Fransa, Survivor : "Maalesef toplulumuzda sadece medyada ünlü olanları tanıyoruz"

Fransa, Survivor : "Maalesef toplulumuzda sadece medyada ünlü olanları tanıyoruz"
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Fransız televizyon kanalı TF1 için hazırlanan Survivor (Dropped) programının Arjantin’deki çekimi sırasında iki helikopter çarpışarak düşmüş 10 kişi

REKLAM

Fransız televizyon kanalı TF1 için hazırlanan Survivor (Dropped) programının Arjantin’deki çekimi sırasında iki helikopter çarpışarak düşmüş 10 kişi de hayatını kaybetmişti.

Gerçek hayattan esinlenerek yapılan reality show programına uluslararası madalyalar kazanmış Fransız sporcular katılmıştı.

TF1 tepe yöneticisi Nonce Paolini üzüntüsünü dile getirerek bu programın artık devam etmeyeceğini belirtti:

“ Bu, olmasını asla arzu etmeyeceğimiz bir durumdu. Tabii ki, bizler insanları mutlu etmeye çalışırken böyle bir dramla karşılaşmamız çok üzücü.”

2013 yılında yine Fransa’da Survivor’a benzer Koh Lonta tehlike programında yarışmacılardan birinin kalbinin durması üzerine, suçlamalara ve medyadaki yansımalarına dayanamayan programın doktoru, bir kaç gün sonra intihar etmişti.

Reality show uygulaması ilk olarak ABD’de gizli kamerayla başlamış Survivor programıysa İsveç‘te keşfedilmişti. Program kapsamında sporcular doğanın zorlu şartlarıyla hayatta kalmaya çalışıyor.

1990 yıllarında icat edilmesinden bu yana reality show programları farklı bir boyut kazandı.2000’li yıllarda televizyon dünyasının vazgeçilmezleri arasına giren Big Brother programında yarışmacılar gizli kamera altına alınarak 3 ay boyunca kapalı bir ortamda yaşadı.

Yarışmacıları takip etmek isteyen izleyiciler programda yaşananları internet üzerinden saniye saniye takip edebiliyor. Katılımcıların hayatlarını en ince detaylarına kadar mercek altına alabiliyor. Röntgenciliğin hat safhada yaşandığı bu programlar izleyicileri adeta ekrana kilitlerken reality show’da hayatımızda büyük bir yer ediniyor.

Reality show programlarının sayısı günden güne ve dünya çapında artmaya devam ediyor. Amaç insanların nasıl yaşadığını görmek değil, onların sınırlarını ne kadar zorlayabildiklerini, korkularını yendiğini ve tehlikeyi nasıl atlattıklarına tanık olmak.

Kısa bir süreden bu yana bu programlar ünlülerinde dikkatini çekti bu yeni durum izleyiciyi bir kez daha ekrana kilitledi.

Reality show programları milyonlarca meraklıyı cezbedebiliyor. Bu programlar eğlendirmeyi amaçlasa da uzmanlar bu showların gerçek hayata kötü yansıdığını ve kültürel tartışmaları da sıkça tetiklemediği belirtiliyor.

Sophie Desjardin, euronews :
Merhaba Dominique Wolton, Ulusal Bilimsel Araştırmalar Merkezi’nde medya üzerine araştırmalarınızı sürdürüyorsunuz. Söz konusu faciada gerçek hayattan esinlenerek yapılan reality show’un etkilerinden de bahsedildi. Tehlike kavramının hedef alındığı ilk televizyon programı değil bu. Bu riskler sadece Fransa’da yaşanmıyor. Bu durum günümüz televizyonculuğu hakkında ne tür gerçekleri ortaya çıkarıyor?

Dominique Wolton, medya uzmanı :
Öncelikle evet büyük bir trajedi söz konusu. Toplumumuzda insanlar artık şiddeti, tehlikeyi ve macerayı uzaktan yaşamak istiyor. Tamamen ihtiyatlılık ilkesiyle takıntılı bir toplumda yaşıyoruz. Hiç bir şey yapmaya gerek yok. Her şey kontrol altında. Televizyon ekranı, video oyunları ve bilgisayar karşısında her şeyi yapabiliriz. Her türlü taşkınlık ve aşırılık mümkün.
Röntgencilik gibi vekaleten yaşayarak daha da tehlikeli oyunlar oynamak istiyoruz. Ve bunu normal karşılıyoruz. Bu alana o kadar çok para yatırılmış ki bu yarışta çok hızlı ilerleyebiliyoruz. Dramaturjiyi arttırmak için de tanınmamış değil, ünlü isimleri çağırıyoruz. Şimdiye kadar gözümüzde cesur sıfatıyla canlandırdığımız kişilerin hangi noktaya kadar tutunabileceklerini merak ediyoruz.

Sophie Desjardin, euronews :
1980’li yıllarda Jean-Louis Missika ile birlikte, televizyonun demokratikleşmede önemli bir enstrüman olduğunu vurgulayan “Temizlik hastalığı” başlıklı bir kitap yazdınız. Reality show’un icat edilmesinden çok daha önceydi. O günden bu yana ne değişti?

Dominique Wolton, medya uzmanı :
Sadece gerçek hayattan esinlenen reality showlarda bir kayma yok. Günümüzde görüntü rekabetiyle yarışılıyor. Söz konusu programlarda en kaba bir şekilde durumu yansıtıyor. Ama şimdilerde dramaturjik formlara geri dönmeye çalışılıyor. Daha pahalı ve maceraya, keşfe ve riske daha yakınız. Yerinde gitmeyen bazı şeyler var anlayacağınız. Eğer insan doğayla olan irtibatını, fiziksel çabaya olan ihtiyacını vurgulamak istiyorsa bu şekilde olmaz. İnsanın kamusal ve özel hayatı arasındaki sınırlar kaldırılmış durumda. Tehlikeli ve normal hayat ikisi burada bir arada . Etik değerleri yeniden hayata entegre etmek gerek.

Sophie Desjardin, euronews :
Bu facianın kurbanları ünlülerdi. Ama herhangi bir ünlü değil. Kimseye bir şey kanıtlamaya ihtiyacı olmayan insanlardı. Kahraman ortaya çıkarma çabalarımız ne zaman sonlanacak?

Dominique Wolton, medya uzmanı :
Evet çok güzel bir soru bu. Bence alanları ne olursa olsun insanları ön plana çıkarmak, “kaderinizi siz belirliyorsunuz” anlamını taşıyor. Aslında bu milyonlarca insan için bir kurtuluş dersi. Bu harika bir durum. Ama tabi bu da normal yaşamın şartlarından çıkmama şartıyla. İnsanların kendilerini tehlikeye sokması maceraya sürüklenmek istemesi… neden olmasın. Ama insanları zorlu durumlara sokmakta sınır tanımıyoruz. Bence bu durumda insanın kendi kendine çeki düzen vermesi gerek, veya şöyle bir uyarı gelmesi lazım:“Evet bazı şeyleri yapabiliriz ama bu öldürücü röntgenciliğe dönüşmemeli.”

Sophie Desjardin, euronews :
Medya sporcuların tercih ettikleri ikinci bir hayat haline geldi. Başka alternatifleri yok mu?

REKLAM

Dominique Wolton, medya uzmanı:
Bizim toplulumuzda maalesef sadece medyada veya internette ünlü olanları tanıyoruz. Ünlü bir star olduktan sonra hala tanınır olmak için bu yolu seçiyorlar. Bu mantıkla hareket ediyorlar.

Sadece bir süre sonra, sporun temel ilkeleri ve medya değerleri arasında bir kayma ve uçurum oluşuyor. Meşhur olmaya devam etmek için bu tür programlara katılmak istemelerini anlıyorum. Ama bir süre sonra medyanın katı kuralları onları yutmaya başlıyor. Kendi değerlerini yok etmeye, onları farklı olmaya zorluyor. Ben kesinlikle reklama, tanıtıma karşı olan biri değilim… Ünlü olmanın temel etaplarına karşı değilim fakat toplumun değer verdiği tek sistem buysa o zaman büyük bir sorun söz konusu.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Paris Olimpiyatları öncesi göçmenlerin başka kentlere nakledilmesi belediye başkanlarını kızdırdı

Boks yeteneğini fotoğraflarla sergileyen Macron ne anlatmak istiyor?

Fransız senatosu AB-Kanada serbest ticaret anlaşmasını reddetti