ABD'nin Gazze'de ateşkes önerisini gözden geçirirken İsrail'in Doha'nın merkezinde Hamas liderlerini hedef alan saldırıları Katar'ı zor durumda bıraktı.
İsrail'in Doha'daki saldırılarının sonuçlarından bağımsız olarak, Katar bölgede Hamas’ın destekçilerinden biri ve Orta Doğu’da ABD’nin en büyük müttefiklerinden biri olarak bilinen bir ülke.
Pozisyonlarda karışıklık
Bu durumu daha da karışık hale getiren faktör, ABD kaynaklı haberlere göre Mısır ve Türkiye’nin haftalar öncesinden Hamas’ı olası İsrail saldırılarına karşı uyarması, harekete geçmesi gerektiği bilgisini paylaşmasıydı.
Ayrıca Washington’un Doha’yı saldırı öncesinde bilgilendirdiği yönünde haberler çıktı. Katar Dışişleri Bakanlığı bunu yalanlayarak, uyarının ancak saldırı esnasında kendilerine ulaştığını ve hareket etmek için yeterli zamanları olmadığını açıkladı.
Yine de İsrail'in hava operasyonu büyük ölçekliydi: Kanal 14'e göre 10 savaş uçağı 1,800 kilometre yol kat ederek birçok Arap ülkesinden geçti ve füzelerini Katar hava sahasının dışında ya da içinde açıklanmayan bir yerden fırlattı.
Bu durum birçok soruyu gündeme getirdi: Güvenlik tehdidini fark eden ülkeler sadece Türkiye ve Mısır mıydı? Katar'ın yüksek teknolojiye sahip hava savunma sistemleri neden İsrail uçaklarını engellemedi ya da hava sahası işgalini tespit edemedi? Katar istihbaratının bu saldırıdaki rolü neydi, bu bir güvenlik açığı anlamına mı geliyor? Katar ve genel olarak Körfez ülkelerinin tepkisi ne olacak?
Trump'ın tepkisi
ABD Başkanı Donald Trump, saldırının sorumluluğundan kaçınmaya çalıştı ve İsrail'i açıkça kınamadı. Yalnızca üzüntüsünü dile getirerek “tekrarlanmayacağını” vadetti ve “Karar tamamen Netanyahu’ya ait,” ifadesini kullandı.
Buna rağmen Trump; Doha ile ilişkilerinin iyi olması, Katar’ın son ziyaretinde kendisine 400 milyon dolarlık bir uçak hediye etmesi ve yüz milyarlarca dolarlık yatırım taahhüdünde bulunması nedeniyle saldırının etkilerini yakından takip ediyor.
Bu yatırımlar arasında mayıs ayında 100 milyar dolarlık Boeing uçağı alımı da bulunuyor.
ABD’nin Katar’daki Al Udeid Üssü’nde ise Orta Doğu’daki en büyük askeri teçhizatı bulunuyor.
Geleceğe dair sorular: Arabuluculuğu kim üstlenecek?
Haaretz gazetesinin haberine göre, İsrail’in Doha’daki Hamas saldırısı, şu anda yanıtlanması zor soruları gündeme getirdi: Ateşkes ve rehine değişimi müzakereleri kimle yapılacak?
İsrail, suikast operasyonunun başarılı olmasını bekliyordu, ancak Hamas liderlerinin ölmediğinin doğrulanması ve güvenlik raporlarındaki "İyi bir sonuç beklenmiyor," ifadesi bu beklentiyi kırdı.
Haberde, operasyonun nedenlerinin hala netleşmediği, bunun daha geniş bir planın parçası olup olmadığı sorgulanıyor. ABD'nin önerdiği rehine/tutuklu değişimi ve ateşkes planının Hamas liderliğini devirmeye yönelik bir "oyun" olup olmadığı hala belirsiz.
Bu durum, Katar yönetimini zor durumda bıraktı. Bazı haberlere göre Katar arabuluculuk rolünden çekilmeyi düşünebilir; ancak bu, İsrail’in savaş sonrası Gazze’yi yeniden inşa etmesine ve İsrail-Katar arasındaki gizli ticarete ve güvenlik ilişkilerine zarar verebilir.
Washington ile güvenlik ortaklığının geleceği
Bazı gözlemciler, İsrail’in Doha’daki saldırısının etkilerinin sınırlı kalmayacağını, ABD’nin Körfez’deki etkisini tehdit edebileceğini ve Washington’ın "güvenilir bir ortak" imajını sarsabileceğini düşünüyor.
Saldırı, Amerikan büyükelçisinin konutunun bulunduğu bölgede gerçekleşti ve Amerikan askerlerinin Katar hava savunma sistemlerinde görev yaptığı üsse yaklaşık 30 kilometre mesafedeydi.
Bir sonraki hedef Türkiye mi?
Bazı haberler, özellikle İsrail Savunma Bakanı Israel Katz’ın saldırı sonrası hedef alanını genişleteceklerini açıklamasından sonra, İsrail’in odağının Hamas yetkililerinin serbestçe hareket ettiği Türkiye’ye kayabileceğini belirtiyor: ‘Düşmanlarımıza her yerde saldıracağız ve İsrail’e terör uygulayan herkese zarar vereceğiz."
Binyamin Netanyahu hükümeti, bir NATO üyesi olan Türkiye'deki Hamas liderlerine saldırabilir mi? Yoksa Washington çıkar çatışması olasılığı nedeniyle farklı bir görüşe mi sahip olacak?
İsrail, Türkiye’ye saldırmaya karar verirse, NATO'nun kolektif savunma ilkesini öngören 5. Madde nasıl kullanılacak?
Bu sorular halihazırda yanıtlanmaya muhtaç görünüyor.