Türkiye'nin akademisyenleri: Yurt dışındakiler dönmüyor yurt içindekiler çıkamıyor

Türkiye'nin akademisyenleri: Yurt dışındakiler dönmüyor yurt içindekiler çıkamıyor
By Sertaç Aktan
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Türkiye yetişmiş beyinlerini yurt dışına kaybederken yurt içerisinde araştırmacı ve akademisyenlerden pek çoğu da KHK'lı olmaktan ötürü akademik kariyerlerine devam edemiyor. Yurt dışında prestijli enstitülerden taklifler ve burslar aldıklaırnda ise pasaportları olmadığı için fırsatlar uçup gidiyor.

REKLAM

Türkiye'de çok sayıda başarılı akademisyen itibarlı üniversiteler ve kurumlardan davet almalarına rağmen pasaportları olmadığı için bu kurumlara gidemiyor. Aynı şekilde birçok araştırmacı çeşitli başarılar ile elde edilen bursları kullanamıyor.

Uluslararası Enerji Politikaları Uzmanı ve Gazete Duvar Yazarı Mühdan Sağlam 'Barış için Akademisyenler Bildirisi'ni imzalayanlardan biri. Şubat 2017'de birçok başka akademisyen ile birlikte 686 nolu KHK ile ihraç edildi. Mahkeme kararı veya yasak olmamasına rağmen; tüm hocalarının ve arkadaşlarının pasaportlarında tahdit olduğunu ve pasaport alamadıklarını belirtiyor.

Sosyal medyadan sesini duyuran Sağlam, Cambridge Üniversitesi'nden davet aldığını ve Oil Economy School'a burslu kabul edildiğini ancak gidemediğini yazdı.

Türkiye akademisyenler için açık hava hapishanesi haline mi geldi?

Dokuz Eylül Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü Siyaset ve Sosyal Bilimler Prof.Dr. Ayşen Uysal Fransa ve İsviçre başta olmak üzere uzun yıllardır yurtdışında dersler veren alanında tanınmış ve başarılı bir akademisyen. KHK ile atılmadan önce 'Barış imzası' nedeniyle açığa alındığı sırada pasaportu iptal edildi.

Haziran 2017'den bu yana yurtdışına çıkamayan Uysal'a bu yıl Paris şehrinde siyaset bilimi alanında etkili bir kurumda iki yıl sürebilecek bir pozisyon sunuldu ancak o da gidemiyor. Uysal sosyal medyada tepkisini dile getirirken kendisi ile benzer durumda olan meslektaşlarını kast ederek "Bu açık hava hapishanesinde sizler gibi mahkumum" ifadesini kullandı.

Konuyla ilgili görüştüğümüz bir başka akademisyen Tarihçi Doçent Dr. Candan Badem de benzer durumdan muzdarip olduğunu ve Vrije Universiteit Brussel'den (Özgür Brüksel Üniversitesi) burs almasına rağmen gidemediğini, bu nedenle başka burslara da başvurmadığını söylüyor.

672 nolu KHK ile uzaklaştırılan Badem'e göre tek hedef iktidarın kendisinden olmayanları cezalandırmak istemesi.

"Türkiye'de normal bir düzen varmış gibi yapmayın"

Türkiye'den yurtdışına daha önce görülmemiş seviyelerde beyin göçü yaşanırken Türk hükümeti bir süredir bu durumu tersine döndürmek için adımlar atıyor ve çağrılar yapıyor.

Candan Badem

Henüz bu çağrıların etkisini göstermiş olduğuna dair bir veri yok ancak hali hazırda gitmemiş olan akademisyenlerin ve araştırmacıların Türkiye'de kalması sağlanmak isteniyor olabilir mi? Badem'e göre böyle bir durum söz konusu bile değil.

"AKP bilime düşman, dinci ve gerici bir anlayışa sahip bu nedenle Türkiye'de akademisyen kalmasının umurlarında olduğunu zannetmiyorum" diyor ve yurt dışındaki eğitim kurumlarına ve enstitülere şu mesajı iletiyor:

"Türkiye'deki rejime biat eden üniversitelerle işbirliğini askıya alın. Türkiye'de normal bir düzen varmış gibi yapmayın."

Bu durumun en önemli sorumlularından biri AİHM

29 Ekim 2016 675 sayılı KHK ile İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden ihraç edilen öğretim üyesi Erhan Keleşoğlu'na SOAS Londra Üniversitesi'nden risk altındaki akademisyenlere verilen 'Scholars at risk' bursu verildi. Ne var ki Keleşoğlu SOAS tarafından teklif edilen bu öğretim görevlisi pozisyonunu değerlendiremedi çünkü yeşil pasaportu iptal edilmişti.

Erhan Keleşoğlu

Sadece kendisinin değil eşi ve çocuğunun da yeşil pasaportları iptal edilen Keleşoğlu ailesinin daha sonra normal pasaport için başvurup alabildiğini ancak kendisinin başvurusunun reddedildiğini anlatıyor.

"Terörle iltisaklı olmak gibi son derece muğlak ifadeler içeren KHKlar çerçevesinde binlerce kişi ile birlikte atılıyorsunuz. Hiçbir şekilde size özel nedenleri öğrenemiyorsunuz, itiraz edemiyorsunuz, hak arayamıyorsunuz veya mahkemeye başvuramıyorsunuz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne de gidemiyorsunuz çünkü zaten Türkiye'ye OHAL komisyonları kurmasını teklif eden AİHM'di.

Avrupalılar hem binlerce dosyalık iş yükünü omuzlarına almamak hem hassas bir meselenin tarafı haline gelmemek hem de göç konusunda eli kuvvetli olan Türkiye ile sürekli ters düşmemek için buna yol verdiler. Bu da feci sonuçlara yol açtı. Yani esasında bu durumun en önemli sorumlularından biri de AİHM."

Kurulan OHAL Komisyonları'ndaki mekanizmalara dahil olunamadığını, savunma yapılamadığını, herşeyin kapalı kapılar arkasında gerçekleştiğini anlatan Keleşoğlu etrafında bu komisyonlardan göreve iade almış kimseyi duymadığını söyledi. Keleşoğlu özellikle kendisi gibi EğitimSen üyesi solcu demokrat yelpazedeki hiçbir akademisyenin göreve iade edilmediğini kaydetti.

Anayasal vatandaşlık haklarımı istiyorum daha fazlasını değil

"Ben idari kararla vatandaşlık haklarımdan edildim" diyen Keleşoğlu uluslararası sözleşmeler ve Türkiye Cumhuriyeti anayasası ile garanti altına alınmış haklarının gasp edildiğini belirityor. Siyasi olarak iltica etmeyi hiç düşünmediğini söyleyen Keleşoğlu hislerini şu cümlelerle dile getiriyor:

"Böyle birşey mümkün değil ama başka bir ülke bana dese ki; 'sana vatandaşlık veriyoruz, pasaport veriyoruz, gel burada yaşa ve çalış' bunu da kabul etmem. Ben kendi öz ülkemdeki haklarımı istiyorum. Bizleri ikinci sınıf vatandaş haline getirdiler."

REKLAM

Türkiye akademisi sınıfta kalmıştır

KHK'lı olmayı cüzzamlı olmaya benzeten Keleşoğlu, akademisyenlik yapamayan kişilerin özel sektörde yeni bir hayat abaşlamasının da zor olduğunu çünkü e-devlette işten çıkarılma sebebinin kodlandığını ve iş verenin korktuğunu kaydediyor.

"Şaka değil, resmi gazetede isminiz terörist diye çıkmış. Otoriterleşen bir iklim içerisinde gayet anlaşılabilir bir korku bu. Toplum malesef bu konuda bir direnç gösteremiyor artık. Esas Türkiye'nin akademi camiası çok kötü bir sınav vermiştir. Hükümetin uygulamaları karşısında ihraç edilmeyenlerin büyük bir direniş göstermesi gerekiyordu. Türkiye akademisi sınıfta kalmıştır."

WhatsApp'ta ücretsiz bültenimize abone olun, Türkiye ve dünya gündeminden seçtiğimiz haberler her gün telefonunuza gelsin! Abone olmak için tıklayın

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Türkiye'de profesörlük mü yurt dışında garsonluk mu?

Türkiyeli akademisyen olmak: Giden, gidemeyen ve geri dönemeyenler

HRW'den Ankara'ya suçlama: Suriye'de Türkiye'nin kontrolündeki bölgelerde hak ihlalleri yaşanıyor