AB Konut Komiseri, konut krizine çözüm arayışında Avrupa Komisyonu'nun yatırımlar, enerji, sosyal ve iç pazar politikalarının yanı sıra devlet yardımı kurallarını da dikkate alacağını belirtti.
Avrupa’nın ilk Konut Komiseri Dan Jorgensen Euronews’un söyleşi programı The Europe Conversation'da Brüksel'in, “katı” devlet yardımı kurallarını gevşeteceğini ve üye devletlerin uygun fiyatlı konut üretimini artırmasına yardımcı olmak için AB fonu sağlayacağını açıkladı.
Jorgensen, “Bu kurallar, devletin yeni uygun fiyatlı konut ya da sosyal konut inşasını hangi koşullarda destekleyebileceğine ilişkin hükümleri kapsıyor. İçinde bulunduğumuz koşullar ve mevcut kurallar göz önüne alındığında, bunların aşırı derecede katı olduğunu kabul etmeliyiz. Bu yüzden değiştirmemiz gerekiyor,” diye konuştu.
AB Antlaşması, ekonomik kalkınma için gerekli görülmedikçe devlet yardımını yasaklıyor. Bu nedenle Brüksel, üye devletlerin uygun fiyatlı konut projelerine daha hızlı ve daha basit biçimde destek verebilmesini sağlamak üzere mevcut kuralları değiştirmek istiyor.
Jorgensen, Avrupa genelindeki kent ve kasabalarda yerel yöneticilerle yaptığı görüşmelerde, devlet yardımıyla ilgili bu “katı kuralların” en çok dile getirilen sorunlardan biri olduğunu söyledi:
“Bazıları, AB’nin bir üye ülkede neyin desteklenebileceğine neden karıştığını sorgulayabilir. Ancak bunun nedeni iç pazar. Ne tür desteklerin verilip verilemeyeceğine dair kuralların olması mantıklı.”
Bu konu, AB yürütmesinin aralık ayında sunması beklenen AB Uygun Fiyatlı Konut Planı kapsamında ele alınacak. Plan, ulusal çabaları tamamlayacak ve üye devletlerin uygun fiyatlı ve sosyal konut inşasını kolaylaştıracak.
Planın, bağlayıcı olmayan girişimlerle birlikte İnşaat Hizmetleri Yasası ve kısa dönem kiralamalara ilişkin yeni kurallar gibi yasal tekliflerden oluşması bekleniyor.
Bütüncül yaklaşım gerekli
2010’dan 2025’in ikinci çeyreğine kadar AB’de kiralar yüzde 29, konut fiyatları ise yüzde 60’tan fazla arttı. Bu artışlar, Lizbon’dan Barcelona’ya ve Kopenhag’a kadar birçok vatandaşın daha iyi yaşam koşulları talebiyle sokaklara çıkmasına yol açtı.
Aynı dönemde inşaat maliyetleri de 2010–2023 arasında yüzde 48’e varan oranlarda yükseldi.
Jorgensen, “Kriz öyle bir noktaya geldi ki, normal işlerde çalışan ve normal gelir elde eden insanlar bile birçok şehirde artık yaşayamaz hâle geliyor; çünkü maliyetler fazla yüksek,” dedi.
Danimarkalı Komiser, “Keşke bir konut krizi içinde olmasaydık ama maalesef durum böyle. Bu nedenle tabloyu düzeltmek için daha fazla çaba göstermemiz gerekiyor,” diye ekledi.
Jorgensen, mevcut konut krizinin çok boyutlu olduğunu kabul ederek bunun bütüncül bir yaklaşım gerektirdiğini vurguladı. Bu yaklaşım; uygun fiyatlı konut arzının artırılmasını, yatırım yapılmasını ve AB’nin devlet yardımı kurallarının gevşetilmesini içeriyor.
Konut sorunu içerisindeki bütün unsurlara dikkat etmek gerektiğine vurgu yapan Jorgensen, “Konut sorununu çözmek istiyorsak yatırımlara, enerjiye, sosyal politikalara, iç pazar kurallarına ve devlet yardımı düzenlemelerine aynı anda bakmamız gerekiyor. Bunu yapmazsak, sorunu çözemeyeceğimizden endişe ediyorum,” ifadelerini kullandı.
Konut politikası bugüne kadar tamamen ulusal, bölgesel ve yerel yönetimlerin sorumluluğunda yürütülüyordu. Ancak konut meselesinin AB genelinde seçimlerin başlıca gündem maddelerinden biri hâline gelmesi, Brüksel’in bunu Avrupa çapında bir sorun olarak ele almasını sağladı ve ilk AB Konut Komiserinin atanmasına yol açtı.
Brüksel, 2026’ya kadar Airbnb ve Booking.com gibi kısa dönem kiralamalara ilişkin yeni bir girişim de önerecek.
Jorgensen, bu platformların konut fiyatlarını ciddi biçimde artırdığına dikkat çekerek, “Turizm iyidir, ama bir şehirde yaşayan insanların hayatını altüst eder hâle geliyorsa iyi değildir,” dedi.
Komiser, konut krizini ele almak için Brüksel’in planlarında sektörün “finansallaşması” sorununun da merkezde yer alacağını söyledi:
“Çok fazla spekülasyon var ve konut, birçok yatırımcı tarafından bir emtia olarak görülüyor.”
Jorgensen, “İnsanların para kazanmasına karşı değilim ancak böyle bir durumda yapılan yatırımların toplumun bütünü için en iyi sonucu vermeyebileceğini de kabul etmemiz gerekiyor,” diye konuştu.