Çarşamba günü Sistina Şapeli'nin bacasından siyah duman yükseldi; bu, Katolik Kilisesi'nin yeni liderini seçmek için başlatılan gizli ve yüzyıllar öncesine dayanan ritüelin ilk oylamasında papa seçilemediği anlamına geliyor.
Katolik inancının 2.000 yıllık tarihinde en geniş coğrafi temsile sahip olan bu konklavın açılışında, kardinaller yalnızca bir kez oy kullandı. İlk turda yeterli çoğunluk sağlanamayınca oylama ertelendi; kardinaller gece için konaklama yerlerine çekildi ve Perşembe sabahı Sistina Şapeli’ne dönerek tekrardan oy kullanmaya devam edecekler.
Çarşamba öğleden sonra açılan konklav, dramatik ve görkemli bir törenle başladı. Kırmızı cüppeli kardinaller, Latince ilahiler, tütsüler ve tarihi ritüeller eşliğinde Sistina Şapeli’ne girerken, törenin ağırlığı kendini her an hissettirdi.
Aziz Petrus Meydanı’nda ise atmosfer daha canlıydı. Binlerce kişi dev ekranlardan süreci takip etti, Şapel’in kapıları kapandığında alkışlar uçuştu. Saatlerce sadece bir baca ve ara sıra konan bir martıyı izleyen kalabalık, sonunda bacadan çıkan siyah dumanla coşkulu bir tepki verdi.
“Umarım kardinaller, barışı sağlayabilecek ve kiliseyi yeniden birleştirebilecek birini seçer,” diyor 27 yaşındaki Londralı Gabriel Capry.
70 ülkeden kardinal
Kardinaller Çarşamba günü, dış dünyayla tüm iletişimleri kesip inzivaya çekildi. Cep telefonlarını teslim ettiler.
Papa Francis, oy hakkı olan 133 kardinalin 108’ini bizzat atamıştı. Bunların çoğu, Moğolistan, İsveç ve Tonga gibi Katolik tarihinde daha önce hiç kardinali olmayan ülkelerden gelen, Francis’in vizyonuna yakın isimlerdi.
Geleneksel 120 seçmen sınırını aşarak genç ve “küresel güney” ülkelerinden kardinal ataması, süreçte her zaman var olan gizem ve belirsizliğe yeni bir boyut kattı.
Birçok kardinal, birbirini yeni tanımaya başladıklarını söyleyerek daha fazla zamana ihtiyaç duyduklarını dile getirdi. Bu durum, üçte iki çoğunluk (89 oy) gereken seçim sürecinin uzayabileceğini gösteriyor.
“Bekleyin ve görün, biraz sabır,” dedi Vatikan’ın Suriye büyükelçisi Kardinal Mario Zenari.
Yeminler ve ‘extra omnes’
Kardinaller Sistina Şapeli’ne ikişer ikişer girerken, Azizler İlahisi’ni söylediler. İsviçreli muhafızlar saygı duruşunda bulundu. İlahi, azizlerden doğru liderin bulunması için yardım istemeyi simgeliyor.
Francis’in dışişleri bakanı ve papa adayları arasında adı geçen 70 yaşındaki Kardinal Pietro Parolin, 80 yaş altındaki en kıdemli kardinal olarak süreci yönetti. Michelangelo’nun “Son Yargı” freski önünde, tüm kardinaller adına gizlilik yemini etti. Her bir kardinal sırasıyla elini İncil’e koyarak aynı yemini tekrarladı.
Sabah saatlerinde ise Vatikan’ın en kıdemli isimlerinden biri olan Kardinal Giovanni Battista Re, Aziz Petrus Bazilikası’nda yapılan ayinde, kişisel çıkarların bir kenara bırakılması ve birliğe öncelik veren bir papa seçilmesi çağrısında bulundu.
“Bu freskler, burada Tanrı’nın huzurunda olduğumuzu hatırlatmak içindir,” diyen Re, Aziz II. John Paul’un konklav kurallarını hatırlatarak, Sistina Şapeli’nin ilahi bir farkındalık sağladığını vurguladı.
Yeminlerin ardından, papalık ayin sorumlusu Başpiskopos Diego Ravelli “extra omnes” (herkes dışarı) diyerek, oy hakkı olmayanların Şapel’i terk etmesini istedi.
Konklavın kısa sürmesi bekleniyordu ancak bu birkaç oylama turuna yayılabilir. Son yüzyılda, papa seçimi genellikle üç ila on dört oylama arasında tamamlandı. 1978’de yalnızca 33 gün görev yapan I. John Paul, dördüncü turda; halefi II. John Paul sekizinci turda; Francis ise 2013’te beşinci turda seçilmişti.
Konklav öncesinde lobi faaliyetleri
Seçimde dünyevi etkilerin önüne geçilmesi istense de, konklav öncesi Roma’da yoğun bir lobi trafiği yaşandı. Farklı gruplar, kardinallere yeni papadan beklentilerini iletti.
Genç Katolikler, kadınlar ve laiklerin önemini vurgulayan açık mektuplar yazdı. Muhafazakâr medya, öne çıkan adaylarla ilgili analizler içeren kitapçıklar dağıttı. Cinsel istismar mağdurları, gerçek bir reform talep etti. Kadınların da kilisede lider olabilmesi için mücadele eden gruplar, Vatikan semalarında pembe dumanlar yükseltti.
Beyaz Saray bile karıştı; Başkan Donald Trump’ın papa kıyafetiyle paylaştığı bir fotoğraf, siyasi müdahale olarak eleştirildi. Eski İtalya Başbakanı Romano Prodi, bu durumu “dini işlere saygısızlık” diye yorumladı.
New York Başpiskoposu Kardinal Timothy Dolan, kardinaller arasında da bilgi alışverişi olduğunu kabul etti: “Birbirimizi yemeğe davet ediyoruz. ‘Şu piskopos nasıl biridir? Bu adam doğru aday mı?’ diye soruyoruz. At pazarlığı yapmıyoruz ama dürüstçe fikir alışverişi yapıyoruz.”
Dominik Cumhuriyeti’nden 54 yaşındaki turist Lisette Herrera, Roma’da konklav sırasında bulunmaktan etkilendiğini söyledi. Tatilini yarıda bırakarak Aziz Petrus Meydanı’nda dua etmeye karar verdi. “Kutsal Ruh’un burada olduğuna inanıyorum. Genç ve uzun süre görev yapacak bir papa için dua ediyorum,” dedi.
Yeni papayı bekleyen zorluklar
Yeni papanın önünde zorlu sorular var: Francis’in kadın hakları, LGBTQ+ bireylerin kabulü, çevre ve göçmenler konularındaki yaklaşımını sürdürmek mi, yoksa bu politikaları geriye alarak kutuplaşan kiliseyi yeniden birleştirmek mi?
Francis’in oy kullanan kardinallerin yüzde 80’ini bizzat belirlemiş olması, genel çizgide devamlılık olasılığını artırıyor. Ancak bu sürekliliğin hangi biçimde yaşanacağı hâlâ belirsiz.
Öne çıkan adaylar arasında hem reform yanlıları hem de muhafazakâr isimler bulunuyor:
Pietro Parolin (70): Vatikan Devlet Sekreteri, Papa Francis’in politikalarına yakın bir İtalyan kardinal.
Luis Antonio Tagle (67): Eski Manila Başpiskoposu, Asya’da önemli bir figür ve Francis’in gözde isimlerinden biri.
Fridolin Ambongo Besungu (65): Afrika'nın en büyük piskoposluk bölgesinin lideri, Kongolu bir kardinal.
Péter Erdő (72): Macar kökenli teolog ve bilim insanı, muhafazakâr kanadın güçlü adaylarından biri.