BM Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) karar tasarısı Güney Kore tarafından sunuldu ancak ay sonunda yürürlüğe girecek bir dizi yaptırımın durdurulması için gereken dokuz ülkenin desteğini alamadı.
Nükleer programı nedeniyle İran'a yönelik BM yaptırımlarının yeniden uygulanmasını durdurmayı amaçlayan bir karar tasarısı, haftalar süren son diplomatik görüşmelerin de başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından cuma günü BM Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) kabul edilmedi.
Karar tasarısı 15 üyeli konseyin şu anki başkanı Güney Kore tarafından sunuldu ancak ay sonunda yürürlüğe girecek olan bir dizi yaptırımı durdurmak için gerekli olan dokuz ülkenin desteğini alamadı.
Sadece dört ülke - Çin, Rusya, Pakistan ve Cezayir - bu çabaya destek verirken, bazıları da toplantıyı İran'a karşı haksız ve yasa dışı bir eylem olarak nitelendirdikleri karar için Avrupalı liderleri eleştirdi.
Rusya'nın BM Büyükelçisi Vassily Alekseevich Nebenzia, "Şu andaki tek amaçları konseyi kötü niyetli oyunlarının bir aracı, egemen çıkarlarını savunmaya çalışan bir devlete baskı uygulamak için bir kaldıraç olarak kullanmak," dedi.
Çin'in elçisi Fu Cong da bu düşünceyi yineleyerek BMGK'nın bu konuda attığı adımın sekiz yıllık diplomasiye "bir vuruşla" "kesin" bir son vermeyi başardığını söyledi.
İran Büyükelçisi Amir-Saeid Iravani dört meslektaşına yaptırımların kaldırılması yönünde oy kullandıkları ve "kör bir baskı ve gözdağı aracını" reddettikleri için teşekkür etti.
"Onlar tarihin doğru tarafında durmayı seçtiler," dedi.
Fransa, Almanya ve İngiltere geçtiğimiz ay, dönüm noktası niteliğindeki 2015 nükleer anlaşmasından önce yürürlükte olan tüm BM yaptırımlarını otomatik olarak yeniden uygulayan "geri alma mekanizmasını" tetiklemek üzere harekete geçti.
Bu cezalar arasında konvansiyonel silah ambargosu, balistik füze geliştirme kısıtlamaları, mal varlıklarının dondurulması, seyahat yasakları ve nükleer ile ilgili teknoloji üretme yasağı yer alıyordu.
Süreç, BM'nin en güçlü organı durdurmayı kabul etmediği sürece veto edilemez olarak tasarlandı. Ancak İngiltere cuma günü yaptığı açıklamada, başarısız oylamanın yaptırımların durdurulmasına yönelik gelecekteki çabalar için kapıyı kapatmadığını belirtti.
İngiltere'nin BM Büyükelçisi Barbara Woodward yaptığı açıklamada, "İngiltere, diplomatik bir çözüme olan bağlılığını sürdürmektedir" dedi.
"Farklılıkların giderilmesi amacıyla önümüzdeki hafta ve sonrasında diplomatik temaslarda bulunmaya hazırız."
Yoğunlaştırılmış diplomasi
Son birkaç haftadır İran ve Avrupa ülkeleri arasında yoğun bir diplomasi trafiği yürütülmekteydi ancak şu ana kadar bir çözüme ulaşılamamış olması yaptırımların uygulanabileceğine dair işaretler vermekteydi.
Almanya ve Avrupa Birliği liderleri çarşamba günü yaptıkları bir telefon görüşmesinde İran'ı, İsrail ile 12 gün süren bir çatışma ve on yıllardır süren bir mali krizle sarsılan İslam Cumhuriyeti'ne karşı yaptırımların yeniden uygulanmasını durdurmak için henüz gerekli adımları atmadığı konusunda uyarmışlardı.
AB'nin en üst düzey diplomatı Kaja Kallas yaptığı açıklamada, "İran'ın nükleer meselesine diplomatik bir çözüm bulma penceresi çok hızlı bir şekilde kapanıyor," dedi.
"İran, Fransa, İngiltere ve Almanya'nın taleplerini karşılama yönünde inandırıcı adımlar atmalıdır ve bu da Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile tam bir iş birliği sergilemek ve tüm nükleer tesislerin gecikmeksizin denetlenmesine izin vermek anlamına gelmektedir."
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi saatler sonra yaptığı açıklamada, BM yaptırımlarının yeniden uygulanmasının "herhangi bir yasal ya da mantıksal gerekçeden yoksun" olduğunu bir kez daha ileri sürdü.
Arakçi ayrıca İran ve BM nükleer gözlemcisinin, Mısır'ın ara buluculuğunda, IAEA'ya İran'ın tüm nükleer tesislerine erişim izni verilmesi ve Tahran'ın tüm nükleer materyallerinin nerede olduğunu bildirmesi konusunda bir anlaşmaya vardıklarına işaret etti.
İsrail'in Haziran ayında İran'a karşı başlattığı 12 günlük çatışmada hem İsrailliler hem de Amerikalılar İran'ın nükleer tesislerini bombalamış ve Tahran'ın silah seviyesine yakın zenginleştirilmiş uranyum stokunun durumu sorgulanmaya başlanmıştı.
2015 yılında İran ile imzalanan ve Kapsamlı Ortak Eylem Planı (JCPOA) olarak bilinen önemli nükleer anlaşma, Tahran'ın nükleer faaliyetlerini sınırlandırması karşılığında yaptırımların hafifletilmesini öngörüyordu.
Bu anlaşma, Başkan Donald Trump'ın 2018 yılında ABD'yi anlaşmadan çekmesi, anlaşmayı "müzakere edilmiş en kötü anlaşma" olarak nitelendirmesi ve İran'a yönelik "maksimum baskı" olarak adlandırdığı yaptırım kampanyasını yeniden uygulamaya koymasının ardından neredeyse çöktü.