Avustralya ile varılan anlaşmanın ardından Türkiye, COP31'in ev sahibi oldu. Liderler Zirvesi İstanbul’da, ana konferans etkinliklerinin ise Antalya’da gerçekleştirilecek.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (UNFCCC) 31. Taraflar Konferansı (COP31), 2026 yılında Türkiye’nin ev sahipliğinde düzenlenecek.
Brezilya’nın Belem kentinde dün sona eren COP30 zirvesinde alınan kararla, Türkiye hem konferansın dönem başkanı hem de ev sahibi ülke olarak belirlendi. Karar, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanı Halil Hasar'a göre Türkiye'nin yürüttüğü "yoğun müzakerelerin" ardından geldi.
Türkiye, 2022 yılında Mısır’ın Şarm El-Şeyh’teki COP27’de adaylığını açıklamış ve Avustralya ile rekabet etmişti.
Daha önce iki aday ülke arasındaki müzakerelerin çıkmaza girdiği ifade belirtilmişti ancak Avustralya’nın Pasifik Adaları’ndaki kırılgan ülkeleri temsil etme ısrarı, görüşmeleri zorlaştırsa da iki ülke arasında uzlaşı sağlandı.
Avustralya, COP31 öncesi hazırlık toplantılarından birini (Pre-COP) Pasifik’te düzenleme hakkını elde ederken, ana zirve Türkiye’ye bırakıldı. Bu uzlaşı, BM’nin İklim Merkezi’nin bulunduğu Almanya’nın Bonn kentinde nötr bir ev sahipliği riskini ortadan kaldırdı.
İklim zirvesinde bir sonraki yılın ev sahiplerinin belirlenmesi için oylama yapılmıyor; aday ülkelerin kendi aralarında anlaşmaları gerekiyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, sosyal medyada yaptığı açıklamada, “Yüzlerce ikili görüşme, onlarca ülkeye yapılan iklim eksenli ziyaret ve günler süren diplomatik müzakereyle COP31 Başkanı ve ev sahibi Türkiye oldu. Bugünden itibaren geleceğimiz için en anlamlı maratonumuzu başlatıyoruz,” dedi.
Bakan Kurum, Türkiye’nin “hiçbir ülkenin geride bırakılmayacağı, adil ve kapsayıcı bir diplomasi” anlayışıyla "kuzey-güney köprüsü" olacağını belirtti.
Zirve detayları
Planlara göre, COP31’in Liderler Zirvesi İstanbul’da, ana konferans etkinlikleri ise Antalya’da gerçekleştirilecek. Antalya’nın uluslararası ulaşım ve konaklama altyapısı, daha önce 2015 G20 Zirvesi’ne ev sahipliği yapmış olması nedeniyle tercih edildi.
Türkiye, güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanı (NDC) ile fosil yakıtlardan uzaklaşma ve yenilenebilir enerji hedeflerini COP30’da paylaşmıştı. COP31, Paris Anlaşması’nın 1,5 santigrat derece hedefini güçlendirme, uyum finansmanı ve emisyon azaltımı gibi kritik konuları masaya yatıracak.
COP31’in tam tarihi ve detaylı programının ise önümüzdeki aylarda netleşmesi bekleniyor.
Türkiye ve Avustralya'nın rekabeti
2026'da düzenlenecek COP31'e ev sahipliği yapacak ülkenin belirlenmesi için rekabet çetindi.
Hasar'a göre, Türkiye'nin COP31 için öne çıkmasının nedenlerinden biri son yıllarda Ukrayna ve Gazze konularında üstlendiği "barış diplomasisi" rolü oldu.
Hasar, "Türkiye, barış diplomasisinde dünyada en önde gelen ülkeler arasında. İklim diplomasisinde de grubu olmayan bir ülke, diğer ülkelerin çoğu bir gruba dahil. Yalnız başına küresel iklim eylemine katkı sunmaya çalışan ama bir taraftan da ülke menfaatlerini hiçbir zaman bir kenara koymayan, önceliklendiren bir ülke," ifadelerini kullandı.
"Biz barış diplomasisindeki yetkinliğimizi, ki bu yetkinlik burada herkes tarafından fark ediliyor, iklim diplomasisine taşımak, iklim müzakerelerinde tüm ülkeler arasında güveni sağlamak ve bu diplomasiyi önceliklendirmek istiyoruz. Birinci amacımız bu. Tüm ülkelerin bir masada oturabileceği, bir araya gelebileceği, kapsayıcı, geride kimsenin kalmadığı bir COP düzenlemek istiyoruz."
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da COP30 Liderler Zirvesi'nde yaptığı açıklamalarda Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadelede kuzey ile güney arasında köprü rolü üstlenmek istediğini söylemişti.
COP nedir, nasıl örgütlenir?
COP özetle 1994’te kabul edilen BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin (UNFCCC) en üst karar alma organı.
197 ülkenin taraf olduğu sözleşmenin imzacıları kabaca üç grupta toplanıyor. EK-1 diye bilinen ilk grupta 40 ülke ve Avrupa Birliği bulunuyor. Bu ülkeler sanayileşmiş ülkeler ve piyasa ekonomisine geçiş ülkeleri olarak 2 grupla sınıflandırılıyor.
EK-2'de ise 23 ülke ve Avrupa Birliği yer alıyor. Bu grup iklim değişikliğiyle mücadelede maddi kaynak gereken ülkelere destekte bulunacak sanayileşmiş ülkelerden oluşuyor. Aslında Türkiye de resmi olarak bu grupta yer alıyordu ama 2001’de EK-2 listesinden çıkarılarak EK-1 geçiş ekonomisi sınıfına dahil olmayı talep etti.
Üçüncü grup ise "Ek dışı ülkeler" diye biliniyor. Bunlar arasında emisyonlarını azaltmaya, işbirliği yapmaya ve sera gazı yutaklarını korumaya teşvik edilen ama belirli bir yükümlülük altına alınmayan 100’den fazla ülke var.
1995’te Almanya’nın başkenti Berlin’de başlayan konferanslar çeşitli kazanımlara imza attı. Ancak değerlendirmelerin çoğuna göre bu toplantılarda tarafların karar verme kabiliyeti ve hızı beklenenden daha az oldu.
1988'de kurulan BM organı Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) iklim kriziyle ilgili bilimsel verileri devamlı güncelleyerek yayımladığı raporlarla Taraflar Konferansı’nda alınan kararlara rehberlik eden yegane organ oldu.
Ancak son konferanslarda tarafların tutumuna ve BM’nin karar alma mekanizmalarına dair eleştirel sesler daha çok duyulmaya başladı. 2018’de Polonya'nın Katoviçe kentinde düzenlenen COP24, eleştirel seslerin yükseldiği o konferanslardan biri olmuştu.
O zamandan beri COP zirveleri çözümsüz kalmak ve petrol lobicilerine yer vermekle eleştiriliyor. Zirveler genellikle iklim eylemlerinin gölgesinde gerçekleşiyor.