İstanbul gibi turizm merkezleri büyük deprem trajedisinden etkilenmedi. Dünyanın dört bir yanından ziyaretçiler, hem bu muhteşem şehri görmek hem de deprem bölgesinin yeniden inşasına yardımcı olmak için İstanbul'a gelmeye devam ediyor.
REKLAMTürkiye güneydoğusunu vuran yıkıcı depremler nedeniyle zor bir dönemden geçiyor. Turizm sektöründen elde edilen gelir, Türkiye için bu açıdan da oldukça önemli.
İstanbul gibi turizm merkezleri bu büyük deprem trajedisinden etkilenmedi. Dünyanın dört bir yanından ziyaretçiler, hem bu muhteşem şehri görmek hem de deprem bölgesinin yeniden inşasına yardımcı olmak için İstanbul'a gelmeye devam ediyor.
Asya ve Avrupa arasında bir köprü görevi gören İstanbul müzik, kültür ve sanatseverlere zengin fırsatlar sunan renkli bir şehir. Güçlü tarihi mirasıyla dünyaca tanınan bu şehirde tarihi ve modern yan yana yaşıyor.
Ayasofya Camisi
İstanbul'un zengin mirasını deneyimlemek için dini inancın bir tezahürü olan ve dünyanın en büyük mimari harikaları arasında yer alan Ayasofya'dan daha iyi bir yer olamaz.
6. yüzyılda, Bizans İmparatoru I. Justinianus döneminde katedral olarak inşa edilen ve eskiden Kutsal Bilgelik Mabedi olarak adlandırılan bu görkemli yapı, Bizans mimarisinin mükemmel bir örneği. Ayasofya Osmanlı döneminde camiye, sonra 1935'de müzeye ve 2020'de yeniden camiye dönüştürüldü.
İçerisinde devasa kubbesine, altından mozaiklerine ve de sayısı 140'ı bulan, Mısır, Efes ve diğer birçok yerden getirilen yekpare mermer sütunlarına hayran kalmamak elde değil.
Ayasofya Camisi, İstanbul'u her sene ziyaret eden milyonlarca turist için olmazsa olmaz bir durak.
Buenos Aires'ten gelen Florencia Lehmann, "Şu an bir Orta Doğu turu yapıyoruz. Ve Ayasofya'yı ziyaret etmek için İstanbul'da durduk. Muhteşem bir yapı. Burada olduğumuz için oldukça mutluyuz." şeklinde konuşuyor.
Bir diğer ziyaretçi Güney Afrikalı Jessica Gounden ise, "Ayasofya oldukça sembolik bir yapı ve dünyaca ünlü. Bize mimarisinin eşsiz olduğu söylendi. Gerçekten de şaşırtmadı. Büyüleyici detayları, kabartmaları, sütunları, kısacası her şeyiyle fevkalade." diyor.
Arkeoloji Müzeleri
Sadece birkaç yüz metre uzakta şehrin en önemli tarihi komplekslerinden olan Arkeoloji Müzeleri yer alıyor.
3 ana galeriye ayrılan müze, dünya tarihindeki neredeyse her dönemi, kültürü ve medeniyeti yansıtan 500 kadar sergiye ev sahipliği yapıyor.
Arkeoloji bölümünde Helenistik dönem ve Antik Roma'dan kalan birçok arkeolojik eser yer alıyor. İşte tam burada kaçırılmaması gereken bir eser var: İskender Lahdi.
Müze Müdürü Rahmi Asal, "Lahitin adı İskender Lahdi, adını sol başta görülen Büyük İskender'in kabartmasından alıyor. Bana göre dünyanın en önemli ve sanatsal değeri en yüksek lahdiyle karşı karşıyayız." şeklinde konuşuyor.
Lahitler, heykeller, mumyalar, kil tabletler, hepsi bir arada. Ve bazıları insanlık tarihinin önemli dönüm noktaları arasında.
Eğer iflah olmaz bir romantikseniz, Sümerler zamanında kutsal bereket ayinleri için bestelenmiş dünyanın bilinen en eski aşk şiirini kaçırmayın. Asal bu esere ilişkin, "Bu tablet Milattan Önce 2000'lerin sonlarında yaklaşık 2030'larda Nippur'da bulunuyor. Kral Şusin'in gözdesi olan kadının onunla ilgili söylediği güzel sözleri içeriyor." ifadelerini kullanıyor.
Atatürk Kültür Merkezi
İstanbul aynı zamanda Doğu ile Batı ve eskiyle yeni arasında da köprü kuran bir kültür merkezi. Ama bir yer var ki kültür severleri, diğerlerinden de çok, tek bir çatı altında topluyor: Atatürk Kültür Merkezi (AKM).
60'larda kültürel hayatın bir klasiği olan merkez, 70'lerde çıkan bir yangında harap oldu. Fakat 2021'de bir anka kuşu misali küllerinden doğdu.
Remzi Buharalı'nın Sanat Yönetmenliğini yaptığı AKM, her gün çeşitli sanat performanslarına ev sahipliği yapıyor.
REKLAMBuharalı, "İstanbul gibi bir megapolde, uluslararası alanda izleyebileceğiniz olağanüstü gösterilerin, temsillerin, konserlerin hepsi bu merkezde izlenebiliyor." diyor.
Opera salonu, tiyatrosu, sanat galerisi, çok amaçlı salonları ve tesisleriyle burası herkese rutinden kaçmak için bir fırsat sunuyor.
Sanat direktörüne göre, AKM İstanbul'da insanların günlük koşuşturmaları, telaşları, yorgunluklarının ardından kendilerini kültür-sanatla dinlendirebilecekleri bir alan.