Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

Analiz: İsrail, 7 Ekim’de Hamas saldırısında hangi hataları yaptı?

IDF'nin Gazze Şeridi'nde yürüttüğü operasyonlardan bir fotoğraf, 2 Kasım 2023
IDF'nin Gazze Şeridi'nde yürüttüğü operasyonlardan bir fotoğraf, 2 Kasım 2023 ©  AP/AP
© AP/AP
By Sasha Vakulina
Yayınlanma Tarihi
Haberi paylaşın Yorumlar
Haberi paylaşın Close Button

İsrail yetkilileri, 7 Ekim 2023’te Hamas tarafından gerçekleştirilen saldırıyı önlemede yaptıkları hataları zaten kabul etmiş durumda. Peki, İsrail neden militanlardan bu kadar büyük bir tehdit beklememişti? Ve neden güvenlik kaygıları artık her zaman devam edecek?

REKLAM

İsrail ve dünya çapındaki güvenlik uzmanları, Hamas’ın liderliğindeki 7 Ekim saldırısından iki yıl sonra hala kritik ihmalleri analiz ediyor ve İsrail’in bu saldırıyı önleyip önleyemeyeceğini tartışıyor. Saldırıda bin 200 kişi hayatını kaybetmiş ve 250 kişi Hamas tarafından rehin alınmıştı.

Bu yılın başlarında İsrail ordusu, 7 Ekim 2023 saldırısındaki başarısızlıklara yol açan hataların ilk resmi değerlendirmesini yayınladı. Rapor, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) “Sivilleri koruma görevini yerine getiremediğini” ortaya koydu.

19 sayfalık rapor, İsrail ordusunun Hamas’ın niyetlerini yanlış değerlendirdiğini ve kapasitesini küçümsediğini belirtiyor.

CSIS Orta Doğu Programı Kıdemli Uzmanı Will Todman, Euronews’e yaptığı açıklamada, saldırının gerçekleştiği dönemin bağlamını anlamanın çok önemli olduğunu söyledi.

“Geriye bakarsak, o dönemde İsrail, Abraham Anlaşmaları’nı genişletmek ve Suudi Arabistan ile normalleşmekten bahsediyordu,” diyen Todman, İsrail’in daha önce BAE ve Bahreyn gibi önemli bölgesel aktörlerle normalleşme sağladığını hatırlattı.

Todman, “Hükümette ciddi bir güven duygusu vardı ve Hamas’ın güvenlikleri için böylesine ciddi bir tehdit oluşturacağını fark etmediler,” dedi.

Resmi askeri rapora göre, saldırıdan önceki aylarda İsrail Askeri İstihbarat Dairesi (Aman), Hamas’ın planının sadece bir fikir değil, “uygulamaya dönük somut bir plan” olduğunu gösteren yeni bir değerlendirme yaptı. Ancak bu uyarı büyük ölçüde önemsenmedi ve bazı yetkililerde rehavete yol açtı.

Todman, “Bu muhtemelen İsrail askeri ve siyasi elitinin kibir duygusuydu,” dedi ve ekledi: “İsrail makamları, yıllardır Gazze’deki Hamas veya Batı Şeria’daki Filistin gruplarından ciddi bir tehditle karşılaşmamıştı.”

Hamas ise, 7 Ekim saldırısının kolayca tespit edilmemesi için hazırlıklarını mümkün olduğunca İsrail radarlarının dışında yürüttü.

Todman, “Hamas zaman zaman eğitimler yapıyor, bunun İsrail tarafından izleneceğini gayet iyi biliyor,” dedi.

“Önemli olan, Gazze dışındaki Doha’daki Hamas heyetinin dahi önceden bu durumu bilmemesiydi. Bu yüzden planlarını çok küçük bir çevrede tuttuğunu düşünüyorum.”

Todman, “7 Ekim’deki başarısızlıkların İsrail’in kabiliyetlerinin değil, liderliğinin hataları olarak görülmesi gerekiyor,” diye konuştu.

“Sonraki yıllarda da görüldüğü gibi İsrail’in askeri gücü son derece güçlü ve bölgedeki lider konumunu hızla gösteriyor,” dedi.

“Lübnan’daki Hizbullah’a, İran’a, İran’daki kilit isimlere, Suriye ve Yemen’deki hedeflere ve en son Doha’daki kişilere olağanüstü bir hassasiyetle saldırdılar. Bu durum, İsrail ordusu bir harekat başlatmaya karar verdiğinde, bunu son derece etkili bir şekilde uyguladığını gösteriyor.”

7 Ekim’den sonra İsrail-Hamas savaşı

Hamas’ın güney İsrail’e saldırısına yanıt olarak, İsrail ordusu daha önce görülmemiş bir ölçekte Gazze’de büyük bir askeri operasyon başlattı.

Hamas’a ait Gazze Sağlık Bakanlığı verilerine göre, İsrail’in operasyonlarında 67 binden fazla Filistinli öldü. Bakanlık bu sayıda sivil ve militan ayrımı yapmıyor, İsrail tarafı ise bu sayıyı kabul etmiyor.

İsrail, askeri harekatını Gazze’nin ötesine taşıyarak Hamas’ın müttefiklerini İran ve Suriye’de, Tahran destekli Hizbullah’ı Lübnan’da ve Yemen’deki Husileri hedef aldı; bu durum bölgedeki jeopolitik dengeleri sarsan gelişmelere yol açtı.

Todman, “Başbakan Netanyahu, 7 Ekim sonrası sürekli cesur riskler aldı ve Doha saldırılarına kadar bu risklerin neredeyse tamamı işe yaradı,” dedi. Todman, bunun İsrail ile İran arasındaki ilk doğrudan çatışma olduğunu belirtti.

İsrail ayrıca ABD’yi de sürece başarılı şekilde dahil etti ve Fordow nükleer tesislerine yönelik bombardımanı gördü. Todman, “Bütün bunlar İsrail hükümetine cesur olmanın ödüllendirildiği izlenimini verdi,” dedi.

Ancak Todman, bu askeri başarıların diplomatik maliyetinin yüksek olduğunu kabul ediyor. İngiltere, Fransa, Kanada ve Avustralya gibi önemli müttefiklerin artık Filistin devletini tanıdığını hatırlattı.

İsrail ve Gazze’nin geleceği

ABD liderliğindeki Gazze barış planı Mısır’da görüşülürken, tarafların anlaşmayı uygulasalar bile nasıl bir arada yaşayacakları merak konusu.

Todman, “İsrail için Gazze’de güvenlik kaygıları sürecek,” dedi. “Hükümet, Hamas’ın tamamen silahsızlanacağına inanmıyor ve Hamas üyeliğinin farklı seviyelerde olacağını düşünüyor.”

Todman, Hamas liderleri ile İsrail hükümetinin, Hamas üyeliğinin kimleri kapsadığı konusunda farklı yorumları olacağını belirtti.

Plan, uluslararası güçlerin Filistin polis gücünü kademeli olarak oluşturmasını öngörse de Todman, “İsrail ve Filistin arasında bu güvenlik güçlerinin gelecekte tekrar tehdit oluşturup oluşturmayacağı konusunda farklı yorumlar olacak,” dedi.

Filistinli liderler için bir diğer zorluk, ister geçici teknokrat hükümetin parçası olsun, ister gelecekteki yöneticiler, halklarına daha iyi bir gelecek sunmayı ve intikam yerine uzlaşı yolunu göstermeyi başarmak olacak. Todman, “İsrailliler ve Filistinliler arasında henüz güven yok,” dedi.

Güvenin önce sürece, sonra sürecin sonucuna inşa edilmesi gerekecek. Todman, “İki yıl süren olağanüstü şiddet ve katliamın ardından silahsızlanma, radikalizmden arındırma ve uzlaşı süreçleri son derece zorlu olacak,” dedi.

“Gazze’deki 2 milyon Filistinli ya kıtlıkla ya da soykırımla karşılaştı. Hepsi tanıdıklarını, ailelerini, arkadaşlarını ya da meslektaşlarını kaybetti. Bu travmayı aşmak, gelecekteki Filistinli liderler için büyük bir görev olacak.”

Todman, çoğu Filistinlinin şu anda önceliğinin “çatışmanın durması ve ateşkes sağlanması” olduğunu vurguladı.

Hamas, ABD'nin barış planını kabul edecek mi?

Hamas, kalan tüm İsrailli rehineleri serbest bırakmayı kabul etti, fakat ABD'nin barış planındaki bazı önemli maddeler için daha fazla görüşme talep ediyor.

Grup, özellikle Hamas’ın silahsızlanması ve Gazze’nin gelecekteki yönetimi konusundaki diğer maddeleri kabul etmedi.

Todman, “Şu aşamada kaybedecek çok fazla şeyleri yok,” dedi ve rehinelerin serbest bırakılmasını neden kabul ettiklerini açıkladı.

“Hamas, rehinelerin kendilerine bir güç unsuru sağlayacağını ve bazı İsrail askeri operasyonlarını caydıracağını düşündü.”

Ancak İsrail’in operasyonları sırasında rehinelerin yanlışlıkla ölme riski bile hükümetin stratejisini değiştirmedi. Bu yüzden Hamas hesaplarını yeniden yaptı.

Todman, “Aslında çok fazla güç kaybetmediler, çünkü bu güç baştan yoktu,” dedi.

Buna karşılık, grup uluslararası iyi niyet kazanmayı umuyor ve İsrail’i anlaşma şartlarına uymaya zorlamayı hedefliyor. Todman, “Bu şartlar, İsrail için kabul edilmesi daha zor maddeler” diyerek ekledi.

Erişilebilirlik kısayollarına git
Haberi paylaşın Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

İsrail, Hamas’la barış görüşmelerinde 'temkinli iyimser'

İsrail, 7 Ekim'i anarken Gazze'de yıkım sürüyor: Ateşkes görüşmeleri yeniden başladı

Mısır'daki İsrail-Hamas dolaylı görüşmeleri hakkında neler biliniyor?