Pazar günü KKTC'de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminin hemen ardından görüşlerini beyan eden Bahçeli, 'KKTC parlamentosunun Türkiye'ye katılma kararı alması' gerektiğini ifade etmişti.
İktidar Cumhur İttifakı ortaklarından Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, salı günü parti grup toplantısında yaptığı konuşmada, "81 Düzce'den sonra 82'nin KKTC olması hayat memat konusu haline gelmiştir. Biz Kıbrıs'a bakınca vatan görüyoruz," ifadeleriyle Kuzey Kıbrıs'taki cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası ülkenin "Türkiye'ye katılma kararı alması gerektiğini" yineledi.
19 Ekim Pazar günü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) lideri Tufan Erhürman, oyların yüzde 60,32'sini aldığı yarışı kazanarak KKTC'nin 6. Cumhurbaşkanı oldu.
Pazar günü seçimin hemen ardından görüşlerini beyan eden Bahçeli, "KKTC parlamentosunun Türkiye'ye katılma kararı alması" gerektiğini ifade etmişti.
Salı günü parti grup toplantısında yaptığı konuşmada seçim sonuçlarına dair yeni değerlendirmelerde bulunan Bahçeli, "Kıbrıs Türk'tür, Türk'ün öz vatanıdır," sözleriyle konuşmasına başladı.
Kuzey Kıbrıs için "Doğu Akdeniz'deki sancak" nitelendirmesi yapan Bahçeli, "Durumun aciliyetine binaen... 81 Düzce'den sonra 82'nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olması artık hayat memat konusu haline gelmiştir," diye konuştu.
Seçilmesi durumunda Güney Kıbrıs ile sonuncusu 2017'de yapılan resmî müzakerelere yeniden başlayacağını açıklayan Erhürman seçilmesine ilişkin olarak, "Herkesin aklını başına alarak Kıbrıs'taki seçimleri iyi okumasını, federalizme giden mayınlarla dolu güzergâhın ülkemize ve bölgemize nasıl yansıyacağını dikkatle tefsir etmesi halisane temennimdir. Meselenin demokratik haklarla ve sandığa saygıyla alakası hiç yoktur. Zira mesele vatan meselesidir," ifadelerini dile getirdi.
Sözlerini sürdüren Bahçeli, "Kıbrıs'ta egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözüme kapalı duran ve federasyon özlemlerine yeşil ışık yakan bir siyasi zihniyet ve iradenin geçmişin acı ve ıstırap veren olaylarını tekrar canlandırma ihtimali yabana atılamaması gereken yakın bir tehdittir," diye konuştu.
İki devletli çözüm vurgusu yapan Bahçeli, "Federasyon tez ve tekliflerinin geçerliliği ve geleceği kesinlikle yoktur. Kıbrıs milli davamızdır. Cumhuriyet Meclisi'nin iradesi federasyon değil egemen eşitliğe dayanan iki devletli çözümün sağlanmasıdır. İki devletli bir çözümün varlık bulması kaçınılmazdır," dedi.
Kuzey Kıbrıs'ın güvenliği ile Türkiye'nin güvenliğinin aynı noktada olduğunu vurgulayan Bahçeli," Kıbrıs bir adadan çok daha ötesidir. Kıbrıs, Doğu Akdeniz'deki sancak, Türk milletinin can damarı, Türk istiklal ve varoluş ruhunun siyasi, stratejik ve jeopolitik misyonudur. Kıbrıs'ın güvenliği ve geleceği, Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenlik ve geleceğiyle bir ve aynıdır. Bu kapsamda Kıbrıs Türk'tür, hep de böyle kalacaktır. Herkes aklını başına devşirip hesabını buna göre yapmalıdır," diye konuştu.
Bahçeli "Türkiye'ye katılma" değerlendirmesini yineleyerek, "Tekraren ifade etmek gerekirse KKTC Parlamentosu acilen toplanmalı, seçim sonuçları ve federasyona dönüşün kabul edilemeyeceğini ilan etmeli ve Türkiye Cumhuriyeti'ne katılma kararı almalıdır," dedi.
Tufan Erhürman, seçim zaferinin ardından yaptığı açıklamada Türkiye ile dış politikada eşgüdümlü hareket edeceği vurgusunu yaptı.
Erhürman, "Özellikle dış politikaya ilişkin sorumlulukları elbette Türkiye Cumhuriyeti ile yakın istişare içerisinde yürüteceğim. Bundan da kimsenin kuşkusu, endişesi olmasın," sözlerini dile getirdi.
Anadolu Ajansı'na (AA) yaptığı açıklamada ise Erhürman, Türkiye ile ilişkilerin ilerlemesini "bir misyon olarak" gördüğünü ve ilişkilerin "doğru zeminde" gelişerek devam edeceğini belirtti.
KKTC seçimleri ve Türkiye'den yaklaşımlar
Kuzey Kıbrıs Yüksek Seçim Kurulu, CTP lideri Erhürman'ın cumhurbaşkanlığı yarışını oyların yüzde 62,76'sını alarak kazandığını, mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın ise oyların yüzde 35,81'ini aldığını duyurdu.
218 bin 313 seçmenin ülke genelinde kurulan 777 sandıkta oy kullandığı seçime katılım oranı da yüzde 64,87 olarak açıklandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da seçim sonrasında, "Bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde gerçekleşen seçimlerde resmî olmayan sonuçlara göre cumhurbaşkanı seçilen Sayın Tufan Erhürman’ı tebrik ediyorum. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin sahip olduğu demokratik olgunluğu bir kez daha gösteren, Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin iradesini sandığa yansıttığı bu seçimin ülkelerimiz ve bölgemiz için hayırlı olmasını diliyorum," açıklamasını yaptı.
Erdoğan, "Türkiye olarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını ve çıkarlarını Kıbrıs Türkü kardeşlerimizle birlikte her türlü platformda savunmaya devam edeceğiz," diye de ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz ay yaptığı bir açıklamada, "Kıbrıs konusunda zihnimiz de politikamız da net. Federasyon defteri bizim için artık kapanmıştır. Kimse kelime oyunlarıyla bizi yeniden federasyon tartışmalarına çekemez. Kıbrıs Türkü Ada'da azınlık olmayı asla kabul etmeyecektir. Tek gerçekçi çözüm Ada'da iki ayrı devletin varlığının kabulüdür," demişti.
Ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel ise X hesabında yaptığı bir paylaşımda, "KKTC'de bugün yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, gayriresmi sonuçlara göre yüzde 62,80 oy oranı ile kazanan, kardeş partimiz Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin (CTP) lideri, çok değerli dostum Sayın Tufan Erhürman'ı yürekten kutluyorum," ifadelerini kullandı.
Seçimde CTP adayı Erhürman'ın yanı sıra Kıbrıs Sosyalist Partisinin adayı Osman Zorba ve bağımsız adaylar yarıştı.
Bağımsız adaylar arasında Arif Salih Kırdağ, Ahmet Boran, Mehmet Hasgüler, İbrahim Yazıcı yer aldı. Adaylardan Hüseyin Gürlek ise seçime bir gün kala Ersin Tatar lehine yarıştan çekildiğini açıklamıştı.
KKTC’de cumhurbaşkanlığı büyük oranda sembolik. Ancak cumhurbaşkanı, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile müzakereleri yürütmekle görevli. Bu yüzden de seçimlerin sonucu Türkiye ve dünyada merakla bekleniyordu.
KKTC'yi an itibarıyla sadece Türkiye diplomatik olarak tanıyor. Adanın güneyindeki Kıbrıs Cumhuriyeti ise uluslararası arenada tanınıyor ve AB üyesi.
Kıbrıs Barış Harekâtı ve KKTC'nin kuruluşu
Türkiye'de "Kıbrıs Barış Harekâtı", Yunanistan'da "Kıbrıs Türk İstilası" olarak bilinen ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin "Atilla Harekâtı" koduyla düzenlediği askeri operasyon, 20 Temmuz 1974'te, o dönemki CHP - Milli Selamet Partisi (MSP) koalisyonunun kurduğu 37'nci hükümette başbakan olarak görev yapan Bülent Ecevit'in emriyle gerçekleşti.
Ecevit, BM'ye "Kıbrıs Türklerine soykırımı durdurun" çağrısı yaptı ve operasyonun emrini "Türk Kıbrıslıların katledilmesini engellemek" için verdi. Harekât, Türk askerlerinin adadaki Lefkoşa-Girne yolu gibi stratejik noktaları kontrol etmesini sağladı.
Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Konseyi'nin (Council of Europe - CoE) "işgal" olarak tanımladığı harekâta gerekçe olarak Ankara, İngiltere, Türkiye ve Yunanistan'ın taraf olduğu Zürih ve Londra Antlaşmasını gösteriyordu.
"Garanti Antlaşması" olarak da bilinen metinde, Rum ve Türk toplumlarının birbirlerine baskı kuramayacağı, bu gibi durumlarda garantör devletlerin engellemede bulunabileceği belirtiliyor.
15 Temmuz 1974'te, Yunanistan'ın desteğiyle yapılan Kıbrıs Darbesi'nden hemen sonra harekâtın ilk ayağı, 14 Ağustos'ta da ikinci ayağı düzenlendi.
Kıbrıs Türklerine yönelik şiddet olaylarını tetikleyen darbe, 1960 anlaşmalarını ihlal ediyordu. Başbakan Ecevit, operasyonu "bağımsız Kıbrıs devletini kurtarmak" olarak tanımladı. Türk hükümetinin amacı Yunan cuntanın adayı ilhakını önlemek ve Başkan Makarios'un yasal hükümetini restore etmekti - ki bu kısmen gerçekleşti zira cunta çöktü ve sivil hükümet kuruldu.
Silahlar sustuğunda Lefkoşa'nın kuzeyi dahil adanın yüzde 37'si Türklerin kontrolündeydi.
Harekât sona erdiğinde Türk tarafının kaybı 3 bin 841, Rum ve Yunan tarafınınki de 16 bin dolaylarındaydı. Bu süreçte 270 sivilin öldüğü, 803'ünün kaybolduğu ve binin üzerinde insanın yaralandığı biliniyor.
Türk ve Rum toplumları arasındaki gerginliğin bir sonucu olan Kıbrıs Harekâtı nedeniyle 140 bin ila 200 bin Rum, 42 bin ila 65 bin Türk zorunlu olarak adada yer değiştirdi.
Harekâtın ardından 1976'da Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu.
Tarihler 15 Kasım 1983'ü gösterdiğinde ise Kıbrıs Türk Federe Devleti meclisi self-determinasyon (kendi kaderini tayin) hakkını kullanarak oy birliği ile aldığı bir kararla, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ilan etti.
KKTC'nin kuruluş bildirgesini kurucu cumhurbaşkanı Rauf Denktaş okudu. KKTC'nin kurulması, başta Kıbrıs Cumhuriyeti ve Yunanistan olmak üzere pek çok devletin yanı sıra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin de tepkisini çekti.