Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

Aktivistler, İsrail-Filistin barışına yönelik umutlarını diri tutuyor

Barış için Savaşanlar hareketinin Şubat 2024'teki protestosundan bir görüntü.
Barış için Savaşanlar hareketinin Şubat 2024'teki protestosundan bir görüntü. ©  CFP
© CFP
By Gregory Holyoke
Yayınlanma Tarihi
Haberi paylaşın Yorumlar
Haberi paylaşın Close Button

15 aydır devam eden yıkıcı savaşın ardından ateşkesin çökme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu Orta Doğu'da barışın sağlanması hiç bu kadar zor görünmemişti. Euronews bunu kabullenmeyi reddeden iki barış yanlısı grupla görüştü.

REKLAM

Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'in güney sınırlarını aşarak asker ve sivil yaklaşık 1.200 kişiyi öldürmesi, 200'ü aşkın insanı rehin alması, İsrail'in işgaliyle karşılık buldu. O zamandan bu yana İsrail saldırıları, Gazze Şeridi'nde 40.000'den fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden olurken, barışa dair umutlar da çoktan azalmıştı.

Hamas ilk olarak 2006'da Gazze'nin kontrolünü ele geçirdi ve o zamandan bu yana giderek daha aşırı bir ideolojiyi benimsedi.

İsrail'de kurulan hükümetler ise önce merkez sağ sonra aşırı sağ eğilimindeydi. Batı Şeria'da uluslararası hukuka göre yasa dışı kabul edilen İsrail yerleşimlerinin nüfusu, çoğu kez yetkililerin açık onayıyla 2000'den günümüze yüzde 200 oranında arttı.

İsrail'de 7 Ekim saldırısının ardından yaşananlar sonrası yapılan bir ankete göre, halkın neredeyse dörtte üçü İsrail-Filistin barışının "asla" sağlanamayacağını düşünüyor. Batı Şeria'daki Filistinliler arasında bu oran yüzde 80'e yaklaşıyor.

Şimdi de ABD Başkanı Donald Trump, zor durumdaki bölgenin "İsrail tarafından ABD'ye devredilebileceğini" ve 2 milyon insanın "başka bir yere yerleştirilebileceğini" öne sürüyor.

Dünya, Gazze'de bundan sonra ne olacağını görmek için nefesini tutmuş beklerken, İsrail ve Filistin'deki pek çok aktivist, çoğu zaman yoğun eleştiriler ve çok sayıda kişi kayıpları karşısında barış için çabalamaya devam ediyor.

Barış turizmi

Maoz Inon'un çocukluğu Gazze sınırına kilometrelerce uzaklıktaki kibbutzlarda geçmesine rağmen barış hareketine katılması için İsrail'den ayrılması "gerekmiş."

Euronews'e verdiği demeçte, "30 yaşıma girdiğimde dünyayı iki kez dolaşmıştım ama bir tane bile Filistinli arkadaşım olmadığını fark ettim," diyor. "Tam bir ayrımcılık içinde yaşıyordum."

2005 yılında, Nasıra'dan başlayarak bir tür konaklama mekanı olan Abraham hostellerini açtı ve kendi acentasını kurdu. Ayrıca bölgedeki derin bölünmeleri aşmak umuduyla İsrail ve işgal altındaki Filistin topraklarına turlar düzenledi.

"İbrahim tek tanrılı dinlerin babasıdır," sözleriyle işletmesinin arkasındaki motivasyon kaynağını açıklıyor. O zamandan beri pansiyonlarını, aralarında eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in de bulunduğu dünya liderleri ziyaret etti.

Hamas militanları 7 Ekim 2023'te Gazze'yi aşıp İsrail'e saldırdığında, hayatını kaybedenler arasında Inon'un anne ve babası da vardı.

Euronews'e duygu yüklü bir röportaj veren Inon, "Bir hüzün ve acı okyanusunda boğuluyor gibiydim. Kendimi kaybediyordum," ifadelerini kullandı.

Ancak anne ve babasının öldürülmesinin yarattığı travmanın bile barışa olan inancını sarsamadığını söyleyen Inon, "Aile fertlerim, anne ve babamın intikamını alma niyetinde değil. Bu onları geri getirmeyecek," diyor.

"Şiddet, nefret, korku, intikam ve kan dökme döngüsü 7 Ekim'de başlamadı. Yaklaşık bir asır önce başladı."

Barışa olan inancının bir kısmı arkadaşlarıyla, özellikle devam eden çatışmanın nelere yol açacağını çok iyi bilen Aziz Abu Saleh ile yaptığı konuşmalardan geliyor.

Maoz Inon (solda) ve Aziz Abu Saleh (sağda).
Maoz Inon (solda) ve Aziz Abu Saleh (sağda). Maoz Inon

Aziz ve erkek kardeşi işgal altındaki Batı Şeria'nın El-Eizariya kasabasında büyümüşler. Ağabeyi herhangi bir suçlama olmaksızın tutuklanmış ve İsrail güvenlik hapishanelerinde geçirdiği yaklaşık bir yılın ardından hayatını kaybetmiş.

"İtiraf edene kadar neredeyse iki hafta boyunca işkence gördü," diyor Ebu Salih, "Hapisten çıktığında yürüyen bir ölüydü."

Şu anda İsrail güvenlik hapishanelerinde 9.600 Filistinli bulunuyor ve bunların yaklaşık 5.000'i herhangi bir suçlama olmaksızın tutuklu.

Yıllarca intikam almak isteyen Abu Saleh, 18 yaşında İbranice derslerine kaydolduğunu ve bu sayede ilk kez İsrailli sivillerle tanıştığını söylüyor. Dil öğrenmek, bakış açısını tamamen değiştirmiş.

Euronews'ün sorularını yanıtlayan Saleh, "İsrailli ve Filistinli ayrımının temelde yanlış olduğunu fark ettim, bu ayrım adaletten yana olanlar ve henüz o noktada olmayanlar şeklinde olmalı," diyor.

Inon gibi Abu Saleh de Mejdi adlı alternatif bir turizm şirketiyle barış yolculuğunu sürdürüyor. Fakat 7 Ekim'in "barış hareketlerini hala içinden geçmekte olduğu bir sınava soktuğunu" kabul ediyor.

"İsrail tarafında tanıdığım insanların sert bir şekilde savaş yanlısı olduğunu gördüm," dedi. "Barış aktivisti olan Filistinlilerin 'Eh, bunu hak ettiler' dediklerini de."

Ancak Abu Saleh hareketin hayatta kalmasını Inon gibi arkadaşlarının kararlılığına ve cesaretine bağlıyor.

"Bence bu kişiler olmasaydı barış hareketi bugün ölmüş olurdu."

Inon'a göre İsrail ve Filistin'de barış için yeterince örnek var. "Üçüncü bir dünya savaşını önlemek için geçmişin düşmanlarını geleceğin ortakları haline getirmeleri gerektiğini fark eden AB'nin kurucu uluslarının omuzları üzerinde duruyoruz."

Eszter ve Rana

Eszter Koranyi 12 yıl önce İsrail'e taşındığında "ülke hakkında pek bir şey bilmediğini" söylüyor. Ancak ülke hakkında daha fazla şey öğrendikten sonra yerleşme kararı almış.

Euronews'e yaptığı açıklamada, "Burayı herkes için eşit hale getirmek istedim," şeklinde konuştu.

Koranyi, "Barış için Savaşanlar" hareketine katıldı ve burada Beytüllahim yerlisi Rana Salman ile tanıştı.

İkisi de 2018'de Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilen grubun eş direktörleri oldular.

Eşitlikçiliğe olan bağlılıklarına rağmen, her ikisi de güç dengesizliğinin farkında.

Eszter Koranyi (solda) ve Rana Salman (sağda).
Eszter Koranyi (solda) ve Rana Salman (sağda). CFP

Koranyi de aynı noktaya değinirken, "Yahudi olmamın bana burada özgür bir vatandaş olarak yaşama ayrıcalığı sağladığını düşünmek istemiyorum," diye ekliyor.

İsrail-Hamas savaşının patlak vermesinden birkaç gün sonra, Barış için Savaşanlar hareketi destekçilerine yeni bir "yakınlaşma" çağrısında bulundu; bu girişim hem Salman'ı hem de Koranyi'yi endişelendirmişti.

Euronews'e konuşan Koranyi, "Birileri kadınlara tecavüz edilip edilmediğini, masum insanların öldürülüp öldürülmediğini sorgularken orada konuşma yapmak çok zordu," dedi.

Toplumlar arası çalışmaları nedeniyle iki halk tarafından dışlandılar, ancak Inon ve Abu Saleh gibi yolculuklarını sürdürmeye kararlılar.

Salman, "Azınlık statüdeyiz ve yapacak çok işimiz var ama umudumuzu kaybetme ayrıcalığına sahip değiliz" diyerek sözlerini noktaladı.

Erişilebilirlik kısayollarına git
Haberi paylaşın Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

İsrail'de üç boş otobüste patlama: Yetkililere göre 'terör saldırısı' olabilir

AB liderleri, Trump'ın İsrail'e yönelik soruşturmalar nedeniyle UCM'ye yaptırım kararını kınadı

İsrailliler Gazze ateşkesi için sokakta: Polisten protestoculara sert müdahale