Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

AB’de 1 milyondan fazla ölüm önlenebilir: En yüksek önlenebilir ölüm oranı hangi ülkede?

Önlenebilir ve tedavi edilebilir ölüm oranları karşılaştırıldı
Önlenebilir ve tedavi edilebilir ölüm oranları karşılaştırıldı ©  (c) dpa-Zentralbild
© (c) dpa-Zentralbild
By Servet Yanatma
Yayınlanma Tarihi
Paylaş Yorumlar
Paylaş Close Button

Önlenebilir ölüm oranları Doğu Avrupa'da Batı ve Kuzey Avrupa'ya kıyasla önemli ölçüde daha yüksek. Euronews Sağlık, önlenebilir ve tedavi edilebilir ölüm oranlarına daha yakından bakıyor.

2022 yılında Avrupa Birliği’nde 1,1 milyondan fazla ölüm, daha iyi sağlık sistemleri ve daha etkili halk sağlığı müdahaleleriyle önlenebilir durumdaydı.

Hastalıklar ve tıbbi durumlar nedeniyle gerçekleşen bu ölümler, uygun önleme ya da tedavi yöntemleriyle engellenebilirdi. Bu sayı, AB vatandaşları arasındaki tüm ölümlerin beşte birinden fazlasına denk geliyor.

OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü - Organisation for Economic Co-operation and Development) ile AB’nin Health at a Glance (Bir Bakışta Sağlık): Europe 2024 raporuna göre, önlenebilir ölümler halk sağlığı politikalarının ve bakım kalitesi ve hizmetlere erişim gibi sağlık sistemlerinin etkinliğini gösteren önemli göstergeler arasında yer alıyor.

Avrupa genelinde önlenebilir ölüm oranları büyük farklılıklar gösteriyor. Uzmanlar; sağlık harcamalarının düzeyi ile sigara ve alkol tüketimi gibi önlenebilir risk faktörlerinin yaygınlığını bu farkları etkileyen başlıca unsurlar arasında gösteriyor.

'Önlenebilir ölüm' ya da 'tedavi edilebilir ölümler' nedir?

AB İstatistik Ofisi Eurostat’a göre önlenebilir ölüm iki kategoriye ayrılıyor:

1. Önlenebilir ölümler (preventable deaths): Geniş anlamda halk sağlığı müdahaleleriyle engellenebilecek ölüm nedenlerini kapsıyor. Bu gruba akciğer kanseri, iskemik kalp hastalıkları, COVID-19, alkolle ilişkili ölümler, inme, kazalar, KOAH, intihar ve diğer nedenler dahil edilebilir.

2. Tedavi edilebilir ölümler (treatable deaths): Kaliteli sağlık hizmetleriyle önlenebilecek ölüm nedenlerini ifade eder. Bu kategoriye iskemik kalp hastalıkları, kolorektal kanser, meme kanseri, inme, zatürre, hipertansiyon, diyabet ve diğer nedenler girer.

Eurostat verilerine göre, 2022 yılında 75 yaş altındaki bireylerde toplam 1,11 milyon önlenebilir ölüm kaydedildi. Ülkeleri karşılaştırmak için 75 yaş altı nüfus başına 100 bin kişi için yaşa göre standartlaştırılmış ölüm oranı kullanılıyor.

AB’de önlenebilir mortalite oranı 2022’de, İsveç’te 100 bin kişide 169, Letonya’da 543 olarak ölçüldü. AB ortalaması ise 100 bin kişide 258 ölüm oldu.

AB aday ülkeleri, EFTA üyeleri ve veri bulunan İngiltere de hesaba katıldığında, İsviçre 100 bin kişide 153 ölümle en düşük önlenebilir ölüm oranını kaydetti.

Doğu ile Batı/Kuzey Avrupa arasında büyük fark

Doğu ve Baltık Avrupa ülkeleri, en yüksek önlenebilir ölüm oranlarını bildirdi. Letonya, Romanya, Macaristan, Litvanya ve Bulgaristan, 100 bin kişide 470’in üzerinde ölümle listenin başında yer aldı.

Bu ülkeleri, oranları daha düşük olsa da hâlâ 390’ın üzerinde ölüm kaydeden Sırbistan, Slovakya ve Estonya izledi.

Buna karşılık Batı ve Kuzey Avrupa ülkelerinde önlenebilir ölüm oranları çok daha düşük. İsviçre, İsveç, Norveç, Hollanda ve Fransa, 100 bin kişide 200’ün altında seyreden oranlarla öne çıkıyor.

Orta ve Güney Avrupa ülkeleri ise genellikle orta seviyede önlenebilir ölüm oranları bildirdi. Hırvatistan, Polonya, Türkiye, Yunanistan, Çekya ve İtalya, çoğunlukla 100 bin kişide 200–300 ölüm aralığında yer aldı.

Almanya, AB ortalamasının altında kalsa da, 100 bin kişide 249 ölümle AB’nin büyük ekonomileri arasında en yüksek önlenebilir ölüm oranına sahip ülke oldu.

Ölümlerin üçte ikisi önlenebilir, üçte biri tedavi edilebilir

AB’de 2022’de kaydedilen 1,11 milyon önlenebilir ölümün yüzde 65’i (725 bin 624) önlenebilir, yüzde 35’i (386.709) ise tedavi edilebilir kategoride yer aldı. Bu da AB genelinde her 100 bin kişide 168 önlenebilir ve 98 tedavi edilebilir ölüm anlamına geliyor.

İki tür önlenebilir ölüm arasında güçlü bir pozitif ilişki bulunuyor: Önlenebilir ölüm oranı yüksek olan ülkelerde, tedavi edilebilir ölüm oranı da genellikle yüksek seyrediyor. Bu durum, toplam önlenebilir ölüm oranlarına doğal olarak yansıyor.

Örneğin Letonya ve Romanya, hem önlenebilir hem de tedavi edilebilir ölüm oranlarında en yüksek ülkeler arasında yer alırken; İsviçre ve İsveç her iki kategoride de çok düşük oranlar bildirdi.

Önlenebilir ölümlerin başlıca nedenleri: Önde gelen hastalıklar ve durumlar

Health at a Glance: Europe 2024 raporuna göre, AB’de tedavi edilebilir ölümlerin başlıca nedeni kalp hastalığı oldu ve tüm ölümlerin yüzde 21’ini oluşturdu.

Diğer önemli nedenlerin oranları ise şöyle: kolorektal kanser (yüzde 14), meme kanseri ve inme (yüzde 10’ar), zatürre (yüzde 8), hipertansiyon (yüzde 5) ve diyabet (yüzde 4).

Önlenebilir ölümlerde 2021 yılında COVID-19 başı çekiyordu ve tüm ölümlerin yüzde 24’ünü oluşturuyordu.

Ancak Eurostat’a göre pandemi sonrası bu oran 2022’de yüzde 10’a geriledi. Aynı yıl akciğer kanseri yüzde 19 ile en büyük paya sahipti; onu yüzde 11 ile kalp hastalığı izledi. Alkolle ilişkili ölümler, önlenebilir ölüm oranlarının yüzde 8’ini oluşturdu.

Ülke düzeyindeki farklılıkların ardındaki faktörler

Bu nedenlerin yaygınlığı Avrupa genelinde büyük farklılıklar gösteriyor ve ülkeler arasındaki toplam önlenebilir ölüm oranlarındaki farklara doğrudan katkı sunuyor.

Lizbon Ekonomi ve Yönetim Okulu’ndan Doç. Aida Isabel Tavares, Euronews Health’e yaptığı açıklamada, “Önlenebilir ölüm oranlarını sosyal ve sağlık harcamaları, eğitim ve gaz emisyonları gibi birçok belirleyici etkileyebilir,” dedi.

Rapora göre akciğer kanseri, kalp hastalıkları ve alkole bağlı bozukluklar/zehirlenmeler, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde belirgin biçimde daha yüksek.

Raporda, “Bu farklılıkların büyük bölümü, sigara ve alkol kullanımı gibi önlenebilir risk faktörlerinin yaygınlığındaki farklarla açıklanabilir,” ifadeleri yer aldı.

Tavares ayrıca, halk sağlığı harcamaları yüksek olan ülkelerde tedavi edilebilir ölüm oranlarının daha düşük olma eğiliminde olduğuna dikkat çekti.

“Genel olarak, tedavi edilebilir ölümlerin yüksek olduğu ülkeler Doğu Avrupa’da; düşük olduğu ülkeler ise Kuzey Avrupa’da yer alıyor,” diyen Tavares, İsveç ile Bulgaristan’ı örnek gösterdi: İsveç GSYH’sinin önemli bir bölümünü sağlığa ayırırken, Bulgaristan çok daha düşük bir pay ayırıyor.

Maastricht Üniversitesi Uluslararası Sağlık Bölümü’nden Dr. Rok Hrzic ise Batı ve Doğu Avrupa ülkeleri arasındaki önlenebilir ölüm farklarının büyük bölümünün, orta ve ileri yaş gruplarında görülen kardiyovasküler hastalık ölümlerine dayandığını söyledi.

Hrzic, Euronews Health’e yaptığı değerlendirmede şunları belirtti:

“Bazı Doğu Avrupa ülkelerinde sürekli yüksek seyreden kardiyovasküler ölüm oranları, yaygın görüşe göre gecikmiş kardiyovasküler devrimin bir kalıntısı; yani kalp hastalıklarının önlenmesi ve tedavisini mümkün kılan tıbbi teknolojilerin ve politikaların geç benimsenmesinden kaynaklanıyor.”

Ölüm nedeninin kaydedilmesindeki farklılıklar

Almanya’daki Ruhr Bochum Üniversitesi’nden araştırmacı Dr. Susanne Stolpe, ölüm nedenlerinin kaydedilme biçimindeki farklılıkların da önlenebilir ölüm oranlarını etkileyebileceğine dikkat çekti.

Stolpe, Euronews Health’e yaptığı açıklamada, “Bir hekim ölüm belgesine birden fazla hastalık arasından seçim yaparak neden yazabiliyor. Bu öznel tercihe bağlı olarak bir ölüm, önlenemez, önlenebilir ya da tedavi edilebilir bir nedene bağlanabilir,” dedi.

Stolpe ayrıca, nedeni bilinmeyen ölümlerin oranının da önlenebilir ölüm istatistiklerini etkilediğini belirtti. Baltık ülkeleri, İngiltere ve Finlandiya’da bilinmeyen nedenli ölüm oranlarının çoğu Batı Avrupa ülkesine kıyasla daha düşük olduğunu söyledi.

Uzmanlar, sağlık harcamalarının Avrupa genelinde önemli ölçüde farklılık gösterdiğini vurguladı. Bu fark, ülkelerdeki sağlık hizmetlerine erişim düzeyini ve sağlık sistemlerinin gücünü yansıtıyor.

Kişi başına euro cinsinden, satın alma gücü standardına (PPS) göre ve gayri safi yurt içi hasılaya (GSYİH) oranla bakıldığında, Batı ve Kuzey Avrupa ülkeleri en yüksek cari sağlık harcamalarını bildirirken, Doğu Avrupa ve Balkan ülkeleri en düşük seviyeleri kaydetti.

Güney Avrupa ülkeleri ise genellikle orta düzeyde sağlık harcaması yaptı. İrlanda ve Lüksemburg’un GSYH’si çok yüksek olduğundan, sağlık harcamalarının GSYİH içindeki payı bu ülkelerde göreceli olarak daha düşük kalıyor.

Kanser tarama oranları büyük farklılık gösteriyor

Avrupa ülkeleri arasındaki sağlık eşitsizliklerinin bir diğer göstergesi de kanser tarama oranlarındaki geniş uçurum. Bekleneceği gibi, bu alanda da sağlık harcamalarında görülen bölgesel farklara çok benzer bir tablo ortaya çıkıyor.

Kolorektal kanser, rahim ağzı kanseri ve mamografi taramalarında Kuzey ve Batı Avrupa ülkeleri güçlü ve istikrarlı bir önleme performansı sergiliyor. Güney Avrupa ise bu alanda orta düzeyde başarı gösteriyor.

Buna karşılık Doğu Avrupa ve Balkan ülkeleri, özellikle kolorektal ve meme kanseri taramalarında belirgin biçimde geride kalıyor.

Erişilebilirlik kısayollarına git
Paylaş Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Araştırma: HPV aşısı rahim ağzı kanserini büyük ölçüde önlüyor, yan etki minimum

Gençlerde artan kolon kanseri: Araştırmaya göre 'suçlu', aşırı işlenmiş gıdalar olabilir

Paul McCartney’den COP30’a çağrı: 'Et servis etmek, kanser konferansında sigara dağıtmak gibi'