Suriye Dışişleri Bakanlığı tarafından geçen ay ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen bir mektupta, 'Suriye’nin İsrail dahil olmak üzere herhangi bir taraf için tehdit kaynağı olmasına izin vermeyeceğiz,' denilmişti.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), İsrail ile Suriye arasında dolaylı görüşmelere aracılık edecek bir 'arka kanal' kurdu.
Konuya aşina üç kaynak, Suriye'nin yeni yöneticilerinin güney komşusuyla giderek daha düşmanca bir hâl alan ilişkileri yönetmek için bölgesel destek aradığını belirtti.
Daha önce bildirilmemiş olan bu dolaylı temasların güvenlik, istihbarat ve iki ülke arasında —resmî diplomatik ilişkileri bulunmamasına rağmen— güven inşasına yönelik olduğu ifade edildi. Bu bilgiyi doğrudan bilgi sahibi bir kaynak, bir Suriyeli güvenlik yetkilisi ve bölgesel bir istihbarat yetkilisi verdi.
İlk kaynak, bu girişimin Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara’nın 13 Nisan’daki BAE ziyareti sonrası başladığını ve şu an için 'teknik konulara' odaklandığını, ileride görüşülebilecek konuların sınırının olmadığını söyledi.
Kıdemli bir Suriyeli güvenlik yetkilisi ise Reuters’a yaptığı açıklamada, bu arka kanalın yalnızca güvenlik konularıyla sınırlı olduğunu ve terörle mücadeleye dair bazı dosyalara odaklandığını belirtti. İsrail ordusunun Suriye’deki faaliyetleri gibi saf askeri konuların ise bu kanalın kapsamı dışında kaldığını vurguladı.
İstihbarat kaynağına göre mekanizmada BAE’li güvenlik yetkilileri, Suriyeli istihbarat görevlileri ve bazı eski İsrailli istihbarat yetkilileri yer alıyor.
Kaynaklar, durumun hassasiyeti nedeniyle anonim kalmayı tercih etti. Suriye Cumhurbaşkanlığı ve BAE Dışişleri Bakanlığı yorum taleplerine yanıt vermezken, İsrail Başbakanlık Ofisi de konuyla ilgili açıklama yapmadı.
Bu arabuluculuk girişimi, geçen hafta İsrail’in Suriye’ye düzenlediği hava saldırılarından, hatta bir tanesinin Şam’daki cumhurbaşkanlığı sarayına yalnızca 500 metre mesafeye isabet etmesinden önce gerçekleşti. Reuters, saldırıların ardından söz konusu mekanizmanın işlemeye devam edip etmediğini doğrulayamadı.
İsrail, bu saldırıların Suriye’nin yeni yönetimine bir mesaj niteliği taşıdığını ve Suriye, Lübnan ve İsrail'de mensupları bulunan Dürzi azınlığa yönelik tehditlere yanıt olarak gerçekleştirildiğini açıkladı.
Bir kaynak ve bir bölgesel diplomat, geçen hafta İsrail ile Suriye arasında ortamı yatıştırmaya yönelik başka kanallar üzerinden de gayriresmi temaslar olduğunu söyledi ancak ayrıntı vermekten kaçındı.
Suriye hükümeti ise İsrail’in saldırılarını tırmandırıcı ve dış müdahale olarak nitelendirdi; yeni Şam yönetiminin 14 yıllık kanlı iç savaşın ardından ülkeyi birleştirmeye çalıştığını belirtti.
Yeni yönetim, İsrail için bir tehdit oluşturmadığını göstermek amacıyla çeşitli adımlar attı; Şam’daki ve yurtdışındaki Yahudi cemaati temsilcileriyle görüştü, 7 Ekim 2023’te Hamas öncülüğünde İsrail’e yapılan saldırıya katılan Filistin İslami Cihad örgütünün iki üst düzey üyesini gözaltına aldı.
Reuters’ın gördüğü, Suriye Dışişleri Bakanlığı tarafından geçen ay ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen bir mektupta “Suriye’nin İsrail dahil olmak üzere herhangi bir taraf için tehdit kaynağı olmasına izin vermeyeceğiz,” ifadeleri yer aldı.
Azınlıkların endişesi
İsrail, İran ve müttefikleri (özellikle Lübnan Hizbullahı) üzerindeki etkisini zayıflatmak amacıyla yıllardır Suriye’de örtülü operasyonlar yürütüyor. Bu aktörler, eski Devlet Başkanı Beşar Esad’ın yanında iç savaşa müdahil olarak ülkedeki etkilerini artırmıştı.
İsrail’in askeri operasyonları, Aralık ayında muhaliflerin Esad’ı devirmesinden sonra daha da arttı. Tel Aviv yönetimi, Suriye’nin güneyinde İslamcı militan varlığını kabul etmeyeceğini açıkladı. Ülke genelinde 'askerî hedefler' olarak tanımladığı yerleri bombalayan İsrail, güneybatı Suriye’ye kara birlikleri de gönderdi.
Reuters’ın Şubat ayındaki haberine göre, İsrail, ABD'ye Suriye’nin merkezî otoriteden yoksun ve izole kalması yönünde telkinlerde bulundu. İsrail, yaklaşımını, daha önce el-Kaide bağlantılı bir grubu yöneten ancak 2016'da bu ilişkilerini reddeden Şara’ya duyduğu güvensizlik üzerine inşa etti.
BAE yönetimi de Suriye'nin yeni liderliğinin İslamcı eğilimlerinden endişe duyuyor. Ancak kaynaklara göre, Şara'nın geçen ay BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed El Nahyan ile gerçekleştirdiği görüşme çok olumlu geçti ve bu durum Abu Dabi'nin bazı kaygılarını hafifletti.
Kaynaklar, bu görüşmenin birkaç saat sürdüğünü ve Şara’nın sonraki randevusuna geç kalmasına neden olduğunu da belirtti. İsrail’le arka kanal da bu görüşmeden sadece birkaç gün sonra devreye alındı.
Şam yönetimi, BAE’nin 2020’de ABD’nin arabuluculuğuyla İsrail’le kurduğu ilişkileri, İsrail ile doğrudan diplomatik bağı bulunmaması nedeniyle aradaki sorunları ele almak için önemli bir fırsat olarak görüyor.
İsrail’in son saldırıları, Sünni Müslümanlarla Dürzî silahlı gruplar arasında çıkan çatışmaların ardından geldi. Bu çatışmalar, kaynağı belirsiz bir ses kaydında Hz. Muhammed'e hakaret edildiği iddialarıyla tetiklenmişti ve onlarca kişinin ölümüne neden oldu. Ancak bu ses kayıtlarını Şam yönetimi de yalanladı.
Şam yönetimi, Süveyda’daki Dürzî gruplarla bir anlaşma yaparak onların içinden yerel güvenlik gücü oluşturmayı kabul etti. Bu adım, tansiyonu geçici de olsa düşürdü.
Şara, defalarca Suriye’deki tüm silahlı grupları tek çatı altında toplama ve 14 yıl süren iç savaşla parçalanmış ülkeyi yönetme sözü verdi. Ancak Mart ayında Esad yanlısı yüzlerce Alevi’nin öldürülmesi gibi mezhepsel şiddet olayları, azınlıklar arasında yeni yönetime dair korkuları artırdı ve uluslararası tepkiye yol açtı.