İsrail'in İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'e yönelik tehdidi, oğlu Mücteba'nın onun yerini alıp almayacağı konusunda tartışma başlattı.
İsrail'in İran'a yönelik askeri harekatı, ülkenin geleceği ve dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'in öldürülmesi halinde onun yerine kimin geçeceği konusunda sorulara yol açtı.
Birkaç üst düzey İranlı askeri yetkili ve nükleer bilim insanını suikastla öldürdükten sonra, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran Hamaney'in sıradaki hedef olabileceği uyarısında bulundu.
Hamaney, İsrail saldırıları karşısında ABD'nin teslim olma çağrılarını reddetti ve Washington'un herhangi bir askeri müdahalesinin “onarılamaz hasara” yol açacağı uyarısında bulundu.
ABD Başkanı Donald Trump, bu hafta başında ABD'nin Hamaney'in “saklandığı” yeri bildiğini, ancak “onu en azından şimdilik ortadan kaldırmayacaklarını” söyledi.
İsrail'in başlıca rakibi İran'a sürpriz bir saldırı düzenlemesinden neredeyse bir hafta sonra gerginlikler artmaya devam ederken, Hamaney'in oğlu Mücteba'nın etkisinin arttığına ve İsrail'in Hamaney'i ortadan kaldırması halinde Mücteba'nın babasının yerini alabileceğine dair haberler ortaya çıktı.
İçeriden gelen bilgilerde, Mücteba'nın kamuoyunda pek görünmese de İran'ın karar alma çevrelerinde etkili bir figür olarak görülen orta düzey bir din adamı olduğu belirtiliyor.
Bu kaynaklar, Mücteba'nın İslam Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) ve Tahran'daki diğer önemli dini ve siyasi aktörlerle sağlam bağlar kurduğunu öne sürüyor.
Reuters'ın haberine göre, İran'ın geniş nüfuzuna rağmen, ülkenin bir sonraki yüce liderini atamakla görevli Uzmanlar Meclisi, yaklaşık altı ay önce Mücteba'yı potansiyel adaylar listesinden çıkardı.
Ancak, popülaritesinin azaldığı söylense de, kaynaklar, etkili din adamlarının onun adını tekrar listeye eklemek için perde arkasında lobi faaliyetlerinde bulunduğunu belirtti.
Wall Street Journal'ın geçen yıl bildirdiğine göre, ABD ve İsrail yetkilileri, ülkenin bir sonraki yüce liderinin kim olacağı konusunda uzlaşma sağlanamaması durumunda, haleflik sürecinin karmaşıklaşabileceği ve rejim içinde kaosa yol açabileceği endişelerini daha önce dile getirmişlerdi.
İran uzmanları ayrıca, Hamaney'in 1979'da ABD destekli monarşinin devrildiği bir ülkede kalıtsal yönetimi reddettiğini belirtiyorlar.
Bununla birlikte, İran'da dini ve askeri kurumların birbiriyle örtüşmesi ve bir sonraki yüce liderin atanma sürecinin şeffaf olmaması, Mücteba'nın adaylığının göz ardı edilemeyeceği anlamına geliyor.