İspanya'da acının ortak adresi ETA

İspanya'da acının ortak adresi ETA
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Hapisaneden mahkumların, dışarda mağdurların sesleri geliyor. Bu müsabaka gibi, mahkumların mı kurbanlar mı kazandığını bekleyip göreceğiz ?

“İnanmadan önce, gidip onları hapishane ortamlarında ziyaret etmek onlarla Bask hakkında konuşmak istiyorum. Bunu yapmadığım taktirde umudum da kalmamış olacak.’‘

‘‘Onların hala silahları var, bir arada bulunmaları tehlike arzedebilir. Örgütlenebilirler. Bu yüzden de bütün mahkumlar evlerinden uzakta ayrı ayrı yerlerde tutuluyorlar. Ama yasa gereği, her mahkum ailesine ve evine yakın bir bölge hapisanedesinde kalabilmeli.”

İspanya’nın kuzeydoğusundaki Bask bölgesinin bağımsızlığı için mücadele eden ve Avrupa Birliği terör örgütleri listesinde bulunan ETA, 43 yıl sonra silahlı mücadeleyi bıraktığını açıkladı.

Bask bölgesinde yaşayan insanlar şimdi korku ve şüpheyle günlük hayatlarına devam etmeye çalışıyor.

1968 yılından bu yana faaliyetlerde bulunan ETA, geride ikiye ayrılmış birbirinden ürkerek yaşayan kasaba halkı bıraktı.

20 Ekim’de silahlı mücadeleyi bıraktıklarını açıklayan ETA’dan sonra şimdi gözler mahkumlara çevrildi.

Mahkumların, uzak bölge hapisanelerine gönderilmesinden aileler şikayetçi.

ETA mağdurları yakınlarıysa, doğru olanın bu olduğunu acılarına saygı gösterilmesini ve mahkumların yaptıklarının bedelini hapisanede kalarak ödemeleri gerektiğini söylüyor.

Bu konu hakkında görüş almak için olayların yakın tanığı, Bask Bölgesinden üç kadınla görüştük.

Onlardan biri Cristina Sagarzazu:

Cristina Sagarzazu’nun eşi 1996 yılında ETA tarafından arabasına bomba konularak öldürüldü. Montxo Doral, Bask’ta polis amiriydi. Cristina 3 çocuğula birlikte yapayalnız kaldı. Bir gece mutfaktayken, örgüt üyelerinin evinin önünde havaya ateş açarak protesto yaptıklarını gördü. O gece evinden taşınma kararı aldı.

Cristina, kurban yakınlarının kurdukları derneklere de üye olmadı. Çünkü bu oluşumların sadece politik nedenlerden dolayı var olduğuna inanıyor:

“Neye beziyordu? İnan bilmiyorum.15 yıllık evliydik ve eşim çok zekiydi. Benden 4 yaş küçüktü. Onun çok akıllı bir insan olduğunu düşünüyorum ve aynı zamanda çok da iyi bir insandı.”

“Bir patlama sesi duydum. Bir arabanın geçtiğini gördüm, eşimin arabasının aynısı diye düşündüm. O zamanlar 3 yaşında olan oğlumu kucağıma alıp hemen aşağı indim ve arabanın yanına gittim. Gözleri kapalıydı. Yüzünde kan izleri vardı. Çok kötü oldum ve ona bakamadım bile.’‘

“Geçen gün sadece merak edip şu anda 17 yaşında olan en küçük oğluma sordum; Eğer bir gün mahkumlar hapisaneden

çıkar ve bu sokaklarda yürürlerse ne hissedersin dedim. Babamın katili de mi ? diye sordu. Evet dedim. Asla böyle bir şey olmayacak dedi.”

“Katiller serbest bırakılıp ve özgürce dolaşırlarsa asıl o zaman yaralarımız daha da kanayacak.’‘

“Onları şimdi sokakta görsem, görmemezlikten gelirim sanırım. Dürüst olmak gerekirse, inanın onlardan biriyle karşılaştığımda ne yapacağımı kestiremiyorum bile. Sanırım hiçbir tepki vermem, cesur değilim belki. Ama önünde sonunda dışarı çıkacaklar, özgür kalacaklar. Asıl soru nasıl ve ne şartlarda serbet kalacak olmaları.’‘

“Uzlaşmak mı? Ne için? Bunun gerçekten anlamı ne? Bana göre bu uzlaşmanın anlamı çok net değil. Eğer günün birinde birlikte yaşayacaksak bu bile büyük bir aşama demek bizim için. Birlikte yaşayabilmemiz bile büyük bir başarı olmuş olacak.’‘

Arantaxa Otaegi ise ETA’ya bağlı çalışmaktan 20 yıl hüküm giyen oğlunu görmek için 900 kilometre yol gidiyor:

Arantxa Renteria, kasabasında Bağımsız Bask bölgesinde komşularının yardımı ve desteği ile yaşıyor.

Arantxa’nın oğlu Aitzol Gogorza, ETA için çalışıyordu ve 1999 yılında Fransa’da tutuklandı. Polis memurunu öldürmeye teşebüsden 20 yıl hüküm giydi. Bask bölgesinden 900 km uzaklıkta bulunan Seville hapishanesine nakledildi. Cezasının kalanını burada tamamlayacak.

“Diğerleri gibi duvarlara slogan sözleri yazmıyordu oğlum. Ama evden ayrıldığında onun ETA’ya olan hayranlığını biliyordum. Birşeylerin farkına varmıştım. Onların tarafındaydı.’‘

“Evden ayrıldığı zaman, burada kalarak birşeyler yapamayacağını, gitmesi gerektiğini ama bu gidişin sonsuza kadar olmaycağını bir gün mutlaka döneceğini söylerek gitti.’‘

“Onun tutuklandığı haberini radyo dinlerken öğrendim.’‘

“Bir anda rahatladım sanki. Onun tutuklanmış olmasına sevinmedim elbette ama en azından tehlikede olmadığına ve yaşadığına şükrettik. Onların hapisanede olmalarını istemiyoruz. Aynı zamanda başlarına birşey gelmesini de istemiyorduk. Onların ne şartlarda olduklarını tahmin ediyorduk. Mesela barınacak yada uyuyacak yerleri yoktu.’‘

“Gelecek ziyaret günü için hazırlanmalıyım. Bir gece öncesinden hazırlık yaparken çok gergin oluyorum. Yolculukta yemek için sandöviç hazırlıyorum mesela. Önce cuma günü öğleden sonra saat beşe çeyrek kala otobüsle San Sebastian’a (Donisti) gidiyoruz. Daha sonra Iziar, Zumaia, Durango’ya uğrayarak yolculuğa devam ediyoruz. Bize yatacak yer ayarlıyorlar, bizler de mola verip uyuyoruz. Sabah saat 6’da Seville’e ulaşıyoruz. Bunca yol geldikten sonra oğlumu sadece 40 dakika görebiliyorum.’‘

“Öldürülenler ve onların yakınları için gerçekten ama gerçekten üzgünüm. Ama öte taraftan bizlerinde kayıpları var ve kimse bunları hatırlamak bile istemiyor. Biz bir de karşı taraftan özür mü dileyeceğiz? Eğer biz özür dileyeceksek, onlarda bize yaptıklarından dolayı, onları affetmemiz için yalvarmalıdır.’‘

“Birlikte yaşamak zorundayız. Bir şeyler oldu tamam ama kimseye karşı bir tavrım yok benim. Bunu geçmişle yüzleşerek açıklığa kavuşturmamız lazım. Bunu uygun bir şekilde yapmamız şart.’‘

Kocası 1980 yılında öldürülen Pilar Elias ise çok büyük acılar çektiklerini söylüyor:

Pilar Elias’ın kocası 1980 yılında, ETA komando güçleri tarafından Azkoitia’da öldürüldü. ETA örgüt üyeleri onun komşularına da saldırdılar. Kocası Ramón Baglietto’nun öldürülmesinin ardından, kocasının mesleği olan politikaya atılma kararı aldı ve meclis üyesi olarak görev yaptı.

Pilar’la oğlu Zaraus’un evinde görüştük. 14 yılldır koruma altında yaşıyor. Bombalı saldırı sonucu şans eseri ölmekten kurtulan Pilar, eşinin katili Kanda Aspiazu hapisaneden çıktıktan sonra devletten aldıpı yardım ile Pilar’ın evinin altında cam objeler yapıp satıldığı bir dükkan açtı.

“Gerçekten de kocamın katili dükkanı satın aldı. Hala şaşkınım. Neden böyle birşey yaptığını anlamış değilim. Çünkü bu adam normalde bir tesisatçı ve bir anda cam ustası oldup çıkıverdi.’‘

“Bütün bu olanlardan sonra daha tedbirli ve soğukkanlı oldum. Apartman toplantılarına bile katılmıyorum. Bazen mesela çatı yada giderler için toplantılar yapılıyor apartmanda. Ama ben alsa gitmeyeceğimi söylüyorum ve katılmıyorum da.’‘

“Öldürürler mi hayır. Bizi öldürmeyecekler ama medya aracılığıyla bizi incitecekler…Bana yapılana bakın mesela…Daha önceleri bana destek verenler şimdi, utanıyorlar bu durumdan. Dağdan gelip bağdakini kovuyorlar resmen.’‘

“Her sene kasabanın gelirinden bir bütçe ayrılıyor ve ailelere katileri ziyaret etmeleri için yardım ediliyor.

Hapisanedeki cocuklarını ziyaret etmeye bizim paralarımızla mı gidecekler?

“Peki ya bizler? Bizler de buradayız benim çocuklarım yetim kaldı. Torunum dedesini hiç tanıyamayacak.’‘

“Barış içinde yaşayabilecek miyiz, bir gün bunu göreceğiz. Belki önümüzdeki yıllarda… Hepimizin istediği tek şey hepizimin barış içinde yaşayabilmek.’‘

İspnaya’da 20 Kasımda yapılacak olan seçimlerden sonra, hükümet ETA’nın ve şu anda hapishanede bulunan

mahkumların tamamen silahsızlanması için çalışmalara ağırlık verecek. Barışın tamamen sağlanması zaman alacağa benziyor.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Görünmez işçiler: Düşük ücretlerle Avrupa çiftliklerinde sömürülen ve tehlikeye atılan insanlar

İklim değişikliği, hava kirliliği ve ekonomik zorluk üçgeninde Polonya

Kaçak göçmenler AB'ye hangi yollardan giriyor?