66'ıncı Berlinale'nin kazananları

66'ıncı Berlinale'nin kazananları
By Gizem AdalEURONEWS
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Bu yıl 66’ncısı düzenlenen Uluslararası Berlin Film Festivali’nde ödüller sahiplerini buldu. Berlinale’deki filmlerin ana konusu mülteci dramı ve

REKLAM

Bu yıl 66’ncısı düzenlenen Uluslararası Berlin Film Festivali’nde ödüller sahiplerini buldu. Berlinale’deki filmlerin ana konusu mülteci dramı ve ‘mutluluk hakkı’ydı. Festivalin büyük ödülü Altın Ayı’yı da İtalya’nın Lampedusa Adası’ndaki sığınmacıların trajedisini konu alan “Deniz’deki Ateş” adlı belgesel kazandı.

Film İtalyan yönetmen Gianfranco Rosi’nin imzasını taşıyor: “Bu ödülü Lampedusa Adası’ndaki mültecilere adıyorum.”

“Deniz’deki Ateş” Lampedusa’daki mültecilerin durumunu belgesel tarzında beyaz perdeye yansıtıyor. Rosi sığınmacıların başına gelenlerden tüm dünyanın sorumlu olduğunu ifade etti: “Filmimde hiçbir mesaj vermek istemedim ancak tanıklık ettiğim bir şeyi göstermek istedim. Festivalde bir belgesel filmin başarı elde etmesi, böyle bir ödül kazanması çok nadir yaşanır.”

Berlinale’de ikincilik anlamını gelen Jüri Büyük Ödülü, Danis Tanovic’in yönettiği “Saraybosna’da Ölüm” adlı filme verildi. Bernard-Henri Levy’nin “Hotel Europe” adlı oyunundan uyarlanan “Saraybosna’da Ölüm”, Balkanlar’daki yüzyıllık çalkantıyı günümüz Bosna’sındaki huzursuzlukla ilişkilendiriyor.

Film Birinci Dünya Savaşı’nın çıkmasına neden olan suikastın 100’üncü yıl dönümünde Saraybosna’da geçiyor: “Bu film 1,5 saatlik bir monodrama ve her ne kadar Jacques Weber gibi muazzam aktörler rol alsa da böyle bir filmi çekmek zordu. O bunu daha önce sahnede sergilemişti, harikaydı ancak sonuçta o bir tiyatro oyunuydu. Bu yüzden de bunu bir filme nasıl dönüştürmem gerektiğini bilmiyordum, bunu başarmam, o hikayeyi geliştirecek bir yol bulmam uzun zaman aldı.”

Jüri başkanlığını sinemanın deneyimli yüzü Meryl Streep’in yaptığı Berlinale’de En İyi Yönetmen ödülünü de “L’avenir”(Gelecek) adlı filmiyle Fransız yönetmen Mia Hansen-Løve kazandı.

Filmde yaşı ilerleyen bir insanın aşkla hayatına nasıl yeni bir bakış açısı katabileceği ele alınıyor. 40 yaşında hayatında dönüşüm yaşayan bir kadının düşünce dünyasına rehberlik ediyor.

En İyi Kadın Oyuncu ödülüne de “The Commune” filmindeki rolüyle Danimarkalı aktris Trine Dyholm layık görüldü.

Danimarkalı yönetmen Thomas Vinterberg’in yeni filmi “The Commune” 1970’li yılların başında geçiyor. Film tamamen paylaşıma dayalı bir hayat yaşama kararı alan bir karı kocanın hikayesi anlatıyor. Dyholm bu filmin özellikle çiftlerin birbirleriyle ilgilenmesinin ve paylaşımın önemine dikkat çektiğini ifade etti.

En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nün sahibi ise Tunuslu aktör Majd Mastoura oldu. Mastoura bu ödüle Tunuslu genç yönetmen Mohamed Ben Attia’nın Arap Baharı’nın işlendiği “Inhebbek Hedi” adlı filmindeki performansıyla layık görüldü: “En önemli şey tüm bedenimle buna dahil olmamdı. Çünkü etrafta çok gezindim ve herşeyi görüyorsunuz. Çok fazla enerji harcadım çünkü Hedi her anlamda minimalist ve enerjik biri. Dolayısıyla en başlarda bu benim içik zordu.”

Berlin Film Festivali’nde Seyirci Ödülü’nü de İsrailli yönetmen Udi Aloni imzalı “Junction 48” adlı film aldı. İki genç Filistinli hip-hop sanatçısının aşk hikayesini konu alan film Berlinale’de yarışma dışı gösterilen yapımlar arasındaydı.

360° video ile Gerard Depardieu’yu Berlinale’de kırmızı halıda izleyin.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Mültecileri konu edinen "Fuocoammare" adlı belgesel Altın Ayı ödülüne layık görüldü

Junction 48: İsrail'de müziğin diliyle mücadele veren Filistinli bir çiftin hikayesi

Avrupa'nın parlayan yıldızları Berlinale'de