Endülüs: Romanlar için vaat edilmiş topraklar!

Endülüs: Romanlar için vaat edilmiş topraklar!
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Sandra Heredia, Sevilla’da Hamuradi-Falaki adlı Roman organizasyonunda iş danışmanı olarak çalışıyor: “Roman olmaktan gurur duyuyorum. Şöyle söylemiyorum: “Merhaba, benim adım Sandra ve ben Romanım. Sadece Merhaba, ben Sandra diyorum. Romanlar arasında çok bilinen bir isim. Onlarla konuşurken de Roman olduğumu söylüyorum. Genelde insanlar bana dönüp ‘Sen gerçekten Roman mısın?’ diye soruyorlar. Ama şunu söylemiyorlar, “Sen yeterince esmer değilsin ve modern bir hayat yaşıyorsun.”

Sandra Heredia, kendi toplumunun yapısına çok da uymuyor. Fransa’nın Romanları sınırdışı etme kararı İspanya’daki Roman organizasyonlarının da büyük tepkisini çekti. Sandra, Amuradi Fakali adı verilen İspanya’daki Romanların temsil edildiği bir organizasyon adına 4 Eylül’de Paris’teki gösteriye katıldı.

Sandra Heredia, İş Danışmanı
“İnanılmaz birşeydi. Olağandışı bir tecrübeydi. Çünkü biz Romanların devlet konseyi gibi onları temsil ediyorduk. Pankartımız vardı ve İspanya bayrağı taşıyorduk. İnsanlar bize niçin buraya geldiğimiz soruyordu. Paris’in ana caddelerinde yürüdük. İnsanlar oraya gidip onlara destek verdiğimiz için teşekkür ettiler.

Manuel García Rondón, aktif çalışan bir İspanyol Roman sendikasının üyesi. Onlar da Paris’teki gösterideydi; “Onlar bizi korkuttular. Fransız hükümetinin ve Nicolas Sarkozy’nin bu politikasından rahatsızlık duyuyoruz. Fakat bence daha kötü olan kendisini demokrasinin babası olarak tanımlayan bir ülkenin bunu yapıyor olması. Kardeşlik, eşitlik, özgürlük. Sorun Roman olmak değil, sorun fakir olmak.

Manuel, Sevilla’da doğduğu Romanlar için sembolik bir yer olan Triana’yı seviyor. İspanya’daki Romanların tarihi 1425 yılına kadar gidiyor. Bugün de İspanya’da yarım milyondan fazla kişi Roman.
Onların da yüzde 40’ı güney İspanya’da Endülüs’te yaşıyor.

Manuel García Rondón, ‘Union Romani’ Genel Sekreteri:“Romanlar için Endülüs, vaat edilmiş topraklar. Bu birlikte yaşamanın anahtarı gruplar arasındaki insanların karşılklı anlayışı. Çünkü biz aramızdaki bütün engelleri kaldırdık ve yan yana yaşıyoruz. Biz Romanların ne kadar Endülüs olduğunu ve Endülüslerin de ne kadar Roman olduğunu ayırt edemiyoruz.

Endülüs, uygarlıkların ve kültürlerin eridiği bir pota. Romanlar, Araplar, Yahudiler ve diğer milletler bölgenin kimliğini gösteriyor. Yüzler ve müzik bu karışımı ortaya koyuyor. Fakat heryerde olduğu gibi Romanlar da İspanya topraklarına ilk geldiklerin de iyi karşılanmadı. Ancak son politikalar Romanlara yardım etmeye odaklandı ve onların ihtiyaçları karşılanmaya çalışılıyor. Şimdi gerçek entegrasyon için hoşgörülü olmanın zamanı.

Ana Gómez, Endülüs Sosyal Hizmetler Direktörü:
“Politikaların başarılı olması için yapılması gereken, hakların ve sorumlulukların Endülüs’te yaşayan diğer insanlar gibi, diğer Endülüslü’lerde olduğu gibi arttırılmasıdır.

Romanlar, başka bir çağda farklı politik, ekonomik ve sosyal bağlamda İspanya’ya geldi. Fakat İspanya deneyimi diğer yerlerdeki Romanlar için de örnek teşkil eder mi?

Juan Manuel Reyes, ‘Fundation Secretatiado Gitano’ yöneticisi:
“Bu ihraç politikası mı? Elbette Romanların kamu yönetimine katılması ve felsefesi dikkate değer. Aslında bence Avrupa, Romanların entegrasyonunu destekleme politikaları söz konusu olduğunda İspanya’ya bakıyorlar. Geçtiğimiz birkaç yılda bu konuda önemli ilerlemeler oldu. Özellikle mal ve hizmetlere ulaşımda, kalacak yer, eğitim ve iş konusunda ilerlemeler yaşandı. Romanların çoğu bundan yarar gördü ancak çözülemeyen bazı problemeler de varlığını devam ettiriyor.

Sevilla’ya birkaç dakika uzaklıkta Avrupa’nın en eski gecekondu kasabası El Vacio’dayız. Francisco Franco, buraya geldiğinde yerlilere konut sözü vermiş. Fakat onlarca yıllık hayal kırıklığından sonra 900 Roman’ın yaşadığı El Vacio, hala burada duruyor.

Lole del Campo, yaşadıklarını anlatıyor:“El Vacio’dan geldiğinizi söylediğinizde sınavları geçseniz bile size iş vermiyorlar. Bir CV’im var ancak bunun bir anlamı yok. Yaşadığım yerden dolayı bana iş vermiyorlar.“

Romanların bazıları daha yeni Doğu Avrupa’dan gelmiş. Fakat Endülüs yönetimi gecekondu bölgelerini yıkma kararı aldı ve yeni baraka yapımına da izin verilmiyor.

Diğer bir Roman Rocío Montero Maya,Romanların yerleşim hakkıı olduğunu söylüyor:
“Açıkça söylemem gerekirse onları kardeşim gibi görmüyorum. Fakat onlar gibi ben de Romanım. Onlar benim gibi haklara sahipler. Benim bir arsam var ve bir de barakam. Onların da böyle yaşama hakları var.”

Salı ve Cuma günleri polis, Doğu Avrupa’dan gelenlerin yaptığı yeni barakaların olduğu yerleri tarıyor. Bunun amacı Endülüs’te gecekondu yerleşimlerini önlemek.

Fakat onlar dağıtıldıktan hemen sonra tekrar yapıyorlar. Bölgesel yönetim, doğudan gelen Romanlar için henüz sürekli bir çözüm bulmuş değil.

Mihalache ailesi birçok yerden kovulduktan sonra karavanlarını park etmek için özel izin aldılar. Onlar son iki yıl Sevilla’da olmak üzere dört yıldır İspanya’da yaşıyor. Birlaç ay önce baba tamirci olarak bir iş buldu ve ailenin üç kızı da şimdi okula gidiyor.

Petru Mihalache, Romaya’da durumlarının çok daha kötü olduğunu hatırlatıyor: “Romanya’da hiçbirşeyimiz yok. Herkes, İspanya’ya, Fransa’ya, İtalya’ya para kazanmak için geliyor.

Petru’nun karısı Patrita da zor günler geçirdiklrini anlatıyor:“Göçmen kontenjanı sistenmine rağmen birçok insan para kazanmak, çocuklarına bakmak ve onların okula gitmelerini sağlamak için buraya geliyor. Yaşanan sellerden dolayı da çok kez yeniden ev yapılıyor.”
“Romanya’da çalışamıyoruz. Orada evimiz yok, aynı şekilde burada da evimiz yok. Fakat şimdi benim babam bir iş buldu ve hergün işe gidiyor.”

Mihalache ailesi, Romanlar için bilgi merkezi de kuran İspanya’daki Roman Sendikası tarafından da destekleniyor. Jose, düzenli olarak onlarla neler yapıldığını görüşüyor. O da Romanlara yardım çağrısı yapıyor: “Tamamen Romanlardan oluşan Roman Sendikası, Romanların evrensel olduğunu kabul ediyor. Doğu Avrupa’dan gelen göçmenlerin sayısının arttığını gördüğümüzde yeni gelen insanların yeni ihtiyaçları olduğunun da farkında oluyoruz. Bütün Romanlar arasındaki bağların anlamı onlara yardım etmek zorundayız, onların yaşam standartlarını artırmak zorundayız.

Manuel García Rondón, Romanları gelecekte iyi günlerin beklediğine inanıyor: “Avrupa, yaşlanıyor. Kıtada 12 Milyon Roman yaşıyor. Bizler çok çok genç nüfusa sahibiz. Onlar bizimle çalışmak zorunda kalacaklar. Onlar bize iyi davranmalı çünkü çok yakın bir zamanda bize ihtiyaç duyacaklar. Lütfen bize kötü davranmayın.”

Ve şimdi Sevilla’da Romanların yaşadığı yerden ayrılıyoruz. Romanlarla ilgili bir sonraki dosyamız Avrupa’nın kalbi Macaristan’dan gelecek. Haftaya Reporter’da

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Görünmez işçiler: Düşük ücretlerle Avrupa çiftliklerinde sömürülen ve tehlikeye atılan insanlar

İklim değişikliği, hava kirliliği ve ekonomik zorluk üçgeninde Polonya

Kaçak göçmenler AB'ye hangi yollardan giriyor?