Önlem alınmazsa plastik üretiminin 2060 yılına kadar üç katına çıkacağı öngörülüyor.
Dünyayı tehdit eden plastik kirliliğine karşı tarihi bir anlaşma hazırlamak amacıyla salı günü İsviçre'nin Cenevre kentinde kritik müzakereler başladı. Bu, şimdiye kadar altıncı tur görüşme ve müzakereciler bunun sonuncu olmasını umuyor.
Geçen sene kasım ayında Güney Kore’nin Busan kentinde yapılan görüşmeler, üretim kısıtlaması konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle sonuçsuz kalmıştı.
Üretim mi sınırlanmalı, yoksa sadece geri dönüşüm mü?
100’den fazla ülke, plastik üretiminin azaltılmasını, tek kullanımlık plastiklerin ve bazı kimyasalların aşamalı olarak kaldırılmasını öngören hukuken bağlayıcı bir anlaşmadan yana. Ancak Çin, Rusya, Suudi Arabistan ve İran gibi fosil yakıt üreten ülkeler buna karşı çıkıyor. Bu ülkeler sorunun üretimde değil, geri dönüşüm ve yeniden kullanımda çözülebileceğini savunuyor.
Müzakere komitesinin başkanı Luis Vayas Valdivieso, “Hiç kimse plastik kirliliği istemiyor ama onu sistematik ve etkili şekilde durdurmanın bir yolunu hâlâ bulamadık,” dedi.
Cenevre'deki görüşmelere hükümet temsilcileri, plastik endüstrisi, çevreciler, bilim insanları, yerli halk liderleri ve plastik kirliliğinden doğrudan etkilenen topluluklar katılıyor. 3700’den fazla katılımcının yer aldığı toplantıların 10 gün süreceği ve 14 Ağustos’ta sona ereceği bildirildi. Bu, şimdiye kadarki en uzun oturum olacak.
Plastik üretimi üç katına çıkabilir
Her yıl dünya 450 milyon tonun üzerinde yeni plastik üretiyor. Bu miktarın 2060 yılına kadar üç katına çıkabileceği tahmin ediliyor. Özellikle içecek şişeleri ve hızlı tüketim ambalajları gibi tek kullanımlık ürünler bu artışta büyük rol oynuyor.
The Lancet dergisinde yayımlanan bir rapora göre plastik, üretiminden kullanımına ve atık haline gelene kadar her aşamada hem insan sağlığına hem de gezegene zarar veriyor. Hava kirliliği, zehirli kimyasallar ve vücudumuza girebilen mikroplastikler bu etkiler arasında.
Uzmanlar, kurşun ya da hava kirliliği gibi sorunlara karşı alınan yasal önlemlerin benzer şekilde plastik için de mümkün olduğunu belirtiyor.
İki temel soru
Müzakereler, iki temel konu etrafında şekilleniyor:
- Plastik üretimi sınırlandırılmalı mı?
- Plastiğe eklenen zararlı kimyasallar yasaklanmalı mı?
AB, Panama ve “Yüksek Hedef Koalisyonu” gibi ülkeler üretimin ve tüm yaşam döngüsünün düzenlenmesini savunurken, petrol üreticileri bu yaklaşımı geri çeviriyor.
AB Çevre Komiseri Jessika Roswall, “Mevcut eğilim devam ederse plastik üretimi 2060’a kadar üç katına çıkacak. Küresel, etkili ve bağlayıcı bir çözüme ulaşmalıyız,” dedi.
Greenpeace ise müzakerelerde 2040 yılına kadar plastik üretiminin yüzde 75 oranında azaltılması çağrısında bulunuyor.
Oylama mı, oybirliği mi?
Anlaşmaya bir maddenin dahil edilmesi için tüm ülkelerin mutabık kalması gerekiyor. Ancak Hindistan, Suudi Arabistan ve İran gibi bazı ülkeler buna karşı çıkarak kararların sadece oybirliğiyle alınması gerektiğini savunuyor.
Bazı katılımcılar ise anlaşmayı "isteğe bağlı" maddelerle esnetmeyi öneriyor. Ancak çevre örgütleri, bu durumda anlaşmanın bağlayıcılığının kalmayacağını ve etkisinin zayıflayacağını belirtiyor.
Greenpeace’ten Graham Forbes durumu şöyle özetliyor: “Bu sorunu geri dönüşümle çözemeyiz.”