Sosyal medya ile ilgili dile getirilen olumsuz noktaların başında efektif bir kontrol ve denetleme mekanizmasının olmadığı, kolayca hakaret ve kişilik katliamına müsait olduğu ve herkesin kendi ideolojisine yakın kişilerle gruplaşmaya sebep olduğu eleştirileri gelir. Bu eleştirilere göre muhafazakarlar kendi grubunu, liberaller kendi grubuna takılır. Sonuç; daha fazla kutuplaşma.
New York Times’tan Pablo Barbera yaptığı araştırmada bunun böyle olmadığı sonucuna ulaşıyor. Pablo Barbera’ya göre insanların sosyal medyada sadece ‘en iyi arkadaşlarıyla’ ya da ideolojisine yakın kişilerle değil ayrı görüşü paylaşmadığı kişilerle de arkadaşlık kurduğunu ve bunun da farklı görüşlere açık olmaya yardımcı olduğuna dikkat çekiyor. Örneğin Twitter’da komik bulduğunuz ama farklı dünya görüşüne sahip olduğunuz bir kişiyi takibe alırsınız. Bu kişinin paylaşımlarını görür ve kendinizi farklı bir tartışma içinde bulabilirsiniz. Bu durum insanı sadece kendi görüşüne yakın olanların değil olmayanların da fikirlerini duymak zorunda oluşuna maruz bırakarak bir olaya farklı açılardan da bakılabileceğini öğretebiliyor.
Pablo Barbera’nın Almanya, İspanya ve ABD’de milyonlarca sosyal medya kullanıcısı üzerinde yaptığı araştırmada, kullanıcıların farklı ideolojik gruplara üye olmalarının ve farklı siyasi görüşlere dahil olmalarının kişilerin siyasi görüşünün yumuşaması üzerinde etkili olduğu kanaatine varılıyor. Araştırma sonucunda sosyal medyanın toplumlarda ‘kutuplaşmayı’ azaltıcı etkide bulunduğu sonucu çıkıyor.