İç savaşın pençesindeki Orta Afrika Cumhuriyeti'nde sağlık hizmetleri nasıl veriliyor?

Access to the comments Yorumlar
 Monica Pinna
İç savaşın pençesindeki Orta Afrika Cumhuriyeti'nde sağlık hizmetleri nasıl veriliyor?

Orta Afrika Cumhuriyeti’nde 2013 yılında baş gösteren iç savaş nedeniyle yaklaşık beş bin kişi hayatını kaybetti.

İnsani yardım vakıflarında çalışanların karşılaştığı iki temel sorun bulunuyor. Bunlardan ilki yolların çok bozuk olması. Diğer sorunsa güvenlik... Kamplarda yaşayan göçmenlere ulaşabilmek için silahlı gruplarla görüşüp anlaşmak zorundayız.

Ülke nüfusunun yarısına tekabül eden 2.5 milyon kişiyse insani yardıma muhtaç durumda…

Ülke içerisinde göç edenlerin sayısı 700 bine yaklaştı. İç karışıklık hala devam ediyor.

Başkent Bangui’nin batısında bulunan Boda Köyü de savaşın bir zamanlar hakim olduğu bölgelerden biriydi. Bu bölgedeki kutuplaşma ülkenin diğer yerlerinden çok daha kötü durumdaydı.

Silahlı gruplar ülkenin orta ve güney bölgelerini ele geçirmiş durumda. Siyasi istikrarsızlık, din ve etnik yapıyla alakalı kutuplaşmalarsa son bir yılda gittikçe arttı. Boda Köyü’nde şiddetin izlerini görmek mümkün. Ancak Hristiyan ve Müslümanlar birlikte yaşamayı yavaş yavaş öğreniyor.

Buradaki hastane toplumun her kesimine hizmet veriyor.

“Bu, Boda Hastanesi’nde sene başından beri doğan 102. bebek. Bu tarz basit doğumları bile doğal saymamak gerekli. Çünkü ülkedeki sağlık altyapısı iç karışıklıktan dolayı neredeyse tamamıyla çöktü.”

Orta Afrika Cumhuriyeti bebek ve çocuk ölümlerinde dünya ikincisi. Bu sebeple Avrupa Birliği’nin desteklediği sivil toplum örgütü ALIMA ülke genelinde ve Boda Hastanesi’ndeki tüm tıbbi ihtiyaçları karşılamaya çalışıyor.

Karim Assani, Çocuk Doktoru: “Karşılaştığımız en büyük zorluk kalifiye doktor sayısının az olması. Sağlık Bakanlığı 116 bin nüfuslu Boda’ya sadece bir hekim tahsis etmiş. ALIMA bu hastaneye destek olmak amacıyla iki doktor daha gönderdi.”

AID ZONE IN CENTRAL AFRICAN REPUBLIC

Geçen sene bu sivil toplum örgütü sayesinde bin doğum gerçekleşti. Bunlardan yüz tanesi sorunlu vakaydı. Sorun yaşayan annelere yardım edilmediği taktirde, bu tarz doğumlar genelde bebek ya da annenin ölümüyle sonuçlanıyor.

Karim Assani, Çocuk Doktoru: “Bu hasta çok uzaklardan geldi. En yakın sağlık ocağına beş kilometre mesafede yaşıyordu. Motorla Boda’ya getirildi ve bir saat sonra sezaryen ameliyatla doğum yaptı. Operasyon hiç de kolay olmadı ancak bebek ve annenin sağlığı şu anda iyi durumda.”

Anne Irene Hristiyan ve bebeğiyle birlikte Müslüman bir hasta olan Bintu’nun yanında yatıyor. Böyle bir tablo görmek birkaç sene önce neredeyse imkansızdı.

Irene Dotoua, ALIMA’nın tedavi ettiği hasta: “Bana burada çok iyi bakıyorlar. Doğumdan önce birkaç defa kontrolden geçtim ve tedavi gördüm.”

Doğum yapan annenin teyzesi, bu sivil toplum örgütünün tıbbi yardımından önce durumun çok daha farklı olduğu belirtiyor.

Amina Walikete, Irene’in Teyzesi: “Daha önce böyle yataklar yoktu. Bize sabun ya da cibinlik verilmemişti. Ayrıca şimdi ilaçları da ücretsiz alıyoruz.”

Yeni doğum yapan anneler hastanede fazla kalmıyor. Bintu daha önceden çok kapalı bir toplumda yaşıyordu. Şimdiyse hristiyan ve Müslümanlar rahatça gezebiliyorlar.

Bintu, Hasta: “Önceden Hristiyanlar Müslümanları, Müslümanlar da Hristiyanları öldürüyordu. Yiyecek bulamıyorduk. Şimdi bir düzen var ancak fakirlik devam ediyor.”

Boda gibi köylerde daha başka birçok sorun olsa da, karışıklığın yaşandığı bölgelerde temel tıbbi hizmete ulaşılamayan yerler yok denecek kadar azalmış durumda. ALIMA sivil toplum örgütünün yeni hedefi işte bu yerlere de ulaşabilmek.

Patrick Wieland, AB İnsani Yardım Vakfı: “İnsani yardım vakıflarında çalışanların karşılaştığı iki temel sorun bulunuyor. Bunlardan ilki yolların çok bozuk olması. Bazı bölgelere sadece uçaklarla gidilebiliyor. Diğer sorunsa güvenlik… Kamplarda yaşayan göçmenlere ulaşabilmek için silahlı gruplarla görüşüp anlaşmak durumundayız. Bu noktalarda sağlık hizmeti, gıda, su ihtiyacı ve korunma problemiyle karşı karşıyayız.”

Irene gibi kadınlara yardım etmek hiç de kolay değil. Orta Afrika Cumhuriyeti, Suriye’den sonra sivil toplum örgütü çalışanları için en riskli ikinci ülke konumunda bulunuyor.