Video | Kıbrıslı Türkler çözümü arıyor: Barış için son şans mı?

Video | Kıbrıslı Türkler çözümü arıyor: Barış için son şans mı?
By Engin Karaman
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Kıbrıs’ta Türkler arasında barış beklentisi hâlâ canlı. Tıkanan müzakerelere ve enerji gerilimlerine rağmen Birleşmiş Milletler’in yeni girişimleri ve ada halkının barışa inancı, Kıbrıslı Türk siyasileri ve düşünürleri çözüm konusunda umutlandırıyor.

REKLAM

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kuruluş ilanının 35. yıl dönümü geride bırakılırken, adada çözüm müzakerelerinin geldiği nokta ve bundan sonra olabilecekler tartışılmaya devam ediliyor.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis, Ekim ayında “gevşek federasyon” olarak anılan önerisini yaptı. Kıbrıs özelinde bu model, yeni federasyonu oluşturacak Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk kanatlarının yetkilerinin genişlediği ve ortak kurulacak merkez hükümetin de yetkilerinin çok az olduğu bir sistemi ifade ediyor. Ancak bu öneriye ilişkin detaylar henüz çok sınırlı. Bu öneriyi, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun geçen haftaki “masaya oturmaya hazırız” mesajı izledi.

Şimdi akıllarda “Çözüme ne kadar yakınız?” sorusu var. Mevcut durumu ve çözüm önerilerini, müzakereleri yakından takip eden Kuzey Kıbrıslı siyasetçiler ve araştırmacılar değerlendirdi.

Garantörlük sorunu çözümsüz

Kıbrıslı araştırmacı yazar Ahmet An, geçen yıl temmuz ayında Crans Montana’da yapılan ve bir sonuca ulaşmayan görüşmelerin ardından aslında federal anayasanın hemen hemen tüm maddelerinde anlaşmaya varıldığını belirterek, esas sorunun çözümün kim tarafından garanti edileceği olduğunu belirtti.

Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğü konusundaki anlaşmanın Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi tarafından istenmediğini hatırlatan An, “İngiltere de ‘aranızda anlaşırsanız istemiyorum’ diyor. Garantörlüğün devamını bir tek Türkiye istiyor” değerlendirmesini yapıyor.

Müzakerelerde söz konusu duraklamanın nedenine ilişkin farklı görüşler söz konusu. Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu, görüşmelerde ilerleme kaydedilmemesinden Rum tarafını sorumlu tutarak, “sıfır asker sıfır garanti ısrarı dolayısıyla müzakereler çöktü” görüşünü savunuyor:

“Bizim artık yeniden masaya oturduğumuzda nasıl kalkacağımızı ve kalktığımızda KKTC halkının statüsünün belirlenmesi lazım. Bu bizim BM’den talep etmemiz gereken en doğal hakkımızdır.”

Mülkiyet paylaşımı

Mülkiyet paylaşımı, çözüm önerilerinin açmazlarından birisi. 1974’te adanın fiili olarak bölünmesinin ardından Türk tarafında kalan Rum mallarının 1 buçuk milyon dönüm, Rum tarafında Türklere ait toprakların ise 500 bin dönüm olduğu biliniyor. Kuzey’deki Rum mallarına tapu verilmesi ve bu malların birkaç kez el değiştirmiş olması, sorunun zorlu boyutlarından birisi.

Müzakerelerin başarısızlığa uğramasına ilişkin resmi tezlere eleştirel yaklaşan araştırmacı yazar Ahmet An, çözümsüzlükten bazı kesimlerin yararlandığını savunuyor:

“Eğer siz Kuzey’de hakkınız olmayan miktarda Rum malı tutuyorsanız ve bunu 2-3 kere farklı kişilere satmışsanız gelir elde etmişseniz, bir çözümün olmasından yana değilsiniz. Genelde ayrı kalmanın getirdiği avantajlardan yararlanan büyük bir kesim çözümün olmasında engel olabilmektedir.”

An’a göre, Kuzey’de kalan Rum malları ve Rumların geriye dönüp orada yaşayabilmeleri konusundaki hakların teslim edilmesi federal bir Kıbrıs Cumhuriyeti için tekrar masaya oturulup anlaşma sağlanmasında kilit öneme sahip.

Video | Ekonomisi Türkiye'ye bağımlı KKTC'de kur krizi derinleşiyor

Total ve Eni'den Kıbrıs'ta yeni sondaj başvurusu

'Sorunun çözümü Türkiye için avantaj'

En az mal paylaşımı kadar zorlu konulardan birisi, ada çevresindeki enerji kaynaklarının kullanım hakkı. Son olarak ABD’li ExxonMobil şirketi doğal gaz arama çalışmalarına başladı. Öte yandan Doğu Akdeniz’den Avrupa’ya yönelik doğal gaz tedariki yapılması amacıyla İsrail, Yunanistan ve İtalya iştirakiyle EastMed adlı boru hattı projesinde de anlaşma sağlandı.

Enerji rekabetinin Kıbrıs sorununa muhtemel etkileri konusunda farklı görüşler mevcut. Araştırmacı Ahmet An, enerji rekabetinin Kıbrıs’ta müzakereler için itici güç olabileceğine işaret ediyor: “Umarım bu hidrokarbonların zorlamasıyla bir anlaşmaya varılır. Hidrokarbonlar maliyeti daha düşük olan Türkiye yolu üzerinden ve eğer olmazsa EastMed dedikleri Doğu Akdeniz petrol hattıyla Kıbrıs ve Girit adası üzerinden Avrupa’ya taşınabilecektir”

Kıbrıs sorununun çözümünün Doğu Akdeniz’deki enerji geriliminde Türkiye’yi avantajlı hale getirebileceği, Kıbrıslı siyasetçilerin vurguladığı noktalardan birisi. Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Asım Akansoy, Kıbrıs konusunda federal bir çözümün Türkiye’ye muhtemel faydalarından bahsederken enerji kaynaklarını da gündeme getiriyor:

“Federal ve AB üyesi bir Kıbrıs’ı, doğalgaz geriliminin ortadan kalması açısından ve tüm tarafların kazanabileceği bir modelin tesis edilmesi bakımından da oldukça önemli buluyoruz.”

'BM girişimleri son şans olabilir'

Her ne kadar mesele, enerji kaynakları dolayısıyla küresel bir gündem haline gelmiş olsa da Kıbrıs meselesinin çözümü söz konusu olduğunda akla gelen ilk uluslararası irade Birleşmiş Milletler (BM) oluyor. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in Kıbrıs sorunu için görevlendirdiği geçici özel danışmanı Jane Holl Lute'un girişimleri, bundan sonra atılacak adımları belirleyebilir.

REKLAM

Gelinen aşamada BM’nin ortaya koyduğu referans metne işaret eden CTP’li Akansoy, siyasi karar sürecine geçildiğini belirterek bir an önce masaya oturulması gerektiğini belirtiyor.

CTP Milletvekili Fikri Toros da BM Temsilcisi Lute’un girişimlerinin altını çizerek, artık ön koşullarda ortak bir vizyonun oluşacağını umduklarını söylüyor: “Herkesin mutabık kaldığı bir ortak vizyon olması halinde yeni bir konferans çağrısı yapılacaktır. Bu bir ‘son şans’ diye adlandırılıyor. Bu fırsat penceresi ilelebet açık kalmayacaktır. Müzakereler ya sona erecektir ya sona erecektir. Başka bir seçenek artık kalmamıştır.”

Barış umudu hala canlı

Bütün bu açmazlara rağmen Kıbrıs halkındaki barış umudu varlığını hissettiriyor. Bu umudu besleyen adımlardan biri, Gazimağusa'daki Derinya ve Lefke'deki Aplıç sınır kapılarının “güven artırıcı önlemler” kapsamında 11 Kasım’da açılması oldu.

Bu girişimin iki toplum arasında anlayışın ve barışın gelişmesi için çok yararlı olduğunu dile getiren araştırmacı yazar Ahmet An, “Hala Kıbrıs Rum toplumu içinde yüzde 50-51 yurttaş Kuzey’i ziyaret etmemiştir. Son zamanlarda bu tarafta Türklerle daha çok bir araya gelme imkanını elde ettiler. Bu da iki toplum arasında anlayışın ve barışın gelişmesi için çok yararlıdır” diyor.

An, Kuzey’deki Kıbrıslıların çözüm isteğinin ekonomik gerekçelere de dayandığını vurguluyor ve Türk Lirası’nın değer kaybından sonra Euro’ya geçme motivasyonunun arttığını belirtiyor.

REKLAM

Görüntü editörü • Mert Can Yilmaz

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Kıbrıs: 8 yıl aradan sonra iki yeni sınır kapısı açıldı

Kıbrıslı Rumlar, Suriyeli göçmenlerin sığınma başvurularını askıya aldı

AİHM vicdani retçi Kıbrıslı Murat Kanatlı'yı Türkiye'ye karşı açtığı davada haklı buldu