Özbekistan'ın kumlarla kaplı tarihi şehri Hiva

Özbekistan'ın kumlarla kaplı tarihi şehri Hiva
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
REKLAM

Uzbekistan Life’ın üçüncü ve son bölümünde İpek Yolu’na ülkedeki en uzak şehir olan Hiva’ya gidiyoruz. Harzemşah Devleti döneminde kurulan şehrin yaklaşık 2000 yıllık bir geçmişi bulunuyor. Toprak rengi ve kızılın hakim olduğu şehirde yaşayan insanlar binlerce yıllık geleneklerini hala koruyor ve taştan fırınlarda ‘nan’ denilen ekmeği pişiriyorlar. Zerdüştlük inancının da merkezlerinden olan Hiva’da ‘Ayaz Kale’, ‘Toprak Kale’ ve Kızıl Kum çölü görmeye değer yerler.

Hiva, kervan esirlerinin uğrak yeriydi. Yorucu çöl seyahatlerinin korkusuz mekanı… Bugün ise tarihi geleneklerini koruyan yaklaşık üç bin kişinin yaşadığı bir müze şehri… Surların şehri İçan Kale sizi çöl atmosferine götürüyor. Amu Derya Nehri’nin güneyinde yer alan bu şehirde tuğla duvarlar ve toprak rengi hakim…

Buradaki aileler eski geleneklerini yüzyıllardır sürdürüyor. Geçmişteki Zerdüştlük dininin çok önemli bir filozofisi olan ekmek yapımı bile hala eski yöntemlerle yapılıyor.

Zaynab Abdullaeva, İçan Kale sakini: ‘Ekmek pişirmek nesilden nesile geçen bir şey. Şimdi biz kızlarımıza ‘nan’ yani ekmek yapmayı öğretiyoruz. Bana da annem, ona da annanem öğretmiş.’

Hiva’daki aileler ekmek yapmak için dışarıdaki taş fırınları kullanıyor. Bu fırınlar şehrin merkezindeki meydanlarda bile bulunuyor.

Khudayberganov Kamiljan, Tarihçi: ‘Ekmek Özbekler için çok önemlidir. Zerdüştlüğün mukaddes kitabı Avesta’da kutsal olduğu ve sizi güçlü ve sağlıklı yaptığı yazar. Bizim geleneğimizin çok büyük bir parçasıdır.’

Zerdüştlük arasındaki bağ, ekmeğin üzerine yapılan basılan şekillerle devam ediyor.

Khudayberganov Kamiljan, Tarihçi: ‘Ekmeğin üzerindeki şekiller Zerdüştlük zamanında tapınılan güneşi simgeler. Bu barışın, iyi niyet ve mutluluğun simgesidir. Bu şeklin aynısını dini kitaplarda da bulabilirsiniz.’

Zerdüştlüğün etkilerini Hiva’daki binaların üzerinde görebilirsiniz. Cami ve medreselerde bile farklı dinlere ait motiflere rastlayabilirsiniz. Söz konusu izler, İpek Yolu üzerindeki bu şehrin dinlerin, kültürlerin, filozofilerin kesişme noktası olduğunun bir kanıtıdır.

Khudayberganov Kamiljan, Tarihçi: ‘Çölde yaşayanlarla Hiva şehri sakinleri arasında sıkı bir bağ vardır. Eskiden burada değiş tokuş ticareti yapılırdı. Göçebe toplumlar buraya süt, et ve diğer şeyleri getirdiler. Hiva sakinleri bu ürünlerle ekmek ve çölde üretilemeyen diğer ürünleri değiş tokuş ettiler.’

Hiva’dan yalnızca iki saat uzaklıkta bulunan kurak steplerin hakim olduğu Harezm bölgesindeyiz. Burası Orta Asya’da kurulan en büyük medeniyerlerden birine ev sahipliği yapmış. Buradaki yapılar Harezmşah Devleti’ne ait saray ve evlerin kalıntıları. Burada üç hisarın birşmesinden oluşan muhteşem Ayaz Kale ve Toprak Kale yapıları yer alıyor.

‘Bilimsel bir teoriye göre burada bulunan kalıntılar milattan sonra 3. yüzyılda inşa edilen Harezm Çarı’nın sarayına ait.’

Burada 20’den fazla çamurdan inşa edilmiş duvar ve hisar bulunuyor. Burası aynı zamanda ‘Elli Kale’ adıyla biliniyor. Ancak bu rakam sadece tahminden ibaret…

Semerkand’ın sırrını ortaya çıkardık, Buhara’nın tarihi pazarına götürdük ve Hiva’nın geleneğini anlattık. İpek Yolu’nda çıktığımız bu serüven Kızıl Kum Çölü’nde son buluyor. Euronews.com internet adresinden seyahatle ilgili hikayelerimizi okuyabilir ve Uzbekistan Life’ın eski bölümlerini izleyebilirsiniz.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Adrenalin dolu kış sporları mı arıyorsunuz? Büyük Kafkas Dağları’ndaki bu merkezi inceleyin

Japonya'nın kırsal bölgelerini canlandırmanın yolu eski yapı geleneklerinde yatıyor olabilir mi?

Satoyama'yı keşfedin: Japon toplulukları doğayla uyum içinde nasıl yaşıyor?