Amerikalılar İtalyan kökenlerini, soybilim uzmanlarının rehberliği, DNA testleri ve soy turizminin yükselişinden yararlanarak araştırıyor.
Jim Fiorini’nin babası, 1900’lerin başında 'Amerikan rüyasının' sunduğu vaatlere kapılarak ABD’ye göç eden 2 milyondan fazla İtalyan’dan biriydi. Çalışma vizesiyle gelen diğer İtalyan göçmenleri istihdam eden başarılı bir inşaat şirketi kurdu ancak Büyük Buhran bu başarının sonunu getirdi.
Fiorini, babasının çocukluk anılarını ve ABD’ye taşındıktan sonra hayatının nasıl giderek zorlaştığını anlatırken her defasında duygulandığını belirtiyor.
Bugün Pennsylvania’da yaşayan Fiorini, babasının yaşadığı “zorunlu göç” hikâyesini tamamlamak ve İtalya’daki köklerini yeniden keşfetmek umuduyla kısa süre önce aile geçmişini araştırmaya başlamış.
Onun hikâyesi, benzer bir geçmişin izini süren binlerce kişinin öyküsünden yalnızca biri.
Soy turizminin yükselişi
Amerikalılar geçmişlerini giderek daha fazla araştırıyor ve Avrupa’daki, özellikle de İtalya’daki atalarını keşfediyor. Bu eğilim, “soy turizmi” olarak adlandırılıyor.
ViaMonde’nin CEO’su ve kurucusu Jennifer Sontag’a göre, “Son yıllarda İtalya, yalnızca manzaralarını görmek için değil, kökleriyle yeniden bağ kurmak isteyen gezginlerin artmasıyla soy turizminin merkezi bir durağı hâline geldi.” ViaMonde, Amerikalıların İtalya’daki aile kökenlerini bulmalarına yardımcı olan bir taşınma danışmanlığı şirketi.
Sontag, “Nereden geldiklerini daha iyi bilmek isteyen genç yaşlı çok sayıda insan görüyoruz,” diyor.
İkinci, üçüncü ve dördüncü kuşak Amerikalı İtalyanların çoğu için bu arayış, samanlıkta iğne aramak kadar zor olabiliyor. Kayıtlar belirsizleşmiş, isimler değişmiş ya da belgeler kaybolmuş olabiliyor.
Yine de soyağacı araştırmalarındaki gelişmeler, DNA testlerinin yaygınlaşması ve uzman soy takibi ajanslarının artışı, bu kişisel yolculukları daha mümkün ve başarılı hâle getiriyor.
İtalya neden soy turizminin gözde adresi oldu?
İtalya, ata mirasını arayan Amerikalı turistlerin başlıca duraklarından biri hâline geldi. 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başlarında, özellikle ülkenin güneyinde ve Sicilya adasında ekonomik koşullar son derece zorlu, siyasi ortam ise istikrarsızdı.
O dönemde aynı köyden ya da kasabadan birçok kişi genellikle aynı bölgelere göç ederdi.
ViaMonde’nin kurucusu ve kendisi de İtalyan kökenli olan Jennifer Sontag, bu hareketliliğin tipik biçimini şöyle anlatıyor: “Göç genellikle genç erkeklerin yurt dışına gidip iş bulmasıyla başlardı. Ardından köylerinden başka erkekleri de yanlarına çağırırlar, bir süre sonra da eşlerini ya da sevgililerini getirirlerdi.”
“Bu yoğun göç dalgaları, doğal olarak İtalya genelinde soy turizmi açısından belirli odak noktaları yarattı.”
Teknolojideki ilerlemeler sayesinde torunlar, atalarının İtalya’daki doğum yerlerini bulmakta artık çok daha kolaylık yaşıyor. Bu kolaylık, giderek daha fazla kişiyi kendi aile geçmişlerinin izini sürmeye teşvik ediyor. Öyle ki İtalya, bu ilginin artması üzerine 2024 yılını “Anno del Turismo delle Radici” (Soy Turizmi Yılı) ilan etmişti.
Soy bağlarını araştıran ajanslar
Aile üyelerine dair onlarca yıllık verileri araştırmak, çoğu zaman zahmetli ve sonuçsuz bir süreç olabiliyor.
Sontag, “En büyük zorluklardan biri, 1900’lerin başlarında yaygın olan İtalyan karşıtı önyargıların etkisiyle birçok İtalyan isminin yanlış yazılması ya da İngilizceleştirilmesiyle başa çıkmak,” diyor.
Pek çok resmi kayıt hâlâ dijital ortama aktarılmamış ya da halka açık değil. Bu nedenle, Fiorini gibi aile geçmişinin izini sürmek isteyen torunlar genellikle uzmanlardan yardım alıyor.
Sontag’ın ajansı, müşterilerinin soylarını bulmak için adeta birer dedektif gibi çalışıyor; eski belgeleri inceliyor, kilise arşivlerine ulaşıyor ve kaybolmuş aile bağlarını yeniden kurmaya çalışıyor.
“Ekibimizde, mevcut başvuru sahibine kadar giden süreçte birden fazla şehir, eyalet ve bazen ülke genelinde İtalyan doğum kayıtlarını, gemi manifestolarını, boşanma kayıtlarını ve ölüm belgelerini müşterilerle birlikte tarayan soyağacı uzmanları var,” diyor Sontag.
Bu ilk iz sürme aşaması haftalar, hatta aylar sürebiliyor.
Atalara ait kasaba tespit edildikten sonra ekip, doğum ve evlilik kayıtlarındaki sokak adlarından yola çıkarak çoğu zaman tam adresleri de belirleyebiliyor. Bu kayıtlara dijital olarak erişilemediğinde Sontag, ekibini zaman zaman İtalya’daki yerel arşivlere, kiliselere ve belediye binalarına göndererek fiziki belgeler arasında tarama yaptırıyor.
‘Atalarımın yaşadığı kasabaya varmak bir bitiş hissiyatı yaşattı’
Ataların izini sürmek çoğu zaman aylar süren bir süreç ve birçok torun, köklerini bulma hayalini yıllarca içinde taşıyor. Bu nedenle “eve” dönüş anı, son derece duygusal bir deneyime dönüşebiliyor.
Sontag, “İlk tepki genellikle, aile tarihinin parçaları nihayet bir araya gelirken sevinç ve hayranlık gözyaşları oluyor,” diyor.
“Sık sık beklenmedik ayrıntılarla da karşılaşıyoruz — bazılarının ‘dolaptaki iskeletler’ diye adlandırdığı, evlilik dışı ilişkilerden doğan çocuklar gibi sırlar ortaya çıkabiliyor. Ama bu keşifler, aile hikâyelerinin derinliğini ve insaniliğini daha da artırıyor.”
Bu deneyimin ne kadar etkileyici olabileceğine Fiorini tanıklık ediyor. “Atalarıma ait kasabayı bulduğuma dair kesin teyit almak, babamın çocukken ABD’ye gelmeden önceki hayatıyla ilgili içimde bir defteri kapattı,” diyor.
“Mahallenin su çeşmesini çevreleyen küçücük meydanda durmak ve babamın çocukken oynadığı taş basamaklara oturmak benim için hayatımı değiştiren bir andı.”
İtalya’nın vatandaşlık yasası nasıl değişti?
İtalyan köklerini araştıran pek çok Amerikalı, aynı zamanda İtalya vatandaşlığı başvurularını ya da ülkeye taşınma süreçlerini kolaylaştıracak belgeleri de inceliyor.
Bu noktada Sontag’ın ekibi, karmaşık bürokratik adımlar arasında yol gösterici bir destek sunuyor. Fiorini, gelecek yıl eşiyle birlikte İtalya’ya taşınmayı planladığını ve bu süreçte ViaMonde’dan yardım alacağını söylüyor. “İtalyan bürokrasisinde yol almak, kuantum fiziğinden biraz daha az zor,” diye ekliyor gülerek.
Ancak İtalyan yasasında yapılan son değişiklik, köklerini resmileştirerek vatandaşlık almak isteyen birçok Amerikalı için önemli bir engel oluşturdu.
Mayıs ayında yürürlüğe giren düzenlemeyle, soy bağı yoluyla İtalya vatandaşlığına uygunluk iki kuşakla sınırlandırıldı. Buna göre başvuranların, İtalya’da doğmuş bir ebeveyne ya da bir büyükanne veya dedeye sahip olmaları gerekiyor. Bu değişiklik, daha uzak kuşaklardan İtalyan kökenlerini belgeleyenlerin vatandaşlık başvurularını fiilen imkânsız hâle getiriyor.
Sontag, bu yasal değişikliğin müşterileri için “yıkıcı” olduğunu söylüyor.
“Pek çoğu, özellikle COVID-19 döneminde uzaktan çalışma esnekliği kazanan daha genç müşteriler, hayatlarını İtalya’ya taşınma hayali üzerine kurmuştu,” dedi. “Bu hayal, yalnızca emeklilerle sınırlı değildi; aile bağlarını tazelemek, iş kurmak ve İtalyan yaşamına katkıda bulunmak isteyen genç kuşaklara da uzanıyordu.”
Sontag’a göre, “Dördüncü kuşak torunlar olan birçoğumuz için İtalya’yla bağ çok derin; bayramlarda sugo (bir makarna sosu) ve makarna yemek gibi kültürel geleneklerden, Sicilya lehçelerini yaşatmaya kadar.”
Ancak bu düzenleme, üçüncü ve dördüncü kuşak Amerikalı İtalyanların çoğu için İtalya’nın artık bir yaşam yeri değil, yalnızca bir tatil durağı hâline gelmesi anlamına geliyor.
Sontag, “Bu, ekonomiyi canlandıracak ve yok olmaya yüz tutmuş kasabaları yeniden ayağa kaldırmaya yardımcı olacak torunları kucaklamak için hükümetin kaçırdığı bir fırsattı,” diye ekledi.