterenler arasındaydı. Doğduktan sonra iki ay boyunca torununun hastanede kaldığını söyleyen kadın, burada durumunun kötüleştiğini, çıkarıp eve götürdüklerinde kendine geldiğini anlattı.

İddianamede 19 özel hastane var

Bakanlığın bilgilendirme yazısında İstanbul'da ruhsatı iptal edilen 10 özel hastane şöyle sıralandı:

Özel Avcılar Hastanesi, Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Özel Birinci Hastanesi, Özel Güney Hastanesi, Özel Bağcılar Medilife Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Bağcılar Özel Şafak Hastanesi ve Özel Silivri Kolan Hastanesi, Çorlu Reyap Hastanesi.

İlgili kararın muhataplara tebliğinin ardından bazı hastanelerin tabelaları sökülmeye başlandı. Polis ekipleri, hastanelerin çevresinde geniş güvenlik önlemi aldı.

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 22'si tutuklu 47 şüphelinin yer aldığı "Yenidoğan çetesi" hakkındaki iddianamede, 19 özel hastanenin "malen sorumlu" sıfatıyla yer aldığı biliniyor. Sağlık Bakanlığı'nın diğer hastanelerle ilgili incelemesi devam ettiği belirtiliyor.

İstanbul'da yenidoğan bebeklerin bulunduğu yoğun bakım ünitelerini ticarethane haline getiren suç örgütünün ilk olarak Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne (CİMER) 27 Mart 2023 gönderilen isimsiz bir ihbar üzerine tespit edildiği öğrenilmişti.

Bakanlığın söz konusu hastanelerden Bağcılar Özel Şafak Hastanesi'nin faaliyetlerini eylül, Medilife Sağlık Hizmetleri Hastanesi'nin faaliyetlerini ise mayıs ayından beri askıya almış olduğu da aktarıldı.

O tarihten beri iddianamede yer alan 19 hastanenin 10'unun faaliyetlerine son verilmiş olması da gazetecilerin ve kamuoyunun tepkisini çekti.

Gazeteci Seyhan Avşar, cumartesi günü henüz dokuz hastanenin ruhsatının iptal edildiği bilgisinin paylaşıldığı sırada X hesabından bir gönderi yayınlayarak, "İddianamede 19 hastanenin adı geçiyor. Neden 9?" diye sordu.

Özgür Özel: "Bu hastaneleri kamulaştıralım"

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel ise iddianamede adı geçen özel hastanelerin kamulaştırılması için iktidardaki AK Parti'ye çağrıda bulundu.

Özel, cumartesi günü Manisa'da Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek'in altıncı ay programında yaptığı açıklamada, “Yeterli milletvekili sizde var. 128 de bizde var," ifadelerini kullandı:

"Eğer varsanız bu işe bulaşan bütün hastaneleri, FETÖ'nün yaptığı hastanelere, okullara nasıl KHK ile el koyduysanız, bu işe bulaşan bütün hastanelere salı günü Meclis’te hep beraber el koyalım, kamulaştıralım."

Ruhsatı iptal edilen hastaneler isim mi değiştirecek?

Ana muhalefet lideri ayrıca kamuoyunda ruhsatı iptal edilen hastanelerle ilgili oluşan bir endişeye de değindi.

Söz konusu hastanelerin isim değiştirerek yeni isimle ruhsat başvurusu yapma ihtimalini gündeme getiren Özel, "Burada ben haber beklerken haber geldi. Konuya karışmış sayısı daha çok olsa da dokuz hastanenin lisanslarını, ruhsatlarını iptal etmişler. Ne olacak biliyor musunuz? Hastane sahibi isim değiştirecek," diye konuştu.

"Yeni isimle ruhsat başvurusu yapılacak. Prosedür takip edilecek. Eski sisteme dönülecek. Ne olacak biliyor musunuz? Bu ruhsat iptal davalarına toplumdaki tansiyon düşünce, idari mahkemede itiraz, yandaşlaştırılmış ya da yandaşken partili bir avukatken hakim yapılmış birisine denk getirilecek, yürütmeyi durdurma talebi uygun görülecek. Aynı ruhsatla bile devam."

Ne olmuştu?

Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Soruşturma Bürosu'nun yürüttüğü, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı 494 sayfalık iddianamede, şüphelilerin, Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan (SGK) fazla para kazanabilmek için bebek hastaların yatış süresini uzattığı, bazılarının sağlık durumunun normalden daha kötü gösterildiği, bazı hasta yakınlarından para alındığı, gelirlerin sağlık çalışanı olan örgüt üyeleriyle paylaşıldığı iddia edildi.

Anadolu Ajansı'nın (AA) ulaştığı iddianamede, "şüphelilerin yaptıkları bu işlemlerle yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde elde edilen kazancı 3-4 katı artırdıkları" belirtildi.

Bebekler, uygun sağlık hizmeti alacakları hastanelere değil, 112 Acil Servisi ile ortak çalışan şüphelilerin seçtiği ve "örgüt adına kârlı görünen" hastanelere gönderiliyordu. İddianameye göre, çetenin asıl amacı bebeklerin iyileştirilmesinden ziyade daha çok para kazanmaktı.

Fakat enfeksiyona açık bir ortam olan yenidoğan ünitelerine yatırılan bebeklerden bazıları, normalden daha uzun süre yatılı kaldıkları veya hiç gereksinim yokken bu bölüme yönlendirildikleri için hayatını kaybetti. Şüpheliler ayrıca, usulsüz bir şekilde hastanedeki ilaçları satarak maddi kazanç elde ediyordu.

Milliyet gazetesinden Damla Güler, soruşturma kapsamında ifadesi alınmış, yenidoğan ünitesinde hayatını kaybeden bir bebeğin annesi olan B.N.'nin sözlerini aktardı:

“Kızım yoğun bakımda 3 gece kaldı. Sonrasında doktor bana, ‘Burası 1 aylık bebekler için bir yer. Sizin bebeğiniz burada kalırsa ölür. Başka hastaneye gidin’ dedi. Biz hastane bulamadık. Yoğun bakımdan sorumlu doktor bize bir hastane söyledi. Yoğun bakım ücretinin gecelik 7.000 lira olduğunu, kızımın 2 hafta tedavi görmesi gerektiğini anlattı. Kabul ettik.”

İfadesinde "35.000 lira ödeme yaptığını" söyleyen B.N., "Bana medikal bir çok şey aldırdılar. Sonrasında hastaneden çıktım. Ertesi gün beni arayarak hastaneye gitmem gerektiğini söylediler. Hastaneye gittiğimde doktor kızımın sabaha karşı öldüğünü söyledi. Bebeğim diğer hastanede 4 gün kaldı. Bu hastanede 1 gece kaldı. Sabah saatlerinde ölüsünü aldım” diyor.

Acil durumdaki hasta bebekler, anlaşmalı hastanelere, yeterli kapasite ve donanıma sahip olup olmadığına bakılmaksızın yönlendiriliyordu. Kayıtlarda Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi'nin sahibi olarak görülen F.S., İstanbul'daki bazı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerini bu yapıyı daha da genişletebilmek için kiralamış, bu ünitelerde kendisini "doktor" olarak tanıtan hemşirelere görev vermişti.

İddianamede bahsi geçen hastaneler şu şekilde sıralanıyor: "Akabe Sağlık Tesisleri AŞ'ye ait özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri AŞ'ye ait Özel Avrupa Şafak Hastanesi ve Özel İstanbul Şafak Hastanesi, Medilife Sağlık Hizmetleri ve Yonca Sağlık Hizmetlerine bağlı Özel Bağcılar Medilife Hastanesi ve Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Refik Arslan AŞ'ye bağlı Özel Bağcılar Şafak Hastanesi, Beymed AŞ'ye ait Özel Birinci Hastanesi, Doğamed AŞ'ye ait Özel Doğa Hospital Hastanesi, Reyap AŞ'ye ait Özel Reyap İstanbul Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi, Ekip Sağlık AŞ'ye ait Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Esenler Güney Hastanesi ve Silivri Kolan Hastanesi'nin yenidoğan yoğun bakım ünitesi."

Bu hastanelerden biri (Özel Avcılar Hospital), 2013-2016 yıllarında Sağlık Bakanlığı yapmış olan Mehmet Müezzinoğlu'na aitti.

Euronews Türkçe'nin konuyla ilgili olarak ulaştığı Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyesi milletvekilleri, soruları cevapsız bıraktı.

Gerçek Gündem'de yer alan haberde gazeteci Seyhan Avşar, Müezzinoğlu'na ait hastaneyi aradıklarını, telefona eski bakanın korumasının çıktığını, başhekimlik tarafından bilgilendirme yapılacağını aktardı.

Şüpheli doktorların konuşmaları

İddianameye yansıyan telefon görüşmelerinde, şüpheli doktor F.S. ile İ.Ö. arasında, Özel Avcılar Hastanesi şu şekilde geçiyor:

F.S.: Alo

İ.Ö.: Abi şimdi ben Avcılar Hospital’dayım. Tamam mı?

F.S.: Hıhı

İ.Ö.: Ya burada adam şöyle demiş: 'Taburcu olanların dosyaları dahil arşivden gelsin. 110 hastanın fotokopisini çekeceğiz.'

F.S.: Hımm

İ.Ö.: Ee hemşire, gözlem dosyası, epikriz her şey… Yani buna ne yapabiliriz?

F.S.: Bu ay temmuzdan itibaren hepsini istiyor değil mi?

İ.S.: Evet 110 hastayı yani… Fethin Hoca sana arşivden vermeyebilirim gibi bir şey dedi mi?

F.S.: Dedi dedi. 'Ben bir uğraşacağım' dedi.

Savcılığın hazırladığı metinde ölen 10 bebekten "maktul", beş kişiden "müşteki", SGK İstanbul İl Müdürlüğü'nden "suçtan zarar gören", 19 hastane ve şirketten "malen sorumlu", 47 kişiden de "şüpheli" olarak bahsediliyor.

Erişilebilirlik kısayollarına git
Haberi paylaşın Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Yenidoğan çetesiyle bağlantılı bazı hastane ve şirketlere kayyum

Kadınlara onayları dışında erken doğum yaptırıldığı iddiası: Bakanlık 8 bin doğumu incelemeye aldı

Doğum yapan annenin bebeğine el kondu: 'Geçmişte istismara uğramışsın'