"Avrupa Türkiye'nin vazgeçilmez bir ülke olduğunu anladı"

"Avrupa Türkiye'nin vazgeçilmez bir ülke olduğunu anladı"
© 
By Arzu KayaogluDidier Billion IRİS
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Ağırlıklı olarak Suriye’den gelerek Kuzey ve Batı Avrupa’ya uzanan mülteci dalgası Suriye’nin komşusu Türkiye ile donma noktasına gelen Avrupa

REKLAM

Ağırlıklı olarak Suriye’den gelerek Kuzey ve Batı Avrupa’ya uzanan mülteci dalgası Suriye’nin komşusu Türkiye ile donma noktasına gelen Avrupa Birliği ilişkilerini de hareketlendirdi. Almanya Başbakanı Angela merkel Türkiye’yi ziyaret etti ve hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de Başbakan Davutoğlu ile biraraya gelerek uzun bir aradan sonra Türkiye’ye sıcak mesajlar verdi.

Suriye’de Esat karşıtı protestoların kanlı bir iç savaşa dönmesinin üzerinden geçen 4 yıl içerisinde bu ülkeden kuzey komşusu Türkiye’ye sığınanların sayısı 2 milyonu geçti. Bu kişilerin bir bölümü sınıra yakın mülteci kamplarında barındırılsa da büyük çoğunluğu ülkenin başta büyük şehirler olmak üzere dört bir yanına dağıldı. Yaklaşık 250 bin kadarı da Avrupa Birliği kapısına dayandı. AB liderleri şimdi Türkiye’yi daha fazla mültecinin Batı’ya geçişine izin vermemesi için ikna etmek istiyor.

1 Kasım’da kritik bir genel seçime hazırlanan Türkiye’de seçim öncesi tartışılan başlıklarda Avrupa Birliği üyeliği perspektifi kendisine hemen hemen hiç yer bulamadı. Seçim öncesi süreci euronews muhabiri Arzu Kayaoğlu Paris’te bulunan Stratejik ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nün (IRIS) Yardımcı Direktörü Didier Billion’a sordu: “Özellikle Merkel ziyaretiyle Türkiye-AB ilişkilerinin bir anda hareketlenmesi ne anlama geliyor? Son AB zirvelerine davet edilmeyen Türkiye’nin birliğe üyelik süreci yeniden hatırlanıyor mu? Yoksa daha fazla göçmen istemeyen Avrupa Birliği Suriye kapısını tutması için Türkiye’yi tavlamaya mı çalışıyor?

Arzu Kayaoglu, euronews : Paris’te bulunan Fransa Stratejik ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IRIS) Direktör Yardımcısı Didier Billion’a uzanıyoruz. Programımıza katıldığınız için teşekkürler.

Bir kaç yıldan bu yana Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girme konusunu neredeyse tamamen unutmuştuk. Müzakereler durma noktasına gelmişti.Ama aniden göçmen kriziyle beraber Angela Merkel bu konuyu yeniden gündeme getirdi. Sizce bu bir siyasi fırsatçılık mı yoksa zaten AB ajandasında yer alıyor muydu?

Didier Billion : Tabii ki bu tamamen ülkedeki siyasi durum ve AB’nin yüzleşmek zorunda olduğu göç kriziyle alakalı. Avrupa nihayet Türkiye’nin dengeli bir gidişat için vazgeçilmez bir ülke olduğunu anladı. Sadece göçmen konusunda değil, diğer siyasi konularda da öyle. Ve nihayet Sayın Merkel Ankara ve İstanbul’a giderek resmi temaslarda bulunma zahmetine girdi. Ama mükemmel bir zamanlama olmadığını söyleyebiliriz. Zira Türkiye şu an zorlu bir seçim döneminden geçiyor. Sayın Merkel 1 Kasım’da yapılacak seçimlerin bitmesini bekleyebilirdi.

euronews : Türkiye Avrupa’da insan hakları, demokrasi ve basın özgürlüğü gibi konularda eleştiriliyor. Ancak Avrupa’da bu konuda sessizliğini koruyor. Sizce Avrupa Türkiye’den artık vazgeçti diyebilir miyiz?

Didier Billion : Demokratik haklar ve özgürlüklerin kısıtlanması konuları hakkında tartışabiliriz. Ancak bunlar bazı şeyler kullanılarak yapılmamalı. Bazıları Türkiye’de insan hakları ihlal edildiği için Türkiye ile bütün bağlantıların kopartılması gerektiğini savunuyor. Bu tamamen yanlış bir düşünce. Aksine bu ülkede insan hakları ve demokrasi ihlal edildiği için müzakerelere devam edilmeli. Türkiye karşı ahlaki bir açıdan yaklaşamayız. Siyasi bir mantık yürütülmeli. Yani işbirliği ve müzakerelere devam edilerek tüm konular ele alınmalı. Ben Sayın Erdoğan’ın şu an yürüttüğü politika hakkında kaygılıyım. Sayın Erdoğan son yıllarda ülkede ekonomiyi güçlendirerek ülkeyi gelişmiş bir konuma getirdi. Türkiye’yi uluslararası konumda söz sahibi yaptı. Ama maalesef şu an da yapılanlarla yazık ediliyor. Sayın Erdoğan şu anda bir kutuplaşma ve çatışma mantığı içerisinde, gerilim stratejisi sürdürüyor. Dolayısıyla Türkiye zor bir dönemden geçiyor.”

euronews : Türkiye’nin de Rusya ile işbirliği yaparak veya Şanghay İşbirliği Örgütü’ne dahil olmak isteyerek Avrupa’dan uzaklaştığını söyleyebilir miyiz?

Didier Billion : Hayır bence bu tamamen bir hayal. Sayın Erdoğan bir kaç ay önce Avrupa Türkiye’yi kabul etmezse Şanghay İşbirliği Örgütü’ne girme isteğinde bulunacağını dile getirmişti. Ancak bu birlik Türkiye’yi aralarına kabul etme fikrine sıcak bakmıyor. Türkiye Avrupa Birliği ile ilişkilerine devam edip aynı zamanda Orta Doğu, Kafkasya ve Rusya’ya yönelerek onlarla da işbirliğini sürdürüyor.

euronews : 1 Kasım’da yapılacak seçimler Avrupa ve Türkiye arasındaki ilişkileri ne yönde etkiler?

Didier Billion : 2 Kasım’da siyasi yapı nasıl olursa olsun, güç dengesi ne yönde olursa olsun hatta olası bir koalisyon hükümeti kurulsa dahi Avrupa Birliği ile güçlü bir müzakere sürecinin yeniden başlaması gerekiyor. Sayın Merkel Türkiye’ye gittiğinde bir kaç yıldır dondurulan bazı fasılların yeniden açılması konusuna olumlu bakıldığını söyledi. Bu çok iyi. Türkiye ile gerçek anlamda bir sürecin başlatılması Ankara’ya şu an içerisinde bulunduğu zorlukları aşmasında yardımcı olacaktır.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

EBRD Türk Lirası'ndaki düşüşe karşı mukavemetini koruyor

Dünya Bankası, Türkiye'ye ilave 18 milyar dolar finansman sağlayacak

HRW'den Ankara'ya suçlama: Suriye'de Türkiye'nin kontrolündeki bölgelerde hak ihlalleri yaşanıyor