Euronews, Avrupa Komisyonu Üyesi Maros Sefcovic'ten etkili danışman Peter Navarro'ya kadar AB-ABD ticaret savaşının ana figürlerini inceliyor.
Avrupa Birliği (AB) ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasındaki ticaret savaşı kızışıyor.
ABD Başkanı Donald Trump'ın AB'ye yüzde 20'lik gümrük vergisi getirme kararı, Atlantik'in iki yakası arasındaki derin ticari bağları altüst ederek güvenilir tedarik zincirlerini parçalamak, üretim maliyetlerini arttırmak, enflasyonu körüklemek, kârlı işletmeleri batırmak ve ithalat ve ihracatta sayısız değeri yok etmekle tehdit ediyor.
Washington'un "karşılıklı" olarak nitelendirdiği ancak Brüksel'in "ne inandırıcı ne de haklı" bulduğu gümrük vergileri, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan çok taraflı ekonomik düzeni tek taraflı olarak yeniden tasarlamaya yönelik güçlü bir girişim olarak görülüyor. Bu düzeni, AB, sayısız ticaret anlaşması yoluyla sürekli olarak savunuyor ve destekliyor.
Milyarlarca dolar yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalırken AB, bir yandan müzakere edilmiş bir çözüm arayışında, diğer yandan da misilleme ihtimaline karşı kartlarını kapalı tutuyor.
İşte ticaret savaşının ana figürleri:
Ursula von der Leyen: En tepedeki kişi
Ursula von der Leyen kendisini ticaret savaşının ön cephesinde sağlam bir şekilde konumlandırdı.
Bunun nedeni çok açık: başında bulunduğu Avrupa Komisyonu, 27 ülkeden oluşan bloğun ticari politikasını belirleme konusunda münhasır yetkiye sahip ve bu da Trump'ın yıkıcı gümrük vergilerine nasıl tepki verileceğine karar vermek için kendisine geniş bir manevra alanı sağlıyor.
Transatlantik bağların sadık bir savunucusu olan von der Leyen, harareti düşürmek için şimdiden bir teklifte bulundu: sanayi malları üzerindeki tüm gümrük vergilerinin kaldırılmasına yönelik bir "sıfıra sıfır" anlaşması.
Komisyon Başkanı pazartesi günü yaptığı konuşmada, "Avrupa her zaman iyi bir anlaşmaya hazırdır. Dolayısıyla bunu masada tutuyoruz," dedi. "Ancak karşı tedbirlerle yanıt vermeye ve çıkarlarımızı savunmaya da hazırız."
Kısasa kısas durumunun tırmanması halinde, Amerikan ekonomisinin hangi alanlarının vurulup hangilerinin korunacağına karar vermek nihayetinde von der Leyen'e bağlı olacak. Ayrıca Komisyon'un 2023'te yürürlüğe girmesinden bu yana hiç kullanmadığı Anti-Zorlama Aracı'nı (ACI) tetikleyip tetiklememe konusunda da son söz kendisine ait olacak.
Ancak von der Leyen'in önünde önemli bir zorluk var: iletişim kanallarının pek de açık olmaması. Zira Komisyon Başkanı, seçim zaferinin ardından gerçekleştirdiği tebrik telefonundan bu yana Trump ile konuşmadı.
Maros Sefcovic: Her zaman gülümseyen elçi
Maros Sefcovic, Avrupa Komisyonu'nun Ticaretten Sorumlu Üyesi olarak beklenmedik bir şekilde atanmasının ardından yakında topyekûn bir ticaret savaşını yöneteceğini bilmiyordu.
Brüksel'de gösterişli gülümsemesi ve renkli kravatlarıyla tanınan 58 yaşındaki Slovak, bloğun ticari ilişkilerini yönetmek gibi güçlü -ancak bu durumda imrenilmeyecek- bir göreve sahip ve bu da onu Başkan von der Leyen'den sonra başvurulacak kişi haline getiriyor.
Sefcovic, Trump yönetiminin oyununun gerçekte ne olabileceğini daha iyi anlamak amacıyla iki kez Washington DC'ye gitti ve Amerikalı mevkidaşlarıyla birkaç telefon görüşmesi yaptı (daha sonra bunlar hakkında daha fazla bilgi). Şimdiye kadar eli tamamen boş döndü ki bu da önümüzdeki müzakereler için kaygı verici bir işaret.
Lüksemburg'daki ticaret bakanları toplantısının ardından Sefcovic, "Açık olalım: ABD'yi angaje etmek hem zaman hem de çaba gerektirecek," uyarısında bulundu.
"ABD gümrük tarifelerini taktiksel bir adım olarak değil, düzeltici bir önlem olarak görüyor. Amerikalı ortaklarımız hazır olduğunda müzakere masasına oturmaya tamamen hazırız."
Sefcovic, Brexit konusunda İngiltere ile girdiği karmaşık mücadelede AB yürütmesinin kilit adamı olarak üstlendiği rolün ardından masaya önemli bir müzakere deneyimi getiriyor.
Bjoern Seibert: Gölge operatör
Bjoern Seibert'in adını sadece AB balonunun derinliklerinde yaşayanlar bilir.
Ursula von der Leyen'in yumuşak dilli, gözlüklü kabine şefi sık sık bir éminence grise, gölgelerde sessizce büyük bir etkiye sahip olan bir güç simsarı olarak anılır. Seibert, Joe Biden yönetimindeki kilit kişilerle yakın temaslar geliştirerek AB-ABD bağlarının güçlendirilmesinde etkili olduğunu kanıtladı.
Ancak Trump ve ekibi Beyaz Saray'ı devraldığında bu paha biçilmez ağ bir gecede buharlaştı ve Seibert'i sıfırdan başlamak zorunda bıraktı. Von der Leyen'in yardımcısının son Washington gezisinde Sefcovic'e katılması, sürece ne kadar derinden dahil olduğunun bir işareti. Bundan önce de Trump'ın Ulusal Güvenlik Konseyi ve Ulusal Ekonomi Konseyi üyeleriyle görüşmek üzere tek başına Washington'a gitmişti.
Alman Bakan, üye devletlerin gerektiği gibi bilgilendirilmesini ve daha da önemlisi Komisyon'un girişimlerine katılmasını sağlamak için Brüksel'deki büyükelçilerle düzenli olarak temas halinde. Von der Leyen'in ticaret danışmanı Tomas Baert tarafından destekleniyor.
Sabine Weyand: İçeriden biri
Von der Leyen, Sefcovic ve Seibert en üst siyasi düzeyde faaliyet gösterirken, Brüksel'de ticaret konusunda teknik düzeyde çalışan, karşı tarifelerle vurulabilecek Amerikan ithalatlarını bulmak için sabırla ince eleyip sık dokuyan yüzlerce tecrübeli, savaşta kendini kanıtlamış uzman var. Bunlar arasında Sabine Weyand öne çıkıyor.
Uzun süredir Komisyon'da görev yapan Weyand, güçlü Ticaret Genel Müdürlüğü'nü (DG Trade) yönetiyor ve mallar, hizmetler, fikri mülkiyet ve yabancı yatırımlarla ilgili tüm ticari kararları panoramik ve ayrıcalıklı bir şekilde görebiliyor. Von der Leyen'in komutası altında Ticaret Genel Müdürlüğü, ticari savunma önlemleri cephaneliğini genişleterek departmanı daha reaktif ve iddialı hale getirdi.
Weyand'ın referansları ticaret savaşında işe yarayacaktır: Brexit'te AB'nin baş müzakereci yardımcısıydı ve 780 milyon tüketiciyi bir araya getiren AB-Mercosur anlaşması da dahil olmak üzere birçok serbest ticaret anlaşmasının imzalanmasına öncülük etti.
AB liderleri: Sürekli bölünenler
Avrupa Komisyonu ticaret konusunda münhasır yetkiye sahip olabilir ancak bu tek başına hareket edebileceği, gözlerini kapatıp en iyisini umabileceği anlamına gelmiyor.
Riskler stratosfere ulaşırken von der Leyen'in Beyaz Saray'a karşı birleşik ve tutarlı bir cephe oluşturmak için üye devletlerin katılımını sağlaması gerekecek. Ne de olsa gümrük vergilerinin ulusal ekonomilere büyük zarar vermesi bekleniyor, bu nedenle AB liderleriyle doğrudan konuşmak kısasa kısası anlamak ve yönetmek için vazgeçilmez.
Ancak liderler, klasik bir şekilde, nasıl ilerleyecekleri konusunda bölünmüş durumdalar. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da dahil olmak üzere bazı liderler her şeyi göze alıp en sert seçenekleri devreye sokmak istiyor. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin de aralarında bulunduğu diğer grup ise derhal misilleme yapmak yerine müzakerelere odaklanacak ölçülü bir yaklaşımı savunuyor. Liderler perde arkasında von der Leyen'e hassas ve kazançlı sektörleri korumak için lobi yapıyor.
Tartışmanın nasıl sonuçlanacağı bundan sonra ne olacağını belirleyecek: Komisyon'un karşı önlemleri üye devletlerin nitelikli çoğunluğuyla engellenebilir.
Donald Trump: Baş yıkıcı
Donald Trump'ın kendi deyimiyle "karşılıklı gümrük tarifelerini" büyük bir grafik eşliğinde açıkladığı anlar kısa sürede ikonik hale geldi.
Gümrük tarifeleri Trump'ın her şeyin mübah olduğu kampanyasının en önemli sloganlarından biriydi ve şimdi de üç aydan kısa bir süre içinde uluslararası ilişkilerin neredeyse her köşesi için son derece yıkıcı olduğu kanıtlanan ikinci başkanlığının merkezi bir unsuru haline geldi.
Başkan, cezalandırıcı vergilerin uygulanmasını haklı göstermek için defalarca Amerika'nın Yaldızlı Çağı'nın refahını hatırlattı ve benzeri görülmemiş girişimini ülkenin ticaret açıklarını yeniden dengelemenin mümkün olan tek yolu olarak gösterdi. Birçoğu yeniden seçilmesini destekleyen yatırımcılardan gelen yüksek sesli şikayetler bile onun kararlılığını zayıflatmadı.
Beyaz Saray'a göre gümrük vergileri, Başkan "ticaret açığı ve bunun altında yatan karşılıklı olmayan muamelenin yarattığı tehdidin tatmin edildiği, çözüldüğü ya da hafifletildiği" sonucuna varana kadar yürürlükte kalacak. Bu koşul, önlemlerin uzun ömürlü olup olmayacağına karar vermeyi tamamen Trump'ın takdirine bırakıyor.
Kısacası Von der Leyen'in işi başından aşkın: Trump, AB'yi Amerika'ya karşı "birleşik bir güç" olarak kurulmuş bir "tekel" olmakla itham ediyor. Von der Leyen'in "sıfıra sıfır" gümrük vergisi anlaşması teklifini çoktan reddetti ve bunun yerine Birlik'i Amerikan enerji alımlarını arttırmaya ve ticaret açığını "bir hafta içinde" ortadan kaldırmaya çağırdı.
"AB yıllar boyunca çok sert davrandı. Her zaman söylüyorum, ticarette ABD'ye gerçekten zarar vermek için kuruldu," diyen Trump şunları da sözlerine ekledi: "Bu şekilde olmayacak. Adil ve karşılıklı olmalı. Adil olmak zorunda. Bu hiç adil değil."
JD Vance: Kızgın amigo kız
Avrupa için JD Vance öfkeli konuşmalarla eşanlamlı hale geldi.
ABD Başkan Yardımcısı Vance göreve gelmesinden bu yana AB'yi dijital düzenlemeleri, göç politikası, savunma harcamaları ve sözde ifade özgürlüğü eksikliği nedeniyle şiddetle suçladı. Oval Ofis'te Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy ile girdiği çatışma şaşkınlık yarattı ve AB liderlerinin Zelenskiy'e yönelik dayanışma duygularını tetikledi.
Son olarak Vance, Trump'ın gümrük vergilerini eleştirenlere karşı savunmak için amigoluk rolünü üstlendi. Fox News'e verdiği bir mülakatta Başkan Yardımcısı, gümrük vergilerinin "büyük bir değişiklik" olduğunu ve sözde faydalarının ortaya çıkmasının zaman alacağını kabul etti. "Burada insanlardan takdir etmelerini istediğim şey, işleri bir gecede düzeltmeyeceğimiz," dedi.
Vance'in Beyaz Saray'ın karar alma sürecinde etkin bir rol üstlenmesiyle - Trump onu TikTok için yeni bir alıcı bulmakla görevlendirdi - AB'nin, bloğu alenen azarlayan bu adamla doğrudan muhatap olmaktan başka çaresi kalmayabilir.
Öte yandan CNN'in haberine göre, ilginç bir şekilde Vance eskiden ticari korumacılığa karşı çıkıyordu.
Howard Lutnick ve Jamieson Greer
Amerika Birleşik Devletleri ile görüşmek istediğinizde istediğinizde kimi ararsınız?
Eğer konu ticaret ise en bariz cevap ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick ve ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer olacaktır. Bu iki isim Maros Sefcovic'in son haftalarda görüştüğü ve işe yarar bir uzlaşma bulmaya çalıştığı ancak başarılı olamadığı kişiler.
Greer düşük bir profil çizerken, Lutnick ise spot ışıklarının peşinde.
Bir milyarder ve Cantor Fitzgerald'ın eski CEO'su olan Ticaret Bakanı, haber programlarında düzenli olarak yer alıyor ve Trumpvari bir üslupla kışkırtıcı sözler sarf ediyor. Tarifeler konusunda Başkan'ınkine benzer bir ideolojik yaklaşımı paylaşıyor ve resesyona yol açsa bile "buna değeceğini" söyleyecek kadar ileri gidiyor.
Trump gibi Lutnick de ABD'nin AB ile olan ticaret açığına karşı çıkıyor.
Lutnick geçen hafta yaptığı konuşmada, "Avrupa Birliği, Amerika'dan tavuk almıyor. Amerika'dan ıstakoz almıyorlar. Bizim sığır etimizden nefret ediyorlar çünkü bizim sığır etimiz güzel ve onlarınki zayıf," dedi. "İnanılmaz bir şey."
Peter Navarro: Gümrük vergisi müjdecisi
Sefcovic'in Lutnick ve Greer ile sonuçsuz kalan birkaç toplantı ve telefon görüşmesi yapmış olması tuhaf bir soruyu da beraberinde getirdi: acaba gerçekten de kararları veren kişilerle mi konuşuyor?
Bu kişilerden biri, 6 Ocak soruşturması nedeniyle Kongre'ye saygısızlıktan dört ay hapis yatan Trump destekçisi Peter Navarro.
Harvard Üniversitesi'nden ekonomi doktorası olan Navarro, serbest ticaret anlaşmalarının ateşli bir eleştirmeni ve ticaret açıklarına bir çözüm olarak gümrük tarifelerinin şiddetli bir savunucusu oldu.
Ekonomiye ulusal güvenlik merceğinden yaklaşan Navarro, Çin konusundaki şahin görüşlerini detaylandıran çeşitli kitaplar yazdı. 2019 yılında Navarro'nun Çin'in Ölümü adlı kitabında kendisinden alıntı yapmak için "Ron Vara" karakterini icat ettiği ortaya çıktı .
Navarro şu anda Trump'ın ticaret ve üretimden sorumlu kıdemli danışmanı olarak görev yapıyor.
Financial Times için kaleme aldığı bir yazıda Navarro, yabancı ülkeleri ABD ihracatını "boğduğunu" söylediği katma değer vergisi (KDV), döviz manipülasyonu ve ürün standartları gibi "tarife dışı silahlarla" suçladı. 75 yaşındaki Navarro, ABD'nin teknoloji devlerini hedef almak için "hukuk savaşına başvurduğunu" söyleyerek AB'yi hedef aldı.
Navarro, "ABD şimdi diğer ülkeler tarafından bize dayatılan önemli ölçüde yüksek gümrük tarifeleri ve ezici tarife dışı engellerle eşleşecek," dedi. "Bu bir müzakere değil. ABD için bu, hileli bir sistemin neden olduğu ticaret açıklarının tetiklediği ulusal bir acil durum."
Beyaz Saray: Karmaşık bir iç çember
Trump'a giden pek çok yol var.
Başkan'ın ekonomi ekibinde Hazine Bakanı Scott Bessent, Seibert'in muadili olan Ulusal Ekonomik Konsey Direktörü Kevin Hassett ve Ekonomik Danışmanlar Konseyi Başkanı Stephen Miran da yer alıyor.
Yale eğitimli bir hedge fon yöneticisi olan Bessent, Beyaz Saray'daki en ılımlı figürlerinden biri olarak görülüyor ve ülkeleri, şu anda "maksimum" seviyede olduğunu belirttiği gümrük vergilerinin seviyesini düşürmek için Trump ile müzakere etmeye çağırdı.
Fox News'e konuşan Bessent, "Başkan Trump bu müzakerelere bizzat katılacak ve çoğumuz gibi o da adil olmayan bir oyun alanı olduğuna inanıyor, bu nedenle müzakereler zorlu geçecek," dedi.
Başkan'a daha yakın olanlar ise medyadan çekinen özel kalem müdürü Susie Wiles, özel kalem müdür yardımcısı ve Trump'ın sert göçmen politikasının mimarı Stephen Miller ve Donald Trump Jr, Eric Trump ve eşi Lara Trump'ın da aralarında bulunduğu aile üyeleri.
Ve elbette, federal bütçeyi kısmak için yönetimde Kabine dışı güçlü bir pozisyon verilen Tesla ve X'in CEO'su Elon Musk da var. Teknoloji milyarderi Musk'ın gümrük tarifelerini Trump'ın yakın çevresiyle aynı şevkle benimsememiş olması dikkat çekici.
Düşünceleri sıklıkla değişiklik gösteren milyarder, Navarro'yu "tam bir moron" olarak nitelendirerek kamuoyu önünde ona ateş püskürdü ve ABD ile AB arasında bir "sıfır gümrüklü bölge durumu" fikrini destekledi.