Papa’nın istifası Katolik Kilisesi’nde nasıl değişikliklere neden olacak, kilisenin geleceğinde ve Katolik toplumuna nasıl bir etkisi olacak? Bunlar kısa vadede akıllara gelen soru işaretleri. Ancak bu olayı Pisa Üniversitesi’nden emekli profesör Adriano Properi ile tarihi perspektiften ele aldık.
Prosperi:
“Papa, iktidarı Tanrı tarafından verilmiş, mutlak hükümdardır. Eğer bu iktidardan, yetkilerden vazgeçmek istiyorsa bunun fani yetkilerle alakası yoktur. Geleceği ele alırsak, biz kahin değiliz ancak diyebiliriz ki bu Papa’nın rolünü zayıflatan değil, güçlendiren bir harekettir. “
euronews:
“Kimileri papanın istifasının Vatikan’da bitmeyen skandallarla ortaya çıkan tarihi bir krize, kurumun da tüm bunlardan kaçıp kendini yenilemek istediğine işaret ettiğini söylüyor. Siz ne düşünüyorsunuz?”
Prosperi:
“Belki belli bir bağlamda istifasını son skandallarla bağdaştırmak mümkün olabilir. Ancak ben bu yüzden istifa ettiğini düşünmüyorum. Bence bugün kilisenin yaptığı seçimlerin nedenlerine odaklanmamız gerek.
Kardinal Martini’nin 1962’deki İkinci Vatikan Konseyi’nden sonra getirdiği yeni bir konsey önerisi hakkında alınan karar mesela. O kökten organize olmuş, yönetiminde etkili bir isim ve önde gelen bir teolog olan Ratzinger’e muhalif kesimin de dahil edildiği, Vatikan’a daha büyük roller yükleyen bir kilise istedi. “
euronews:
“İstifasından sonra tarih bu Papa’yı nasıl hatırlayacak?”
Prosperi:
“Papa muhafazakar, dikkatli ve ihtiyatlı bir yol takip etti. Birçok yetkiyi Papalık mevkine geri kazandırdı. Onun selefi kilisede gün gün ilerleyen bir yönetim anlayışına sahipti ki bu sonrasında Ratzinger’in o dönemden kalma problemler ve skandallarla başı ağırdı. Papa Benedikt’i başa çıkamadığı bu problemler yendi. Pedofili problemi küresel çapta herkesin bildiği büyük bir sorun. Onun bulduğu çözümler çok eğreti kaldı ve başarılı olamadı. Artık gücünün tükendiğini hissetti, merkez yönetimin de kendi tuttuğu yolda ilerlediğini gördü, en son gelişen mali skandallar da bardağı taşıran son damla oldu ve istifa kararını verdi.”