Euroviews. Göç sorunu gölgesinde Alman dış politikası - Görüş

Angela Merkel
Angela Merkel
© 
By Prof. Dr Savaş Genç, Universität Heidelberg
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Yorum sayfamızda yayınlanan makaleler, euronews'in editoryal görüşünü yansıtmaz.

Göç sorunu gölgesinde Alman dış politikası - Yorum

REKLAM

Türkiye için sosyal bilimcilerin ısrarla altını çizmeye çalıştığı bir ifade vardır; 'uzaktan bakarak okunabilecek bir ülke değil’. 2017 genel seçim sonuçlarından sonra bu ifadenin artık Alman siyaseti için de kullanılması mümkün. Mühendislik ölçümleri ile okumaya alıştığımız Almanya, artık simyacı iksirleri ile ince tüplerde damıtılması gereken gizemli bir çalışma alanına dönüştü. Ezberlediğimiz verileri alt alta koyduğumuzda artık alışa geldiğimiz sonuçları bulamıyoruz. Alman toplumunun değişen siyasal refleksleri, Berlin’in küresel siyasette kendisine çizmek istediği hareket alanını büyük ölçüde sınırlandırıyor.

82 milyon nüfusa sahip Almanya’da çalışıp vergi veren insan sayısı 44,3 milyon. Bu oranda nüfusa sahip ülkeler arasında dünya rekoru sayılabilecek bir başarı. Sadece 2,5 milyon işsizin bulunduğu Almanya’da bu kitlenin ciddi bir kesiminin farklı gerekçelerle iş beğenmeyen sosyal devlet müdavimleri olduğu biliniyor. 2018 senesi içinde ihracat oranını yüzde 3 artırmayı başaran Almanya 1 trilyon 318 milyar euro ile her sene olduğu gibi rekor kırmış. Bütçe 2018 sonunda 58 milyar euro fazla vermiş. Dünyanın en fazla para harcayan sosyal devletlerinden bir tanesi olan Almanya sene sonunda hala nereye harcayacağını bilemediği 58 milyar Euro ile hesapları kapatmış. Bu olumlu tabloyu farklı örneklerle sizi sıkacak kadar uzatabiliriz.

Bu kadar önemli başarılara imza atan büyük koalisyon hükumeti 2017 seçimlerinde toplamda yüzde 17 oy kaybetti. Siyaset bilimcilerin ezberlerini alt üst eden, uzun süre koalisyon kurulamamasına neden olan bu sonuçlar Alman parti sisteminin yeni bir evreye geldiğini de gösteriyordu. Büyük koalisyonun son kez ve zorlama ile iktidar olduğu dönem akabinde üç partili koalisyonlar süreci kaçınılmaz olabilir. Zira kendisini ideolojik olarak bir partiye ait hisseden partilerin sadık seçmen kitlesi dışında kalan yani mobilize olan alman seçmeni oy kullanırken sırası ile partilerin

  1. Makro ekonomik politikalarına,
  2. İstihdam programlarına,
  3. Sosyal çatışma (göç ya da misafir işçi) sorunlarına yaklaşımına göre oylarını kullanıyordu.

Ekonominin bu kadar iyi gittiği, istihdam piyasasının bu kadar başarılı olduğu bir dönemde Alman iktidar partileri tarihin hiçbir döneminde bu oranda oy kaybetmemişti. Güçlü sosyal devlet enstrümanları ve refah toplumu standartları sayesinde içeride kıvılcımlaşması muhtemel olan bir çok sorun ya dondurulabiliyor ya da uzun süreçlere yayılsa da çözülebiliyordu.

Alman tarihinde ilk defa partilerin sosyal çatışmalara bakış açısı mobilize olan seçmenlerin oylarını birinci derecede etkilemeye başladı. Önü arkası kesilmeyen göç dalgaları karşısında geleceğinden endişe etmeye başlayan Alman seçmeni merkeze sert mesajlar göndermeye başladı. Bir milyon sığınmacıya kucak açıp, ‚biz bunu başaracağız’ (Wir schaffen das) diyen Merkel, göç dalgalarına tepki veren kendi seçmeni bile ikna edemedi.

Kitle partileri çatırdarken Merkel neden siyasete veda etme kararı aldı?

Almanya uzun zamandır büyük koalisyonla yönetiliyor. İki büyük parti inanmadıkları politikaları sırf Almanya iktidarsız kalmasın endişesi ile onaylayıp yollarına devam etmeye çalışıyor. İki büyük parti iktidarda olunca memnuniyetsiz kitle tepki oyları ile marjinal alternatiflere yönelmeye başladı. Artık oy oranı yüzde 14-15 civarında ölçülen popülist sağ parti AfD’ye oy verenlerin tamamı göç sorununa karşı direnen ırkçı Almanlar değil. Şüphesiz bu partinin ana omurgasını aşırı sağ tercihleri olan büyük bir kitle oluşturuyor olsa da, genel gidişattan memnun olmayan ve AfD gibi sorunlu bir adresi seçerek sorunları büyüterek gündeme getirmeye çalışan geniş bir memnuniyetsizler kitlesi de var.

Halk arasındaki popülaritesi %56 civarında olan Merkel’in partisi CDU/CSU’nun oy oranı yüzde 30 olarak ölçülüyor. Aşırı sağın yükselişini durduramayan ve alınan neticelerin müsebbibinin kendisi olduğuna inanan Merkel, bir sonraki seçimde aday olmayacağını açıklayacak göçmen politikalarında yaptığı tercihlerden geri dönmektense, partisinin istikametini yeni bir ekibin belirlemesi için siyaseti bırakmayı tercih etti.

Sosyal demokratlarda durum çok daha kötü görünüyor. Bir dönem oy oranları 35-40 arasında seyreden SPD bugün bir daha kolay kolay geri dönüşü olmayacak şekilde yüzde 20’nin altına inmiş durumda. İşçi sınıfının partisi olmaktan kurtulamayan SPD, işçi çocuklarının artık beyaz yakalı olan evlatlarını Yeşillere kaptırdılar.

Yeni Suriyeli sığınmacı dalgaları Alman dış politikasını tehdit edebilir mi?

Amerikalı siyaset bilimci Kelly Greenhill Weapons of Mass Migration tezi ile otoriter yapıların periyodik olarak gelişmiş demokrasileri göçmen kartı ile tehdit edebileceğini savunuyor. Bu tez artık genel kabul gören ve göç politikalarını okumadan en çok atıf alan teorilerden bir tanesi. Heidelberg Üniversitesinde bir gurup akademisyen ile yaptığımız araştırmada bu teorinin yetersiz kaldığını ve tehdit edilme sinyallerinin aslında ilk olarak demokrasiler tarafından küresel siyasete yansıtıldığını iddia etmiştik. Almanya şansölyesi Merkel göç sorunu ile yüzleşmek zorunda kaldığında muhatap ülkelere dolaylı olarak defalarca ‘beni tehdit edebilirsin’ sinyallerini göndermisti.

Geçmişte Suriye gibi Almanya’nın göç politikaları ve iç huzurunu doğrudan ilgilendiren sorunlarda belirleyici aktör olma şansını tehlikeye atan Berlin, tehdit edilebilir bir aktör görüntüsü vererek dış politikada hedeflerini tartışmaya açmıştı. Göç sorununun iç politik dengeleri daha fazla alt üst etmesine izin vermek istemeyen Berlin, uluslararası hukuk ve ikili anlaşmaları ön plana çıkartarak süreci kontrollü bir şekilde yönetmeye gayret ediyor. Almanya diş politikası önündeki göç engelini kuyumcu hassasiyeti ile kürüyor.

Prof Dr Savaş Genç, Universität Heidelberg

Yorum sayfamızda yayınlanan makaleler, Euronews'in editoryal görüşünü yansıtmaz.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Almanya'nın aşırı sağcı AfD partisinden öğrencilere çağrı: Öğretmenlerinizi ihbar edin

Kahvenizi bile biz ödüyoruz diyen AfD'ye Suriyelilerden yanıt

Almanya'da her beş kişiden biri yoksulluk ya da sosyal dışlanma riski altında