Budapeşte'de yıllar önce bulunan bir iskeletin kimliği nihayet doğrulandı: 1272 yılında suikasta kurban giden Macsó Dükü Béla.
Budapeşte'nin Margaret Adası’ndaki 13'üncü yüzyıldan kalma bir manastırın altında yüzyıllarca gizli kalan kemikler, sonunda kanlı bir kraliyet entrikasının perdesini araladı.
1915 yılında manastırın restorasyonu sırasında işçiler, şiddetli saldırı izleri taşıyan bir iskelet bulmuştu. O dönemden bu yana tarihçiler bu kişinin önemli biri olduğundan şüpheleniyordu.
Modern bilimin yardımıyla kimliği nihayet doğrulandı: 1272 yılında suikasta kurban giden Macsó Dükü Béla.
Macsó Dükü Béla kimdi?
Macsó Dükü Béla, Macar Kralı IV. Béla’nın torunu ve ülkenin en güçlü hanedanlarından Árpád soyunun bir üyesiydi. Yaklaşık 1245 doğumlu olan Béla, genç yaşta Macsó Dükü ilan edilmişti. Güney Macaristan’daki geniş toprakları, Belgrad dâhil önemli bölgeleri yönetiyordu.
Ancak Béla’nın hayatı, saray içi entrikalarla gölgelenmişti. Climate Cosmos'un aktarımına göre, Kral V. István döneminde artan taht kavgaları ve aile içi çekişmeler, onu tehlikeli bir hedefe dönüştürdü.
Henüz 20’lerinin sonunda suikasta uğrayarak öldürüldü; ölümü, Ortaçağ Macar tarihinin en karanlık olaylarından biri olarak kayda geçti.
Kemiklerdeki kanlı izler
Adli antropologların incelemelerine göre iskelet, ölüm anında alınmış 26 yara izi taşıyor. Bu yaralar bir savaş meydanından değil, yakın mesafeden yapılan koordineli bir saldırıdan kaynaklanıyordu.
Kafatası, göğüs ve bacaklardaki kesikler, birden fazla saldırganın aynı anda saldırdığını gösteriyor. Araştırmacılar, Dük Béla’nın saldırganlarıyla yüz yüze çarpıştığını ancak kısa sürede yenildiğini düşünüyor.
Kemiklerde yapılan izotop analizleri, yüksek proteinli (balık ve et ağırlıklı) bir beslenme düzenine işaret ediyor; bu da kurbanın gerçekten soylu bir yaşam sürdüğünü doğruluyor.
DNA testi gerçeği ortaya çıkardı
Bilim insanları, antik DNA analizleriyle iskeletin kimliğini kesinleştirdi. Genetik veriler, Dük Béla’yı Árpád hanedanından Kral III. Béla ile ve babası Rostislav’ın Rurik soyuyla ilişkilendirdi.
Balık ağırlıklı beslenmenin radyokarbon tarihlemesini etkileyebileceği dikkate alınarak yapılan düzeltmeler, ölüm tarihini 13. yüzyıl ortalarına, yani 1272 yılına tam olarak oturttu.
Bu bulgular, uzun süredir tahminlere dayanan tarihsel bir gizemi bilimsel doğrulukla çözmüş oldu.
Taht kavgaları
1270’lerin Macaristan’ı, kraliyet içi çekişmelerle sarsılıyordu. Béla’nın amcası Kral V. István, kendi babası ve kardeşleriyle toprak anlaşmazlıklarına girmişti. Béla, babasının miras kalan topraklarını devralınca bu durum kıskançlık ve komplolara yol açtı.
Tarihçiler, Béla’nın bazı siyasi hiziplere karşı pozisyon aldığını ve bunun sonucunda suikasta uğradığını düşünüyor. Aceleyle manastırın altına gömülmesi, olayın gizlenmeye çalışıldığını gösteriyor.
Uzmanlara göre bu bulgu, yalnızca bir “soğuk dosyanın” çözülmesi değil, aynı zamanda Ortaçağ Avrupa’sında iktidar mücadelesinin ne kadar acımasız olabileceğini gösteren bir örnek.
Macaristan içinse keşif, ulusal miras açısından büyük önem taşıyor. Kral IV. Béla gibi ülkeyi yeniden inşa eden tarihi figürlerle bağlantıyı güçlendiriyor.