17. yüzyılda Japonya, dünyadaki altının yaklaşık olarak beşte birini üretiyordu ve bunun yaklaşık yarısı da Sado’dan geliyordu. Focus’un bu bölümünde Euronews, bu efsanevi adanın perdelerini aralıyor.
REKLAMJapon Denizi’nin batı açıklarında yer alan Sado, Japonya’nın en büyük altıncı adası. Bu ücra yer, muhteşem deniz ürünleri, harika sahil şeridi ve antik tapınaklarıyla biliniyor. Ancak Sado en çok altınıyla ünlü. Edo döneminde, Japonya Şogunlar tarafından yönetilirken buradan büyük miktarda altın çıkarılmıştı.
Sado şehrindeki Dünya Mirası Tanıtım Departmanı’ndan Ishikawa Kimiko, Euronews’e şunları söyledi: “Edo döneminde Sado altın madenlerinden 41 ton altın çıkarıldı ve 17. yüzyılın başlarında dünyadaki altının yüzde 20’sinin Japonya’dan çıktığı söylenir. Japonya’daki bu altınların yarısı buradan, Sado’dan çıkarıldı.”
Aikawa, adanın en eski madenlerinden biri. Tünellerin 400 kilometreye kadar uzandığı tahmin ediliyor. Bu, yaklaşık olarak Sado ve Tokyo arasındaki mesafe.
Japon hükümeti, 16. yüzyıldan 19. yüzyılın ortalarına kadar burada geliştirilen madencilik tekniklerini görücüye çıkarmak amacıyla, Aikawa’yı ve Sado’da bulunan bir diğer altın madeni Nishimikawa’yı UNESCO Dünya Mirası için aday gösterdi.
Kimiko şunları ekledi: “Sado’nun en önemli özelliği, diğer yabancı ülkelerin halihazırda makineleştirildiği yıllarda Sado’daki yüksek kaliteli altınların önemli bir bölümünün makineleştirilmemiş, el yapımı yöntemlerle çıkarılmasıydı."
Sado, destinasyon olarak Japonya’nın daha ünlü konumlarına nazaran gölgede kalabilir, ancak ada, benzersiz kültürü, doğal güzelliği ve Japonya’nın kaderini şekillendirmedeki tarihi rolü sayesinde ülkenin en büyük keşfedilmemiş gizemlerinden biri.