İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) tarafından hazırlanan yeni bir rapor, İsrail'in bu yılın başlarında Batı Şeria'ya düzenlediği kara harekâtında savaş suçu işlediğini ve çatışmalar sona erdikten sonra on binlerce yerinden edilmiş Filistinlinin geri dönmesine izin verilmediğini ortaya koyuyor.
İsrail güçlerinin bu yılın başlarında gerçekleştirdiği askerî operasyondan bu yana on binlerce Filistinlinin işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan evlerine dönmelerine izin verilmemeye devam ediliyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) tarafından hazırlanan bir rapora göre İsrail, çatışmaların sona ermesinden bu yana Filistinlilerin evlerine dönmelerine izin vermeyerek savaş suçu ve insanlığa karşı suç işliyor.
İsrail güçleri ocak ayında HRW'nin araştırmasını yürüttüğü Cenin, Tulkarem ve Nur Şems mülteci kampları da dahil olmak üzere Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde geniş çaplı askerî operasyonlar düzenledi.
"Demir Duvar Operasyonu" olarak adlandırılan bu operasyonla İsrail hükümeti, Hamas ve İslami Cihad da dahil olmak üzere İran destekli militan grupların peşine düşerek terörist faaliyetlerin kökünü kazımayı amaçladığını söyledi.
Ancak HRW'nin "Tüm Hayallerim Silindi" başlıklı raporuna göre, çatışmalar uzun süre önce sona ermiş olsa da 32 bin Filistinli yerinden edilmiş durumda.
Raporun yazarı Nadia Hardman Euronews'e yaptığı açıklamada bölgedeki çatışmaların çoktan sona erdiğini söyledi.
"Uluslararası hukuk bu konuda çok nettir. Bir kez yerinden edilen insanlar, bölgedeki çatışmalar sona erdiğinde geri gönderilmelidir."
"Bu kampları yerinden edilmiş nüfusa kapatmaya devam etmek için hiçbir sebep yok."
Araştırmacılar, yerinden edilme ve yıkımın boyutlarının izini sürmek için Cenin, Tulkarem ve Nur Şems mülteci kamplarında görüşmeler yaptı ve havadan çekilen görüntüleri analiz etti.
Filistinliler 'aşağılanma ve korku' yaşadı
Cenevre Sözleşmesi uyarınca, bir nüfusun zorla yerinden edilmesi ancak zorunlu askerî nedenlerle veya sivil nüfusun güvenliğini sağlamak için tahliyenin gerekli olduğu durumlarda gerçekleştirilebilir.
Sivillere ayrıca güvenli yollar, yiyecek ve suya erişim ve çatışmalar sona erdiğinde geri dönme imkânı sağlanmalıdır.
HRW raporu, İsrail makamlarının Cenin, Tulkarem ve Nur Şems'teki askerî operasyonlar sırasında bu yönde adımlar atmadığını göstermektedir.
Raporda, "İnsan Hakları İzleme Örgütü'yle konuşan tüm bölge sakinleri, evlerinden zorla çıkarılmanın, eşyalarını toplayamamanın ve geri dönmelerine izin verilip verilmeyeceğinin ya da ne zaman verileceğinin belirsiz olmasının yarattığı aşağılanma ve korkuyu anlattı," denildi.
İsrail hükümeti Demir Duvar Operasyonu'nun mülteci kamplarındaki "terörist unsurları" ortadan kaldırmak için gerekli olduğunu ve yıkımların kampları "yeniden şekillendirmek" için gerekli olduğunu belirtti.
HRW'nin uydu görüntüleri üzerinde yaptığı analiz, askerî operasyonların başlamasından bu yana 850 binanın yıkıldığını gösterdi. "İsrail ordusu, amaçlarına ulaşmak için her üç kamptaki nüfusun tamamının yerinden edilmesinin neden gerekli olduğunu ya da alternatiflerin düşünülüp düşünülmediğini açıklamadı," denildi.
"Bu 850 bina ve evin yarısı aslında yıkım emri olmaksızın yıkılmıştır" diyenn Hardman, "Bazıları evlerinin yıkılıp yıkılmadığını bile bilmiyor, çünkü yıkım emri almamışlar," ifadesine yer verdi.
'Etnik temizlik politikası'
Hardman, HRW'nin İsrailli yetkililere kamplardaki nüfusun yerinden edilmesinin ardındaki niyeti sorduğunu söyledi. "İsrailli yetkililer, güvenlik ihtiyaçları nedeniyle kampları yeniden şekillendirmek için askerî gereklilik gerekçesini tekrarladılar," dedi.
"Yani geri dönüş hakkı meselesiyle gerçekten ilgilenmediler."
HRW, Filistinli savaşçıların varlığının uzun süreli "topyekûn sivil yerinden edilmeyi" haklı çıkarmak için yeterli olmadığını ve "İsrailli yetkililerin Filistinli nüfusa yönelik devam eden hak ihlallerinin daha geniş bir modelini yansıttığını" söylüyor.
Hardman, "Bu kitlesel ve sistematik bir yerinden edilme vakasıdır. Kapsamı çok büyük," dedi. "Hukuki sonuçlarımız bunların savaş suçu olduğu, yaygın ve sistematik olduğu ve insanlığa karşı suç ve etnik temizlik anlamına geldiği yönündedir."
HRW, sorumluluğu zorla yerinden edilmeyle ilgili savaş suçları işlemekle itham ettiği üç kilit isme yöneltiyor: İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Savunma Bakanı Israel Katz ve Demir Duvar Operasyonu'nu yürüten merkez komutanlığın başındaki Abraham "Avi" Bluth.
Rapor, hükümetleri bu kişilere yaptırım uygulamaya ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni de bu kişileri insanlığa karşı işledikleri suçlar nedeniyle soruşturmaya çağırıyor.
Hardman, "En önemlisi ve en açık ve acil olanı, devletlerin bu Filistinli mültecilerin zorla yerleştirilmesine son verilmesi için baskı yapmasıdır," dedi.